bugün

elemtere keyfe fe ala rabbüke bi ashabil fil. elem yecal keydehum fi tadlil. ve ersele aleyhim tayran ebabil. termihim bi hicaritin min siccil. feca alehum keasfın mek'ul. amin.
filleri yola getirmek için okunur. bu sureyi duyan filler evcilleşir. *
Manası

1.Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi?
2.Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?
3.Onların üstüne ebâbil kuşlarını gönderdi.
4.O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu.
5.Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.

edit:**
ayrıca serbest çağrışım:
ebabil bir kuştur sözünden dönen *
böyle bir şarkı vardı sanki*?
ebabil diye bir kuş yoktur. * sürü, ordu, bölük, fırka, demet gibi anlamlara gelir.
"tayran ebabil" ebabil i sürü kabul edersek "uçan sürü" anlamına gelir.
(teyyare=uçak)

siccil yani "pişmiş çamur", ifadesini bir mecaz olarak taş gibi sert azap darbeleri olarak algılayanlar, yani mecaz olduğunu söyleyenler vardır. (bkz: muhammed esed)

bu ayette anatılan, kuş şürüleriyle, böcek sürüleriyle veya uçan herhangi bir varlıkla yayılmış salgın hastalığın fil sahibi bir orduyu yok etmesi olabilir.

bu fil süresinin bahsettiği olay hakkında söylenen hikayeler uydurmadır. yani bu olay hakında elimizde bilimsel bir bulgu yoktur. gelecekte olacak bir olay dahi haber verilmiş olabilir. bu açıdan, "tayran ebabil" uçak sürüsü olabilir. fil sahiplerinin de "tank sahipleri" olması muhtemeldir. belki de olay gerçekleştiğinde, ne olduğu anlaşılacaktır.

elbette ki olayın, ayetin yaygın olarak anlaşıldığı manasıyla olması da allah a zor değildir.

edit:ebabil kuşu hakkındaki yıldızlı bakınız
kısa surelerden biri, namazlarda sıkça okunur.
fil vakası hz. muhammed (s.a.v)'in doğumundan 52/54/40 *gün önce gerçekleşmiştir.
sureden çıkarılacak hikmetler;
- abdulmuttalib'in teslimiyeti.
- allah'a meydan okuyana muhakkak bir bela gönderilmesi.
- allah'ın küçük şeylerle büyük azametini göstermesi. (miicik kuşlarla ve küçük taşlarla helak oluyorlar)
(bkz: fil suresi/#1280723) ayrıca fil amerika daki cumhuriyetçi ve demokrat partilerinin her ikisinin de simgesidir.

tanım: üstünden komplo üretilebilecek suredir.

(bkz: ömer çelakıl)

edit: demokrat parti simgesi: görsel *

cumhuriyetçi parti simgesi: http://www.gizlibelge.com/goplogo16colors.gif

edit2:demokrat partinin orjinal logosu budur.
görsel

dr cureklibatur ve bay arkin ın verdiği ayar içinde teşekkür ederim.

ayrıca (bkz: hangimiz eşek)
inananlar için bu surede bir uyarı vardır, türkçesini verelim;

1. Görmedin mi nasıl yaptı Rabbin, (Kâbe'yi yıkmaya gelen) fil sahiplerini (Ebrehe ve ordusunu)?
2. Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?
3. Onların üzerine sürüler halinde kuşlar gönderdi.
4. (Bunlar) onlara pişkin sert çamurdan (dolu gibi) taşlar atıyor(lar)dı.
5. Derken (Allah) onları (Ebrehe ve ordusunu), yenmiş (delik deşik olmuş) ekin yaprağı gibi yapıverdi.

(Bu sure, insanları orada toplamak için San';a (Yemen)'de bir kilise yaptıran ve gururlu zorba bir tavırla ve siyâsî üstünlüğüne güvenerek islâm'ın kutsal bir sembolü olan Kâbe'yi yıkmaya niyetlenen Habeşistan vâlisi Ebrehe ve ordusunun halini konu edinmiştir. Hem de bütün zamanlarda geçerli, aynı mevki ve konumdaki kutsal düşmanlarına bir uyarı niteliği taşımaktadır. Burada, Ebrehe benzeri kimselerin otorite güç ve servetine güvenerek, islâm'ın kutsal değerlerine saldırma veya onlarla mücadele etme planları hazırlamalarına karşı, bütün zamanlara yönelik, mühim bir uyarı vardır.)

hatırladığım kadarıyla söz konusu hadisenin olduğu yer için peygamberimiz; "bu topraklardan geçerken aceleci olunuz" demiştir.

akledenler için şüphesiz bu surede bir ibret vardır!
kalb insanın içinde kabe gibidir. Allah'ın varlığını hissettiğimiz saraydır içimizde. fil ordusu ise sanki nefs-i emmare, şeytan ve avanesidir. nefsin iç gıcıklayıcı arzu ve istekleri, hep bana hep bana türküleri, şeytanın diyalektik becerimizi zirvelere taşıyan fısıltıları, gafletimizden istifade ederek kalbimizi kündeye alma çabaları, çok sinsi bir ordudan haber verir. ama onların kötü planları alt üst olabilir. çok riyakar kalıpların insanı bile olsak, belki yıkık dökük harabe gibi perişan bile olsak, belki de saflığımızı bir yerlerde bir düzenbazlıkla kurban etmiş bile olsak, hepsini bertaraf edecek bi yol bulunamaz mı? o ordunun eline teslim olmak zorunda değiliz. kurtarabileceğimiz birşeyler vardır mutlaka.
küçücük taşların koskoca orduyu yerle bir etmesi mümkünse şayet insanın dilinden dökülen kelimeler, dualar, zikirler de kuşların gagalarındaki taşlar gibi karşımızda çok sağlam duran o orduyu perişan edebilir. ya da belki biz onları sağlam sanıyorduk. kimbilir...
'elemtere' olarakta bilinen kısa sure.
Lütfen ebabil kuşları ve fil vakası hakkında yukarıdaki gibi yorum yapanlar kaynak olarak arkaya doğru uzanan uzuvlarını göstermesinler...

Ebâbil, Arapça'da "bölükler, sürü, sürüler" demektir. Kelime, Kur'ân-ı Kerim'de Fil sûresinin üçüncü âyetinde geçmektedir. Fil sûresinde olay şöyle anlatılmaktadır: "Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Nihâyet onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı." (el-Fil, 105/1-5).

Habeşistan Kralı Necâşi Ashame'nin, Yemen'e hükümdar tâyin ettiği Ebrehe b. Sabbah el-Eşrem, Mekke'ye giden kervan ve Kâbe ziyaretçilerini çekmek ve San'a şehrini ticaret merkezi haline getirmek üzere burada Kulleys veya Kalis denilen bir tapınak (kilise) yaptırdı. Ancak tapınağa gelen olmadığı gibi Fukaym kabilesine mensup bir Arap veya bir grup Arap kiliseye girerek pislediler. Bunu öğrenen Ebrehe çok kızdı ve Kâbe'yi yıkacağına yemin etti. Büyük bir ordu ve gayet iri cüsseli "Mamud" adlı fili önde olduğu halde Mekke'ye yöneldi. M.S. 570 veya 571 yılında altmış bin asker ve on yahut dokuz fille yola çıktı. (ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't Târih, Nşr: Tornberg, Beyrut 1965, I, 442).

Ebrehe yolda Yemen kralı Zû Neferi bozguna uğrattı, ardından Has'amlıları yendi ve bunların Nufeyl b. Nubeyb adındaki liderinin hayatını bağışlayarak kendisine Mekke'ye gidişte rehber yaptı. Taif'teyken Sakif'liler tanrıları Lât'ı korumak uğruna Ebrehe ile işbirliğine yanaşıp Ebû Regal'i ona rehber olarak verdiler. Ebrehe'nin fillerin desteğindeki muazzam ordusunun karşısında hiçbir ordu dayanamadı ve Kureyş'liler bu gelişe bakarak Kâbe'nin yıkılacağına kesin olarak inanmaya başladılar.

Mekke yakınında Mugammes denilen yerde Ebrehe ordusu çadırlarını kurdu ve çevredeki Mekke'lilere âit develeri yağmaladılar. Burada, Ebû Regal öldü. Develerin içinde Abdülmuttalib'in de iki yüz devesi vardı. Ebrehe'nin elçisi Hınata el-Himyeri Mekke'ye giderek Kureyş'lilerin ileri gelenleriyle görüştü ve "Kâbe'yi tavaf etmeyi bıraktıkları takdirde onlara saldırmayacaklarını" söyledi. Onlara sadece Kâbe'yi yıkmak için geldiklerini, kendileri ile savaşmayacaklarını bildirdi (ibnü'l-Esir, a.g.e., s.443).

Abdülmuttalib, "Biz onunla savaşmak istemiyoruz, buna gücümüz de yetmez. Orası Beytullah'tır, eğer korursa O (Allah) Harem'i korur" dedi; develerini görüşmek üzere Ebrehe'nin yanına vardı. Abdülmuttalib'e iyi davranan ve önce onu takdirle karşılayan Ebrehe, Abdülmuttalib develerini isteyince şöyle dedi: "Seni ilk gördüğümde gözüme büyük bir şahsiyet olarak görünmüştün. Ama sen Kâbe'nin korunmasını isteyeceğin yerde develerinin peşine düşünce gözümden düştün." Abdülmuttalib, "Ben develerin sahibiyim. Kâbe'nin de sahibi var, O onu korur" dedi.

Abdülmuttalib develerini alıp Kureyş'lilerin yanına döndü, onlara olup biteni anlattı ve hepsi, muhtemel bir katliâma karşı Mekke'den ayrılıp dağlara çekildiler.

Sabaha karşı Ebrehe, Mekke'ye ilerledi. Mamud denilen büyük fil, şehre yaklâşınca yere çöküverdi; kalkması için çok uğraştıkları halde kalkmadı. Öteki fillerin de, Kâbe yönünde sürüldüklerinde yere çöktükleri, başka bir yöne yöneltildiklerinde koşarak kaçmaya çalıştıkları görüldü. Bu mucizeyi olayın sıhhati Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Kusva adlı devesinin Mekke yakınlarında çökmesi olayında, Nebi (s.a.s.)'in söylediği sözlerle sâbit olmuştur: Devesi çökünce Rasûlullah'ın ashâbı, "Deve çöktü" dediğinde, Rasûlullah; "Hayır, Kusva çökmedi, yalnız onu 'Fili engelleyen' engelledi" buyurmuştur. Buhâri ve Müslim'de, Rasûlullah (s.a.s.)'in Mekke'nin fethi günü şöyle dediği nakledilmektedir: "Yüce Allah filleri Mekke'ye girmekten alıkoydu. Ama Rasûlünü ve mü'minleri oraya gönderdi. Dün olduğu gibi bugün de oranın hürmeti iâde olmuştur. Dikkat edin, hazır olan olmayana bildirsin. "

Ebrehe ordusu Mekke'ye girerken deniz tarafından, dahâ önce o bölgede hiç görülmemiş, kırlangıca benzer kuş sürüleri bir anda ortaya çıkarak Ebrehe ordusuna saldırdılar. Gaga ve pençelerinde taşıdıkları taşları ve çamurdan balçıkları askerlerin üzerine bıraktıklarında onlar, kurumuş, paramparça olmuş ağaç yaprakları gibi dağıldılar. Rehberleri Nufeyl kaçtı, askerler kuş saldırısında telef olup feci şekilde öldüler; yolda kalanlar, geriye dönenler de helâk oldular. Mekke'liler bu mucizeyi dağlardan seyrederken Allah'ın irâdesi karşısında hayret ve dehşet içindeydiler. Ebrehe, bu saldırıda etleri parçalanmış, çürümüş halde San'aya dönerken, Hasm kabilesinin yaşadığı bölgede göğsü ikiye yarılarak acıklı şekilde öldü (Kadı Beydâvî, Envârü't-Tenzil, Fil Sûresi tefsiri).

Kuşlar ve attıkları taşlar hakkında çeşitli rivâyetler vardır. Bu olay Rasûlullah'ın dünyaya geldiği yılda vukû bulduğundan, Peygamberimizin ilk mucizelerinden sayılmıştır. Muhammed b. ishak ve ikrime o yıl çiçek hastalığının Mekke'de yaygınlaştığını söylemişlerdir. Muhammed Abduh (v. 1905) bu rivâyetlerden hareketle Kur'ân'da geçen "Tayran Ebâbile" ifâdesiyle kastedilenin "sinekler" olduğunu ayaklarında salgın hastalık mikrobu taşıyan sinek sürülerini Allah'ın, Ebrehe ordusuna musallat kıldığını belirtmektedir. Yeryüzünün en ihtişamlı ordusu ve hayvanları (filleri) ile gelen Ebrehe ve ordusunu Allah, bir ibret olsun diye gözle görülemeyen küçük canlılarla mikroplarla helâk etmiştir. Bu görüşü yukarıda zikrettiğimiz gibi daha önce ilk siyercilerden Muhammed b. ishak da kaydetmiştir.

Bu tefsirde önemli olan husus; Muhammed Abduh, Reşid Rıza, ve diğer bazı müfessirlerin, Allah'ın, olağanüstü, fevkalâde, harikulâde mucizesi ile bu Allah düşmanı orduyu helâk edişini dile getirmeleridir. Tefsirlerde kuşların mâhiyeti hakkında değişik görüşler bulunmaktadır. ibn Abbas ile Dahhak, Ebâbil'i "birbiri arkasından gelenler" diye yorumlamışlardır. Hasan-ı Basri ile Katâde, "çok" mânâsına; ibn Zeyd "çeşitli, sağdan soldan gelenler" mânâsına; Mücâhid, "toplu halde arka arkaya gelen" mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Kuşların, bölük bölük, karışık türde oldukları anlaşılmaktadır. Rivâyetlerde kuşlar; kırlangıca, kekliğe, sığırcığa, yarasaya, hatta "zümrüdü anka"ya benzetilmektedir .

"Siccil" kelimesi, taş ve çamur demektir. Yahut, çamurla sıvanmış taş anlamına gelir. "Asf" kelimesi, ağaç yaprağı anlamına gelir. Haşerelerin ağaç yaprağını yiyip ufalttıklarında yaprak yenik yenik hale gelir ki, sûrede anlatılmak istenen budur.

Sûrenin anlamı; Allah'ın, Kâbe'nin müdafaasını müşriklere bırakmadığını, saldırganları alışılmadık şekilde helâk ettiğini bize anlatmaktadır.

Fil olayı, Müzdelife ve Mina arasındaki Muhassab vadisi arasında bulunan Muassıb'da meydana gelmiştir. Müslim ile Ebû Dâvûd, Câbir'den rivâyetle onun şöyle dediğini yazarlar: "Rasûlullah Müzdelife'den Mina'ya hareket ettiği zaman Muassıb vadisin de hızlanmıştı." imam Nevevî bunu şöyle izah etmiştir: "Ashâb-ı Fil olayı burada cereyan etmiştir. Onun için, sünnet olan, hacıların buradan hızla geçmesidir" (Mevdûdî, Tefhimul Kur'an Trc: Muhammed Han Kayanı ve diğerleri, istanbul 1988, VII, 238)

imam Mâlik de Hz. Peygamber'den, "Müzdelife durma yeridir, ama Muassıb vadisinde durulmamalıdır" hadisini nakleder.

Müşrik Kureyşlileri bu olay o kadar etkilemiştir ki, üç yüz altmıştan fazla Kâbe putunu unutup yedi yahut on sene Allah'a tapmışlardır. Fil sûresin de Allah, Ashâb-ı Fil'in acı âkıbetinin fecâatine sadece ana hatlarıyla değinmiş ve müşriklere, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in dâvetine karşı çıktıklarında, onların başlarına gelebilecek acıklı azabı hatırlatmıştır.

prof. dr. Mehmet Sait ŞiMŞEK
http://www.youtube.com/watch?v=7Gjlm3lG_pg
Namaz kılınırken okunan fantastik suredir.
Fil Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْف۪يلِۜ ﴿١﴾ اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ ف۪ي تَضْل۪يلٍۙ ﴿٢﴾ وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْراً اَبَاب۪يلَۙ ﴿٣﴾ تَرْم۪يهِمْ بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجّ۪يلٍۖۙ ﴿٤﴾ فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَأْكُولٍ ﴿٥
Okunuşu: Elem tera keyfe fe'ale rabbuke biashâbilfîl. Elem yec'al keydehum fî tadlîl. Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim bihicâratin min siccîl. Fece'alehum ke'asfin me'kûl.

Anlamı: (Ey Muhammed! Kâbe'yi yıkmaya gelen) Fil sahiblerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi. Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.
Okunuşu
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Elem tera keyfe fe'ale rabbüke biashâbilfîl
2- Elem yec'al keydehüm fî tadlîl
3- Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl
4- Termîhim bihicâratin min siccîl
5- Fece'alehüm ke'asfin me'kûl
Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- Görmedin mi Rabbin ne yaptı fil sahiplerine!
2- Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
3- Üzerlerine sürü sürü kuşlar saldı.
4- Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atıyorlardı.
5- Derken onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi kılıverdi.
Namaz surelerinin ilkidir.. Tembel müslümanlar namaz sureleri diye bir sure icat etmiştir. Sanki diğer sureler namazda okunmuyormuş gibi. Diğer sureleri ezberlemekten kurtulup, Psikolojik rahatlama yaşamak için Fil suresi ile başlayan nas suresi ile biten surelere namaz suresi derler..
iranlı yönetmen (bkz: majid majidi) nin peygamberimizin hayatının ilk yıllarını beyaz perdeye aktardığı filmde mükemmele yakın bir şekilde anlatılmış olan fillerin mekkeye doğru ilerleyişini ve akabinde ebabillerin filleri nasıl durdurduğunu gösteren kuranı kerimde ki 114 sureden birisidir.
biz bu sureyi neden namazlarda okuyoruz anlamıyorum.

çok saçma.
birisi bana açıklasın, biz bu sureyi neden namazda okuyoruz.

bu surede fil olayı anlatılır, zaten bunu allah yapmış adamın yaptığı şeyi ona söylemenin mantığı nedir.
"Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Nihâyet onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı." (el-Fil, 105/1-5).
düşman saldırısının yenilgisini anlatan sure.
unutmuşum tekrar etmeyeli 4-5 yıl oldu sanırım.
alternatif bir meali için...

fil suresi

görmedin mi rabbinin fil ordusunu ne hale getirdiğini...
tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi de
çamurdan serteşmiş taşlar atıyorlardı.
artık onları yenmiş ekin yaprağı haline getiriverdi.
''elemtere keyfe fe ale rabbike bi yeshabil fil"

"görmedin mi rabbin fil sahiplerine ne yaptı"

ayeti ile başlayan sure.