bugün

http://tr.wikipedia.org/wiki/Big_Bang

http://www.evreninyaratil...m/html/bigbang_dogusu.htm
Büyük patlama acaba ne derece doğru bir teorem;

Evet bilim ispatlara dayalıdır ve bana göre en mükemmel ispatı da aşağıdakilerdir...

Telefon iletişimlerini bilirsiniz.Bunların da tarihine bir gözatacak olursak ilk telefon şirketi bell telephone'dur!18yy'da bu telefon şirketi ilk kurulduğu yıllarda radyo frekans sinyalleri,yani radyoların iletişiminin geniş bölgelere veri iletebilmesi için çalıştığı bir projede radyo sinyallerini aktarabilemek için yaptıkları büyük bir iletken balon sayesinde iyonosferdeki iyonlar yardımıyla daha fazla bir iletim gücü düşünüyorlardı.Bu balonun etrafı ince bir aluminyum katmandan oluşuyordu.amaç sinyalleri iletmekti.ilk denemelerinde büyük bir üzüntüyle karşılaştılar.Sedece parazit yani hışırtı tarzında sinyaller alabilyirolardı.ve büyük bir hummalı çalışma içerisine girerek çeşitli fizik adamları arasında bu olay duyulmasından sonra.Bing bang üzerinde çalışan bir bilim adamının bu olayın üstüne gitmesiyle çok büyük bir keşif tarihe geçmişti...

Bu keşfimiz neydi peki;duyulan parazitler yani hışırtılar sadece büyük patlamanın ayak izleri yani uzayda dağılan bitmeyen sesiydi...
Bugün bu paraziti yada sesleri;her radyo ayarladığımızda ve her televizyon kanalını ayarladığımızda radyoda hışırtı televizyonda ise karınca olarak görebiliriz...

Bu kadar basit ve günlük hayatımızın bir parçasında evrenin izlerini görebiliyoruz.eminim ki bu yazıyı okuduğunuzda bu hışırtı ve parazitlere bakış açınız değişecektir...
15 milyar yıl önce boşlukta bulunan çok çok küçük bir noktanın çok çok kısa bir zaman içinde birden bire patlayarak genişlemesiyle; ileride taş,toprak,çiçek,böcek,manken,siyasetçi vs olacak moleküllerin sağa sola fırlaması olayıdır.
şu aralar, bininci saniyesinin laboratuar ortamında yeniden oluşturulacağı olay..
time'da bilim tanrı'yı keşfetti başlığıyla yayınlanan teori.
(bkz: kiss kiss bang bang)
içinde yaşadığımız evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktada meydana gelen büyük bir patlama ile ortaya çıktığı ve genişleyerek şimdiki şeklini aldığı, bugün bütün bilim dünyasının onayladığı bir gerçektir. Uzay boşluğu, galaksiler, gezegenler, Güneş, Dünya, kısaca evreni oluşturan tüm gök cisimleri, "Büyük Patlama" ya da diğer adıyla "Big Bang" adı verilen bu patlama sonucunda meydana gelmiştir.

Patlamalar her zaman maddeyi dağıtır ve düzensizleştirir.
Burada çok büyük bir sır vardır: Big Bang bir patlama olduğuna göre, beklenmesi gereken, bu patlamanın ardından maddenin atomlar ya da atom altı parçacıklar halinde uzay boşluğunda "rastgele" dağılması olacaktır. Fakat öyle olmamış, tam aksine, son derece sistemli ve düzenli bir evren ortaya çıkmıştır. Bu rastgele dağılan maddenin evrenin belirli noktalarında birikip galaksileri, yıldızları ve yıldız sistemlerini oluşturması bilim adamlarının benzetmesiyle, "bir buğday ambarına atılan el bombasının, buğdayları toplayıp, düzenli balyalara sarıp üst üste istiflemesi" kadar hatta bundan çok daha "olağanüstü" bir durumdur.

Big Bang teorisine uzun yıllar karşı çıkmış olan Prof. Fred Hoyle, bu durum karşısında duyduğu şaşkınlığı şöyle ifade eder:

Big Bang teorisi evrenin tek ve büyük bir patlama ile başladığını kabul eder. Ama bildiğimiz gibi patlamalar maddeyi dağıtır ve düzensizleştirirler. Oysa Big Bang çok gizemli bir biçimde bunun tam aksi bir etki meydana getirmiştir: Maddeyi birbiriyle birleşecek ve galaksileri oluşturacak hale getirmiştir.

Elbette ki evrenin tüm maddesini içeren böyle muazzam bir patlamadan sonra bu derece hassas dengeler üzerine kurulu bir sistemin ve düzenin oluşması ancak "mucize" tanımıyla açıklanabilir. Astrofizikçi Alan Sandage da bu gerçeği şöyle ifade etmektedir:

Böyle bir düzenin kaostan gelmiş olduğunu oldukça imkansız buluyorum. Tanrı'nın varlığı benim için bir sırdır, fakat varlık mucizesinin de tek açıklamasıdır.
Bilim adamlarının da ifade ettiği gibi, bir patlama ile birlikte atomların en uygun şekillerde biraraya gelmeleri, sonsuz düzenlilikteki evreni, evrenin içindeki milyarlarca yıldız barındıran milyarlarca galaksiyi, trilyonlarca gök cisimleri arasındaki hiçbir aksaklık barındırmayan dengeyi oluşturması büyük bir mucizedir. Bu mucizeyi gerçekleştiren ve bizlere gösteren sonsuz kudret sahibi Allah'tır:

Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi,
ingiltere'de epey meşhur bir porno filmin adıdır.
ingilizlerin 'onunla seviştim' demek yerine 'ı banged her' demeleri ününü kanıtlıyor filmin.
bu teoriyi okuduktan sonra akla hemen su soru gelir: "tamam onceden cekirdek halinde bir toptu ( ne demekse), bir seklide patladi. muthis bir hizla genislemeye basladi. hala da yayiliyor. peki ulasmadigi yerlerde ne var?" bu soruya bir aciklama getirmis mi stephen hawking? yaa işte böyle çürütürüm tezi.

(bkz: kendini alim zanneden cahil adam)
kuşadası'ndaki tek rock bar 15 haziranda açılır 15 ekimde kapanır.bira olarak tuborg içilebilen bir yer.ses sistemi çok iyi değil.ayrıca dekorda yuvarlak aynalar kullanılmış.
...ve Tanri sıkılmıştı. o kadar sıkılmştı ki sıkıntıdan patlamıştı. buna big bang denir.
bilim adamlarınca reddedilmeye başlanılan teoridir. çünkü teoriye göre büyük bir sıkışık kütlenin patlaması sonucu evrenin oluştuğu iddia edilmektedir. ancak patlamanın merkezi saptanamamaktadır, zira galaksiler farklı yönlere farklı hızlarla ilerlemektedir. bu da teoriyi anlamsız kılar.
edit: eksi verilecek bir entry değildir bu, yaptığın da ancak ve ancak dombililiktir.
bazı allahsız biliminsanlarının hacı bak şimdi yoğun gaz sıkışması vardı aniden kıvılcım çaktı kütlenin eşkali değişti gibisinden iddia ettikleri gudik teoridir. bu mantıksızlığın yanında zamanının çoğusunu mağarada geçiren bir insanın allah'la konuştum öyle bişey yok demesi bana kısmen daha mantıklı gelmektedir.
kainatın saf enerjiden oluştuğunu öne süren teori. einstein'ın e = mc2 (enerji ile madde arasındaki bağıntı) formülü ile doğruluğu ispatlanmıştır -ki bu formülün doğruluğu da ispatlanmıştır.
yaz aylarında (yamulmuyorsam ağustosta) bu patlama teoreminin deneyi yapılacak. isviçrede gerçekleşecek bu deneyde iki proton hızlandırıcılar tarafından ışık hızına yakın bir hıza ulaştırılacak ve çarpıştırılacak. abd bilim adamları bu deneye kara delik oluşturur sebebiyle karşı çıkmakta ama isviçreli bilim adamları ''biz tüm hesaplarımızı yaptık, hiç bir sorun olmayacak'' şeklinde cevap vermektedirler. haydi hayırlısı.
Nintendo DS için aksesuar üreten bir firma.
10 eylül 2008 tarihinde bu patlamaya benzer bir sunî patlama gerçekleştirilecekmiş. CERN 'de gerçekleştirilecek olan bu deney sonucunda dünyayı yutabilecek mini kara delikler oluşabilirmiş.

--spoiler--
http://milliyet.com.tr/Ya...tlamaya%209%20gun%20kaldi
--spoiler--
beni tedirgin eden ve yapılmamasını istediğim olay.

(bkz: hüüf içim daraldı bee)
(bkz: aihm e giderim aaa)
gün itibariyle gerçekleştirilecek deneydir.

isviçre ile fransa sınırı arasında bulunan cern labaratuarında gerçekleştirilecektir.

merakla çıkacak olan sonucu bekliyoruz.
(bkz: olsada kurtulsak)
(bkz: hayattan bıkmak)
türkiye'nin cern ' e tam üye olmaması ve ısparta'da ölen öncü 6 bilimsel beyinler nedeniyle sadece gözlemci olmasıyla sonuçlanan , belkide dünyanın başlangıcını öğrenmeye çalışırken kıyameti getirebilecek , uzayda hayat var mı sorusundan daha heyecanlı ve tehlikeli olan araştırmadır.

edit: (bkz: engin arık)
mustafa akyol- 17.09.2008-star gazetesi
http://www.stargazete.com...nden-sakininiz-128475.htm

"isviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırma Kurumu CERN'de geçen hafta başlatılan ve dünyada epey yankı uyandıran deney, kuşkusuz önemli. Ama tüm evreni var etmiş olan Big Bang'in (Büyük Patlama'nın) yanında, bu minik tekrarının esamesi bile okunmaz. Ve, hazır söz açılmışken, Big Bang hakkında bir şeyler dememek de olmaz.

Bilim dünyasına 1930'lı yıllarda girdi Big Bang teorisi. isim babası ise, aslında bu lafı teoriyle alay etmek için ortaya atan ingiliz astronom Fred Hoyle idi. Hoyle, bir ateist ve materyalist (maddeci) idi. inandığı felsefe, evrenin bir başlangıç anına sahip olmamasını gerektiriyordu. Çünkü ilahi dinlere göre Allah ezeli ve ebedidir; materyalizme göre ise madde.

Ama Hoyle'un sevmediği Big Bang, üstüste gelen destekleyici verilerle sonunda fizik dünyasında hakim teori oldu. Hala da öyle. Bu teori uyarınca, içinde var olduğumuz evren, 15 ila 17 milyar yıl önce bir patlama ile yokluktan var hale geldi. Sadece madde değil, zaman da sıfırdan başladı.

Peki Big Bang'den önce ne vardı? Bu soruya bilimin verebileceği bir cevap yok, çünkü bilimin gücü sadece fiziksel dünyayı incelemeye yetiyor. Onun ötesine eli ulaşamıyor. Ancak bu, söz konusu soruyu anlamsız kılmıyor. Aksine, bununla birlikte, bilim, fizik ötesine (metafiziğe) bir kapı açmış oluyor. Bu yüzden Big Bang'den yola çıkan pek çok fizikçinin yaratılış kavramına ve Allah'ın varlığına ulaştığı bir sır değil.

Ancak Big Bangin ateizmi zora sokan ve teizmi (Allah inancını) güçlendiren yönü, önce ne vardı sorusuyla sınırlı değil. Daha da garip bir şey var bu patlamada: Patlama sonrasında ortaya çıkan evrenin düzenliliği&.

Bunu anlamak için önce Big Bangden bugünkü evrene varan sürece değinmek gerek. Fizikçilere göre bu patlama sonrasında ortaya çıkan ilk şeyler, atom altı parçacıklar’dı. Yani o ilk anlarında, evren atomdan çok daha küçük parçacıklardan ibaretti ki, buna radyasyon da diyebilirsiniz.

Garip olan şu: Başta sadece radyasyondan ibaret olan madde, nasıl oldu da ‘organize olup atomu oluşturdu? Oluşan ilk atom olan hidrojen, sonra nasıl oldu da helyumu, oksijeni, karbonu ve giderek demir gibi ağır elementleri meydana getirdi?

Bu çok önemli, çünkü eğer evren radyasyondan ibaret kalsaydı, bırakın katı cisimleri, gazlar bile var olmaz, yıldızlar, gezegenler, taşlar, topraklar hiçbir şekilde oluşamazdı. Siz ve ben de asla var olamazdık.

Kuşkusuz başlangıçtaki radyasyonun katı maddeye doğru bir evrim geçirmesi, büyüyle olmadı. Evrenin yine ilk anlarında ortaya çıkan dört temel kuvvetin üçü (güçlü nükleer, zayıf nükleer ve elektromanyetik kuvvet), atom altı parçacıkları atomlara dönüştürdü. (Dördüncü kuvvet olan yerçekimi, çok sonra devreye girecekti.)

Şimdi, bakın, burada meselenin püf noktasına gelmiş bulunuyoruz. Ve bu da, 1970lerde, Cambridge Üniversitesinden teorik astrofizikçi Brandon Carterın sorusuyla doğdu: Evreni düzenleyen bu temel kuvvetlerin şiddeti biraz daha farklı olsaydı, ne olurdu? Bu soru üzerine hesaplara girişen Carter ve diğer bilim adamları vardıkları sonuçlara epey şaşırdılar. Çünkü fark ettiler ki evrenin temel kuvvetlerinin herhangi birisi biraz bile farklı bir değerde olsaydı, atom oluşmayacak ve radyasyon sonsuza kadar hüküm sürecekti.

Hesaplar ilerledikçe pek çok fizikçi evrende bir insancı ilke (Anthropic Principle) olduğu, yani evrenin fiziksel kanunlarının, insan yaşamına izin verecek bir hassas (fine tuning) ile belirlendiği kanısına vardı. Bilim yazarları Augros ve Stancui şöyle diyordu: Kopernikin gösterdiği gibi, evrenin fiziksel merkezinde değiliz. Ama galiba evrenin AMACININ merkezindeyiz.

Bu amacı kimin belirlediğini soran pek çok fizikçi de, buradan Yaratıcıya varmakta zorlanmıyor.

NOT: Bu konuyu merak edenlere, Dr. Caner Taslaman'ın Big Bang ve Tanrı adlı titiz çalışmasını tavsiye ederim."
(bkz: big bang a selam bangbros a devam)
klasik bilimadamı mantığıyla meraklarından çıldırdıkları ve o mastürbatif akademisyen egolarını tatmin etmek için bir süre önce cern'de hemen sonrasında oluşabilecek durumların incelendiği hadise.
string teorisi ile bir değil bir çok big bang olmuş olabileceğine dair savlar geliştirilmiş. membranların farklı noktalardan tokuşması falan.

ya o kadar kocaman ki hangi birine baksın adamoğlu..