bugün

öğrenci doğasına aykırı bir olaydır.
garıptır kı ıngılızce ve almancada ders calısmak ıcın calısma sozcugunu ıcermeyen fııller vardır, to study gibi, üben gibi..work yada arbeiten ise is guc icin kullanılır..ancak turkcede ders calısmak sankı ogrenmek ıcın yapılmayıp bır yukmus gıbı calısmak fıılıyle kullanılmaktadır.ki bence bu gunluk yasamın ve bılıncaltımızın dıle yansımasından baska bırsey degıldır
"ders çalışmaya çalıştığım kadar ders çalışabilseydim ohoo hoooğ!" dedirten, öğrenim(!) eylemi...
sınav; inşa edilecek binaysa, binanın temelini kazmaktır.
şu an yaptığım eylem yerine yapmam gereken eylem. Yazar ayrıca döte giren şemsiye der ve orada bırakır, giren girmiştir artık.
*
yok böle bişey
bkz:
ders çalışmaya çalışmak
ders çalışamamak
dersleri kötü olmak
öyle bir şeydir ki çalışmayınca vicdan azabı çekilir, ama çalışmayı da insanın canı almaz. işte aradaki o ince çizgiyi yakalayınca gerçekleştirilir bu eylem.
eger öss'ye hazırlanılıyorsa, yapmadıgınız zaman vicdan azabı çekmenize neden olan şeydir bu..
yaşam boyunca her daim karşısına çıkılacak sınav kavramına karşı başarılı olmak için gereken öncelikli davranış. her önemli, gereken, faydası olan şey gibi tatsız bir iş olarak kabûl edilse de kimi zaman zorunda kalınır, başka bir seçenek de olmaz.
farkettim ki ders çalışmak deyince aklımıza ilk olarak ders "çalışmamak" geliyor. neden böyle? çünkü gerçekten de bu iki kavram karşılaştırılınca en yaygın olanı ders çalışmıyor olmak. peki bu neden böyle? çünkü yapmaya zorunlu olduğumuz her iş gibi bu da ters tepiyor, kendini bizden uzaklaştırıyor.

peki ders çalışmaya zorunlu olmayanlar, bu yolu kendisi seçmiş olanlar neden çalışmıyor? işte burada cevaplarım tükeniyor sayın arkadaşlar. ne diyeceğimi bilemiyorum adeta, ağlayasım geliyor. bir insan gerçekten ders çalışmak istiyor, bunun için planlar yapıyor, programlar hazırlıyor ve hala ders çalışmıyor, çalışamıyorsa o insanda bir sorun var demektir. ben atalet diyeyim siz "aslında tembelin teki, hayattan ne istediğini çözemeyince olsa olsa çalışıp insanlığa faydalı olmaktır diyen kendini bilmezin birisin" deyin.

deyin efendim, hiç gocunmam. benim "voheley ders çalışmam lazım annea beni sabah 9 da uyandır, bak hep söylüyorum uyandırmıyorsun yeter artık!! çalışmalıyım dostum anlıyo musun!" diye annemle kavga eden bir kardeşim var. *
ve biliyor musun dostum, o çocuk şu anda arkamdaki masada ders çalışıyor. *
sınava az vakit* kala yapıldığında hayvani bir sıkıntı verendir.

mesela bu gece oturmuş çalışmaya çalışıyorum sözlük. arkadaki sakin bir müzik çalıyor bir gözüm kitapta arada senin sol frame gözümü alıyor gecenin bu saatinde ders çalışıyorum. ve sözlükle konuşuyorum çok yalnız kaldım şu ara sanırım.
gece dört'ü beş'e bağlayan saatlerde sessizliğin doruklarında yapıldımı konuya hakimiyeti hat safhaya çıkaran zoraki eylem.
(bkz: eziyet) *
öğrencinin yapmakla hükümlü olduğu ama sözlüğü bırakıp bir türlü başlayamadığı gibi üstüne üstlük o derslerden kalmasına yol açan eylemsizlik.
kimi zaman bir şeylerden kaçmak için:

anne cgcg: kızım şu bulaşıkları bi toplayıver.
cgcg: şimdi ders çalışmaya gidiyorum ben.
anne cgcg: peki.

kimi zaman zorla yaptırılan:

anne cgcg: kızım boş boş oturacağına git şurdan bir iki test çöz. tofıl mıdır tosun mudur * ona girecek olan ben değilim.
cgcg: öf anne yaaaaaaa ööööööööööööfffffffffff!!!
anne cgcg: söylenme de yürrrrüüüü boyunu posunu görelim. keh keh keh!!! *
cgcg: (iç ses: git ders çalışmış. 1 senedir okula gidiyorum ulan!!! hay ben bu okula da eğitim sistemine de ... )

kimi zaman zevkli olabilecek eylem:

cgcg: readingden 42 yaptım lan!!! voleheeeyyyyyyyy!!!
arkadaş 1: oooooo süper!!! e o zaman bi batak atarız bunun şerefine.
cgcg: kartlar yanında mı?
arkadaş 1: ayıp ettin!
arkadaş 2: de hadi o zaman ne duruyosunuz. yolda giderken bi de dördüncü buluruz tamam işte.
cgcg: ya o değil de ... *