bugün

rengarenk kalemler. *
kırmızı kalemler.
pokemonlar.
kokulu silgi veya kokulu blok not koleksiyonu.
mavi önlüğün arkasındaki kuşağı çözüp, günde yaklaşık 8 defa sınıf öğretmenine bağlatmak.
her ders beden yapalım mı sorusunu her öğretmene hayır diyeceğini bile bile sormak ve ısrar etmek. sonrada diğer sınıfları çıkarıyorsunuz bizi çıkarmıyorsunuz diye trip atmak.
Kırmızı kalemler, hızlı okuma yarışmaları ve tabii ki fişler.
(bkz: cemil cici kus ottu)
(bkz: ışık ılık süt iç)
pazar akşamı olunca mutlaka banyo yapmak.
benim hocam tam bi' matematik aşığıydı beden derslerinde de matematik çözerdik. kesinlikle matematiğimin bu günlere gelmesindeki tek sebeptir ilkokul hocam. neyse o yağmur yağdığı günler sıcacık sınıfımızda masa örtülerimizle matematik problemlerini çözüp ilk kim götürecek hocaya, doğru cevabı bulmuş olacak saatleri çok eğlenceliydi, gercekten özlüyorum...
tenefüste bahçeye çıkıp en az iki kişi sıkıca kolkola girip tekmeler savuran adımlarla ve durmadan "önümüze geleneee bin tekme!" diyerek kalabalığa doğru yürümek.
üzerinde arı maya'nın resmi olan kokulu ve renkli silgiler. yeşil, sarı, pembe..
saçında bit olanları tespit edip arkadaşlığı kesmek.
öğretmen soru sorduğu zaman öndeki arkadaşının arkasına saklanmak.
sabah saatler önce gidip okulun kapalı kapısı önünde beklemek. hemen akabinde kapı açılır açılmaz, sıranın en önünde olmak için gibi koşmak.
tenefüslerde kum havuzunda oynarken istisnasız her gün gamzenin kafasına kum doldurmam.eve gelmemiz,10 dk sonra gamzenin annesiyle kapımıza dayanıp beni şikayet etmesi VE her seferinde yapan ben değilmişim gibi ağlamam.hayır madem hoşnut değilsin atma arkdaşım kafama kum de.Ne anneni alıpda kapıya geliyosun hergün!
cuma günleri istiklal marşından kaçmak.
annenin beslenme çantasına koyduğu ve bir süre sonra leş gibi kokan haşlanmış yumurtayı, soğuyup lastik gibi olan patatez kızartmasını gold marka meyve suyu eşliğinde yemek.

kantinde sıra kavramı diye birşey olmadığından ezilme tehlikesi geçirmek.

bilgi başarı adlı kitaptan ders çalışmak.

hava kararınca annenin okul kapısının önünde beklediğini görmek.
(bkz: )aşk.
-beslenme çantası,
-tırnak kontrolü,
-bit kontrolü,
-boyna asılan silgi,
-kalem kaybetmek,
-derste kalem açmak.
sınıfın ortasında çişini tutamayanlar, sınıfın en çalışkan kızına sınıftaki bütün erkeklerin aşık olması.
hocaaaamm bedene çıkalım mı noooooluuuuuurr.*
taşla top oynamak. ayakkabının en fazla 2 hafta sonra parçalanması.
buzparmak ve kokulu silgi.*
(bkz: sınıf maçları)
(bkz: silgi savaşları)
(bkz: ali ayşeyi seviyor)
(bkz: şımaranlar listesi)
o kısacık teneffüste çıkıp lastik oynamak, o arada terbiyesizin teki top peşinde koşarken lastiğe takılınca (hatta bazen bilerek tutup çekince) bacağının kesilmesi ve sonra bütün bahçe boyunca o tipi deli gibi kovalamak.
okul çıkışında görülen yakasını aşağı koyvermiş veletler...
bendeki versiyonu ise hep ilkokul önlüğünün yaka iliğinin düğüm olması.
ben de isterdim elbet diğer haşarı arkadaşlarım gibi ders bitip sınıftan fırladığımda yakayı aşağı sallandırayım. düğüm olurdu o ilik, düğmeden çıkmazdı. gayet edepli çıkardım sınıftan haliye, fırlayamazdım da. o günlerden beri en düzgün öğrenci olarak yaşadım eğitim öğretim hayatımı... *