bugün

birçok ödül alan ve orjinal adı olan Le Fate Ignoranti olan, italyada çekilen ferzan özpetek filmi serra yılmaz ve koray candemir de oyuncular arasında


Antonia ve Massimo, Roma yakınlarındaki bir sayfiyede normal bir hayat süren, 10 yılı aşkın süredir evli bir çifttir. Massimo'nun bir araba kazası sonucu ölmesi, Antonia için herşeyi bir anda değiştirir. Ölen eşi, çok sayıda anı ve bir de şüphe bırakmıştır arkasında: Acaba Massimo, evli kaldıkları süre içinde bir başka kadınla da ilişkiye girmiş midir? işte bu merakla bir araştırmaya başlar Antonia. Araştırmanın sonuçları, hayal edebileceğinin de ötesinde sürprizlere gebedir...
bu gece kanal d tarafından gösterilecek film.
izledikten sonra arkadaşlarla aynı apartmana taşınıp, apartmanını muazzan bir terası olmalı, o terasta yemek ziyafetleri çekme isteği doğuran şahane bir ferzan özpetek filmi
filmde şöyle bir replik vardı ve çook etkileyiciydi: onu o kadar çok sevdimki ona ve onun olan herşeye sahip olmak istedim. onun hastalığına bile. bunu söyleyen yakışıklı kişi aids hastsıydı filmde
(bkz: stefano accorsi)
italya'da izlenme rekorları kıran
dayanışma,arkadaşlık üzerine
bol ödüllü ferzan özpetek filmi..
inceden inceye hayatınızı sorgulamanıza sebep olan muhteşem ferzan özpetek filmi... filmin son sahnesi takdire şayan.. bir fotoğraf karesi gibi...
kötü çekimleri, hikayesindeki "aşırı çarpık" hayatlar, havada kalan soru işaretleri ile nasıl gay-friendly bir film olur, gayler bu filmi nasıl sever diye düşündürttüren ferzan özpetek yapımı.
--spoiler--
antonia yani margherita buy kocası massimo nun mutlu giden bir evlikleri vardır. ancak massimo nun zamansız ölümüyle her şey alt üst olur. antonia kocasının hayatına aslında ne kadar yabancı olduğunu farkeder. ve yıllardır tanıdığını sandığı bir yabancı olduğunu.
massimo bir biseksüel dir ve michele *adında bir sevgilisi vardır. antonia michele yi bulur. onu ve onun gibilerin yaşamına dahil olur, onu ve onun üzerinden kocasını tanır.arada bir yerde gitmeye hazırlanan biri varken eğer bir bardak düşerse; bardağın kırılması o kişinin gitmesi, kırılmaması ise kişinin kalması anlamına gelir diye bir batıl inançtan bahsederler. gelişen olaylar sonunda antonia ülkeyi terk etmeye karar verir.

antonia uçağa binmek üzere gösterilir

ardından son sahne olarak michele elindeki bardağı düşürür ve bardak kırılmaz..
--spoiler--
Filmin adını Belçikalı gerçeküstücü ressam Rene Magritte'in Cahil Peri adlı tablosundan almıştır.
özpetek film için tablo ararken serra yılmaz bir gün ona bir kitap hediye etmiştir. kitabın başında bu tablo vardır. yalnız yönetmenin belirttiğine göre filmdeki tablo rene magritte ye ait değildir ferzan özpetek in kendi çizimidir.
koray candemir in ilk sinema deneyimini yaşadığı filmdir. serra yılmaz ın gezgin kardeşi emir i oynamaktadır. ferzan özpetek bir gün tv de kargo nun şairin elinde sinin klibini izlerken karar vermiştir koray a teklif götürmeye. bence içinden şöyle geçirmiştir. "evet bu çocuk gay lerin hoşlanacağı bir ikon, film için gayet uygun bir erkek"
ilk defa ferzan ozpetek filmi izleyen biri olarak eger daha onceden pedro almodovar filmleri izleme sansi elde etmisseniz yogun esinlenme oldugunu dusunmeniz kuvvetle muhtemel. gerek hikayenin caprasikligi, gerek italya ve ispanya mimarisinin, halklarinin benzerligi bu yonde dusunmeye itiyor sanirim.

ancak almodovar'a gore daha yalin bir olay orgusu ve daha az kirmizi kullanmis ferzan ozpetek.

filmdeki bardak unsuru klise bir son izlemekten kurtariyor seyirciyi. ama yine de bardagin kullanim alani filmin basinda bariz hissettirilmis.

bunun yani sira bir turk'un italya'yi kasip kavuran unlu bir yonetmen olmasinda bas rol oynayan filmlerden biri oldugunu goz onunde bulundurursak, seyir zevki oldukca ust duzey bir film.
--spoiler--
antonia'nin annesinin gece antonia'nin yatagına girip de "küçükken hep sen benim koynuma gelirdin, şimdi sıra bende" dediği sahnede "ensest lezbiyen" ilişki var diye tırsmadım değil hani.. öyle bir film.
--spoiler--
yasemin sannino hanımefendinin soundtrack inde göze çarptığı ferzan özpetek filmidir.

(bkz: birdenbire)
dün gece kanal d'de yeniden izleme şansı bulduğum ferzan özpetek filmi. koray candemir'i en tatlı haliyle izlediğimdir.
muhteşem filmdir.
özpetek'in yine tesadüflerin önemini vurguladığı ve "öteki"leştirilenlerin dünyasını bize açtığı filmi.
bazen yaşam göründüğünden çok farklıdır. sırlar taşır içinde. insanın hayatını alt üst edebilecek, kurduğu o muhteşem düzeni bir anda gün yüzüne çıkarabilecek tek bir şey yeter böyle durumlarda. ölüm çoğu zaman sırlarınla gömülmek değildir aslında, ölüm o sırların başkalarının eline geçip belki de onlarda hayat bulmasıdır. er ya da geç öğrendiğin o muhteşem sırra sahip çıkmak, saygı duymak ve dahil olmak.ve aşkın her zaman bir kadın ile erkek arasında olmadığına derinden ama saygıyla tanık olunmasına neden olan ferzan özpetek filmidir.
--spoiler--
- Kocanız sizin gibi güzel bir kadını nasıl yalnız bırakabiliyor?
+ Anlamak istiyorum ama bende anlamıyorum. Üstelik bunu çok yapıyor...
--spoiler--
özpetek' in en sempatik filmidir. filmde söylenenlerin ardında söylenmeyen her alt metin size sessizce geçer, sizi sessizce yakalar. toplumca, ötelediğimiz yada öteki sayıp reddettiğimiz hayatları anlamaya davet ediyor. ayıracağınız vakte değer.
bardak kırıldı mı kırılmadı mı panigi yaşatan, ama sonunu yine izleyiciye bırakmış güzel bir ferzan özpetek filmi.
Ferzan Özpetek'in en eğlenceli, en beklenmedik ve sürükleyici filmi. ibnelik mevhumunu ille de insan gözüne sokmak gibi bir kaygısı olan bir yönetmen olsa da, bu filminde işlediği eşcinsellik teması gayet iyi yoğurulmuş. Çok çok iyi bir film olduğunu düşünüyorum.

Özpetek için almadovar'dan esinlenmiş diyen bir yorum gördüm. Ben nedense bu tadı alamadım ama bazı arkadaşlarımdan da bu bu yorumu işitmiştim.
homofobik kişilere ders niteliğinde izletilmesi gereken, sinemasal anlamda çok kaliteli ve ferzan özpetek'in en iyi filmidir. heteroseksüel bir erkek olarak, hayatım boyunca izlediğim en iyi filmlerden biri olduğunu söylebilirim.

--spoiler--
"sürekli bekliyorum, sabrımın adına aşk diyebilir miyim ?"
--spoiler--
film gibi film.
abartısız hayat, abartısız sanat.
ferzan özpetek'in rengarenk tablosu.
suya ağlamalar, kırılan bardaklar, nazım hikmet şiirleri, ajda pekkan posteri, kırılmayan bardaklar, yürüyüşler, şarkılar, öpmeler, sevmeler, anahtarlar, tablolar, yemekler, ince doğranan soğanlar, kolyeler, yadigarlar, anılar, unutulmayanlar...
aşk, sevme ya da sevilme kavramlarını bambaşka bir açıdan sorgulayan ferzan özpetek filmi. ismi bile sevilmesine yol açan ender sıcak filmlerden. ghettolarda yaşayan norm dışı(!) italyan bireylerin cinsiyet mefhumundan bağımsız titrek yaşamları ve birçok soru. kanımca özpetek'in en iyi filmidir. son derece cesur ve eşcinsellik kavramını lumpen serzenişlerden esirgeyen bir yapımdır. italyan sineması sevenler önerilir sıklıkla. bol bol geniş aile tandanslı yemek sekansları ve sorgulamalar sizi sarar. güzel ve sıcaktır...