bugün
- sokakta kadın döven araplar12
- eybırın manyağı kıskanması11
- erdoğan'dan sonraki başkan9
- sexting haram mıdır9
- ebbırı top gibi sektirme yarışması18
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir11
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı21
- altıncı filoya karşı namaz kılmak8
- anın görüntüsü15
- sözlükteki fosiller24
- netflix'in pkk lıyı başrol yaptığı dizi11
- 56 yıldır hiçbir kadınla iletişim kurmayan adam12
- arda güler14
- nervio'nun kedileri sokağa salmak10
- ekonomi kötü diye güzellikleri yok saymak11
- artık kızlara bakmıyoruz kampanyası25
- kitaplarda geçen can alıcı cümleler8
- mastır çeşitleri8
- flörtlerinizin ortak özellikleri10
- 17 nisan 2024 manchester city real madrid maçı11
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- fatih ürek ile elti gelin görümce13
- fındıklı belediyesinin banyosu11
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur11
- selefi11
- mühendislerin memur olmayı düşünmemesi24
- başıboş köpek sorunu37
- evleneceği adama evi üzerime yapalım diyen kız11
- yazarların en rum özelliği14
- yeşil gözlü erkek22
- bir kadınla yakınlaşmak9
- türkiyenin artık sefalet listelerinde yer bulması39
- yakışıklı motorcu müzisyen sempatik karizmatik11
- bik bik pilavı13
- klarnet calan sarapci koala 610
- israil12
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması11
- hoşlanılan kıza mesaj atma bahaneleri12
- icardi190518
- camilerin ahır yapılması24
- uludağ sözlüğü geliştirme önerileri11
- 183 yapılı yeşil gözlü beyaz tenli dalgalı saçlı13
- bu günlerde baykar'a saldırılmasının nedeni8
- isviçreden anayasa italyadan ceza kanunu alan ülke9
- ölen amcasını kredi için bankaya getiren kadın12
- israil'deki atatürk büstü10
- kaybolan eşyayı bulma yöntemleri11
- uludağ sözlük yakıt tüketimi veritabanı8
- junkman10
- yeşil gözlü 180 üzeri kel olmayan erkek17
tam adı: '' strange case of dr. jekyll and mr. hyde'' olan, robert louis stevenson tarafından 1886 yılında yayımlanan romandır. gotik edebiyatının en iyi örneklerinden biridir bana göre.
not: bu zamana kadar böyle bir başlığın açılmamış oluşu da şaşırtıcı.
not: bu zamana kadar böyle bir başlığın açılmamış oluşu da şaşırtıcı.
birkaç ay evvel, nabokov' un önerisiyle okuduğum nefis kitap.
nasıl bu kadar geç kalmışım ?! ondan sonraki tüm kitap ve filmlerin, bilhassa kafka' nın dönüşümkitabının ilham kaynağı bana kalırsa. aklıma gelen ilk eserlerden biri de coelho' nun şeytan ve genç kadın kitabı oldu. şöyle bir bölümü var ki yıllardır aklımdan çıkmaz satırları, aynı şekilde bu kitabı tamamladığını da düşündüğüm bir bölüm :
'' leonardo da vinci ' son akşam yemeği ' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı. iyiyi isa ' nın bedeninde, kötüyü de isa ' nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde o ' na ihanet etmeye karar veren yahuda ' nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı. resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. bir gün bir koronun verdiği konser sırasında korodokilerden birinin isa tasvirine çok uyduğunu fark etti. o'nu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız eskiz çizdi. aradan üç yıl geçti... ' son akşam yemeği ' neredeyse tamamlanmıştı, ancak vinci henüz yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı. leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı... günlerce aradıktan sonra leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.. leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi, zira artık eskiz çizecek zamanı kalmamıştı. kiliseye varınca yardımcıları adamı ayağa diktiler. zavallı başına gelenleri anlamamıştı. leonardo adamın yüzünde görünen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu. ressam işini bitirdikten sonra sarhoşluğun etkisinden kurtulan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi : ' ben bu resmi daha önce gördüm ' ' ne zaman ? ' diye sordu ressam. o da şaşırmıştı ! ' üç yıl önce.. elimde avucumda olanı kaybetmeden önce.. o sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni isa' nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti.. '
iyi ve kötünün yüzü aynıdır.. her şey insanın yoluna ne zaman çıkacağına bağlıdır. "
bu da tanıdığımız en sevilesi hyde olan durden' dan, iyi akşamlar müdavimler.
görsel
nasıl bu kadar geç kalmışım ?! ondan sonraki tüm kitap ve filmlerin, bilhassa kafka' nın dönüşümkitabının ilham kaynağı bana kalırsa. aklıma gelen ilk eserlerden biri de coelho' nun şeytan ve genç kadın kitabı oldu. şöyle bir bölümü var ki yıllardır aklımdan çıkmaz satırları, aynı şekilde bu kitabı tamamladığını da düşündüğüm bir bölüm :
'' leonardo da vinci ' son akşam yemeği ' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı. iyiyi isa ' nın bedeninde, kötüyü de isa ' nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde o ' na ihanet etmeye karar veren yahuda ' nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı. resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. bir gün bir koronun verdiği konser sırasında korodokilerden birinin isa tasvirine çok uyduğunu fark etti. o'nu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız eskiz çizdi. aradan üç yıl geçti... ' son akşam yemeği ' neredeyse tamamlanmıştı, ancak vinci henüz yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı. leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı... günlerce aradıktan sonra leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.. leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi, zira artık eskiz çizecek zamanı kalmamıştı. kiliseye varınca yardımcıları adamı ayağa diktiler. zavallı başına gelenleri anlamamıştı. leonardo adamın yüzünde görünen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu. ressam işini bitirdikten sonra sarhoşluğun etkisinden kurtulan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi : ' ben bu resmi daha önce gördüm ' ' ne zaman ? ' diye sordu ressam. o da şaşırmıştı ! ' üç yıl önce.. elimde avucumda olanı kaybetmeden önce.. o sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni isa' nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti.. '
iyi ve kötünün yüzü aynıdır.. her şey insanın yoluna ne zaman çıkacağına bağlıdır. "
bu da tanıdığımız en sevilesi hyde olan durden' dan, iyi akşamlar müdavimler.
görsel
--spoiler--
Hyde’ın kılığına bürünmüş olarak ardından koştuğum hazlar, daha önce de dediğim gibi, soysuzcaydı; daha ağır bir söz kullanamazdım. Ama bunlar Edward Hyde’da çok geçmeden canavarca bir nitelik almaya başladı. O kısa gezintilerden döndüğümde, bir başkası adına kalkıştığım bu sapkınlıklar karşısında şaşakalıyordum. Kendi ruhumdan çekip çıkardığım ve keyfine baksın diye bir başına salıverdiğim bu iblis doğası gereği habis ve hain bir yaratıktı; yaptığı ve aklından geçen her şey kendine odaklıydı; başkalarına çektirdiği her türlü eziyetten canavarca bir gözü dönmüşlükle zevk duyuyordu; katı yürekli bir adamın acmasızlığı vardı onda.
Henry Jekyll, zaman zaman Edward Hyde’ın yaptıkları karşısında donakalıyordu; ama bu durum, hiç de olağan sayılamayacağı için, insanın vicdanını sinsice rahatlatıyordu. Ne de olsa, suçlu Hyde’dı, başkası değil. Jekyll’ı ilgilendirmezdi; sabah iyi Özellikleri hiç örselenmemiş gibi uyanıyor, hatta Hyde’ın yapmış olduğu kötülüğü mümkünse örtbas etmeye bile kalkışıyordu. Böylece vicdanı da uykuya yatmış oluyordu.
--spoiler--
Hyde’ın kılığına bürünmüş olarak ardından koştuğum hazlar, daha önce de dediğim gibi, soysuzcaydı; daha ağır bir söz kullanamazdım. Ama bunlar Edward Hyde’da çok geçmeden canavarca bir nitelik almaya başladı. O kısa gezintilerden döndüğümde, bir başkası adına kalkıştığım bu sapkınlıklar karşısında şaşakalıyordum. Kendi ruhumdan çekip çıkardığım ve keyfine baksın diye bir başına salıverdiğim bu iblis doğası gereği habis ve hain bir yaratıktı; yaptığı ve aklından geçen her şey kendine odaklıydı; başkalarına çektirdiği her türlü eziyetten canavarca bir gözü dönmüşlükle zevk duyuyordu; katı yürekli bir adamın acmasızlığı vardı onda.
Henry Jekyll, zaman zaman Edward Hyde’ın yaptıkları karşısında donakalıyordu; ama bu durum, hiç de olağan sayılamayacağı için, insanın vicdanını sinsice rahatlatıyordu. Ne de olsa, suçlu Hyde’dı, başkası değil. Jekyll’ı ilgilendirmezdi; sabah iyi Özellikleri hiç örselenmemiş gibi uyanıyor, hatta Hyde’ın yapmış olduğu kötülüğü mümkünse örtbas etmeye bile kalkışıyordu. Böylece vicdanı da uykuya yatmış oluyordu.
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar