bugün

ABD'nin Colorado eyaletine bağlı Adams ilçesinin merkezi olan şehirdir.
her firsatta londradan kacip geldigim buyuk britanya sehridir. yine geldim mesela ibneler falan travestiler falan var.
Sıkıcı bir ingiliz şehridir. Travesti ve eşcinselliğin ingiltere'deki merkezi olduğu söyleniyor ama ben izmir'de gördüğüm kadar travestiye rastlamadım.

Burada denize giren bazı çılgınlar var. Sakin gaza gelip denemeyin, Ayvalık neyinize yetmiyor?
tarihte gaylerin istilasına uğramış yer.
kızlar tarafından tacize uğradığım yerdir daha gittiğimiz 3. günü cocoloco club'da (sonra kapandı iyi mekandı fena kız düşürmezdik) 3 kız tarafında totoşumun ellenmesi sonucu yaşadığım tecrübenin mekanıdır gecenin sonu kızlardan birini evinde bitti.
çok da şapılmaması gereken şehirdir. Birkaç gece kulübü güzeldir. Churchill square ve Brighton Pier eğlenceli olabilir. Onun dışında denizi pistir pek bişey beklemeyin.
(bkz: brighton rock)*
1960' lı yıllarda modlar ve rockerler adı altında toplanan iki topluluğun şiddetli kavgalarına sahne olmuş şehir.
ingiltere'nin güneyinde, manş denizi kıyısında bir sahil şehri. 2000 yılında hove kasabası ile birleşip brighton&hove şehrini oluşturmuştur.

ingilizler tarafından bir çeşme, bir bodrum, bir antalya muamelesi görür. denizi buz gibi ve dalgalı, plajları çakıllıdır. gece hayatı oldukça hareketlidir. brighton pier adlı ünlü iskelesinde kumarhaneler, restoranlar, gece kulüpleri ve bir lunapark bulunur. brighton pier'ın yaklaşık 1 km ilerisinde 2003 yılında yanmış olan west pier'ın kalıntıları vardır.

2 adet üniversiteye ev sahipliği yapar.

(bkz: university of sussex)
(bkz: university of brighton)
ingilterenin sahili çok hoş şehri.
Sanıldığının aksine genel olarak ingilizce kursları bu şehirde bulunur, şehir merkezinde büyük bir kilisesi vardır.
ıngıltere'nin en ünlü sahil kentlerindendir. londra'ya yaklaşık 80 km uzaklıktadır. ingiltere'nin en ünlü sarayı olan brighton sarayı bu şehirdedir. 18.yy dan kalan liman ve iskeleler görülmeye değerdir.
Denizi yosunlu, sahili tasli cakilli, ingilterenin güneyinde bir sehirimsi.
kadın ve travesti cenneti. hayatımın en güzel 1 haftasını geçirdim burda.

bir düzine kadın ve travesti becerdim. harika bir tecrübe oldu. sonra o sikik londra... anasını kasvetini siktiğim.
bir gün içinde tıpkı karadeniz'deki gibi 3-4 iklimi birden yaşayabileceğiniz şehir.

sahil dedikleri şey okyanusa bakıyor olmasıdır.
didim'e kuşadası'na kurban ol sen..
bir anda derinleşen bir yapıya sahip olan okyanus işte.
kumsal dediğiniz şey burada yerini çakıllara bırakmış.

kumsala değil çakıla uzanıyorsunuz, ne güzel.

brighton pier ise çocuklar eğlensin diye bizim sahillere yapılan lunaparkımsı bir şey.
he bahaneyle okyanusun üzerinde yürümüş olursunuz işte.
o ayrı.

ee sonra, n'apıcaz?

onun haricinde şöyle bi şehir merkezine doğru gideyim dediğinizde birkaç yapıdan başka ilginizi çekecek bir şey olmayacak.
he ben içmeye geldim diyorsan bütün barlar senin olsun.

hadi hayırlı işler.
Bir sokağında rüzgarla boğuşurken diğer bir sokağa geçtiğinizde sıcaktan yakan deniz kıyısı şehir.
ağustos'tan bu yana yaklaşık 7 aydır yeni memleketimiz olan gavur şehri. öncelikle herkesin teyit ettiği gerçeği koyalım ki o da ingiltere'de yaşanacak az sayıdaki güzel şehirden birisi hem iklim hem de ortamı açısından. bana gelmeden oralarda hiç güneş yokmuş güneş görünce şaşırıyorlarmış falan dedilerdi, 7 sene ankarada yaşadım ankara'da ne kadar gördüysek hatta belki de daha fazla güneş gördüm, tabi hava o kadar sıcak değil ama çok da kötü bir iklim yok özellikle ingilterenin kuzeyi ile kıyaslayınca. insanlar anlayışlı, şehir sakin arada trafik olmuyor değil biraz sıkıntı oluyor bazı günler ve iş çıkış saatleri. ama sahil hangi ay olursa olsun hep hareketli. pub'lar erken kapanıyor bu da ayrı bir sıkıntı, benim gibi yaşı kemale ermeye yaklaşanlar için ergenlerin anlamsızca zıplayıp hopladığı clublar çekilmiyor. pahalı bir şehiir hatta londra ile yarışacak noktaya geliyor zaman zaman. ama yine de öğrenci hayatı yaşamasını bilenler sıkıntı yaşamaz. londraya yakın olması da en büyük artılarından biri. master'dan sonra doktoraya kalmayı da başarırsam burayı uzun süreli memleketlerden birisi haline getiririm umarım...
Şahsımca ingilterede yaşanılabilecek 3-4 yerden biri.
Uzun süre bulunduğum ingiltere eşcinseller şehri.
Brighton pavillion'da lezbiyenlerin evlendigine şahit olup, gözlerime inanamadığım şehir. Her ağustos ayında gay festivali yapılır ve ahlaktan nasibini almamış insanlarin ortalığa büyük tuvaletini bile yaptığı halleriyle karşılaşmanız mümkündür.
tahminimce ispanya'nın her yaz 15-17 yaş arası tüm gençlerini yolladığı şehirdir. Bu ergenler belediye otobüsünde bile dans edebilen, hiç susmadan bağırarak konuşan zararlılardır. Bu gençler tüm yaz istanbulu işgal etse kan çıkar eminim. Öte yandan şehirde iki güzel müze vardır. Brighton museum Royal Pavilion'un içerisindedir. Şehrin tarihini anlatan ilginç objelerin yanı sıra müzeye bağışta bulunmuş eski sömürge subaylarının dünyanın dört bir yanından getirdikleri eşyalar bulunur, özellikle mumyalar görülmeye değerdir. Üst katta ise insanın tarih boyunca vücudu üzerine kurmaya çalıştığı hükümranlık savaşını anlatan şahane bir bölümle karşılaşırsınız. Kozmetikten estetik ameliyata peruktan kıyafete tarihi bir evrimi görmemiz mümkündür. Hove müzesi ise çok küçüktür, oyuncak bölümümün yanı sıra bir de sinema tarihinde önem taşıyan Brighton school'u anlatan sinema bölümü vardır. Telefonla film çekebildiğimiz çağda sinemanın ilk kameralarından, film basma makinelerinden örnekler görmek harikadır. Yemeğin pahallı olduğu ise doğrudur, waitrose, sainsbury, tesco'dan alınacak sandwichler, hazır makarnalar iyice karın doyurur ve lezzetlidir.
haziran sonu olmasına rağmen deli gibi rüzgarı ve soğuk havası ile tatil yeri görme hevisimi kursağımda bırakan şehir. royal pavilion diye hint mimarisine göre yapılmış yazlık sarayı ve içinde mini bir lunapark bulunan iskelesi (brighton pier) görülebilir. merkezinde güzel iran ve lübnan yemekleri yapan bir restoran var. bir de sokakta yürürken hiç görmediğiniz kadar el ele tutuşmuş ve öpüşen gay ve lezbiyenle karşılaşıyorsunuz.
Orda olduğunuzda çeşitli nedenlerle sıkıldığınız,ülkenize dönmek istediğiniz;fakat döndüğünüzde deli gibi özlediğiniz ingiltere'nin Güney sahil şeridinde güzel ve şirin bir şehirdir.
brighton. biseksüel olduğumuzu söylerek çift kişilik odayı kaptığımız şehir. ne günlerdi lan! zor bilet bulmuşuz, gitmişiz. otel rezervasyonumuz falan da yok, indik. üç günlük açmışız gibi, sahile inmeden güzel bir törkiş kebapçı çıktı karşımıza. öküz gibi yedik. garsona halimizi derdimizi anlattık. nah yer bulursunuz, sezonun en gımıl gımıl günleri dedi. dönelim o zaman lan, okyanus görmeye mi geldik! bi publarını neyin göremeyeceğisek, s.ktirip gidelim, dedim ben. arkadaş da kebap yemeye geldik öyleyse(!) dedi. g.t olmuştum. fellik fellik otel arayacaktık. ucuzların hepsi full tebi, bi tane var şato gibin, böyle sahilin dibi hemen. burası da doludur da, soralım dedik. çiftlere verebileceğimiz bi suitimiz var dedi. suit de pahalı lan, gecelik 50 pound. hassibe dedim. ben iki gecede 100 pound bayılmam. sonra çiftmiş zaten, biz gene s.ktirip gideriz burdan diye düşündük. çıktık. gezdik tozduk. çok sevdik. döndük otele. biz aslında biseksüeliz dedik. verin o odayı bize. pasaportlara baktılar. soyadları tutmuyor. yanımdaki, hatunun bizi süzdüğünü hissedince, benim totoyu bi mıncıkladı. o an ikna oldu sanırım. neden böyle sktiriboktan bi neden aradıklarını bilmiyorum. ama işe yaramıştı. parayı da bayıldık aliminyum. ama güzel yer. ha, tanım var dimi. londra ya yakın. megabus la falan gidebilirsiniz. national express vasıtasıyla tren yoluyla da gidilir. hayat negzel vapurlar felan...
herşeyiyle ve her anıyla özlenendir. perşembe gecesi babylonu, cumartesileri oceanasi trusu, brighton pieri, sahilde ki türk büfesi müthiş hamburgeri, türlü türlü pubları biralari, costasi chai lattesi, tescosu ve daha neleri neleri.....