bugün

1. yılın kutlu olsun yazarı.
sonradan pişman olsam da oldukça sıradan bir hayat yaşadım. gözlerden uzak bir kasabanın tren istasyonunda bilet satıcısıydım. bütün gün "bilmemkaç trenine bir bilet alabilir miyim?" diyaloglarına yüzümde olabildiğince gerçekçi, ama sahte bir tebessümle karşılık verip bilet kesiyordum. sıradan yağmurlu bir gündü. önümdeki gazeteyi okuyordum. birinin "bilmemkaç trenine bir bilet alabilir miyim?" dediğini duydum ama bu seferki biraz farklıydı. alıştığım seslerin aksine dibi görünen billur bir şelale gibi kulağımı okşamıştı. açık kahverengi bir pardösü giymişti ve biraz daha açık renkte şapkasından sarı dışa doğru kıvrılmış saçları özenle çizilmiş bir portreyi andırıyordu. titrek ellerimle bir bilet kestim ve sanırım o gün, yani son gün hayatımda ilk defa yaptığım işten utandım. daha farklı bir işte çalışıyor olmak isterdim ya da onunla beraber o istasyonda tren beklemek ama gişe memuruydum ve kendim için bile sıradan ve dikkat çekmeyecek biriydim. trenin nereden kalkacağını sordu, ikinci perondan kalkacağını söyledim. peronun en sonuna kadar yürüyüp oradan karşıya geçmesi gerekiyordu ama tren raylarının üzerinden yürüyerek geçmeyi tercih etti. karşıya geçerken rüzgar şapkasını uçurup rayların üzerine bıraktı. o sırada gişeden dışarı çıktım. benim için iyi bir fırsattı, yaklaşan trenin önünden koşup korkusuz ve cesur bir şövalye gibi şapkasını rayın üzerinden alıp karşıya geçebilirsem belki bu sıradanlıktan kurtulup gözünde bir kahraman olur, aşkını kazanmabilirdim. karşıya doğru koşmaya başladım. son hatırladığım acımasız bir çelik parıltısı.

çok da iyi bir hayat sürdüğüm söylenemez dünyada. bu benim seçimimdi, içkiyi ve müziği severdim. tren istasyonunda çalıştığım sürece tom waits şarkıları dinler, en alt çekmecemdeki metal cep şişesindeki viskiden kimseye farkettirmeden bir fırt çekerdim. bir defa da meteliksiz işe dönerken kendime hakim olamayıp tekel bayiinin camını kırarak bir şişe köpeköldüren şarabı çalıp kaçmıştım ama param olduğu bir gece şarabın ve camın parasını kapının altından içeri atmıştım. cehennem garanti gibiydi anlayacağınız.

kendimi psikolojik olarak sıcağa ve ateşe hazırlarken beyaz giyimli bir görevli yanıma gelip kendisini izlememi söyledi. arkasından giderken nereye gittiğimizi sordum, "cennete" dedi. "kayıtlarınıza göre cehennemliksiniz ama aşk için öldüğünüzden cennete girmeye hak kazanmışsınız".

neyse girdim bi şekilde cennete. beyaz giyimli hatunlar karşıladı kapıda, sanırım bunlara "huri" deniyor. sonra bir ağacın altına oturduk. güzeldi herşey ama bir süre sonra oldukça sıkıcı gelmeye başladı. cennetliklerin isteklerini yerine getirmek için bekleyen görevlilerden birine usulca "dostum burada tom waits dinleme imkanımız yok mu?" dedim. cevap vermedi, sadece başını sağa doğru anlam veremediğim bir şekilde salladı. sonra "birşey daha sorabilir miyim, aramızda kalsın buralarda tekel bayii ya da ona benzer birşey var mı?" dedim. bu kez kaşlarını çattı ve hızlıca uzaklaştı.

bir kaç dakika sonra bir kaç görevli gelip beni kollarımdan tutup dışarı çıkardı. kapıda kırmızı elbiseli boynuzlu biri bekliyordu. gülümsedi ve "sigara ister misin?" deyip davidoff tuttu, bir tane aldım. sanırım ateş aramama gerek kalmayacaktı.

o sırada fonda everything goes to hell çalıyordu. *
entryleri okunulası yazar. bir kere geldi ankara'ya, sonra unuttu bizleri be sözlük.
ve tabi ki, nice mutlu yıllara.
msn adresindeki bütün kişiler hacklenen yazardır.
cennetten kovulan yazardır. "şüphesiz ki bu sözlükte herkese hakettiği vardır".

(bkz: tilkinin dönüp dolaşacağı yer)
sözlük için çok büyük bir kayıptır. o sadece son 4 ayı boyunca bu sözlüğe güzel bişeyler yazabilmek için adamıştır. sevgilisinden ayrılmıştır; sözlükten cıkamadığı için gec kaldığı kafeye vardığında. kitap yazmıştır sadece biraz yaşadığını kanıtlayabilmek için.

evet bir hayat okudu kitabı değişti. almanya nın bir kasabasında bıraktı o hayatı. bende bıraktım o kasabadaki hayatı. sırf insanlara anlatabilmek için. *
komik yazılarıyla güldürebilen yazar.
uzun uzun yazan üçüncü nesil yazar. *
sözlüğe çok şey katacağını düşündüğüm yazar. umarım değeri bilinir.
başlık açma konusundaki gayretini takdir ettiğim fakat aynı gayreti imla kurallarında göremediğim yazar..
bu aralar entryleriyle dikkat çeken yazar. yakında klavyesindeki harfler silinir. sen okuma, yazmaya devam et bakim. *
açtığı başlıklarla sözlük için önemini şimdiden ortaya koymuş üçüncü nesildir.
Toplam Entry: 102
Toplam başlık: 100
hem tematik yazarım hem dalgamı geçerim insanı o da. severek okuyoruz.
bilmese de bas gitarındaki tel sayısını, amfiye takılı olmasa da jack^ı, yine de kafası açık bir yazardır.. aklı ortadan kesilmiş sylar edasıyla, beyni nefes almış belli ki.. dört bin yanımız kompresörlerle çevriliyken şu hayatta aklı parka gezmeye götürmek ciddi anlamda zor bir iş.. pek akıl kârı değil,tdk üstteki o güzelim çizgiyi kaldıralı 4 yıl oldu.. ama a, â değildir ne de olsa..
entry girerken 20 saniye kuralına bir çözüm bulduğunu düşündüğüm yazar.

aksi halde aman tanrım o bir kuşş... yok tayt giymiş uçan bir adam...
sozlukte en hizli baslik acan yazar. ara sira guzel basliklar bulduguda oluyor.
Toplam Entry: 218
Toplam başlık: 214

gibi bir istatistige sahip yazar. baslik canavari da denilebilir. actigi basliklar da fena degil tebrik ediyorum, bir de "celebritylik entryler" gibi basliklarla türkce'yi katletmese tam süper olacak.
ilginç başlıklar açan yazar.
anket yerine altına güzel entryler yazılabilecek başlıklar açan, sözlüğün kalite ortalamasının bayağı bir üzerinde olduğunu düşündüğüm yazar.*
üçüncü nesil çaylak-mış-. infosuna baktığınızda girdiği entry sayısı ile açtığı başlık sayısının birbiriyle rekabet halinde olduğunu görüp nasıl olur diyiveriyorsunuz ilk. zira uludağ sözlük "şuan" için kapattığı yazar alımlarına rağmen en az 75 kez irili ufaklı "internet kullanıcısı"nın akınına uğrayıp aynı şeyi anlatmak isteyen 7 başlığın olduğu bir sözlük haline geldi. bu internet kullanıcılarından biri sanıyor insan.

şu sıralar sözlüğe fazla vakit ayıramayan biri olarak ne bir mesajlaşmışlığım ne de bir fikrim vardı bu adamla ilgili. çaylak olma sebebini tahmin ettiğimden(celebritylerin(!) nick altı entryleri) açtığı başlıklara göz gezdireyim dedim bir. çoğu gözleme dayalı ve hakikaten güzel esprili entrylerine rastladım. hoşuma gitti birçoğunu okudum hatta. başlık sayısının fazlalığı, acaba arama zahmetine katlanmayıp skinin keyfine göre başlık mı açıyor diye düşündürdü elbet. fakat gözlemlediğim kadarıyla hepsinin özgün, aramaya inanılmış ve yaratıcı oldukları kabak gibi meydanda olduğundan böyle bir açık aradğım için kendimden utandım. ama benim ne suçum var, celebrityler(!)den aldım gazı bir kere.

cinsellikle ilgili, küfürlü başlıklar açıyormuş. kankalarıyla aralarındaki küfürlü emesen muhabbetlerini sözlüğe taşıyabilecek kadar geniş dişi insanların bundan rahatsız olacaklarını tahmin etmiyorum ben. ki sözlük burası, en ufak cinsellikle ilgili bir yazı seni tahrik ediyorsa git aşk, şiir, masal sitelerine takıl. bünyen buna uygunsa.

konuyla biraz alakasız ama üç haneli en büyük sayının yarısına yakın nick altı entry sahibi olan bu celebritylerin(!) şu sözlüğe girdikleri elle tutulur gözle görülür bir tek entrynin olmaması daha çok koyuyuor adama. sadece uludağ sözlük'ten haberdar oldukları tarihin diğerlerine göre daha erken olması dışında hiçbir farkları olmamasına rağmen bilgilerinde yazan birinci nesil yazar ibaresi yüzünden bazı imtiyazlara sahip olmaları ise yönetimin acziyetini gösteriyor.

neyse bokunu çıkarttım gece gece. çaylağın arkasından girilen ağıt entrylerinden nefret eden biri olarak şunu diyorum ki meyve veren elma bundan iyi taşlanmazdı herhalde. bir boka yaramamalarına rağmen nick altlarındaki entrylerinin hatrına korunan, kollanan, sözü geçen birilerinin böyle kaliteli yazarları baltalayabilmesi ve moderasyonun buna müsade edip çaylaklıkla şereflendirmesi uludağ sözlük'ün ne denli mükemmel bir yönetim anlayışına sahip olduğunu gösteriyor işte. sizce??
online listesinde nickinin yanındaki (ç)'yi görünce dumurlara uğradığım, başlıklarının 300 metreden tanınmasına katlanamayan yazarlara inat, tekrar yazar olmasını merakla beklediğim ve tekrar, hangi birine entry gireceğimi şaşırtan o başlıklardan açmasını temenni ettiğim çaylak.
sözlüğün yazıklarından keşkelerinden.
yeniden yazar olmus sevenlerini de sevindirmiş yazar. boyle gorunce kendi istedigiyle silindigi akla geliyor tabi ki. başlık açma konusunda aynı şekilde devam edicek goreceğiz.
sözlükte okumasını ve yorumlamasını bilen nadir yazarlardandır..
hemşerim olan yazar kişisi,

(bkz: sözlükteki denizlili yazarlar)
güncel Önemli Başlıklar