bugün

insan haklarının bile uygulanmadıgı şu dünyada uygulanması bir o kadar abes olan haklardır.
he hayvan düşmanımıyız? hayvanlara ölüm hareketinin savunucusumuyuz? hayır tabiiki.
ama bir kedinin ayagı tele sıkıştı diye ortalıgı velveleye veren, köpek mamasına bok gibi para yıgıp çadırlarda, sokaklarda yaşayan insanları görmezden gelen zihniyete head shotyapma hareketinin savunucusuyuz.
depremde göçük altından ilk önce köpegi çıkarmaya kalkarsan sen, kapına gelen senden yardım isteyen adama yardım etmeyip ona köpek muamelesi bile yapmazsan...*
ehh insan haklarini bile savunamioz hayvan haklari bize luks diyen zihniyete cevap olarak 'eh kardesim insan haklarini savunmuyoruz diye hayvan haklarini da savunmayalim' denilmesi gerekir. evde hayvan besleyen kisilere 'ulaayn bisuru cocuk ac geziyo onlari evlat alsaniza diyenlere cevap olarak da 'dunyada birsuru insan var ne cocuk evlat edinen ne de hayvan evlat edinen, ben en azindan bir hayvani mutlu etmeye calisiyorum sana ne, sen cok istiyosan cocuk evlat edin' denilmelidir. zaten sorun insanlarin, insan haklari ve hayvan haklari karsilastirmasi yaptigi yerde baslar. zira insan ve hayvanin biyolojik farkliliklar haricinde aralarinda baska hicbir fark yoktur. insan hakkini ne kadar cok savunursaniz, hayvan haklarini da o kadar cok savunmaniz gerekmektedir cunku unutmamak gerekir ki hayvanlar da insanlar gibi hisleri, fikirleri, zevkleri, kabiliyetleri olan canlilardir. ve asla ve asla unutulmamasi gereken baska bir sey 'hayvanlarin var olus amaci, insanlari mutlu etmek degildir'.
(bkz: ekmek yok ama pasta var)
efendim hayvan dediğimiz yaratık, zaten doğası gereği elinden geldiğince kendi 'hak'larını korumaktadır, bu hakların başında da 'yaşama hakkı' gelir. dolayısıyla "insanların" koruması gereken bir hayvan hakkı yoktur. ne şimdi yani, adamın teki köpeği bir yere hapsetmişse ne olacak? hiç gidip köpeğe soruyor muyuz adama çullanmadan önce, "kardeşim keyfin yerinde mi?", "seni hapsolmuş gibi duruyorsun ama rahat mısın?" diye, hayır sormuyoruz, hemen vay cani herif köpeğe bu yapılır mıymış, vay hayvan düşmanı adammış. bize ne sadece köpek ve adam arasındaki ilişkiden. hadi köpekleri geçtim bir de aslanları, kaplanları koruyanlar var ki hiç aklım almıyor. ulan o aslan aç kaldığında hak hukuk dinlemez seni bile lime lime eder yer sen daha ne hakkından bahsediyorsun?

velhasıl kelam, hayvanları rahat bırakalım efendim, sağda solda dolaşmasınlar onlar da rahat olsun biz de, ama birbirimizin yaşam alanına girdiğimizde de sonuçlarına katlanacağız artık! ben hiç gidip 20-30 tane köpeğin arasına giriyor muyum?
insan haklariyla ve diger haklarla butunluk olusturan haklardir. hayvan haklari insan haklarinin rakibi veya alternatifi degildir. hayvan haklari da, insan haklari da gelismisligin gostegesidir. hayvan haklari olmayan, hayvan sevgisinin dusuk oldugu ama insan haklarinin duzgun isledigi bir ulke gosteremezseniz cunku hayvanlara saygisi olmayanin insanlara da saygisi, sevgisi olmaz. ayagi tele takilan yarali bir kediyi kurtarmak insan haklarini zayiflatmaz, guclendirir.

depremde gocuk altinda kalan hayvan haklari savunucularina yardim edilmemesini isteyen azimli insan haklari savunucusunun (!) deprem enkazinin altindan bir kopegin yardimiyla kurtulanlarla konusmasi yararli olabilir.

aylar sonra gelen edit: en begenilen entrylerim arasina giren bu entrymi ankara'da 300 kilo bomba yuklu araci teshis ederek belki de coluk, cocuk dahil yuzlerce kisinin hayatini kurtaran Maske ve Rocky isimli polis kopeklerine adiyorum.
hayvan dedigimiz yaratik ne yazikki insan dedigimiz yaratigin acgozlululugu ve kendini begenmisligi sayesinde haklarini koruyamamaktadir.korusaydi zira insan dedigimiz yaratiklara yem olmaz, mezbahalarda goz yasi dokmez, hormonlu besinlerle beslenip 2 gunde 6 kilo alip kendi agirligini tasiyamayacak sekle gelmezdi. ayni sekilde yerden yerlere vurulup cansiz bir nesneymis gibi kendisine davrandirttirmayacagi gibi, sirklerde zorla calistirilmaz, kurku icin iskence gormezdi. insanlar tarafindan her daim kucuk gorulup assagilanan bu yaratiklar dogal ortamlarindan zorla cikartilip, annelerinden zorla ayrilip, yine annelerinin gozu onunde canli canli ve ilac bile verilmeksizin hadim edilmezlerdi. hayvanlar eger insanlara karsi haklarini koruyabilselerdi keske bazi empati yoksunu kisilerin sandigi gibi.
ey ahali uyanın! öldürülen o cicim hayvanları görün! hayvanların sirklerde "zorla" çalıştırılması ne kadar büyük bir dünya sorunudur farkedin! bir bölümü aç kaldığında kendi yavrusunu yemesine rağmen, hadım edilmesine o hayvanın annesinin ne kadar üzüleceğini düşünün! aman allahım ne olacak? o hayvan bir üreme gerçekleştiremeyecek! ne büyük sorun değil mi? biraz empati yapın o savaş ay'ın öldürdüğü miniminancık tavşancığı düşünün, ay ne yazık dimi?

yeter lan yapamıyorum işte! zorla çalıştırılmaktan bahsediyorsak bu dünyada emeği sonuna kadar sömürülen, evine ekmek götüremeyen insanlardan bahsedelim. hayvanların seks hayatını düşüneceğimize türkiye'deki töre cinayetlerini düşünelim. kürkü için "işkence" görenleri değil, görüşü için tırnakları çekilenleri hatırlayalım!

şimdi de sırayla önce hayvanlarla sonra da bu insanlarla empati kuralım! hangisi daha iç burkan, hangisi daha insanlık ayıbı olan durum? ülkede bunlar oluyorken sikmişim hayvanını!!! dünyada her gün çocuklar bombalara kucak açıyorken, başlarım hayvanların mezbahalarda kesiliş şekline!

ben böyle söyleyince hoş gelmiyor değil mi? çünkü evde küçük bibi'yi severken bunlardan bahsetmek biraz zor. biraz dünyayı görmek lazım, biraz insanlar yaşadıklarına bakmak lazım!!!
16-17 yy.da fransa'da çiftçilerin, ürünlerine zarar veriyor diye bir böcek türünden, farelerden vs. şikayetçi(!) olup dava açmışlığı var. mahkeme başkanının bir kilise otoritesi olmasından ötürü 'tanrının yarattığı canlılardır bunlar' deyü davalık olan hayvanlar beraat etmiş. bu mahkemelerde mevzubahis hayvanlar duruşmaya da çağrılmış, tabiyetiyle gelemememişlerdir. bu örnekler hayvan hakları savunucuları için ilham kaynağı olmuş, hayvanların yaşam hakkının birilerinin insafına terkedilemeyeceği, nihayetinde kendisi de bir hayvan olan insanın hayvanlara eza edemeyeceği, hayvanların -en geniş sınırlarıyla- yaşam hakkına saygılı olması zorunluluğu hayvan haklarını temellendirmiştir. ee peki bitkiler? yaşam hakkını belirleyen nihai ölçüt canlının 'acı çekebilmesi' mi olmalı yani! ekolojist bir sözleşmeye kapı aralamak gerek...

ayrıca iyice bir bakınız;

ekolojik yeni düzen-luc ferry
insan ve hayvan arasinda ucurumlar oldugunu dusunen bazi insanlarin 'ehh ulaann insan hakki yok, hayvanlari sikiyim' demesi suresince asla ve asla korunamayacak haklardir.ayrica her hayvan haklarini savunan kisiyi evde hayvan besleyip sonra et yiyen insan cesidiyle karistirmamak gerekir. alakali konular icin (evet hemde cok alakali)
(bkz: irkcilik)
(bkz: seksizm)
(bkz: ayirimcilik)
efendim her zaman ve her yerde 'öncelikler' söz konusudur. şimdi biz küçük bibi'nin arkadaşları sorunlar yaşıyor diye, ırak'ta ölen çocukları, lübnan'da yaşananları ve daha dünya üzerinde onlarca örneklenebilecek olayları geri planda tutamayız. ya da günde 12 saat çalışıp eline hiçbir şey geçmeyen mahmut amca'dan değerli tutamayız. bunları göz ardı edip, "amanın mezbahalarda nasıl geliyorlar o pıtırcıkları biliyor musun?" demek, ortalıkta gözleri kapalı dolaşmaktır.

benim için bir hayvanın hadım edilmesinin, dünyada bir tek aç insan kalmayana kadar, hiçbir önemi yoktur! olamaz!
hayvan hakları ve insan hakları: biri diğerine tercih edilecek şeyler değil, olmamalı. dünyayı güzelleştirebilmek sadece işkenceyi yenmekten, emeğin özgürlüğünden falan ibaret değil. biyolojik varlığın sürdürülemeyeceği bir dünyada sosyalizmin ne anlamı var! ekolojik dengeyi korumak sosyalizme, komünizme aykırı bir şey midir!
insanın insana ettiği eziyetten örnekler verip, "çocuklar can çekişirken, sokarım hayvanlara" demek çok "insani". tıpkı kendini dünyanın sahibi gibi görüp, ona buna haklar tanımak gibi, dünyanın ebesini becerip, sonra protokoller hazırlamak gibi. diğer bütün organik yaşam formlarından daha zeki olmanın hepsine hükmetme hakkını verdiğini düşünmek de yine öyle "insani" bir tavır.

bütün şımarık kalabalığına rağmen dünyada hala bir azınlık olduğunu görmezden gelerek yaşayan insandan hak talebi yok hayvanların. çevrelerine adapte olmakta gösterdikleri yetenekleri insanın bütün saldırılarına, soykırım çabalarına rağmen dayanabilmelerini sağlıyor.

sana söylüyorlar insan: kimsenin senin inayetine ihtiyacı yok; gölge etme, başka ihsan istemiyorlar!
dunyada ac kalan insanlarinin neden ac kaldigini dusunursek, hayvanlari insanlarin zevkleri icin kullanan ve su anda da dunyayi yoneten sistemin getirdigi bir yan etkisi oldugunu anlamak guc degil. insan haklarini hayvan haklarindan daha onemli olarak bile gorsek, o zaman 'kes bic ye, butun hayvanlar senin malin zaten yeter ki kimse ac kalmasin' mantigiyla hareket edenler acaba dusunurler mi yedikleri cesetlerin sahipleri onlarin tabaklarina gelene kadar kimbilir kac tane acliktan olme sinirinda olan insanin yiyebilecegi yemegi yemistir. kisacasi bazi seyleri yuzeysellikten ote dusunmeli, doganin dengesini ve herseyin birbirine bir zincirle baglandigini, bu dengeyi bozdugun anda ne hayvanin ne de insanin hakkinin olamayacagini anlamak lazim. kisacasi demek istedigim bu dunyada ac kalanda, hakki yenilen de (insan ya da hayvan), magdur olan da su anki sistemi elestirmeden yasayan, kendini dunyanin en ustun yaratigi zanneden insanin sucudur. ve ne yazikki bazi seyler kotuye gidiyor diye diger kotuye giden seyleri gormezlikten gelmek ne kadar mantiklidir bunu insanin kendi vicdani belirler.
insan türüne ait bir canlı olarak dünyaya geldiği için peşinen, yaşamanın ve dünyanın nimetlerinden yararlanmanın sadece kendinin hakkı olduğuna inananaların görmezden geldiği haklardır.

bir ülkenin uygarlık seviyesini anlamanın göstergelerinden en önemli olan ikisi kadınların ve hayvanların durumudur.

insan haklarının olmadığı, kadınların yasalar bazında haklara sahip görünmesine rağmen toplumsal yaşamda yazılı olmayan kuralların boyunduruğunda olduğu bir ülkede hayvan haklarını savunmanın abesle iştigal gibi algılanmasında şaşıracak birşey yoktur aslında.
ya da bunu savunanlara "deli", "kafayı yemiş" gözü ile bakılması ortalama, çok yaygın olarak görülen bir anlayıştır. bunların hayvansever olarak algıladıkları eski türk flmlerinden kalma "kucağında fifisi olan sosyetik karı" prototipidir hala.

böyle düşünen insanlardan hayvanlara şefkat göstermeleri beklenemez, zorunda da değiller belki ama en azından hayvanlar için birşeyler yapmaya çalışan insanlara engel olmasınlar. onları ne şekilde yaftaladıkları önemli değil.

asıl sorun hak kavramının algılanış biçiminde.
hayvan haklarindan anladigi "insanlar acken hayvanlara yem veriliyor" ve "hz muhammed essekleri cok yuklemeyin dedi"den ibaret olanlarin anlayamayacagi haklardir. hele hele entrylerini ingilizce ve turkce kufurle bezeyip hakli ciktigini sanip digerlerine ders vermeye calisanlarin hic anlayamayacagi haklardir. anlatmaya calismak da gereksizdir.
boşuna dememişler, "hayvanları sevmeyen insanları da sevmez" diye. hayvan hakları zaten tüm hayvanları toplayıp beslemek üzerine değildir. Hayvan hakları onlara yapılan eziyetlere dur demek üzerinedir. Daha geçen hafta bir yunus balığı başından vurularak öldürüldü. Bunun gibi olayları düşününce insan deliriyor.
bir kedinin ayağı tele takıldığında ortalığı velveleye vermekten gocunmayacak olan kişilerin saygı duyduğu haklardır.
ya ne yapacaktık,
ne yapalım yani?
yürüyüp gidelim mi?
hadi biraz uğraştık beceremedik diyelim yardım istemeyelim mi?
ölüme mi terkedelim?
ne yaparsak ortalığı velveleye vermemiş oluruz?
aydınlatılırsak memnun olacağız.
ingilizce olsa da olur.
http://meat.org/
(bkz: soyleyecek soz bulamamak)
edit: bazi insanlarin midesi bulanmis. midesinin ve kalbinin(!) sagligini dusunenler seyretmese iyi olur.
(bkz: pembede olsa güvenilmez panterlere)
benim hayatım boyunca en nefret ettiğim konudur bu. hayvan hakları ve sözde süper insanlar olan hayvanseverler. yemişim hayvanların haklarını. şov yapacakları zaman ortaya çıkıp hayvanların hakları şöyle korunmuyor böyle korunmuyor diyerek artistlik yapan ama kafalarına bomba düşen çocuklar için gıkları bile çıkmayan samimiyetsiz bu insanlardan tiksiniyorum ben.
Hayatında hayvan beslememiş olanların anlamayacagı haklardır.

herhalde hayvanseverlere tek tek sorulmuş. "Bir çocugun başına bomba düşerse üzülür müsün?" diye. Onlar da demişler ki, "umrumda olmaz, ben sadece artislik olsun diye hayvan seviyorum." Bu kadar geyik bir şey olabilir mi? Adı üstünde hayvanseverdir. Kelimenin içinde bile sevgi vardır. Aynı durum çevreciler için de geçerli. Nedense entel-dantel, sadece gösteri yapıp duran aşırı solcu tipler zannediliyorlar.
Hayvan haklarını hayvanseverler savunur. Şöyle ki,

1-hayatı boyunca bir defa eminönü camiinin önünde para verip kuş yemi alan, sadece sevdiği için kuşları besleyenler.
2-köpeği olan ve hayatı boyunca en az bir defa, bir köpekle uyuma güzelliğine sahip olanlar, sadakatın alasını görenler.
3-Bir kedinin komik kaprislerinin ve oyunlarının tadını çıkaranlar.
4-Tüm çiftçiler, dalgıçlar,
ve insanların büyük bölümü hayvanseverdir. Hayvanların yenmesine değil, eziyet görmelerine karşıdırlar ve insanlığa yapılan eziyetlere de gayet yerinde tepki verirler.

Bu kadar büyük bir topluluğun hepsi "taş karı için dernek üyesi olmuş" değildir herhalde. insanın aklına nereden gelir ki böyle alakasız şeyler?
(bkz: dervişin fikri neyse zikri de odur)
hayvan olmaya değmeyecek haklar.*
insan hakları, insan olmamızdan mütevellit, vazgeçilmeyen ve devredilmeyen haklarımız şeklinde tanımlanırken günümüzde adeta suçlular için geçerli haklar olarak uygulanmaktaysa, hayvan hakları da heralde suçlu hayvanların sahip olduğu haklardır.
(#208415)