bugün

entry'ler (132)

akp nin devletçilik ilkesini katletmesi

(bkz: 12 haziran 2011 kemalist rejimin çöküşü)
(bkz: bir şapka bir eldiven bir maymun ve inkilap)

meclise otuz beş pkk lının girmesi

barış için umutlarımızı yeşerten seçim başarısıdır.

mecliste daha güçlü bir kürt siyasi hareketi daha az kan akacak demektir.

ülkemize hayırlı olsun.

12 haziran 2011 kemalist rejimin çöküşü

darağacında kalan bir başvekilin evlatlarının başardığı kutlu bir mücadelenin eseridir bugün.

demokratik, özgür bir türkiye girişimi her otuz yılda bir darbelerle engellenmiş, iradesine ket vurulmuş halkın kemalist askeri oligarşiye attığı tokattır bugün.

dağılan bir imparatorluğun halklarının iradesiyle kurulan bir cumhuriyeti jakoben bir diktatörlüğe dönüştüren kemalist oligarşi bugün yerle yeksan olmuştur.

yaşasın halkların kardeşliği! yaşasın ikinci cumhuriyet!

sanal solcuların inanılmaz dramı

gördükçe içimi acıtan, insanlık adına umutlarımı körelten ibret ve utanç dolu hikaye.

sözlükteki tüm solcuları kastetmiyorum. çünkü onların içinde neye inanırlarsa inansın, insanı nitelikleriyle, iletişim yetisiyle, barışçıl ve uysal düşünceleriyle değerlendiren, onları olduğu gibi kabul edip fikirlerini açıkça tartışan ama bu sistemin insani olmadığını, insan emeğinin değer görmediğini, insanlığın kurtuluşunun ancak onun değerini, onurunu, emeğini çalan bir sistemin karşısında durmakla olacağını ve bunun için siyasi kimlik değil yalnızca akıl ve ortak vicdan sahibi olmak gerektiğini anlatan tanıdıklarım var.

benim birazdan bahsedeceklerim “tok satıcı”lar; insanı kazanmaya değil onu ezmeye, aşağılamaya ve yok etmeye meyyal, devrimci şiddet kavramından fersah fersah uzakta bir riyakarlıkla insanları inançlarından, sözlerinden, fikirlerinden ötürü yaftalayarak, küçümseyerek “solcu” olduklarını zanneden ve bunu sadece insanların yüzlerine, gözlerine bakma cesareti olmadan yapabilecek bir avuç sistem mağdurudur.

burada kendimi kastetmiyorum yalnızca, solcu olduğunu iddia etmenin insana yüklediği siyasi duruş ve sorumluluk gereği tek tek her yurttaşına, akrabasına, mahallelisine, sınıf arkadaşına, sevgilisine insanlık onurunun kaybolmaması için çalışmak gerektiğini hatırlatması gereken bu insanların insanlığın umudu olacak bir devrimi, bir hak mücadelesi zaferini gerçekleştirebileceklerine inanmıyorum, zaten onlar da inanmıyorlar, zaten hangimiz gerçekten inanıyoruz?

ben, evet allah'a inanıyorum, bu inanç için rasyonel nedenlerimi kaybetsem de inanıyorum. o'na inanıyorum çünkü ne kadar muhteşem bir varlık olduğumu biliyorum, her insana inandığım gibi inanıyorum. bu yaşamı o’na borçlu olduğumu hissediyorum, akli gerekçeleri olmasına gerek yok. ve bayım ben bir komünist olabilirdim ama olmadım, anlatmadılar, gelip beni kazanmadılar, “örgütlemediler”.

şimdi sen bana gelip diyorsun ki “devrim için hiçbir şey yapmadım, insanlık için hiçbir şey yapmadım ama burada herkese hakaret ederim, insanların inançlarını hiçe sayar, kutsal tanımazlık oynayarak seni ve senin gibileri aşağılarım ve bu yanıma kar kalır.”

çok yanılıyorsun.

çünkü sizin gibilerin kim olduklarını iyi biliyorum, sizler bu inancı miras alanlarsınız, ona inanmak için mücadele vermeyen, başkalarının ona inanıp inanmaması umrunda olmayan tok satıcılar.

yobazlığın, bağnazlığın yalnızca bir dine inanmak, bir siyasi görüşe destek vermek olduğunu zanneden sizler, yobaz müslümanlara ne kadar benzediğinizin farkında bile değilsiniz. onlar da insanın içindeki yaşamı, umudu, sevgiyi görmezden gelerek onu sindirmeye, horgörüp aşağılamaya, ya kendisine uydurmaya ya yok etmeye inanırlar.

egoları bununla tatmin olur, sahip olduklarını sandıkları inanç için hiçbir bedel ödememiş insanlar zaten hep böyledir. nerede görsem tanırım.

mücadele vermek illa büyük işler yapmak demek değil. birisi “bu müslümanların alayı orospu çocuğu, bu kadınların hepsi böyle, bu fikirlerin hiçbir değeri yok, bu kürtler insan değil” dediğinde ona engel olmak da devrim adına bir mücadeledir.

insanlık suçları üzerinde yükselecek bir devrime ihtiyacımız yok.

yalnızca yaşadığımız sistemin faşist kılcal damarlarını beslemeye yarayan bu yöntemle solcu değil ancak devrime inanmayan, onun için mücadele etmeyen, onu zaten istemeyen bir insanlık düşmanı olunur.

abdullah gül benim cumhurbaşkanım değildir

(bkz: iki saattir konuşuyoruz bir kere atatürk demedik)

abdullah gül benim cumhurbaşkanım değildir

halkın cumhurbaşkanının manevi şahsına hakarettir.

o da sana bayılıyordu amk.

mhp nin diyarbakır daki 11 000 üzerindeki oyu

polisden, askerden, devlet memurlarından aldığı oydur.

tayyip erdoğan ın hz eyüp gibi olması

(bkz: peygamber sabrı)

tayyip erdoğan ın hz eyüp gibi olması

ulu önderimizin sabırlı karakterini bir sabır timsali olan eyüp peygamber'le örnekleyen ifade.

art niyetli olmayın lan.

adalet ve kalkınma partisi

kemalizmin surlarında açılan bir gediktir.

"surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
ey kahbe rüzgar artık ne yandan esersen es!"

altan tan

değerli bir kürt aydını.

hem türkiye hem kürdistan için böyle bir aydına sahip olmak büyük bir kazanç.

ikinci cumhuriyet

"Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak ve yüceltecek olan sizlersiniz."

ulu önder recep tayyip erdoğan

şakirtleri 12 aydır sevişmemiş zenciye vermek

siyahi insanları ve dindar müslümanları aynı anda aşağılayan ayrımcı öneri.

yavşak faşistler için yaşasın cehennem!

ak parti nin yaptığı yatırımları görmezden gelmek

yapılan yollar yatırım değil, geri dönüşü yok diyen malların muzdarip olduğu siyasi körlüğün eseridir.

ulan mal, sen o yolda yalnızca insan mı taşıyorsun? hammadde taşıyorsun, ihraç ürünleri taşıyorsun, bunları daha hızlı, daha az riskli bir şekilde müşterilerine ulaştırıyorsun, zamandan tasarruf, yakıttan tasarruf, daha memnun müşteri portföyü yapılan yolların bir geri dönüşü değil mi?

bana kör diyenin bari gözleri görse amk.

edit: o yolların yapımında istihdam edilen insanları, şirketleri hiç saymıyorum bile.

ak parti nin yaptığı yatırımları görmezden gelmek

"bunları yapmak zaten devletin görevi" kılıfına saklanmış riyakarlık abidesidir.

ulan madem kolaydı sosyal devlet olmak neden ak parti'nin yaptığı yolları, okulları, hastaneleri, evleri seksen yılda yapamadınız?

neden seksen yıldır askerin bütçesi eğitimden fazla diye sormadınız?

madem o kadar kolaydı, neden ülkenin her tarafına yol, su, elektrik götüremediniz?

zaten yapması gerek ha? tabi canım, seksen yıldır tıkır tıkır işliyodu zaten sosyal devlet, ak parti geldi bütün hesaplarınız bozuldu.

yağma yok ak parti var!

ak parti nin yaptığı yatırımları görmezden gelmek

hacettepe'ye bağlı kıçıkırık üç fakülteyi üniversite sayıp yapılan ek hizmet binalarını, 1000 kişilik öğrenci yurdunu hasılı bir üniversiteyi üniversite yapan hizmetleri görmezden gelmekle aynıdır.

ak parti nin yaptığı yatırımları görmezden gelmek

bir "ak parti ne yapıyorsa karşı çıkalım" projesi ürünüdür.

ak parti yol yapar. neden demiryolu yapmıyorsun diye sorarlar. yüksek hızlı tren yapar niye 300 basmıyo diye sorarlar, onu da yapsa bu tren niye uçmuyo derler.

ak parti hastane yapar, yandaşlarına peşkeş çekiyor derler, ak parti okul yapar, okul yapmakla eğitim kalitesi mi yükselecek derler.

ak parti demokratikleşme için adım atar, sivil diktatörlük derler, ak parti ağzıyla kuş tutsa bunlara yaranamaz.

"onlar, sağır, dilsiz, kördürler; ve artık geriye dönüşleri de yoktur." esed 2:18

ölen bir bebek üzerinden siyaset yapmak

chp'nin kukla başkanına yaraşır bir eylemdir.

üstelik ölen bebeğin yaşadığı yer chp'li bir belediyenin sınırlarında olmasına rağmen hayasızca hükümete saldırmak için ölü bir çocuğu diline pelesenk etmiştir.

ulan madem chp halkın umuduydu, madem hükümet yoksullara yardım etmiyordu, senin belediye başkanın ne işe yarar amk? aileyi bulup yardım edeydi ya..

taksim meydanında rojbaş gerilla çalınması

ülkemizin özgürlükler noktasında 10 yılda ne kadar ilerlediğinin bir göstergesidir.

ak parti hükümetlerinin idaresi altında daha fazla özgürlük ve demokrasi hedefiyle muasır medeniyetler seviyesine durmadan yol aldığımız şu günlerde gelecek adına içimde bir umut ateşi yakmıştır.

rojbaş türkiye, rojbaş kürdistan.

1 mayısta atatürk heykeline oturan bdpli

bir taş yığınına kanlı canlı bir insandan daha çok değer verebilen faşistlerin hedef gösterdiği vatandaş.