bugün

benlik.
hastahane yemeği gibidir.
cinsel birleşmedeki esrime hali. işte bu! her şeyin gerçek özü ve nüvesi bu, varoluşun amacı ve hedefi.

(bkz: arthur schopenhauer)
sil baştan.
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin..
görsel

görsel
insanın, öleceğini bilerek geçirdiği süre...
her süreci bir finaldir tıpkı bir film gibidir.
"Hala heba olan gençliklerin, mutsuz evliliklerin ve parçalanmış hayatların hüznüyle iç içe bizim de hayatlarımız..." *
bazen neyi ifade ettiği bilinmeyen. anlamlandırmak için ne yapılmalı, hangi bahanenin arkasına sığınılmalı, yoktan var edilen çakma ideallerle nereye kadar yürütülebilir... merak edilen.
hislerimi hissizleştirmeye çalışma hayat! bende var olan güzel şeyleri bir bir alacağının tehdidini bir tokat gibi savurma. her şeye 'olsun' deyişlerimi 'olmasın'a döndürme. sevmeye çalıştığım insanların sevilmeyecek yönlerini gösterme artık. bitmeyecekmişsin gibi yapıp; bitirme!
daha çok şey yapacağım. hep daha fazlasını isteyip,daha fazla başaracağım.
alma ciğerlerimi sigaranla, bir gün onu da alt ederim.
daha fazla yaşatıp daha az mide bulandır hayat! bir gün ben de seni yokedeceğim!
basitleşmesi en tehlikeli şey. koskoca annem dünyanın en saf kadınıymış. koskoca babam dünyanın en düşüncesiz en huysuz adamıymış.çok belirli kuralları varmış öyle görünürmüş. ama çok belirsiz yaşamış. koskoca ben hiçmişim. koskoca hayat bok çukuruymuş. haberim yokmuş.
biri bana sadece bir tane biletim varken, en merak ettiğim filme girmişken üstelik, 'pat!' diye filmin sonunu söylüyor gibi mesela. hayatımın sonunu biliyorum az buçuk. bütün evlilikler gibi. büyük çocuğunluğu bıkkın ve pişman. erkekler aldatıyor.. kadınlar mutsuz.. çocuklar arada.. benim istemediğim ne varsa hepsi var gerçek dünyada. filmin sonu boktanmış yani. filmden çıkmak istiyorum, kapılar kapalı. ve başka bir filme girme şansım da yok. bazen gözlerimi kapatıyorum, hayal dünyama dalayım, gerçekleri görmeyeyim diye. kendine bile güvenemiyorsan, ne bekliyorsun ki hayattan? sonunu gördüm filmin, filmden çıkmak istiyorum..kapılar kapalı..
of. çok sıkıcı bişey. of.
hayat bizi dört işlemle sınar;
gerçeklerle çarpar,
ayrılıklarla böler,
insanlıktan çıkarır ve sonunda 'topla kendini' der.
sonunda yok olmak varsa eğer sadece bir zaman doldurmadan ibaret olan süreç.
Hayata bakınca,mehtabı görmelisin.ama,sen orada,aşıksan sevgilinin yüzünü,açsan sahanda kırılmış yumurtaları görürsün.
Koca, yalan bir boşluk. Hiçbir zaman mutlu olunmayan sadece mutlu olunduğu sanılan yaşanmak için gelinen ama hiçbir şekilde yaşayamadığımız sürünmekten başka bir işe yaramayan yer. Neden kimse bu hayattan zevk alamaz diye soranlar çözüm bulamazsınız uğraşmayın hayat koca bir yalan ve koca bir boşluk.
seçimlerimizle anlamlı veya anlamsız kılabileceğimiz ya da seçim şansının pek tanınmadığı zaman dilimidir doğum ve ölüm arasında.... yine de insan kendi koşullarında farkında olmasa bile yazar hayat hikayesini ama tek başına değil; bu hikayede ilk isim yazar olan hayattır yine de...netliğin hafiflğiyle yaşayanlar, arafta kalanlar, savrulup duranlar, seçimlerine ihanet edenler ya da hiç seçme hakkına sahip olamayanlar hepsi hayatın içinde...kimi hayata yalvarır, kimi meydan okur, kimi küfreder, kimi sevişir hayatla kimi de terkedip gider onu...hayatın tüm bunlar karşısında ne tepki vereceği ise belirsizdir. sen hikayenin kendi payına düşen kısmını yani kendi yazdığın kısmı bilirsin ama o ipucu vermemekte ısrar eder sana. hayata meydan okursan diz çökebilir önünde ya da yalvarırsan bir şeyler vermesi için, alabilir elindeki her şeyi, kafka'nın dediği gibi oturup öylece beklersen sunabilir de kendisini sana, yuvarlanabilir ayaklarının dibine, sevişirsen onunla hiç beklemediğin anda terkedebilir de...bu yüzden hayat hem adil hem değil, hayat hem güzel hem değil, hayat hem yaşanmaya değer hem değil...
her gün, yeni bir şey öğretir size; kızmayı, ağlamayı, yürümeyi, gülmeyi, düşmeyi, acıyı..istisnasız her gün.. "yooo ben bugün bir şey öğrenmedim. hehuheee" diyenler bile öğrenmiştir.. birşey öğrenmediklerini farketmişlerdir belki de, fark etmeyi öğrenmişlerdir.. belki de öğrendikçe kaybederiz masumiyetimizi, hoşgörümüzü, güvenimizi..şartlar zordur çünkü, hayatın bize sunduğu şartlar..
hayat nedir, ne yapar! hayat bize yollar sunar (zenginlik, çirkinlik, hastalık, şefkat, yardımlaşma... v.s) bazen o yolları biz seçeriz bazen de başka yol olmaz mecburen oradan gideriz.
hayat deyince ilk seyahat aklıma geldi. yolculuk yapmayı severim, hayat bazen öyle şeyler sunuyor ki yerimizden bile kalkamıyoruz. hayat bunu iyiliğimiz için yapıyor sanırım.
aklıma gelen şeylerden biri de italyan filmi hayat güzeldir(La vita è bella ya da life is beautiful) oldu.
bir de hayat abla aklıma geldi, koca memeli hayat abla. o istermiydi acaba o kadar kocaman memeleri olsun, zannetmiyorum kim istemez ki harika göğüslü, güzel, çekici olsun. hayat abla o kocaman memeleriyle yakışıklı biriyle evlenecek hali yok ya, davul bile dengi dengine çalıyor. hayat abla çok zengin olsaydı çıkarlarını düşünen birini bulurdu, ama zengin değil.
hayatın bize sunduğu zenginlik, fakirlik var. kimileri aileden gelen maddi zenginliği oluyor, kimileri hiçbir şey yapmadan iş, para ayağına geliyor. bazıları da çok çalışır ama zengin olamaz. hastalıklar, sevdikleri için sağladığı imkanlar onu bir türlü maddi bolluk içine sokamaz. ama insanlar paylaşmayı, sevmenin ne demek olduğunu bilselerdi bütün sıkıntılar en aza inerdi. http://www.youtube.com/watch?v=aAFQ5kUHPkY şuradaki yardımlaşmaya bakın, maymun ikisini kendi alıyor üçünü diğer maymuna veriyor. üzülmemek elde değil insanlardaki bu hırs, bu kibir kime hiçbir zaman anlamadım.
hayatta dün, dün de kalır, gelecekse ne de olsa gelecektir. Önemli olan tek an şimdidir, şimdi ne yapıyorsan tamamen ona kendini vermektir. şimdiki an, boşa zaman geçirmek değildir. boş zaman insanların kendilerini var ettikleri zamandır.
hayat, sana sunduğunu gördüğün kadar değildir. hayat, daha iyisini hayal etmeni onun için düşünmeni, çalışmanı ister. bunları yaparken hoşgörülü olmanı bekler.
Sadece bir başarı vardır, hayatı istediğin gibi yaşayabilmek... ama şöyle değil kimileri zengin olmak ister onlarca kalp kırar, çalar çırpar, ezer geçer. zenginlikse istediği yaşadığı ortamla insanlarla birlikte zengin olmaktır. ne olursa olsun sevmektir, paylaşmaktır. bağların güçlenmesi de paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. güçlü bağlar ise yıkılamayacak sevgi, zenginlik getirir, hayat bizlere ne sunarsa sunsun... sevgiyle ve paylaşımcı olmak dileğiyle.
trabzon ilinin çaykara ilçesinin eğridere köyünde evin balkonuna verilen isim. ilk duyduğumda ben de şaşırmıştım ama hakikaten hayatın anlamı yeşil maviydi.
boş, sıkıcı ve anlamsız.
bira tadında, acı ama içmesi güzel.
hayat, düşlerimizin gerisindeki kırıntılardır.