bugün

ilk olarak frank sinatra tarafından seslendirilen, daha sonra bir çok şarkıcının sesinden de dinlediğimiz, orijinali fransızca ne me quitte pas şarkısı olan ve orijinalini dinlemiş insanlara aynı tadı veremeyen, son olarak cyndi lauper tarafından seslendirilmiş ve klibi çekilmiş şarkı.
If you go away on this summer day
Then you might as well take the sun away
All the birds that flew in the summer sky
When our love was new and our hearts were high
When the day was young and the night was long
And the moon stood still for the night bird's song
If you go away, if you go away
If you go away, if you go away

But if you stay, I'll make you a day
Like no day has been, or will be again
We'll sail the sun, we'll ride on the rain
We'll talk to the trees and worship the wind

Then if you go, I'll understand
Leave me just enough love to fill up my hand
If you go away, if you go away
If you go away, if you go away

If you go away, as I know you must
There'll be nothing left in the world to trust
Just an empty room, full of empty space
Like the empty look I see on your face
I'd have been the shadow of your dog
If I thought it might have kept me by your side
If you go away, if you go away
If you go away, please don't go away
patricia kaas tan dinlediğimizde if you go away kısmından birden "but if you stay" gecisiyle içimizi eriten sarkı
sarkinin sonunda birkac kez* tekrar edilen buyulu kismi "please don't go away" * yurek daglar..
gidenin ayagina dolasan, kalaninsa bogazina dugumlenen sozlerdir..
(bkz: patricia kaas)
ray charles ve shirley bassey versiyonlari insani hungur hungur aglatan parca. *
meali:

eğer gidersen, bu yaz gününde
o zaman güneşi de götürebilirsin
güneşli gökyüzünde uçan bütün kuşları
aşkımız yeni, ve kalplerimiz yüksekteyken
gün gençken, gece uzunken
ve ay yerinde dururken, gece kuşunun şarkısını beklerken
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
ama kalırsan, bügünü öyle yaşatırım ki
daha önce hiç bir günün olmadıgı, ve asla olamayacagı gibi
güneşe yelken açarız, yagmura bineriz,
ağaçlarla konuşur ve rüzgara taparız
eger gidersen, anlarım
bana elimi dolduracak kadarını bırak yeter
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
eger gidersen, gideceğini biliyorum ya, dünyaya durmasını söylemelisin
sen dönene dek, eger gelirsen,
zaten aşk ne işe yarar ki seni sevmedikten sonra
sana söyleyebilir miyim şimdi, sen arkanı dönerken
ben yavaşça öleceğim, bir sonraki merhabaya kadar
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
ama eger kalırsan, sana öyle bir gece yaşatırım ki,
daha önce hiç bir gecenin olmadıgı, ve asla olamayacagı gibi
gülümsemene yelken açarım, dokunuşuna binerim,
gözlerine söylerim, seni ne kadar sevdiğimi
ama eger gidersen, hayır, aglamam
çünkü "elveda" sözcügünden bütün iyilik silinmiştir
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
eger gidersen, gideceğini biliyorum ya,
kalmayacak birşey dünyada güvenecek
sadece boş bir orda, içi boşlukla dolu
yüzündeki boş bakış gibi
gölgenin gölgesi olurdum
seni benim yanımda tutabileceğini düşünseydim
eger gidersen, eger gidersen, eger gidersen
bu güzel zenci kadının ve berrak ve net sesiyle, güzel ingilizcesiyle ağaçlara konuşmayı hayal ettirdiği şarkısıdır.

"orijinal". evet.
kesinlikle emiliana torrini'nin yorumuyla dinlenilmesi gereken şarkıdır.
terry jacks yorumu da bulunan şarkıdır. kısacası sayısız cıver'a sahiptir, sesine olan güvenimizle frank sinatra'yı tavsiye edebiliriz. git, git, gitme kal ne olursun tarzı bir şarkıdır anlam babında ayrıca.
(bkz: shirley bassey)
bildigim tek sey,
fransızcası daha etkili sanki.
jacques brel sesinden ama.

(bkz: ne me quitte pas)
gönlümün dişi tom waits'i * söylerken, içimizi cızır cızır yakan şarkı.. duygu durum - davranış senkronunu tavan yaptıran.. içini de gözünü de kan ağlatan..
her versiyonunda sözleri azıcık değişir nedense.
sözleriyle müziği arasında harkulade bir birliktelik vardır. müzikteki geçişler sözlerle öyle bir deseklenir ki; of off...
pişmanlıkla karışık bir yalvarış..ray charles versiyonu da emiliana torrini tarzı da etkileyici..
neil diamond yorumu da fena değildir hani.
dusty springfield yorumu ile anglo sakson adasi ingiltere'de tur atarken birden frenkce sözlerini terennum etmesi ile mans'i gecip söyle bir normandiya kiyilarinda tur atip ingiltere döndüren sarkidir.

http://www.youtube.com/watch?v=FjnXW2RnhwU
ne me quitte pas ne me quitte pas ne me quitte pas gibi parmak uçlarını yüzünüzde dolandıran bir şarkı... neil diamond gibi güçlü bir sesinin muhteşem yorumu mu? emiliana torrini gibi bir iç ses mi? ya da rüzgarda bir bedenin varlığını reddedişe ortak bir patricia kaas mı?
shirley bassey 'in yardırarak yorumladıgı enfes parça.

http://www.youtube.com/watch?v=5DOnoEcuX60
But if you stay, I'll make you a day
Like no day has been, or will be again
We'll sail the sun, we'll ride on the rain
We'll talk to the trees and worship the wind

kısmı en zevkli olan şarkıdır. hönkürerek söylerim bu kısmı nedendir bilmem...
(bkz: bana kitap al)
(bkz: sutu seven kamyoncu)
(bkz: if i go away)
(bkz: #4299469)
her dinlediğimde göz yaşlarımı tutamadığım babamı daha çok özleten muhteşem frank sinatra şarkısı.

If you go away on this summer day
Then you might as well take the sun away
All the birds that flew in the summer sky..

eğer gidersen, bu yaz gününde
o zaman güneşi de götürebilirsin
güneşli gökyüzünde uçan bütün kuşları..