bugün

Paralel evrenlerde ledli ekmek dolabı kafası yaşatan bir kimyasal.
https://www.youtube.com/watch?v=InnX9IRDvN8
konularına göre dallara ayrılmış olan düzenli ve sistematik bir bilgi birikimidir.
türklerin konusunda ısrarla başarısız olduklarını düşündükleri şey. bir millet nasıl bu kadar kendine güvensiz olur hiç anlayamıyorum. fatih sultan mehmet, zamanında istanbul'u bilimin merkezi haline getirmeyi hayal ederken şimdi güzelim ülke ne halde. osmanlıcı cahil örümcek yobaz kafalıya sorsan bundan bırak haberi olmasını, nato mermer nato kafabir şekilde hayatına devam etmekte kendisi. "gavurlar yapıyor işte abi" kafasında olmak kadar bu ülkeye zararlı olan bir düşünce olamaz. sen kendi ülkene, kendi insanına güvenmedikten sonra, feriştahı gelse de o ülkeyi kalkındıramaz. kısacası, bilim konusunda türklerin acayip bir şekilde kendine güvensizliği söz konusu. bu düşüncenin kırılması mutlaka şart. ayrıca bilim sanat ile birlikte gelişir. sen kendi ülkenin değerlerini hor görüp o değerleri geri kalmışlık olarak nitelendirirsen bilimde tabii ki de geri kalırsın. önce bireysel anlamda kendine, sonra içinde birlikte yaşadığın ülkenin insanlarına, sonra o ülkenin geleneklerine ve değerlerine güvenip sahip çıkacaksın. bunu bütün ülkeler gerçekleştirdiğinde ise ütopik bir şekilde tüm dünyaya sahip çıkan ve değer veren çiçek çocuklar misali güzel bir nesil yetişecek. tamam belki son kısım biraz benim hayalim oldu ama yine de güzel bir hayal. biz kendi işimize bakalım yeter. bu dünyada binlerce yıl sonra yaşayacak insanlar bizim neslimizden kat ve kat daha anlayışlı ve evrensel düşüncelere sahip olacak. unutmayalım ki hala birbirimizi aptal sınırlarla yine birbirimizden ayırıyoruz. bunlar da bitecek bazı saçmalıklar gibi, sadece henüz buna çok uzağız.
bilmek, bilimin ilerlemesi bunlar gerçekten insanı mutluluğa götürüyor mu?? rousseau çok sert laflar eder bu konuda, entellektüel küfreder desek yeridir. benzer konuya erasmus desiderius da değinir. toplum okumadığı için öncelikleri okuyan insandan farklı olur. oturup 2 saat araba motoru yada telefona gelen bi güncelleme ile ilgili konuşabiliyorlar. şaşıyorum kitaplar herkes için varken nasıl bu kadar cahil kalan insan var. neden önemli konuları es geçerken önemsiz şeyler hakkında birbirlerinin sözünü kesecek kadar heyecanla ve hevesle konuşuyorlar. platon kafası önemli işlere basmayan önemsiz şeylerle ömür geçirir diyor??! haklı olabilir mi, ne dersin?? bu yani toplumdan kopmak her entellektüelin kaderi, düşünürlerin hayatını okuyunca bunu seziyorsun çoğu sürgün hayatında, kaçarak geçen bi ömür.

peki diğer soru??acaba bilmek, bilim bunlar ahlaki açıdan bizi doğru yerlere mi götürüyor?? acaba rahat etmesini sağlamak bi insanı mutlu etme yolu mudur yoksa rahatlık fıtratımıza aykırı mı??? marksizm bu konuda yanılır kanaatimce. evet bilim teknolojiyi geliştirdi evet doğru uzaklarda ki abini arıyorsun ne hoş ama çoğu kişi göremiyor teknoloji gelişmese zaten o kadar uzağa gitmeyecekti abin. teknoloji kendi açığını kapatıyor. dostoyevski medeniyet insanın duygusal dünyasını karıştırmaktan ötesine yaramadı der. ne haklı. neyse dediğim gibi teknoloji gelişti üretim arttı ama sonra hırs açığa çıktı. herkes diğerinin üstünde olmayı istediği için toplum birbirinden huylanan insanlarla doldu. beni ilk gördüğünde 40 senelik dostu gibi davranıp 40 sene sonra işim düştüğünde arkasını dönen insanlar var etrafta. ayrıca tatmin sınırımız çok arttı. çoğu şeye sahip olunca insan elinde olan 9 tanesi ile mutlu olmaktansa olmayan 1 ine üzülüyor. bi çok kullandığımız madde varlığı ile mutluluk getirmezken yokluğunda mutsuzluk getiriyor bize.

kısacası hırstan dolayı insanlar karşı tarafa zarar vermek isteyen, onun zararında kar edecekse bunun doğru olup olmadığı ile ilgilenmeyen, bunu hiç umursamayan kişilere döndü. budizmin tam tersi istikamete hareket edip her şeyi elde etmeye uğraş verdi ve bu uzun vadede bize mutsuzluk getirdi. insan ahlaki açıdan yanlış bi alana depar atıyor. dinler nefsine sahip çık derken kapitalizm her şeyi iste diyor. tükettiğin kadar varsın. insanların çoğu bunu göremiyor.

şüpheliyim, ilmin atılım yaptığı 20. yy'a 2 dünya savaşı sığdırdık?!? bi gariplik yok mu burada??? savunamıyorum bilimi. uçaklar-tanklar-uçak savarlar-savunma sistemleri geliştirmekten daha mutlu bi hayat kurabilirdik.

bu konuda daha çok edecek laf var ilaç sektörünü kitapları eleştirsem yeridir. hayatı basitleştirmenin depresyona gittiğinden bahsetsem de olur. schopenhauer desem erich fromm desem olur yada ibni haldun...
Ülke insanına aşılanması gerek.
ülke bilmez. bilimin tek bildiği şey bilginin insanlığa ait oluşudur.
kendimizi ve evrenimizi anlamak ve açıklamak için tek ve güvenilir metottur. buluntularının akli ve deneye dayalı olması gibi iki önemli etken varken gidip uhrevi safsataların peşine düşmek saçmalıktır.

gerçeğe ulaşmak için bilim bir yoldur. o halde gerçeğe sadece bilimle ulaşalım.
Var olanın çevreye ve popülasyona bağlı evrimleşmesi değil de çevreyi ve popülasyonu var olana -insana- evrimleştirmek (bkz: 21 Yüzyıl) (bkz: robotlar dünyayı ele geçirecek)
ilim gibi olanın, olmuşun, ortaya konmusun üzerinden gitmez, yeni birşey üretmek, bulmak, çıkarmak esastır bilimde.
Her zaman dinamik olan bir süreçtir.
Asla yerinde saymaz.
Bir araştırma yapıyorsunuz ve hangi yöntemi kullanırsanız kullanın sonucu elde edemiyorsunuz diyelim o zaman bekleyeceksiniz.
Bilim kendini doğrular.*
Birileri sizin araştırmanızı tekrar tekrar artırarak yapar.
Böyle olayları içinde barındırır.*
(bkz: Walter Bishop a ekmek banmak)
Her an insanı şaşırtabilir. Daha bulunacak ne kaldı ki dedikçe şaşırmaya devam ediyoruz.
Bilmeye çalışma çabalarının ortak adıdır.
konuşma dilinde "bileyim" demek için de kullanılan sözcüktür. "ne bilim ben ya" gibi...
TÜBiTAK ın başına eski hayvanat bahçesi müdürünün getirilmesiyle artık Türkiye de gelişmesi pek de mümkün olmayandır.
günümüzde bilimi bile öyle bir hale getirdiler ki bir yazının içerisinde bilimsellik geçiyorsa şüpheye düşüyor insan.

yav kardeşim zemzem suyunun ezan okununca kristallerinin değiştiğinin bilimsel olduğunu iddia edenler ve buna inanan milyonlar var ülkede.

adamlar kafasından bilimsellik uydurup yazıyorlar. bu yüzden okunulan şeylerin doğruluğu için araştırma yapıp bilgiyi süzgeçten geçirmek şarttır.
temel analiz ile sizlere yiğit bulut gibileri çıkıp dolar 3 tl iken 2 tl olacak diyebilir. hatta birileri çıkıp sizlere dolar 10 tl olacak dahi diyebilir.

ancak bilim teknik analize dayanır ve eğer elliot, fibonacci, altın oran biliyorsanız size aylar önce doların tam olarak hangi hareketi yapacağını söyleyebilir.

bu elliot sayımı yapan bir arkadaşın 19 temmuz civarı yaptığı analiz.

https://pbs.twimg.com/media/C7NCxOoX4AAUZeT.jpg

birde üst akıl orta akıl ortak akıl tanımlarını en azından bir süreliğine bırakalım. en azından bilimsel izahta.

bir bakalım ortak olarak yapılan şey tam olarak ne?

sadece bireysel yeteneklerin bilimsel sonuçları.

bireysel olarak yetenekli iseniz bilimsel olarak başarılı olmamanız için hiçbir sebep yoktur.
https://pbs.twimg.com/media/C5CnChtXUAIVPe1.jpg
Bilim iki ucu keskin bir kılıç gibidir.

Kılıcın bir tarafı yoksulluğu, hastalığı ve cehaleti kesebilir. Ancak, kılıcın diğer tarafı da insanları kesebilir. Bu kudretli kılıcın nasıl kullanılacağı, onu tutanların bilgeliğine bağlıdır.
bir devrim yaşanıyor. Benzeri geçmişte yaşanmamış bir devrim.
ahlakı bir kenara bırakan bilim de fayda vermiyor. Ancak zarar verme kapasitesini arttırıyor.
bir çok bilim sevicisi tarafından " gerçeği, hakikati bulmak için tek yöntem" olarak lanse edilen alan.

bilim, metafiziğin alanına giren " hakikat" gibi kavramlara ulaşmak amacında değildir. felsefeyi küçümseyip, yobaz gibi bilim seviciliği yapan kitle maalesef bu kısmı kaçırıyor.

bilimin amacı - ki bilimden kasıt pozitif bilimlerdir- doğayı ve mekanizmasını açıklamaktır. hakikati bulmak, gerçeği göstermek gibi kavramların cevap yeri bilim değildir. bilim aracılığıyla doğanın ardındaki şeye karşı bir çıkarımda bulunabilirsiniz elbette. ama bu da " bilim" değil.
Felsefenin ampirik edisyonu.
(bkz: Apriori)
(bkz: Aposteriori)
devirler boyunca insanligin sistematik olarak ulastigi bilgi, tanımlama ve deneyimlerin bütünüdür.
Bilim, ilim ve sanat faktörleriyle beraber, bir ulusu ileriye taşıyacak, çağdaş uygarlık seviyesine ulaştıracak ve güçlü kılacak en vurucu öğedir.

Eğitim seviyesinin göstergesidir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar