bugün

gerçeklik, ''gerçek''in simgeselleştirilebilen kadarıdır.
algıların tespit edip tecrübelerle sabitlenen nesne veya kavramdır.
Somut ve nesnel olarak varoluş'dur, Gerçek olan, varolan şeylerin tümüdür.
"bir halüsinasyonun gerçek olmadığını iddia etmek onun gerçek olmadığını değil, beyin denen organın henüz bunu algılamaya hazır olmadığını kanıtlar."

sonsuz ihtimalsizlik motorunun dümen suyunda giderken, 2009.
anne sevgisinde bulunan ve hayatın diğer alanlarında hep aranan bir şeydir.
(bkz: kavram yaratıp üstüne gerçeklik inşa etmek)
insan bilincinden bağımsız olarak var olanlardır.
realite.
Gerçek sabittir,degişmez,evrenseldir,tartışılmaz... Gerçek,varlığı kesin olan, insan algısından bağımsız olarak var olandır,yani arama olm bosuna o heryerde..
eğer bizim onun hakkındaki düşüncemizle uyuşmuyorsa, bunun onun için daha kötü olması gereken kavram.
"siz ona inanmayı bıraktığınızda orada durmaya devam eden şeydir."
kimi zaman asla olmayan şeydir...
Gerçeklik insanın yaşadıklarına, yaşadığı çevreye, hayattan beklentisine göre değişen bir kavramdır.
gerçeklik, alkol eksiklğinin yarattığı bir varsanıdır.
kaçılamayan, eninde sonunda farkedilen sanı.
cogu zaman beklenenle ayni olmayandir.
görsel
zincirleme varsayımlarla ulaşılan sonuçtur.
geçmiş nedir? şimdi nedir? gelecek nedr? rüya nedir? hayal nedir? bunların ne olduğunu nasıl biliyoruz? gerçekliği diyerlerinden nasıl ayırd ediyoruz? bu algılarımızın şiddetiyle ilgili. daha detaylı daha kuvvetli algıladığımız şeye gerçeklik ve şimdi diyoruz. daha flu ve belirsiz olan bulanıklık içeren ve belli belirsiz olanları ise diyer kategorilerden biri ile niteliyoruz. gerçeklik o kadar belirgin bir algıdır ki onun etkisi diyerleri (hayal kurarken geçmişi hatırlarken v. s.) varken dahi hissedilebilir. bizi biraz olsun gerçeklikten koparıp kendini gerçekmiş gibi algılatan tek şey varsa o da rüyadır. rüya oldukça gerçek görünen bir kuvvettedir. ancak burada duyu organlarının uykunun sebep olduğu kimyasalllar yüzünden işlevsizleşmesi de bir o kadar etkilidir. (aslında burada işlevsizleşmek yerine yanlızca deyişek demeli çünkü belkide uyanıkken işlevsizleşiyordur.)
peki bir şizofren nasıl olur da gerçekle hayali karıştırır. sanırım hayal gücü normal isnsanlara göre daha kuvvetlidir. yani onu şizofren yapan şey bir eksiklik değil bir fazlalaıktır. fazla kuvvetli bir hayalgücü var. ve bu anlamda kuvvetli bir beyni. tersi de doğru olabilir belkide gerçeklik algı seviyesi bizimkinden zayıftır.
o halde gerçeklik dediğimiz şey sonuçta, algıları hissetme bakımından sıraladığımızda en kuvvetli hissettiğimiz algıdır. bundan sonra anılar (gerçeğin gölgesi) hayaller ve rüyalar gelir.
gerçeğin diyer bir ayırdedici tarafı objektif görünmesidir. gerçeklik adete birlikte görülen bir rüya gibidir. belirli nöanslar dışında o gerçekliği paylaşanlar aynı şeyi anlatırlar. aynı olayı yaşayıp farklı anlatan bir gurup insan olasydı kendimizden eminliğimiz törpülenir ve bir süre sonra bundan şüphe duymaya başlarık. yine de bu kriter ikinci sıradadır. birinci sırada algının şiddeti yeralır. acaba uun bir rüyada bir olay yaşansa ve rüyadakilere sorulsa onlar şahit olunan olayı bizim gerçeklik dediğimiz durumdaki gibi nesel olğularda hemfikir olarak mı anlatırlar? böyle bir tecrübem olmadı.
ancak rüyaların mantıksal çelişkilerle dolu olduğunu da biliyorum. o halde gerçeği gerçek olmayandan ayırd eden diyer bir kriter de mantık denilen dizgeye uygunluğudur. akla uygunsa ger çektir diyer durumlarda şüphe uyandırır ve sorgulanır.
sonuç olarak gerçeklik mantık dizgesine uygun ilerleyen, birden fazla kişinin gördüğü kuvvetli algılar uyandıran bir rüyadır.
gözümüzün önünde olduğu halde göremediğimiz bir obje gibidir. annemiz al getir der bulamayız. hiç ihtiyacımız olmadığı bir zamanda göz bebeğimizin içine girer.
bir adamı, kadını severken bize zarar verdiğini ayrıldıktan sonra görmemiz gibi. çoğu zaman acı verir gerçeklik.
hissedilendir, duyulan, korkutucu derecede delicedir ve çoğu zaman can yakar, er yada geç her insan içine düşüverir ama hiçbiri için düşüş yumuşak değildir, yalanların, insalarla dolu yalnızlıkların verdiği acı, kurbanını gerçekliğin derinliklerine iter
neye kime göre?
Edebiyatta realizm olarak geçen bir olgudur.
eğer beyin diye bir şey varsa, işte onun yorumudur.
insan zihninden bağımsız olarak var olan şeylerdir.
felsefeler gerçeklik değildir. insan zihninden bağımsız var olan şeylerdir, yorumu tamamen felsefik bir görüş; bilim dahi değil. gördüğüm, algıladığımız, yaşadığımız dünya beynimizin içindedir.