bugün

çok fena olmuş. çook sert * asıl ben fena oldum. yüzüne. dudağına. yanağına gözlerine. saçlarına. ki vücuduna bacaklarına. memeleri bi dakka bu değil göğüs o evet ona. ve evet sanırım alayının alayına bayıldım. hasta oldum. jest oldum vallahi mest oldum. kız seni alan yaşadı diyor ya mustafa sandal. bittim eridim resmen. konuştuğum hatun işte bu. işte bu dedim. duygularını bildiğim düşüncelerini yediğim, ruhunu çözümlemeye çalıştığım kadın bu kadın dedim seni gördükten sonra.
Biri şu başlığı kapatabilir mi cidden uzun uzun Yazdığınız şeyleri ne o ne de başka biri zahmet edip okumuyor hayır size yazık be.
“Kulüpte bir gece şiir okumuştun hani.! Hatırladın mı…? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl da titremişti. Hey.! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum. O gece… Senin seneler sonra bile olsa, yanıp tutuştuğunu anlamıştım. Bedri’nin ruhuna, insanüstü bir gücün acıyıp, o’na güç vermesi için dua etmiştim. Ruhu’nun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah, sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan mutluluk duyabilmeni sağlasın.” Bedri rahmi eyüpoğlu. ( o yazmasaymış ben yazarmışım)
işin en kötü tarafı da şunu bilmektir ki :

"bunu okuyacak bir "o" bile yok hayatımda..."

işte yalnızlık böyle bir şey.
bi' çay mı içsek...
okuma. hiç birini okuma. çok utanırım ki sonra.
https://www.youtube.com/watch?v=8-ax-pBDYnI
oku bakayım?
let me kiss you.
babam bunları okuyorsa boku yedim.
o değilde ilk defa mail ile - gmail- hatun kaldırıyorum. lütfen kızma bu cümleme. hem hatun dediğime. hem kaldırma olayına. yıl olmuş 2015 hep benim yüzümden. bu kadar teknolojik alet kullanan ben. ayrıca coder olmam, da başka bir boyutu. bunu sözlüğe yazasım geldi yaaa. anı olarak kalır hem.
Ben sevmeyi seçtim, sevildiğim de hissedemedim, ve hatta belki de değerini hiç bilemedim. ben sadece sevdiğim de anladım aşkı sevdayı, sevmek öğretti bana acı yı, sevinci, istemeyi, özlenmeyi, ve hatta kederi. sevdim, içten sevdim, derinden sevdim. Sessizce sevdim, fısıldayaraktan. Sen hiç bilemessin ne çok sevdim. Belki, zamanı gelince, bir gün sanada söylerim biricik sevdiğim.
senin arkandan gelen, hemcinsiyle bir arada dururken senin sıfırla bir araya gelmene tahammül edemiyorum niyeyse.
senden öncekinin o kıvrımlı hatları ise sinirimi bozuyor.
iki basamaklı sayıların en küçüğü olman ve bunu bir paye olarak taşıman bir nebze olsun rahatlatıyor beni.
sınırsın bir basamaklılarla. gurur duymalısın demiyorum ama yanına gelen sıfırın ezikliğini yaşayan diğerleri gibi de değilsin.

yirmi, otuz, kırk ya da elli seni kıskanıyor bile olabilir. kimbilir?

hem onar onar ritmik sayma da seninle başlamıyor mu? dert edilecek bir yerde değil gibisin sanki.

bir şeyin başlangıcı olmayı becerebilmişsin en azından. ben de o da yok.

yarın ki matematik dersinde görüşürüz. senden ve diğer onluklardan bahsedicem çünkü.
görsel
görsel
Sen de beni öp.
içime dahi sığmayacak acılarla doluyum. Yanlış yaptın. Hem sırtım hem kalbim acıyor. Haksız yere yargılandım, suçlandım ben. Bunu yazmam gerek çünkü artık içimde tutamiyorum, tuttukca daha da büyüyor içimde bu acı nefes dahi aldirmiyor. Ben tüm samimiyetimle hislerimle geldim sana. Keşke sende öyle gelebilseydin bana. Bunları yazdıktan sonra bitirecegim herseyi hiçbişey olmamış gibi devam edeceğim hayatıma. Keşke hersey farklı olsaydı. Keşke ona inanmak yerine beni seçseydin. O zaman herseyi ispat ederdim sana. Umarım birgün onu tanıyıp da pişman olursun anlarsın belki o zaman beni. Eğer birgün herseyi anlarsan gel.. kapım her daim açık olacak sana. Mutlu ol hayatın boyunca, kimse seni üzmesin tek dileğim o. Kendine iyi bak..
sen ne iğrenç bir şeymişsin.
gözüm senden başkasını görmüyor deyip yalnız seni istiyorum deyip aynı zamanda başkalarına yazmak açık kapı bırakmak da neyin nesi.
ama hayır asla aptal olan sen değilsin. sana inanmamla, seninle hayal kurmamla, sana vakit harcamamla aptal olan benim hem de alasıym kim bilir daha başka kimleri kandırıyorsun. ah benim aptal kafam.
teşekkür ederim ama. biraz daha büyüttün beni. inanamamanın güvenmememnin haklılığını bir de sen gösterdin. yazıklar falan değil helal olsun sana, çok iyi iş çıkardın.
Bir suçlu gibi baktın...Annesinden köşe bucak kaçan, yaramazlık yaptığı için annesinin kendini sevmeyeceğini zanneden bir çocuk gibi...Ben seni affetmeye hazır olduğumda ise kaçtın, sarılmak istedigin halde belki de...
Ama gitmek var şu dünyada...istemeden,seçmeden, düşünmeden gitmek...kabullenerek gitmeyi;ama diğer her şeye aykırı olarak gitmek!

Ben sarılmak isterdim onca zamandan sonra, sen kaçtın!
o'na yazacak cesareti bulamayan yazar beyanıdır.
özgüvenli birinin kalemine "ben bu yazıyı sana yazdım" şeklinde yansıyacaktır.
ayrıca bana mail de atmadın hiç. mailni kontrol et ara da demiştin, çok önceden. mailimi hayatımda hiç kontrol etmediğim kadar kontrol ettim sen yokken. ama gelen bir şey olmadı. mail falan atmadın gelmedi yani. bir mail geldi, sevindim sensin diye. penis büyütücü ile ilgili mail geldi. bi kez daha sigara yaktım. sonra açtım bunu, ne zamandır dinlemiyordum, the funeral of hearts. sonra bir kaç kez daha sigara yaktım.

evet biliyorum numaran var. evet ordan aramadım işte. aramadım. evet belki de hep benim yüzümden. seni çok özledim
seni ilk gördüğüm günden beri hayvanlar gibi seviyorum.

alışık değilim ben sevgilere,aşklara...

nasıl oldu bilmiyorum seni görünce değiştim ben..

neden bilmiyorum neden sen?
okuyor he lükse bak. okuma lan.
o zaman hiç bir şey denemez. Denebilecek olsa zaten bir yolunu bulur, gidilir ona denilirdi öyle değil mi? Boş bırakılması gereken başlık.
Birşeyler yaşamak istiyor gibi görünebilirim şayet bunların hepsi sen eşittir ben felsefesinden.
senin ben ağzına sıçam.