bugün

baktığın şeyi algılamaktır
kişisel kanaatimce en önemli duyumuz.görmemek insanı koku almamaktan,az duymaktan çok daha fazla etkiler.
önce bakmak,,,
sonra başarabilmek görmeyi
ve sonra perdeler...

en mühimi görmek' fiilini;
işteş bir şekilde gercekleştirebilmek...
bir tür yanılgı..
Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak.
5 duyudan birini kullanmaktır.
algıyı, düşünebilmeyi ve sahip oldugu fikirleri aynı anda kullanabilme.
baktığın gibi görmek, görmek istedigin bakmaktır.
Zamanın birinde alim zatlardan biri bir nehir kenarında namaza durmuş. Mecnun tam o sırada "alim" zatın önünden geçmiş. Adam öfkeyle namazını bozarak: 'Bre melun görmez misin ki namaza duruyorum, ne diye önümden geçersin?' der. Mecnun'un cevabıysa ilginçtir: 'Ben Leyla'nın aşkıyla senin namaz kıldığını görmezken, sen mevlânın aşkıyla beni nasıl gördün?'
kullanılışına göre bazen "anlamak" veya "fark etmek" anlamına da gelen eylem.
cogu zaman cok yakinimizdaki insanlari goremeyiz genellikle. bazen gecmisten gelen bir habercinin o cok sevdigimiz insani anlatmasi iyi gelir. gormek icin uzaga cekinmek gerekebilir.
- ne kadar uzaga mesela?
eliniz degecegi kadar bir mesafede.
ornegin bir ressam, bir kol uzakligindadir tualinden. yoksa gorurusunuz gormesine ama resim yapamasiniz.

not: her zaman bakmak gormek degildir.
tarafsız bakmak anlamında da kullanılabilir. bazen insan karşısındakinin hatalarını göremeyecek kadar hissi olarak körleşir.
nihat doğana göre;
"görmek demek, dünyayı görmek demek değildir!"
geometri ve kız kesmede gerekli olan en önemli şeydir.
brian molko'ya bir röportajı sırasında şöyle bir soru yöneltilir;

-eğer bir duyunuzu kaybetmek zorunda kalsaydınız görme yetinizi mi tercih ederdiniz, duyma yetinizi mi?

brian molko'nun cevabı ise bir müzisyen olduğu halde şöyle olmuştur;

-görmek diğer duyularınıza göre hayatanızı daha fazla olumsuz yönde etkileyecektir. bu yüzden mecbur kalsaydım duymamayı tercih ederdim.
jose saramago'nun Körlük'ten az daha popüler olan, ama körlük kadar bilinmesi gereken kitabı.
--spoiler--
Roman bir yağmurlu bir pazar günü genel seçimler ile başlar. Gün biter, kimsenin oy vermediği görülür. Bu insanlar neden oy vermemişlerdir.
--spoiler--
Demokrasi'nin sorgulanması, tıpkı Görmek'te olduğu gibi toplumun kollektif bir hareketinin sonucunda, seçenin seçilenin, bizi aslında kimin yönettiğinin tekrar tekrar sorgulandığı ve keşke bizde de böyle bişey olsa dedirten roman...
görmesini bilene sevdiği süpermen, bilmeyene de klark kent'tir.
"bakmak" fiilinin bir adım ötesidir. çünkü bir nesneyi algılayabilmek için bakmak yeterli değildir, o nesnenin görülmesi gerekir. fakat unutulmamalıdır ki görmek için ilk önce bakmak gerekir.
bazen hayal görülür.

görsel
içsel söyleyişi susturulduğunda gerçekleşen olay, buna görme denmesinin nedeni "görsel" algıya olan aşinalığımızdan bedenin algıladığı duyusal veriyi görsel imgelere dönüştürmesindendir.
bakmakla arasındaki farkı bir türlü, çoğu insanın algılayamadığı bir kavramdır. görmek baktığın şeyi algılayıp anlamaktır.
jose saramago'nun muhtesem kitabi.
jose saramago'nun bir eseri.

--spoiler--

''insanın hiç tanımadığı birine ağlaması kadar saygıdeğer bir davranış olamaz.''

--spoiler--
duyum.

körler göremez. görenler görmek istemez.görenlerin başı göğe erdi.
bakmak değil diyoruz ya... sen her şeye her insana bakarken bunlar zaten aynı diyerek koşullanırsan aslında altın olanı da gümüş sanırsın. bu farklı olabilir diye yaklaşırsan olayları ve kişileri aynı kefeye koymazsın.
bazılarınız sırf baharın hatrına gülen, inanan gözlerle baksa görebilecek aslında; ama kalpleri o kadar kararmış ki gözlerine yansımış...
ya da ne var biliyor musunuz görmeyen gözü falan s.ktir edin ya...bile isteye ama olmuş insanlardan uzak durun böylelerine gözlük verirsen nereme sokacağım der.