bugün

duygularını kadınlar kadar çok konuşmayan bir insan türü olan erkek, daha ziyade duygularını şiir yazarak ortaya çıkarıyor ve kendini rahatlatıyordur belki de.
erkek ruhunun görünenin aksine kadından çok daha narin olmasından kaynaklanmaktadır.
tamamen tesadüftür.

kadin $air(e)lerin, erkeklerden sayica az olmasi, tarihi bir altyapi zemininde geli$mi$tir ve bu haseple, diyalektik zorunluluktur. hayat böyle i$te.

ama tarihin de ta en ba$tan niye öyle degil de böyle geli$mesi ise tesadüftür: bazilarinin söylemekten zevk aldigi, kör tesadüf i$te . hayat bu i$te.
bülbüldür güle feryad figan eden.
tam bu sebepten :

Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
"Yazın bittiği her yerde söylenir"se kadının gittiği de her yerde söylenir...
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde yaz biter kadın giderse,
bunun sonu şiirdir, yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu...
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti,
şiirse hazirandakadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider...

Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!

Haydar Ergülen
baktığınızda zaten şiirin ana teması aşk ve aşk acısı çeken hep erkekler. bundan mütevellit kadın yazmaz yazdırır.

not:arkadaşıma "hiç kadın şair yok" dediğimde, "ece ayhan var ya oğlum" demişti. o konuşmadan sonra arkadaşlığımız bitti.
hiçbir erkek sevgilisinin kendisine şiir okumasını beklemez, hep ondan istenir bu tür şeyler.
doğrusu nam salmış bir kadın şairin olmaması olacaktır. tarihi şartlarmış, erkeğe sağlanan olanaklarmış...geçin bunları efendim. erkek şairlerden bir kısmı, en iyi şiirlerini cezaevlerinde, işkence altında yazmışlardır. bu, basbayağı bir yetenektir ve pekçok erkekte de yoktur ancak kadınlarda hiç yoktur. ancak şu, olmayan şey nedir o tesbit etmek gerçekten zor. yani onlarda ne yok da şiir yazamıyorlar? işte asıl mesele budur.
şiir yazmak icin önce hissetmek gerekir..
(bkz: hissettiren adam vardı da biz mi yazmadık)
erkeklerin çoğu konu da olduğu gibi sanatta da kadınlardan iyi olmasının kanıtıdır.
Kadınlara duygularını saklamak,ilk adımı erkeğin atması gerektiği ve bunun gibi birçok saklanma yolu öğretilmiştir.Erkeklerden daha çok duygularıyla yaşayan kadınların,erkeklere oranla daha az olmaları bundan kaynaklanır.Duygularını anlatan,aşkını,düşündüklerini anlatan kadınlara toplumun yakıştırmış olduğu yaftalar,kadınların bırakın yazmak,konuşurken bile çekingen olmalarına sebep olmuştur.
kadının acı çektirmesinden dolayı kaynaklanan durum olsa gerek.
kadınların şiir, erkeklerin şair olmasındandır. kadınlar başlı başına kelimeler, cümleler, kafiyeler, benzetmeler ve sevda dolu dişi varlıklardır. bu da onları şiir yazan değil uğruna şiir yazılan kişier yapar.
"erkek adamın" ağlamadığı(!), duygulanmadığı(!) mutlaka hissiz olmak zorunda değilse dahi öyle görünmek zorunda olduğu, kendi hissiyatını ifade etmesinin zayıflık olarak algılandığı toplumumuzda daha normal ne olabilirdi ki???

ee insan bu histen azade olmadığı ayan beyan ortada ise bi şekilde ifade edecek kendini değil mi er kişi de!
Duygularını belli etmek, anlatmak konusunda yasaklarla yetiştirilmiştir kadınlar. aşkını ya da iç dünyasını özgürce anlatmak çocukluğundan itibaren durdurulmuştır. bu yüzden anlatan değil anlatılan ve anlaşılan olmayı tercih etmişlerdir. bu sebepler yüzünden şiir yazmak erkeğe has, ona yakışır birşey haline gelmiştir.
kadınlar sanat objesidirler. sanat onların bedenidir, onlara yazılandır. şair olmaktan çok şairlerin(erkek) artmasına sebep olmaktadırlar.
bu durum kanımca -yani götümden uyduruyorum- kadınların cesur ve duygularını alelade ifşa etmesi erkeklerin ise daha çok içinde yaşaması sebebiyle zuhur bulan bir durumdur.
üzülen tarafın daha çok erkek tarafı olmasından kaynaklanıyor olabilir.
"biz şiiri sikimizle mi yazıyoruz ne bileyim ben.
(bkz: Can Yucel)
dünyanın neresine gidilirse gidilsin kadınların söylediklerinden çok daha fazlasını içlerinde kurgulamaları ile alakalı bir durumdur.

erkekler, bir şeyleri bastırmaya ve ötelemeye(yetiştirilmenin de etkisiyle) pek gerek duymazlar. nihayetinde "ayakta işeyebilmek" türünden bir yeteneği vardır ve bu bile aklına gelen herşeyi alenade söyleyebilmesi için yeterlidir. peki ya kadın böyle mi? ne dediğinde, nasıl sonuçlanabileceğine kadar her ihtimâli düşünebilen, kurgulayabilen bir türden bahsediyoruz. oturup şiir dahi yazsa kendi onayını verip de insanların beğenisine açmaktan imtina eder. zira yazdıklarından çok daha fazlası içinde kalmıştır ve bu bağlamda da yaptığı şey "eksiksiz", "tam" olmamıştır.
erkeklerin malzeme kadınlar olunca şiir yazması doğalından olur efenim.
erkek şair; ataol behramoğlu, attila ilhan, kavafis, nazım hikmet, turgut uyar, mayakovski, metin altıok gibi olacaksa safi şair olma, erkekten kadından öte bir şey olma, her dem aşık olma halinde olduklarından cinsiyetleri ile değil mısralarıyla var olan ölümsüz ruhlardır.
şair'in cinsiyeti olmaz.
(bkz: yaz bunu güzel laf)
bir nilgün marmara, şairler dahil tüm erkeklere bedeldir.
Aşk acısından en çok etkilenen olduklarından sebep oluşmuş difransiyelin meme yapması vakkası.