bugün

görsel
Rakibiyle alakası olmayan maçta rakibine küfür etmektir. Bunu taraftar yapma gene bir nebze anlaşılır taraftardır yapar ama futbolcu yönetici bunlar eziklik değil de nedir? Bunları savunanlar ahlak yoksunu tiplerdir. Bugün kimsenin Emre Belözoğlu'na tek laf demeye hakkı yok ne farkınız kaldı? Kalmadı. Ahlaksızlar.
dün gece beyaz tv yi basarak son bulan ahlak.
Beşitaş maçında kendini yere atıp kazandığı penaltıyı gole çeviren selçuk inan'ın gole sevinmemesi gibi bir ahlaktır. Hem yapacağını yapar rakibinin hakkını yer, sonrada sevinmiyormuş gibi davranır. işte böyle bir ahlaktır.
fenerbahçenin tarihine biraz bakınca bile yapılan şike ahlakının ne boyutlarda olduğunu görebiliriz.

(bkz: 8 nisan 1951 beşiktaş fenerbahçe maçı)
başlığa istinaden tanım:
bu kadar ahlaksızlıklardan sonra, spor da ahlakın pek önemli olmadığıdır.
eğer bu ahlaktan kast edilen yapılan şikelerin ahlakıysa, galatasaray hiç bir zaman fenerbahçenin ulaştığı noktaya ulaşamayacaktır.

(bkz: 25 nisan 1955 galatasaray fenerbahçe basketbol maçı)

--spoiler--
ilk günkü maçlarda galatasaray, fenerbahçe ve modaspor rakiplerini kolayca yendiler. ertesi günkü en önemli maçta modaspor galatasarayı yenmeyi başardı; 67-62lik skorla. dördüncü günkü önemli maçta modasporu 55-47 yenerek şampiyon olmak için büyük bir avantaj sağlayan takım fenerbahçeydi.

galatasarayla fenerbahçe arasındaki şampiyonluk maçı 25 nisan 1955, pazartesi gecesi oynandı spor ve sergide. fenerbahçenin şampiyon olması için galatasarayı yenmesi yetiyordu. hatta altı sayıyla kaybetse bile yine de şampiyon olacaktı fenerbahçe. galatasarayın şampiyon olması için ezeli rakibini en az 7 sayıyla yenmesi gerekiyordu.

bu önemli maçın ilk yarısını 25-20 önde kapattı galatasaray. ikinci yarıda ise farkı 13 sayıya kadar yükseltti. fenerbahçenin en iyi oyuncuları altan dinçer ve sacit seldüz beşer faulle oyun dışı kalınca galatasarayın şampiyonluğu neredeyse kesinleşmişti.

tribünden inen bir çirkin adam

ya da öyle sanıyordu herkes. tâ ki maçın bitimine 44 saniye kala galatasaray 40-27, yani 13 sayı öndeyken tribünden bir fenerbahçe yöneticisinin inmesine dek. türkiye spor tarihinin en çirkin kararlarından birine imza atarak fenerbahçe basketbol takımını sahadan çekti tribünden inen o fenerbahçe yöneticisi.

tam anlamıyla şeytanî bir plandı bu. şöyle. fenerbahçe sahadan çekilip hükmen yenildiği için puan alamayacaktı o maçtan. böylece fenerbahçe sekiz puanda kalacak, modasporla galatasarayın puanları ise (9 puan) eşit olacaktı. böylece ikili averaj devreye gireceği için şampiyon, galatasarayla oynadığı maçı kazanan modaspor olacaktı. galatasaray ise ikincilikle yetinmek zorunda kalacaktı şampiyon olması gerekirken.

buydu işte o şeytanî plan. ancak bu plan federasyondan döndü o gece. çünkü kararlarını sahada yapılan şeytanlıkları görmezden gelerek değil, spor ahlâkını gözeterek veren yürekli insanlar vardı o dönem federasyonlarda. maçtan hemen sonra acilen toplanan basketbol federasyonu kupayı ikiye bölerek hem galatasarayı, hem de modasporu basketbolda türkiye şampiyonu ilan etti. (galatasarayın tarihinin en şerefli kupalarından birisi olan o yarım kupanın fotoğrafı yukarıda. o kupayı daha da yakından görmek isteyenler galatasaray kültür ve sanat merkezini ziyaret etmeliler.)

böylece 1954-1955 sezonu basketbolda ilk ve tek olarak iki takımın da şampiyon olduğu sezon olarak geçti tarihe.

hani var ya hafta sonu oynanacak maç sonunda fenerbahçenin şampiyon olmaması için gönüllerinden galatasarayın yenilmesini geçirenler. unutmasınlar o sezonu. o yarım ama şerefli kupayı. çünkü tarih sadece şampiyonları değil, küçük oyunlar yüzünden şereflerini korumayan takımları, kulüpleri de yazar. hem de üzerinden tam 55 tane kocaman sene geçmiş olsa bile. hem de unutmamak ve affetmemek üzere.

--spoiler--
rade zalad ile yükselişe geçmiş, denizli'ye giden yüklü araçlar ile zirve yapmış ahlaktır.

http://www.serencebey.com/tr/tab.aspx?tabid=173
bir camiayı toptan suçlamak elbette çok mantıklı değil. her yerde kötü şeyler olur ama iyiler çoğunluktadır..

galatasaray hariç; sanki klübü gizli güçler yönetiyor ve bünyesi ahlaklı, dürüst adamları kabul etmiyor.
(gizli güçler meselesi ayrı bir başlık zaten. kendi iç çekişmeleri ve problemleri olmadıkça futbol içi futbol dışı tüm kurumlardan ilginç bir destek geliyor ve allah yürü ya kulum diyor)

dikkat edin takımda yakın dönemde sembol olmuş isimlerin neredeyse tamamı futbolda "çamur" ya da mikrop denen türden. Arif erdem'in penaltıları, emre belözoğlu'nun kabadayılıkları, bülent kormaz'ın verilmeyen! bir penaltı veya serbest vuruşa çemkirmek için kendi ceza alanından attığı deparlar, dünyanın en antipatik teknik direrktörü fatih terim ve listenin yeni adayı burak yılmaz (forma çok yakışmış bu arada).. yazdıkça uzar gider bu..

galatasaray denince aklıma teşvik primi, şike, ahlaksızlık, lümpenlik, emek hırsızlığı, kulis, masa başı oyunları ve benzeri şeyler geliyor..

galatasarayın literatüre girmesinde katkısı olduğu tek iyi kavram şerefli ikinciliktir.
galatasaray lisesi kaynaklı başarı için her yol mübahtır anlayışının devamından ibaret ahlak modelidir.
kesinlikle ahlaksızlık,kibir,küstahlık ve aklınıza gelebilecek bütün kötü kavramlardır. öyle ki galatasaray=türkiye gibi tamamen içi boş bir slogan çıkarmışlar ve buna anca kendileri inanmıştır. zaten galatasaraya giden oyuncuların götü bir kalkıyor pir kalkıyor anasını satayım. selçuk inanı hamit altıntopu.sözde efendidir bu çocuklar. sanki milli takım babalarının çiftliği de hocaya trip atıyor sen beni nasıl oynatmazsın diyor. zamanında hakan şükür de ersun yanalı bitirmişti.

bir de emre belözoğlunun fenerbahçeye gelmesini eleştirir bunlar. neymiş efendim tam da kendi gibi takıma gitti diye. ulan adam sizin pisliğinizden kaçtı be. adamı da kendi ahlakınızla eğittiniz. şu an yetenekleri değil de karakteri hakkında konuşuluyorsa sırf 6s yüzündendir.

uzun lafın kısası galatasaray denilince insanın aklına ilk gelen kavram kibirdir. öyle ki onlara sorsan galatasaray>türkiye.
4 büyüğün 3 ü şikden şaibe altındayken 4.yü de yanlarına çekmek için çabalarda olunduğunu gösteren, laf ola beri gele tadında sözlerden başka suçlamalar bulunmayan laf kalabalığından oluşan biz şıçtık size de sıvayalım tadında gelişen laflar topluluğu.
semih kaya, arda turan ve emre çolak gibi altyapıdan oyuncu yetiştirmek, engin baytar, selçuk inan, hakan balta ve necati ateş gibi yürekli ve iyi kalpli oyunculara futbollarını geliştirmeleri için yardım etmek, savunmada ve hücumda her zaman en iyisini yapmaya çalışmak ve sürekli gelişmeye odaklanmaktır. sonucunda da ülkenizin en fazla kupa kazanan, en çok taraftarı olan ve en büyük kulübü olursunuz.
ünal aysal denen botokslu şahsın referans olarak gösterdiği, 28 nisan 2012 trabzonspor galatasaray maçı ile level atlamış ahlaktır.
(bkz: ergün penbe)
hayatında futbolun sikik noktaları üzerinden hayal gücünü konuşturmaktan başka işi gücü olmayan birtakım hıyarların ulaştığı kafayla kıyaslanamaz galatasaray'ın spor ahlakının ulaştığı nokta. haydi girdik şu bebelerin muhabbetine, kısa keselim bari. muslera'nın attığı penaltı golünü terbiyesizlik olarak algılayanı da ben otomatik olarak beyinsiz olarak algılıyorum, aksini iddia edenin de ağzına huniyle sıçarım şurada evet. adam bilmez ki oyun nedir, futbol nedir? gol atan ne kadar kaleci varsa amına koyarım bundan sonra. tövbe estağfurullah, bu ne ulan? ahlaksızlıkmış, bıdıymış, sarhoş musunuz nesiniz hamunagoym...
götüyle top tutan kaleciye ve bununla övünen taraftara, sikiyle gol atarak cevap verecek kadar büyük;
her yediği golden sonra taşak geçen kaleciye, sanaldan değil gerçekte taşak geçtiği kaleci ile gol attırarak cevap verecek kadar asil bir ahlak anlayışıdır. laf ile değil icraat ile göt edendir.
salak adamları da gün yüzüne çıkaran ahlaktır. ulan futbol eğlence işi değil mi? şov değil mi? orda kaç bin kişi muslera muslera diye tempo tuttu ilk penaltı dahil olmak üzere, bu isteğe cevap vermek mi ahlaksızlık? ivankov, ceni gibi kaleciler penaltı atınca olmadı muslera atınca mı etik dışı?
(bkz: bi siktir git çay koy)
ivankov'un penaltı atmasına birşey demeyip, muslera'nın penaltısına laf edenlerin ahlak anlayışıdır. fenerbahçe'nin eski kalecisi rüştü'nün de zamanında steau bükreş maçında 2-0 öndelerken penaltı attığını ancak kaçırdığını bilmeyen taraftarın ahlak anlayışıdır.
ligin köklü kulüplerinden olan ankaragücü'ne ''dayan ankaragücü'' yazılı pankartlar açabilecek kadar duyarlı ve centilmen bir taraftara sahip olan kulübe ait spor ahlakıdır.
http://www.webaslan.com/f...n-ankaragucuSXHBQ48125SXQ
20. Yüzyılın sonlarında kazandığı ŞAMPIYONLUKLAR bu ahlakı çok iyi göstermektedir. Ha buGÜN kaleci gol atmış. Önemli değil. Volkan babacan' a az bile Ama bu yıl sabri bile gol attı.
Hakemlerde sağolsun spor ahlakına katkı yapıyor gelişsin diye. Hiç hatasız kartlarını penaltılarını verdiler.
fenerbahçe'nin asla ulaşamayacağı ahlaktır.
volkan demirel topu bir tarafı ile tutunca "o top öyle tutulmaz böyle tutulur", "ne kadar gomih diğ mi?" diyenlerden mi öğrenecek ahlak anlayışını galatasaray? haftalardan beri konuşuluyordu adamın rahat bir maçta penaltı atacağı, size neden dert olmuş arkadaş? golü yiyen manisaspor savunucusu fenerbahçe taraftarı. fenerbahçe taraftarı olarak her şekilde bizi eğlendirdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum, çok komiksiniz.
muslera'nın penaltıdan gol atmasının neresinin etik olmadığını çok merak ediyorum doğrusu. futbol bir eğlence sektörüdür ve bu gibi şovlar bunun tuzu biberidir tıpkı volkan'ın poposuyla topu tutması, lincoln'ün top sektirmesi gibi. tabi ülkemizde herşey de olduğu gibi futbolu da at gözlüğüyle izlediğimiz için bu hareketlerin keyfini çıkarmak yerine sataşmayı tercih ediyoruz.
yazmayayım yazmayayım diyorum ama zorla yazdırıyorlar işte...

maçtaydım, sabahın köründen beri ayaktayım, sesim kısık, ama en çok muslera'nın penaltı atması için sesimi yırttım...

neden mi?

nedeni çok basit... galatasaray fenerbahçe'yi yendiğinde "gökten kemik yağdı" diyen bir volkan babacan vardı kalede...

nedeni çok basit... görsel şunları yazan bir volkan babacan vardı kalede...

diyoruz ya; o golü sadece volkan babacan yemedi diye, haklıyız.

tanım : muslera'nın attığı penaltı golünün uzaklardan duyulmasının hezeyanı.

not: ayrıca, galatasaray'ın ulaştığı spor ahlakını yeryüzünde sorgulayacak son kulüp taraftarı fenerbahçe taraftarıdır. neden mi? nedenini yazmayayım şimdi, ağır gelir, altından kalkamaz kimse.