beyaz konuk varsa izlenir, okan her halükarda izlenir.
beyaz sıkıcıdır okan eğlenceli.
beyaz ciddi birşey konuşsa bayar okan baymaz, dinletir.
beyaz programına ne yapsada hakimiyet sağlıyamıyor okan her defa kontrollü.
beyaz ben ahlaklıyım çok iyiyim beni daha çok sevin triplerinde, okan neysem oyum derdinde.
beyaz yalaka okan dürüsttür.
beyaz saçmaladığı zamanları anlamaz ama okan saçmaladında çok saçma birşey yapacağız der.
beyaz çok iyiyim, yardımseverim gibi gözükmeye çalışır ama ben okan'ı tanırım onun iyilikleri saklıdır.
beyaz şirinlikleriyle kendini sevdirmeye çalışır okan her hareketiyle kendini sevdirir.
okan kültürdür, akıldır beyaz sadece tebessümdür.
beyaz kasılır, utanır, rahat olmaz okan daha rahattır.
beyaz terbiyeliyim numaralarıyla kendini sevdirmeye çalışır ama okan beni sevin gibi bir derdi yoktur.
beyaz gelip geçici bir kankadır okan ise ömür boyu süren bir dosttur.
beyaz televizyondaki gibi değil havalıdır okan ise görüldüğünün aksine daha saygılı ve iyi biridir.
beyaz kendini zorla televizyondan sevdirmeye çalışır okan ise yakınındaki insanlara kendini sevdirir.
beyaz programında zoraki cümleler kurmaya çalışır kontrolü bırakır okan ise tam bu iş için yaratılmıştır.
beyaz hep aynıdır hiç değişmez okan sürekli kendini yeniler.
beyaz hep ezbere gider okan ise öncüdür.
beyaz klasik okan ise yaratıcıdır.
beyaz hep televizyonda yardım şeylerine el atmak ister ama okan televizyonun dışında iyi işler yapar.
beyaz ahlaklıyım, iyiyim numaralarını mallara yedirir okan'ın öyle bir derdi yoktur.
beyaz yakından tanınmaya başlandığında sevilmez okan bilakis yakından daha çok sevilir.
boklamaya geçmeden önce azıcık empati gereken kıyaslama.

sen kameralar sana dönükken titremeden düzgün 2-3 espri yapabiliyorsan, eşekler gibi para kazandığın halde götü boklu magazincilerin uydurduğu saçma haberler dışında habere konu olmadıysan, işi, aşkı, zevki gönlünce yaşayabiliyorsan buyur bokla.

yoksa siktiret derim. ağzını yorarsın en fazla.

her ikisi de konumlarının en güzel insanlarıdır. hep orada olurlar umarım, dilerim.
her nedense, beyaz'ı bodrum'da bi gece kulübünde elinde içkisiyle ritim tutan, eğlenen biri olarak, okan'ı ise istiklal'in arka sokaklarındaki ucuz, boş ve karanlık bir barda yalnız başına birası ve sigarasıyla düşünüyorum.
beyazıt öztürk bir numara dır, okan bayülgen de bir numara yoktur.
okan'ı herkes anlamaz ama beyaz'ı anlar. bence en önemli fark budur.
beyazıt öztürk yakışıklıdır, okan bayülgen değildir.
beyazıt öztürk sempatiktir, okan bayülgen değildir.
beyazıt öztürk güldürür, okan bayülgen yapamaz.
beyazıt öztürk iyi rol yapamaz, okan bayülgen iyi rol yapar, başrol de oynar.
uçurum farkıyla okan.
beyaz pot kırar, gaf yapar kendisine güler ama okan başkasına gaf yaptırır ona güler.
her halükarda jay leno dur.
- vermek zorunda olsan, okan'a mı veridin, beyaz'a mı veridin?
+ s.ktir git lan!
- okan mı, beyaz mı? söyle bi şey abi
telefonla bağlandığı konuklarının karşısında dahi önünü ilikleyen, saçmaladığında bunun farkına herkesten önce varabilen, baktıkça insanın içini açan güzel bir yüze sahip olan, sağda solda sevgililerinden tokat yemeyen, otuzuncu meridyenden daha doğusu ile de iletişim kurabilen beyazit öztürk ile ekranda çığlıklar atmayı farklılık sanan, ukalalığı gün geçtikçe daha çekilmez duruma gelen, popülaritesi aşağıladığı izleyici sayısıyla yükselen, bütün bu ciddiyetsizlikleri gösterinin olmazsa olmazlarıymış gibi göstermeye çalışan okan bayülgen'in karşılaştırılmasıdır.
beyazıt öztürk messidir, okan bayülgen ise cristiano ronaldo.
öğretme yeneteneği okan bayülgende fazla iken beyazda güldürme yeteneği fazladır. ancak işleri şovmenlik ve güldürmek olduğu için beyaz bir adım öndedir kanımca.
okan bayülgen'de karşısındakini g.t etme takıntısı vardır, beyaz sabırlı ve hoşgörülüdür.