bugün

kerim sadi'nin 1923'teki yazısında tasvir ettiği anadolu'dur:

http://sozcu.com.tr/2014/...icadan-bize-kalan-690852/

fazla edebi mi buldunuz? o zaman atamızın 30 ekim 1923'te hazırlattığı ve ismet paşa'ya verdiği rapora bakın:

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16277650.asp

malum, hürriyet ve itilaf fırkası 2002'de enkaz devraldık diyor ya, görün işte devralınan enkaz nasıl olur... bunlar 2002'de devraldıkları kamu kuruluşlarını sata sata bitiremediler ama genç cumhuriyet yabancıların ellerindeki limanları, demiryollarını satın alma, halkı kırıp geçiren trahomu, sarıhummayı, sıtmayı, tifüs'ü bitirme derdindeydi...
yaban romanında bu konuda çarpıcı anlatımlar vardır.
nasıl bir ülke olduğunun bir örneği taha akyol'un bugünkü yazısında dile getirilen anadolu'dur.

http://sosyal.hurriyet.co...-Reklam-arasi-39_27997949

tarih 6 temmuz 1914. maliye bakanı cavit bey osmanlı meclisinde devletin ithalat rakamlarını açıklıyor:

kibrit ithalat: 4 milyon kilo. 200 bin lira.

şeker ithalatı: 152 bin ton. 2,8 milyon lira

sigara kağıdı ithalat: 9,8 ton. 118 bin lira. (burada bir yazım hatası olmalı. 9,8 ton az bir rakam)

işte "abdülhamit han hazretleri"nin 30 yıllık yönetiminden devralınan enkazdan küçük bir kesit. yobazlar, elinin altında koca bir imparatorluk dururken, tek bir şeker fabrikası, tek bir kibrit fabrikası, tek bir sigara kağıdı fabrikası kuramayanlara övgüler düzerken, balkan savaşı, üstüne 1. dünya savaşı, üstüne kurtuluş savaşı felaketlerinden geçmiş, sınırları ve nüfusu küçülmüş bir ülkede sanayi kuranlara laf ediyor.
hali pek acıklı olan bir bölgedir. cumhuriyet, bin türlü yokluk içinde, osmanlı'nın yapamadıklarını yapmıştır.

işte atamızın yaptıklarının ve akp'nin sattıklarının bir özeti:

http://odatv.com/n.php?n=...-neleri-satti--1902151200

atamızın iktidarında ortalama büyüme hızımız, akp iktidarındaki büyüme hızının iki katından fazladır. üstelik araya 1929 bunalımı gibi dengi şimdiye kadar görülmemiş, etkileri uzun sürmüş bir ekonomik buhran girdiği halde...

binali yıldırımın şu sözleri "demir ağları asıl biz ördük" diye babalananlara kapak olsun:

"AKP’li eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da Atatürk’ün bu konudaki rekorunu itiraf etmiştir: “1923-1946 arasında bir yılda yapılan demiryolu uzunluğu 128 kilometreydi. 1946-2003 arasında bu oran yılda 11 kilometreye kadar düştü. 2003’ten sonra, şu anda yılbaşına düşen demiryolu yapımı 107 kilometreye ulaştı. Hala Atatürk döneminin rakamlarına ulaşamadık”.

o zamanlar şimdiki gibi iş makinalarının, tünel delme makinalarının olmadığını, işlerin kazma kürek yürütüldüğünü hatırlatmaya bile gerek yok....

görüleceği gibi yobaz takımının hiç sesi çıkmıyor. "hayır öyle değildir, böyledir" diyemiyorlar...
vahim durumunu en ünlü yabancı tarihçilerin bile kabul ettiği topraktır.

(bkz: eğer atatürk olmasaydı türk devleti asla olmazdı)
vahim halini yılmaz özdil'in fevkalade net tarif ettiği topraktır.

http://www.sozcu.com.tr/2...uriyet-mucizedir-1475895/
savaş koşullarının da etkisiyle fuhşa batmış memlekettir.

bilindiği gibi ilk resmi genelevleri abdülhamit açmıştı. ha, ondan önce genelev yok muydu? tabi ki vardı ama adları genelev (umumhane) değildi. oğlanlar hamamlarda, kadınlar evlerde çalışırlardı. devlet bunlardan çatır çatır vergi alırdı.

bu işlerde çalışan kadınları ve oğlanları çalıştıran pezevenkler devlet katında esnaftan sayılır, padişahların önünde yapılan esnaf geçit törenlerine oğlanlarıyla (kadınlar katılamazdı) birlikte katılırlardı. evliya çelebi 4. murat döneminde yapılan büyük bir esnaf geçit törenini anlatırken, söz konusu esnafı da hem de çeşitlerine ayırarak anlatmayı ihmal etmemiştir.

cumhuriyet fuhuşla osmanlı'nın hiç etmediği kadar sert mücadele etmiştir.

http://www.sozcu.com.tr/2...cin/fuhus-mirasi-2255782/
yılmaz özdil'in vahim halini pek güzel anlattığı yangın yeridir.

https://www.sozcu.com.tr/...l/al-sana-osmanli-672721/

bu gerçekler yalancı yobazların boklu badeli götlerine girsin...
sefalettir, sefaletten de beterdir.

ayrıca:
(bkz: yobazların uğramadığı başlıklar)
yaw sktr edin şu osman oğlanı pardon torunu

soyu karışık kriptoları. osmanlıdan borç devraldık borç.

damına koduğum okuman yok ki yazdığımızı okuyabilesin

1955 e kadar bu memleket o osmanlının borcunu ödedi.

12 adaya sahip çıkamadın,

çıkmış m kemali eleştirecekmiş

onnigin torunu

pardon osmanın torunu.
osmanlı devleti iyisiyle kötüsüyle bizim tarihimizdir, ona bakarsan istanbul'u da bize miras bıraktı. iyi mirasları olduğu gibi kötü mirasları da olacak elbet.
toprakların tümüyle vakıf malı olduğu, tarikatların insafına bırakıldığı, ilk çağ aletiyle aşırı verimsiz tarım yapılmaya çalışıldığı varlık içinde yokluk çeken bir yerdir.
(bkz: yaban) *
osmanlıdan devir alınmamış işgalden kurtarılmış topraklardır. padişahı ingiliz gemisine binip kaçmış, nüfusunun yarıya yakını işgal sırasında tacizlere tecavüzlere ve katliamlara uğramıştır.

şimdi makarna kafalılar konuşup duruyorlar "2002 den önce çivi çakulmamıştı yaeaeae" diye ama tam aksine cumhuriyetin kuruluşundan 2002 senesine kadar yapılan tüm yatırımlar bu güruhun tapındığı kişiler tarafından yok pahasına satıldı. bak chp yaptı falan demiyorum cumhuriyetin kazanımları diyorum. "ekonomi çoh eyi yeğenim" diye gezip duruyorlar ancak o sahte "çoh eyi"liğin temelinde son 10-15 senede özelleştirilen cumhuriyet kazanımlarından gelen paralar var. bu arkadaşların kafası sunta kıvamında olduğundan günlerce haftalarca aylarca anlatsan bile anlayamazlar bunları.
Osmanlı bir balkan devleti olduğu için fazla yatırım yapılmamış bir anadolu dur.
Kimi trolün şunu bunu bekliyoruz diye bir şeyler saçmalamasına vesile olan mevzudur.

Yavrum bize ne hacet? Atamız denmesi gerekeni demiş, yapılması gerekeni yapmıştır.

"Efendiler, Hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile, münakaşa ile verilmez. Hâkimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına, vâzıü’l-yed olmuşlardı ve bu tasallutlarını altı asırdan beri idâme eylemişlerdi. Şimdi de Türk milleti bu mütecâvizlerin hadlerini ihtar ederek, hâkimiyet ve saltanatını, isyan ederek kendi eline, bi’l-fiil almış bulunuyor. Bu bir emr-i vâkidir. Mevzu-i bahis olan, millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız? Meselesi değildir. Mesele zaten emr-i vâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada ictimâ edenler, meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, fikrimce muvâfık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."
nutuk'u en az 1 kez okuyan herkes cumhuriyetin nasıl bir coğrafyada tesis edildiğini bilir.

yalnız öncelikle şu başlıktaki hatayı düzeltelim. cumhuriyetimiz anadolu'yu osmanlıdan devralmadı.
anadolu'da osmanlı diye bir oluşum yoktu cumhuriyetimiz kurulduğunda...

cumhuriyeti biz kazandık.
cumhuriyeti biz böyle kazandık;
görsel

29 ekim 1933'te, cumhuriyetimizin 10. yıl kutlamalarında çekilen bu fotoğraf her şeyin özeti aslında...

ama yine de bilale anlatır gibi anlatmak gerekirse onu da yapalım ve anlatalım.

►cumhuriyetin kurulduğu tarihte türkiye'nin toplam nüfusu 10 milyonun biraz üzerindedir.

►kadın erkek nüfus dengesi kaybolmuş, kadın nüfus erkek nüfustan yüzde 35 daha fazladır. zira eli silah tutabilecek yaşta olan erkekler balkan savaşlarından beri cephededir. kimi şehit olmuş, kimi esir düşmüş, kiminin ise akibeti hiç belli olmamıştır.

►dolayısıyla cumhuriyetimizin kurulduğu gün nitelikli bir işgücü yoktur.

►nüfusun yüzde 85'i kırsal kesimde yaşamakta olup, bunun da önemli bir bölümü hala göçebedir.

►toplamda 40 bin köyün 37 bininde okul yoktur.

►nüfusun sadece yüzde 2'si okur yazardır.

►toplam 1210 köy işgal döneminde düşman kuvvetleri tarafından tamamen yakılıp yıkılmıştır.
görsel

►köylerin 1950'sinde sığır vebası bulunmaktadır.

►toplamda 3 milyondan fazla insanımız salgın hastalık etkisinde. nüfusun önemli bir bölümü sıtma, kolera, tifüs, verem, frengi gibi hastalıkların pençesinde.

►bebek ölüm oranı yüzde 60'ın üzerinde. 40 bin köyün toplamında sadece 150 ebe var.

►köylülerin işleyecek toprağı yoktur. toprakların tamamına yakını "vakıf" adı altında tarikatlara, şeyhlere, şıhlara, aşiret ağalarına tahsis edilmiştir.
(bkz: vakıf malları atatürk ve ali erbaş ın laneti/#43680311)

►ülkede gayrimüslimlerin işlettiği ve onlardan kalma birkaç atölye dışında herhangi bir sanayi tesisi bulunmamaktadır.

►demiryollarının tamamı yabancılar tarafından işletilmektedir.

►ayrıca madenler ve limanların tamamı da yine yabancıların elinde.

►ülkede sadece 350 civarı doktor bulunmaktadır. 150'den fazla ilçede doktor yoktur.
görsel

►mühendisimiz yok denilecek kadar az.

►ülkede elektrik kullanımı diye bir şey yok. sadece büyük şehirlerde özel elektrik santralleri var ve bunlar da yabancılara ait.

►bütün bunların, bunca yokluğun içinde osmanlı'dan cumhuriyete toplam 85 milyon lira borç kalmıştı, üstelik bu borcun geri ödemesi sadece sterlin, frank yahut mark olarak yapılacaktı...

ve atatürk'ün önderliğinde başlatılan kalkınma hamlesi ile tütün, fındık, üzüm, incir ve narenciyenin sırtında bir cumhuriyet yükseltildi.

uşak ve alpullu şeker fabrikaları tütün ve fındık ile, nazilli basma fabrikası incir ile, kayseri mensucat fabrikası narenciye ile, ereğli dokuma fabrikası domates ile kuruldu.

sonraki yıllarda da atatürk'ün bu politikası devam ettirildi.

karabük ve iskenderun demir çelik fabrikaları, seydişehir alüminyum fabrikası, aliağa ve kırıkkale rafinerileri, limanlar, barajlar hep tütün ile, fındık ile, incir ile, domates, narenciye, bakliyat ile barter yapılmak suretiyle kuruldu.

bu topraklarda halk ve devlet işbirliği ile bir cumhuriyet yükseltildi.
Ahmet Haşim'in 3 Eylül 1919 tarihli mektubunda anlattığı taş devri memleketidir.

https://seyler.eksisozluk...-halini-anlattigi-mektubu

Ahmet Haşim'in mektubunda anlattığı sefillerin torunları büyük kentlere göç etti ve sonra kendilerini Osmanlı torunu sanmaya başladılar iyi mi? Cumhuriyete nankörlük ettikleri ise herkesin malumu...
Osmanlı'da Anadolu yoktu, Kimsenin zikinde değildi. Sadece istanbul ve Rumeli vardı. Bi nevi şehir devletiydi.
Tamamiyle bir enkaz olarak adlandırılabilir. Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam eserinde, asteğmenken verdiği derslerden bahsediyor ve insanların çoğu kişinin okuma yazması olmadığını, olanında birçok yazıyı okuyamadığını belirtiyor. Sorduğu dini soruların hiçbirine yanıt alamadığını söylüyor ve en acısı şu:
Askerlere Türk müsünüz sorusunu yönelttiğimde yanıt "Estağfurullah" olarak geldi.
Ne acı değil mi? Bugün yapılan türklüğü unutturma çabaları o günde dahi yapılmış ve Anadolu'ya türklüğü unutturulmuş.
cumhuriyete akıl almazca ve ahmakça bir kin duymaktadırlar. atatürkten başka sizi umursayan da olmadı, göklere çıkaracağına bir de laf söylüyorsun. Ki bu nefret tümüyle sunidir, yakın zamanda bile bile oluşturulmuş, deli saçması öykülerle birlikte. Saltanatını kaybeden şeyhler aracılığıyla.
Perişan anadoludur.

Savaş, kıtlık ve de yoksulluk.

Zira anadoluyu bu hale getiren k☆çımın paşazadeleri ve tayfasıdır. Lüküslükten halkı göremeyenlerin sonu hakettikleri gibi olmuştur.

Ya kaçtılar ya öldüler ...
şurada istatistikleri vermiştim---> (bkz: #44195038)

başka ne devraldık osmanlı'dan?
acılar devraldık...

osmanlı devleti;

trablusgarp savaşında 120 bin vatandaşı askere aldı.
balkan savaşlarında toplam 1 milyon kişi askere alındı.
1. dünya savaşında yaklaşık 3 milyon vatandaşı askere aldı.

bu üç savaş süresince askere alınan toplam 4 milyon 100 bin kişiden yaklaşık 750 bini kayıp...

kayıp...hatta gaip...

akibeti meçhul.
şehit mi düştüler, esir mi düştüler bilinmiyor.

dünyayı eşeledikçe, dünyanın her köşesinden türk şehitlikleri çıkıyor.

galiçya'dan tut, myanmar'a kadar. fizan'dan tut, kuzeyde isveç'in haparanda kasabasına kadar...
(bkz: isveç te yatan sarıkamış şehitleri)

vatanı, padişahın huzurunu korumak için askere aldığı evlatlarının akibetini dahi kayda geçiremeyen bir osmanlı'dan bahsediyoruz.

umursamamış.
"gidin ölün" demiş, gitmiş ölmüşler.

biz askerlerimizin kimlerin elinde esir olduğunu, rus kayıtlarından, ingiliz kayıtlarından öğreniyoruz. hala daha meçhul olan yüzbinlerce vatan evladımız var...

dile kolay, tam 750 bin vatandaşı kaybolmuş bir devlettir osmanlı.

ve bu osmanlı'nın mirası falan yoktur.
anadolu'ya bıraktığı bir şey de yoktur.
cumhuriyete devrettiği bir şey de yoktur.

pardon...
osmanlı cumhuriyete bir şey devretmiştir, yanlış söylemeyelim şimdi.

osmanlı, cumhuriyete borç devretmiştir. osmanlı'dan cumhuriyete devrolunan bu borç bugünün parasıyla yaklaşık 600 milyar dolardır.

anadolu'nun ve rumeli'nin 750 bin evladını kaybeden, yüzbinlerce evladını da şehadete yollayan osmanlı, "alın bunu da siz ödeyin ahmaklar" diyerek üstüne üstlük 600 milyar dolar borç bırakmıştır cumhuriyete.

işte cumhuriyetin osmanlı'dan devraldığı anadolu budur.

750 bin kayıp.
yüzbinlerce şehit.
yabancılara verilmiş maden ve demiryolu imtiyazları.
üstüne üstlük 600 milyar dolar borç...