bugün

Ama gözlük rahatsız edici lens önerirdim zor olsa da.
Renk körlüğü var ilginç duruyordu.
Bizim sarı renk olarak gördüğümüzü başkası mavi olarak görüyor olabilir mi doğuştan beri?

Veya biz bir objeyi şekil olarak görüyorsak başkası da o objeyi rakam olarak görüyor olabilir mi?
Gözün gördüğünü kalbinle pakiştirmedikçe pek de anlamı yoktur. Bakar kör gibi.
gözlerin görmesiyle bir şeyleri algılamaktır.
görsel
her gören bakar ama, her bakan görmez.
gözün görmesi yoluyla bir şeyin varlığını seçmek anlamına gelen bir kelime.
Organ nakli sonucu ilk kez dünyayı gören küçük kız

Jose saramago nun körlük kitabından sonra yazdığı kitap.

--spoiler--
Kitap, bir genel seçimle başlıyor. Vatandaşlar yüzde 80 boş oy kullanınca hükümet bunun bir terör örgütünce planlandıgına inanıyor. Seçimi yeniliyor sonuç degismiyor, ajanlar hic bir ipucu bulamıyor. Hükümet kendi vatandaşını cezalandırmak icin sehre sıkıyonetim ilan edip başkenti başka bir şehre taşıyor. Bütün kamu hizmetini çekiyor, kaos yaratmak icin bombalar patlatıyor buna ragmen halk istedikleri gibi kaos yaşamıyor ve bekledikleri asayiş karışıklığı olmuyor. Komplolar, yanlı gazete ve tv yayınları ve cinayetlerle halkı kandırmak istiyorlar. Hükümet bunu sadece insanların boş oy kullanma hakkını kullandığı icin yapıyor. Bilinmeyen bir zamanda bilinmeyen bir ülkede yaşanan bu trajik olaylar maalesef mutlu sonla bitmiyor.
--spoiler--
"..Seni görmek istiyordum kısacası. insan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmaya devam edebilir..."

(Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay, s.140)
"...Görmek anlamamaktır, yargılamak, dönüştürmek, tasarlamak, unutmak ya da unutulmak, var olmak ya da yok olmaktır..."
José Saramago'nun bir romanı. Sivil itaatsizliğe yollama yapan güzel bir eser. Ayrıca devlete yöneltilmiş bir hiciv de vardır bu romanda.
Bir yere baktıktan sonra odağın bir yere aktarılması sonucu oluşan durumdur.
Görmek .. Gerçeği analiz etmektir...
saramago'nun "körlük" adlı romanının devamıdır. körlük'ün aksine diyalog, iç çözümleme, iç konuşma ve bilinçakışının yoğun olarak kullanıldığı bir eserdir. içinde bulunduğumuz siyaset adı altında meşrulaştırılmaya çalışılan zulmü yazmıştır. okudurken bizi, kendinizi ve başımızdakileri görebilirsiniz.

"bir el, diğer eli yıkar; ikisi birden yüzü yıkar."
hiçbir kahramanına isim vermeyen, paragraf ve diyalog, hatta noktalama işaretleri bile neredeyse kullanmayan dolayısıyla okunması yoğun dikkat isteyen enteresan postmodernist yazar jose saramago nun ikilemesinin ikincisidir. birincisinin adı körlük tür.

ama mutlaka okunması gereken fantastik bir kurgudur fikrimce.
Pokerde artırılan bahse iştirak etmek.
Excerpt
"Bilmediğin şeyi göremezsin. Daha doğrusu ne göreceğini bilmiyorsan görmen imkansız."
görmek istemezsin gözünün önündekileri, sel gibi olsada gözyaşların inkar edersin, dudaklarındaki o ıslaklığı farketmezsin... peki ya önünden geçenler onlara ne demeli sadece geçerler... öyleyse ne diye sızılanır durusun be biliyorsun aslında biliyorsun olup bitenin farkındasın lakin zaman yok diyorsun böyle işlere yok diyorsun zamanım yok ağlamaya gülmeye belki de sıcak bir dudağa vaktim yok...
konuşmaktan önce gelen eylemdir. çünkü insan, azizim, doğduğunda önce bakıp tanımayı öğrenir. bizi çevreleyen dünyada kendi yerimizi görerek buluruz. bu dünyayı sözcüklerle anlatırız, ama sözcükler; dünyayla çevrelenmiş olmamızı hiçbir zaman değiştirmez. her akşam güneşin batışını, güneşin arkasını dönmekte olduğunu biliriz.

ne var ki bu bilgi, bu açıklama gördüklerimize uymaz hiç bir zaman... görmek bambaşkadır...
01 Temmuz 2015 - Çarşamba

Yrd. Doç. Dr. Murat Sağlam, beynin göz ve baş hareketlerini nasıl yönettiğini Alman bilim adamlarıyla araştırdı; hareket halindeyken bile sorunsuzca görebilmemizin sırrı 5 yıl sonunda aydınlatılabildi…

Gediz Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Sağlam, insan beyninin nasıl çalıştığını araştırıyor. Beyindeki gizemleri çözmeye yönelik incelemelerini Japonya’nın Kumamoto Üniversitesi ile Almanya’nın Münih Üniversitesi’nin ardından Gediz’de sürdüren sinirbilimci, Alman bilim adamlarıyla birlikte yürüttüğü araştırmada önemli başarıya ulaştı. Yrd. Doç. Dr. Sağlam’ın içinde yer aldığı 3 kişilik ekip, beynin göz ve baş hareketlerini nasıl kontrol ettiğini, beynin hangi bölgesinin bu hareketlerin en ideal şekilde yapılmasını sağladığını ele aldı. Beynin binlerce olası göz ve baş hareketi içinden en idealini bularak sorunsuz görmemizi sağlamasındaki sır perdesi aralanmaya çalışıldı. Bu amaçla Münih Üniversitesi Vertigo ve Denge Merkezi’nde sağlıklı kişiler ile denge bozukluğu yaşayan hastalarda çeşitli deneyler ve gözlemler gerçekleştirildi.

Beş yıl süren araştırma sonunda beynimizin, iç kulaktaki yarım daire kanallarını dengemizi sağlamanın yanında, en uygun göz ve baş hareketlerini belirlemek için de kullandığı ortaya çıkarıldı, bunu nasıl yaptığı da tespit edildi. Baş dönmesi ve denge problemi olan hastaların iyileşme süreçlerine katkıda bulunacak bu sonuç, bilim çevrelerinde yankı uyandırdı, Oxford Üniversitesi’nin ünlü dergisi Brain’de geniş yer buldu.

Hep merak konusuydu

Yrd. Doç. Dr. Murat Sağlam, hareket ederken bile çevremizdeki nesneleri sorunsuz görebilmemizi neye borçlu olduğumuzun hep merak konusu olduğuna dikkat çekti. “Beynimiz bilinmeyenlerle dolu, değişen koşulları çok hızlı algılayıp yorumluyor ve hareketlerimizi ona göre en ideal şekilde yönetiyor. Süper bilgisayarlarla bile çok zor çözebildiğimiz kontrol problemlerini beynimiz çözebiliyor. Beynimizin bu hesaplamaları nasıl yaptığını öğrenmeye çalışıyoruz” diye konuşan Gediz Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sağlam şu bilgileri verdi:

“Göz ve baş hareketleri ile iç kulaktaki dengeyi sağlayan organlar arasındaki ilişki de bilinmezlerle dolu. Gözümüzü kamera olarak düşünürsek, hareket halindeyken algıladığı görüntülerin de hareket etmesi gerekir. Başımıza kamera takıp yürürsek, kaydettiği görüntülerin hareket ettiğini ve ne kadar rahatsız edici olduğunu gözlemleyebiliriz. Oysa biz böyle görmüyoruz. Örneğin yürürken, gözlerimiz aşağı yukarı sallanır ve aynı anda bakmak istediğimiz başka yöne doğru başımızı çevirirken bile hızla giden bir araçtaki yazıyı okuyabiliriz. Bunu beynimizin göz-baş koordinasyonunu sorunsuz yapmasına ve hareket halindeki nesneleri kendi hareketimizden ayıklayabilmesine borçluyuz. Bu zor mühendislik problemini beynimiz rahatlıkla çözüyor. Ancak denge sisteminde bozukluk ya da göz-baş koordinasyonu problemi bulunan hastalar, tıpkı başımızdaki sabit kameranın kaydettiği gibi rahatsız edici ve sallanan bir görüntüye maruz kalıyor, yaşam kaliteleri düşüyor. Araştırmamızın, beynimizi biraz daha iyi tanımamızı sağlayan sonuçları, denge sorunu olan hastaların karşılaştığı sıkıntıların ortadan kalkmasına yardımcı olacak, rehabilitasyon süreçlerine katkıda bulunacak ve yaşam kalitelerini artıracak.”
aslında sadece beynin gözden gelen elektrik sinyallerini(impulsları) yorumlama biçimiymiş. öğrenince gördüklerimden şüphe ettim.
Şamanlar “görmek”ten bahsederken, gerçekte, bilinçli zihnin dünyaya yansıttığı yansımalar ve çarpık düşünceleri ve bunların tüm biçimlerini temizlemeyi anlatırlar.

Ruh’un gerçek doğasını tüm gerçeklikte kendini gösterdiği şekilde açıkça görebilmek için, cehaletin perdelerini, dünyanın sahte görünümünü yırtıp geçmektir.

Diğer geleneklerde bağışlayıcılık ve şefkat olarak bilinir.

Görmek, suçlama, suçluluk ve utancı salıvermek için en güçlü yöntemdir.

Görmek, içimizdeki savaşı sonlandırdığı gibi dışarıdakilerle olan çatışmaları de çözerek genişleme ve işbirliğinin yolunu açar.

Sahte kişilik, bağışlamanın ve şefkat duymanın zayıflık olduğuna ve bunun başkalarınca kullanılmak için yeni bir tuzak olduğuna sizi ikna etmeye çalışır. Ayrıca, ne sizin ne de başkalarının hiçbir değeri olmadığına ve bu yüzden kötü muamele ve öz-nefreti hak ettiğinize de sizi inandırmaya uğraşır.

Görmek bu korkunç algıları olanaksız hale getirir. Gerçeği görmek, sizi suçluluğun korkunç stresinden kurtarır ve bu da enerjimizi kalbimizi ve ruh dünyasına diğer kapıları açabileceğimiz biçimde değiştirmemize izin verir.

Şamanlar, insanların görmeyi öğrenmeye başladıkları zaman neredeyse sınırsız güce ulaşabileceklerini çünkü engin yaşam ağıyla çok yakın bağlantıda olduklarını fark ettiklerini söylerler.

Şaman için, gerçekliğin ve benliğin gerçek doğasını görmek büyük bir güçtür; bu, kendini gerçekleştirmek ve sonunda da aydınlanmak için gerekli bir beceridir.

Sandra Ingerman & Hank Wesselman
bakmak değil diyoruz ya... sen her şeye her insana bakarken bunlar zaten aynı diyerek koşullanırsan aslında altın olanı da gümüş sanırsın. bu farklı olabilir diye yaklaşırsan olayları ve kişileri aynı kefeye koymazsın.
bazılarınız sırf baharın hatrına gülen, inanan gözlerle baksa görebilecek aslında; ama kalpleri o kadar kararmış ki gözlerine yansımış...
ya da ne var biliyor musunuz görmeyen gözü falan s.ktir edin ya...bile isteye ama olmuş insanlardan uzak durun böylelerine gözlük verirsen nereme sokacağım der.