bugün

https://www.youtube.com/watch?v=gGGWN2T-Nno
Placebo'nun yapip yapabilecegi en guzel sarki.

Ister gece ister gun ortasinda dinleyin adamin hayatina atlar.
albümden değil konserde dinlenecek placebo şarkısı.
I know, the past will catch you up as you run
faster.
Parkorman konserine sirf bu sarkiyi dinlemek icin gitmistim. Soylemedi ibne brian.

Sabahtan beri burada bekliyoruz molko bize bir I know bile demedi.
harika bir Placebo parçası olmasının yanı sıra aynı zamanda harika bir irma parçasıdır.
Placebo''nun sözleri tüm kadınlarla bağdaştırılabilecek şarkısıdır.

"i know, you want to sin without the sinner."

Yani,

"bilirim, sen günahkâr olmadan günah işlemek istersin."
bile bile lades diyenlerin şarkısı. bilirsin değişmez karşındaki, keza sen de. yine de rus edebiyatından aşırdığın buruk bir gülümsemeyle karşılarsın olacakları. sonra da ağzına küreği yiyince bu şarkıya düşer yolun.

i know, you love the song but not the singer

-- buğulu ses --
ne kadar da aşka aşık olanı simgeliyor öyle değil mi?
-- buğulu ses --
insanı kendinden geçiren bir placebo şarkısı. dinlemeye başlayınca 20 kez dinlemeden bırakamaz insan.
i know you want the sin without the sinner.
placebo yapmış yine yapacağını dedirtir. başa sarıp sarıp dinlemekten bıkılmayan placebo şarkısı.
How to say, words like; fuck and ok
In my broken English way.

Diyerek devam eden kultur shock sarkisini hatirlatir.
(bkz: i know)
--spoiler--
i know, the past will catch you up as you run faster

bilirim ne kadar hızlı koşarsan koş geçmiş seni yakalayacak
--spoiler--
... that i always love you till the doom.

diye tamamlayasim geldi simdi niyeyse.
i know, you love the song but not the singer.

öldürmüştür.
an itibari ile rock fm de çalan şarkı.
Özellikle Amerikan dizilerinde laf arasında söylenen ama altyazıda çevirlmeyen replik.
brian molko'dan dinlenir ve ölünür. 4 yıldır ölüyorum bu sekilde. (bkz: öyle işte) (bkz: anlayana)
bir kitabı defalarca okumak, o kitap hakkındaki fikirlerini değiştirir mi insanın bilmem ama bu şarkıyı defalarca dinlemek fikirlerini değiştiriyor insanın.

bilmiyorum, belki de insan değilim. evrimimi tamamlıyorum. evet, bu şarkı beni yeniden inşa ediyor, yapılandırıyor, kuruyor, büyütüyor ve içine çekip tanımyalayamacağım bir şeyler yapıyor.

bilmemeni ne çok isterdim bir bilsen, ne çok..
placebonun saatlerce araliksiz dinlenebilitesi yuksek, alkolik olmaniza sebep olabilecek sarkisi.
vokalist öyle içten söylüyor ki insan şarkının çok hüzünlü bir hikayesi olduğunu sezebiliyor.

hikayesi varmı yokmu bilmiyorum
bu defalarca arka arkaya dinlenebilecek, akillara zarar parcanin sozlerini su sekilde turkce'ye cevirebiliriz belki:

biliyorum, sen soyleyeni degil sarkiyi seviyorsun
biliyorum, beni parmaginin ucunda oynatiyorsun
biliyorum, sen gunahkari degil gunahi istiyorsun
biliyorum,
biliyorum,
biliyorum, sen daha hizli kossan da gecmis seni yakalayacak
biliyorum, sirada sonuncu olan daima pic diye cagrilir
biliyorum, sen daha hizli kossan da gecmis seni yakalayacak
biliyorum,
biliyorum,
biliyorum, beni celiskiden kurtardin
biliyorum, bu tatli tukenisle sarmalandim
biliyorum, bu, senin rahmetini istemek
biliyorum,
biliyorum,
biliyorum, sen daha hizli kossan da gecmis seni yakalayacak
biliyorum, sirada sonuncu olan daima pic diye cagrilir
biliyorum, sen daha hizli kossan da gecmis seni yakalayacak
biliyorum,
biliyorum.
sözleri kana karışan placebo şarkısı. bir dinleyişimde gözlerimden yaşlar akmasın, tek umudum bu, daha gerçekleştiremedim.
(bkz: i know you want the sin without the sinner)
(bkz: i still know what you did last summer)