bugün

"Bir entelektüel olmanın en çetin yanı, yazdıkların ve yaptığın müdahaleler aracılığıyla vazettiğin şeyi, bir kuruma, bir sistemin ya da yöntemin emriyle harekete geçen bir robota dönüşüp katılaşmadan temsil etmektir. Hem bunu hem de tetikte durup iradeni gevşetmemeyi başarabilmiş olmanın coşkusunu hissetmiş olan varsa, bu çakışmanın ne kadar nadir gerçekleştiğini takdir edecektir.

Fakat bunu başarabilmenin tek yolu, bir entelektüel olarak, elinizden geldiğince iyi ve aktif bir biçimde hakikati temsil etmek ile bir haminin ya da otoritenin sizi yönlendirmesine pasif bir biçimde izin vermek arasında seçim yapmanın sizin elinizde olduğunu kendinize hatırlatmanızdır.

Laik entelektüel için o tanrılar hep iflas eder."

Entelektüel
filistinli hristiyan akademisyen, yazar.
ingiliz dili ve edebiyati profesorudur. orayntalizm'i ciddi manada elestirmistir. (bkz: oryantalizm) adindaki kitabi buyuk yanki getirmistir. samimi, akilli bi adamdir.
gerci yazdigi kitaplarin boyle meshur olmasi, ki bi ara bestseller'di oryantalizm, daha cok zamanlamadaki isabetten kaynaklanir.
yani bu kitaplar yazilmaya baslandiginda, zaten oryantalizm'in oldugu sekliyle devri gecmekteydi. kendini yenilemeye ihtiyaci vardi zaten oryantalizmin. politically oriented bir dal oldugu icin, soguk savas sonrasi emperyalizm'in sekil degistirmesiyle artik akademik ihtiyaclar da degismekteydi. oyle iste yaa.
Filistinli aynı zamanda Hristiyan olan Filistin e gidip Tüm dünyanın o kocaman gözleri önünde israil e taş atan yüce yürek akıl küpü.
clash of definitions adlı makaleyle samuel huntingtonın medeniyetler çatışmasınacevap veren akademisyen yazar.
filistin'li hıristiyan bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen ve batıda eğitim görmüş edebiyat profesörü, aydın, kendi tabiriyle '' postmodernist entelektüel'' dir. postmodernizm entelektüelinin tanımını yaptığı ''entelektüel'' kitabı okumaya değer başyapıtıdır fikrimce. uzun yıllar kendini filistin davasına adamış, batılıların o dönemde küçümsemek için kullandıkları oryantalizm kelimesini farklı bir platforma taşıyarak ortadoğulu müslüman aydınların umut ışığı olmuştur. batıda eğitim gördüğü çocukluk ve gençlik yıllarında yaşamış olduğu, bir hıristiyan olmasına rağmen etnik kimliği dolayısıyla aşağılanmasını ve batının ikiyüzlülüğünü yıllar sonra hastalandığı dönemde yazdığı '' sürgün yılları'' adlı kitabında şu satırlarla ifade eder:

“Yıllar yılı biraz da o anki duruma göre, “Edward”ı ağzımda yuvarlayıp, “Said”i vurgulamayı ya da bunun tam tersini yapmayı yeğledim. Kimileyin de bu ikisini öyle peş peşe getiriyordum ki ne biri ne öbürü anlaşılabiliyordu. Ne olursa olsun katlanamadığım, ama sıklıkla yüzleşmek zorunda kaldığım şey, tanışma anlarında, karşımdaki insanların yüzlerinde beliren o kulaklarına inanamaz, sorgular ifadeydi: Edward? Said?”
edward said eğitim sürecinde bir hristiyan ekolü olarak anglosakson eğitim almış olup kendisine ''avrupalı olmayan diğer'' olduğu öğretilmiştir.edward said bu durumu şöyle dile getirmiştir ''Bizi Onlardan ayıran dilsel, kültürel, ırksal ve etnik çizgi idi. Benim Anglikan kilisesine bağlı olarak doğmuş, orada vaftiz edilmiş ve kilisenin bir üyesi olmuş olmam işimi kolaylaştırmıyordu.''
Kendisini sevmiyorum ama çok tatlı bir üslubu var. Çenesinden öpmek istiyorum ama taş atıyor.
sosyal bilimlerde oryantalizm denince akla ilk gelen entelektüellerdendir. batı nın doğu ya bakışını oryantalizm adlı eserinde çok güzel anlatmıştır.
batının içselleştirdiği mistik doğu ve oryantal yaklaşımına, sözlük diliyle tam bir ayar vermiş yazar.

batının doğuyu konu alan tüm sanatsal faaliyetlerinde, doğunun arkada fon olarak yer alması bu bakış açısının bir göstergesidir.
said, batının kendine çizdiği subjektif oryantal temasını, ciddi anlamda tekrar sorgulatan insandır.
Yersiz Yurtsuz(Out of Place) adlı eserinde otobiyografisini yazmıştır. Bu eseri 1994 yılında kanser nedeniyle tedavi gördüğü sırada yazmaya başlamıştır.
anısına gayet güzel bir uluslararası sempozyum düzenlenmekte olan büyük insan.
http://www.kultursanat.org/ayrinti-766.html
kendisi huntington'ın medeniyetler çatışması kitabında yer alan fikirlerin aksine, Avrupa'nın (anglosakson elitist kültürün), Doğu düşüncesi ile barışacabileceğini savunmuştur. WW2 sonrası Holocoust ile yüzleşen Batının, anti semitizmi bir değer yargısı gibi belirlediğini söyleyen Edward Said, aynı Avrupa'nın emparyalizm ile de yüzleşmesi halinde bir çatışmaya gerek duymadan, Doğu ve islam kültürü ile de bir sentez oluşturabileceğini ifade etmiştir.
bu arada Said, kendisi gibi azılı birer anti emperyalist ve anti israilci olan Finkelstein ve Naum Chomsky gibi bir dilbilimcidir. amerikadaki dilbilimci akademisyenlerin, siyaset ve siyaset felsefesi üzerine bu kadar kafa yorması da bence başka araştırılacak bir konudur.
görsel
'insan yalnız kalır, doğru; ama her zaman sürüye uyup mevcut duruma hoşgörü göstermekten iyidir yalnızlık' sözüne sahip entellektüel insan.
görsel