bugün

belirtisiz isim tamlamasi, dikey zarf, gokcuk yuklem gibi cok gereksiz tum lise yillari boyunca insanlarin kafasini miken kuralar butunudur. siradan bir ingilliz okulda ozne ve sifatin ne oldugu konusunu bir derste gecerken. turkce de 3 yil boyunca ogrencilerin kafasi siser. turkce derslerinde sairler okunup bunlarin yorumlari yapilmasi gerekirken. gereksiz kurallarla ugrasillir birde anlamadigim niye sifatlar ona ayrillir sayi sifati ,kari sifati ,bilmem ne sifati diye ulan bir tane desenize sifat diye gecelim bizde. anlasilmaz bu tur kurallar. turkce dersleri yerine ingilizce dersi koyulsa daha iyidir . hic degilse millet ikinci bir dil ogrenir.

(bkz: belirtilli isim tamlamasi)
(bkz: belirtisiz isim tamlamasi)
(bkz: zarf tamlamasi)
(bkz: edat tamlamasi)
(bkz: zincirleme isim tamlamasi)

hepsi olmasa da bazilari gereksizdir. mesela sekilde goruldugu gibi sadece tamlama gibi bir sey bile 5 e ayrilmistir . diger dilerde adamlar tamlama der gecer. bizse yillar yilli bunlari ayirmakla ugrasiriz. birakin uzaya cikalim lan bizde !

edit ustune edit: yahu kardesim dili dil yapan kurallari degildir. bu kurallar her yil dil kurumu tarafindan degistiriliyor zaten. sadece biraz daha pratik yapalim diyorum dilimizi tamlama diye gecelim otuza ayirmayalim yani. hem turkce dersinde turk sairleri okuyalim tartisalim tum dunyada bu boyle bizde boyle yapsak birsey kaybetmeyiz ama cok yonlu dusunme kabilliyeti kazanabilliriz.
(bkz: yanlis egitim sistemi)
ilköğretimde verilen iki kuralı öğrenecek kapasiteye sahip olamayanların, hayatı boyunca sorun yaptığı kurallar bütünüdür. de bağlacını ayrı yazmayı öğrenmek için üstün zekalı olmak gerekmez. belirtisiz isim tamlamasında tamlayanın ek almadığını öğrenmek için de... bir de "ingilizce dersi koyulsa"ymış! dur azcık orda! kendi dilini öğrenmeden nereye gidiyorsun?!
yanlış bir hededir. türkçe, öğrenmeye kalkışırsanız mükemmel bir dildir. pekçok inceliklerle doludur. gerçekten de güzel, muntazam ve de zordur. gereksiz olan türkçe kuralları değil, eğitim sistemimizin bir öznenin üzerinden beş yüz kere geçiyor olmasıdır. bir şeyi defalarca tekrar etmek onu beyinden siler. yani beyin bir süre sonra bu bilgiyi kabul etmez. bu yüzden tarih, türkçe, ingilizce, coğrafya öğrenemiyoruz. sadece ezberliyoruz ve okullar bitince kimsede onca zamanın emeğinden iz kalmıyor. bu durumda;

(bkz: türkiye de eğitim)
yanlis kavranmaya calisilan baslik. gereksiz bir seyi bile populistlestirerek sahip cikmak ne derece dogrudur. turkcedeki bu kurallar pratiklesemez mi?
bu gereksiz! bilgiler aslında türkçe'yi güzelleştirir.*
dilimizin bir çok dile göre üstün ve zengin olmasının bir yan etkisidir. dilimizin dilimiz olması için kişiye göre öğrenimi zor da olsa olması gereken kuralardır. kişinin hayatındaki gerekliliğinin tartışılması kişinin dilimizin hayatındaki gerekliliği ile tartışılması ile aynı kapıya çıkacağı için diline gerekli saygıyı duyan birisinin üstüne düşmeyeceği bir konudur.
egitim siteminin insanlari tek yonlu dusunceye yoneltmesinden dolayi gereksizligi gorulemeyen kuralardir. oysa bu kuralar dili dil yapan kuralar degildir. hata her yil dil kurumu tarafindan degisime bile ugrar bu kurallar. dili dil yapan edebiyat ve o dilde yazi yazan onemli yazarlardir.
i$in icinden cikamayanlarin ortaya koydugu iç burkan kurallardir. halbuki turkce gayet yalin ve guzel bir dildir. hatta eglenceli oldugunu bile soyleyebiliriz. fiil köklerinden yuz binlerce kelime turetebilmek mumkun. bo$ver canim sen uzayi. yok ama ben illa gitmek istiyorum diyorsan 170.000 euro vereni goturuyorlar zaten.
gereksiz olmayan kurallardır. aynı zamanda kanımca kısmen de olsa yanlış anlaşılmıs başlıktır.

bir dili dil yapan o dilin tüm dilbilgisi kuralları, halk dili, yazınsal, işitsel, soylevsel ürünlerin bütünüdür. Yanlış anlaşılmış olmasının sebebi baslıgı acan arkadasın edebi değer taşıyan yazınların tartışılarak ortaöğrenimde öğretilmesinin önemini vurgulamaya çalışmak amacını saptırıp, dilbilgisini abartı şekilde yermesi ile olmuştur.

Bir dili dil yapan öğelerin başında gelir dil bilgisi. Dili tanımak ve neye hükmettigini bilmek önemlidir. Ayrıca türkçe kelime itibari ile çok zengin bir dil değildir.* ama Anlam itibari ile çok zengin bir dildir. Bu anlamı anlayabilmek için de dilin kuralları öğrenilmelidir. Sondan eklemeli oluşu, gelişimini çok değişik coğrafyalarda , değişik kültürlerle harmanlayıp bu güne gelişi türkçeyi zenginleştirmiştir.

Dilin kuralları ise aslında en zengin kısmıdır. Bugun dil bilimciler, doğal dil işleme* grubunda çalışan bilim adamları türkçenin matematigini buyuk olcude cıkarmıslardır. ve ilerde makineler bu dili ogrenecekse bu diger dillere nazaran cok kolay olacaktır. Ve bunun sebebi dil bilgisinin kusursuza yakınlıgıdır.

misal verecek olursak klasik olacak ama

goz kelimesini ogrenen makine dilin kurallarını bilerek gozlukculuk kelimesine kadar tum yapım ekleri ile olusan kelimeleri kendi ogrenecektir.
uzaya cikamamasin sebebi tum lise ogrencilik yillarini calan kurallar butunu.
mükemmel! bir tespittir. gerçekten de türkçe'de o kadar gereksiz kural vardır ki dil bilgisi kuralları bir günde öğrenilebilecek bir hale getirilebiliecekken bu kuralları öğrenmek yıllar süren bir süreç halinde gelmiştir.

ne gerek var kardeşim bu kadar kurala? daha hızlı, daha pratik konuşmak, derdimizi daha kısa sürede anlatmak ve oradan tasarruf ettiğimiz zamanları da muasır medeniyet seviyesine yükselmeye harcamak varken nedir bu işkence?

bak elin amerikalısına. ayı parselliyor adamlar. neden? çünkü adamlar ingilizceyi o kadar pratik bir şekilde öğreniyorlar ve kullanıyorlar ki anlaşmak için 500 kelimeden fazlasına ihtiyaç duymuyorlar. hatta adamların küfürleri bile sadece fuck, shit, asshole ve daha birkaç kelimeden oluşuyor.

hello yerine hi. diyorlar mesela. al işte hello diyeceğine hi diyor ki oradan kazandığı 0.2642587878 milisaniyeyi ileri, daha ileri gitmeye harcasın. daha büyük cipler üretsin. daha uzun menzilli nükleer silahlar tasarlasın. hem bunu gün hesabına vurduğumuz zaman da bayağı süre eder. insan yeri geliyor sittin kere hello diyor yani bir günde.

hello. how is going on? diyeceğine wazap diyor mesela. al sana 0.2369789 milisaniye daha.

tabi ki biz de böyle olmalıyız.

mesela.

merhaba. nasılsın? diyeceğimize; niyabiyn la? demeliyiz ki buradan kazandığımız 0.1268465 milisaniye ile hidrojenle çalışan araba yapabilelim.

örnekler çoğaltılabilir. ama üşeniyorum şimdi ben. siz çoğaltırsınız enimim.

tabi biz henüz onlar kadar hızlı ve pratik olamadığımızdan diyalog başına kazanılan zaman da dikkat ederseniz daha az. onlar diyalog başına ortalama 0.25 ms* (kısaltma kullanın bol bol. deli zaman tasarrufu sağlıyor) kazanırken biz henüz 0.12 ms'lerde sürünüyoruz.

ama olacak olacak. az kaldı. geliooooooooooz!
(bkz: basliktaki ilk entry i tam okumadan yorum yapmak)
(bkz: sözlükte münakaşanın kolay çıktığını kanıtlayan başlık)
dil dinamik bir oluşumdur. bu yüzden, bir dil kuralının gerekliliği veya gereksizliği hayatın akışı içerisinde ortaya çıkar. ilgili kurumlar, gerekli tespitleri, ekleme ve çıkarmaları yaparlar. ülkemiz açısından en garip durum, çeşit çeşit yazım kılavuzunun ortalıkta dolaşıyor olması ve standartlaştırmada yaşanan güçlüktür.
ulke insanin ne kadar tek goruslu ve dar dusundugunu gostermis basliktir. katillirsin katilmazsin zaten mantiksiz bir goruste degil ama yilardir millete tek dogrunun ve tek yanlisin oldugu ogretilmis. birde ayar vermek icin 3-4 baslik acanlar olmus. *
gereksiz türkçe kuralı yoktur; kapasitesiz, algı(lama) sorunu olan öğren(i)ci vardır. budur.
bir milleti millet yapan dilidir, bir dili dil yapansa kurallarıdır. başarı ve kalıcılık sistematikle mümkündür, sitematiğe dökülmeyen herşeyde karmaşa ve uyumsuzluk vardır. dolayısıyla dillerin kurallarının olması hem bir bilim olması açısından, hem kişilerin kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri ve daha doğru düşünebilmeleri açısından-zira kişi anadiline ne kadar hakimse o kadar iyi düşünüp kendini ifade der ve o oranda başarılı olur-, hem bir kültür mirası olarak, ve hem de milletleri millet yapan özelliği nedeniyle butün kurallar gereklidir. türkçe sondan eklemeli bir dil olması, içerdiği sözcük sayısı ve ekleri sayesinde bir kelimede bir çok özelliği vurgulayabilmesi açısından çok zengin ve ifade yeteneği kuvvetli bir dildir.

yalnız asıl sorun dilde değil, okumada ve fikirlere sayfıdadır zannımca. zira bu başlıkdaki basit örnek gösterir ki; başlığa fevri yazılar yazan bir çok yazar ilk tanımı sonuna kadar okumamıştır, ya da başkasının düşüncesine saygı göstermekten bihaberdir. zira yazar ilk tanımında 'hepsi olmasa da bazilari gereksizdir.' cümlesiyle kuralların olması gerektiğini ama bazılarının kendisine göre fazla ayrıntılı olduğunu söylemektedir, yani kendi görüşüdür. burada bir diğer yazar olan benimse eleştirdiğim nokta herşey sistematik olmalıdır, dolayısıyla bir dili çözümlemeye başladığınızda belirli bir noktaya gelip 'yeter yahu, çok oldu bu kurallar, s.tir et gerisini.' şeklinde bir yaklaşım anlamlı ve doğru olmaz. dolayısıyla kurallar sonuna kadar belirlenmelidir, asıl tartışılması gereken nokta bunların ne kadarının öğrencilere öğterilmesinin gerektiğidir.

not: ben şuanki eğitim sisteminde öğretilen kuralların ne eksik, ne fazla; yani tam dozunda olduğunu ve kişinin diline tam hakim olması ve bunun sonucu olarak kendini daha iyi ifade edebilmesi açısından bunların gerekli olduğunu düşünüyorum.
bu yil turkce dil kurumdan oynamlarla bazilarinin mufredatandan cikarligi kuralardir. dil hicbirsey kaybetmemistir.
(bkz: no results found)
bir dilin var olması için bu kuralların yazılı bir şekilde var olması, hatta kesin katı kurallar şeklinde ortaya koyulmasına gerek yoktur. "bu dil, bin yıllar boyunca bu kuralların, bu dili konuşanlar tarafından bilinmesi sayesinde mi bu güne kadar gelmiştir" diye düşünmek lazımdır. bu dili yaratan, yaşatan, türeten, geliştiren halkın bu kurallara vakıf olduğunu düşünmek, bir kelime türetirken bir yere not aldığı yapım eki listesine baktığını düşünmek biraz saçma olur. hatta zannım odur ki bir dilin böyle katı kurallara bağlanması, zaman içinde onun dinamikliğine de kısıtlayıcı etki yapar.
sıfat isim gibi ögeleri 30 ayırarak bunlara adlar veren sanki türkçe matematikmiş gibi bu adları ezberlememesi isteyen bazı gereksiz kurallardır.
bilinmesi şart olmayan lakin kullanılması doğru olan kurallardır. her dilin kuralları olduğu gibi güzel türkçemizin de kuralları vardır.

siz bir de almanca kurallarına bakın sonra türkçe'ye poh atın. en azından türkçemizde bir kural neden böyle diye sorarsanız cevabı vardır. lakin almancada bu kural neden böyle diye sorduğunuzda çoğu zaman bir cevabı yoktur.
ağabey'in yazılışı. ya abi ya da ağbi olarak değiştirilmesi lazım. nasıl ki alma zamanla elma olmuş, pekala ağabey de değişebilir.
(bkz: sayı sıfatı)

(bkz: renk sıfatı)

(bkz: sıralama sıfatı)

(bkz: bilmem ne sıfatı)

diye giden binlerce sıfatın olması gerekli değildir mesela. bir sıfat olsa ve biz buna sıfat desek iyi olmaz mıydı.