bugün

Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan bir günahı
Seni sevdiğim kadar.

Geçti, istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni.
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar ?
"ah sevgilim aramızda bir iğne
beni sana dikiyor"

-gonca özmen
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum.
Kalenin dibi mersin,

Bekledim yarim gelsin,

Beklemekten usandım,

Allah belanı versin *

BY KEMAL SUNAL
(bkz: su kasidesi)
(bkz: fuzuli)

\"Dest-busı arzusiyle ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su\"

Demek istediği; eğer olur da sevdiceğimin dudaklarını öpemeden ölürsem a dostlar, mezar toprağımdan bir bardak yaptırın, ki sevdiceğim o bardaktan su içinde dudakları bardağa değsin, ben de onu öpmüş sayılayım.

Ayrıca;
(bkz: nedim)

“Güllü dîbâ giydin ammâ korkarım âzâr eder
Nâzenînim sâye-i hâr-ı gül-i dîbâ seni”

Burada Nedim ise, sevgilisine şöyle sesleniyor;

Sen gül desenli elbise giydin lakin ben elbisendeki gülün dikeni senin canını yakar diye korkuyorum.

Ek olarak;
(bkz: cahit sıtkı tarancı)

“desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor.”
körsem,
Senden gayrısına yoksam,      
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
Hadi gel,
ay karanlık...
(bkz: ahmed arif)
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
Iyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni gorebilesin
Fedakarliğimi anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşiyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacagız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
Içimden bir şey :
belki diyor.

Nazım Hikmet Ran
Ahmed Arif'şn Leyla Erbil'e yazdığı tüm şiirleri buraya yazamayabiliriz ama, dimi?
Almış beni albızlar.
Gönlümde yaran sızlar.
Kurban sana atsızlar.
Ay yüzlü güzel konçuy.
"...seni kucağıma alıyorum
tarifsiz uzuyor bacakların..."

(bkz: san)

"...günler geceler geçmiş kaç tane hiç anlamadan
vücudum seni özlemiş hayal etmiş hiç durmadan
doğru yanlış hiç anlamam
ruhumu sana sattığımdan..."

(bkz: ruhun sarışın)
"iyi geceler canım" derdin
Gecenin iyi olmasından çok
Canın olma düşüncesi
Yeşerir dururdu içimde.

Özdemir asaf.
annenin yavrusuna olan şefkattir aşk.

görsel
Bence sarılalım...
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti.
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise.
vay ki gençtim;
ölümle paslanmış buldum sesimi.

(bkz: ismet özel)
(bkz: Münacaat)
Ama sen hastaydın Milena hasta bir adamı sevecek kadar hastaydın.
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

Ümit yaşar oğuzcan-sevi şiiri
özdemir asaf iyi anlatmış bu durumu aşk şiirinde.

en kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Size fena şeyler söyleyebilir miyim?.. Sizi sevdiğimi, deli gibi, ölecek gibi sevdiğimi söylemek fena bir şey mi?
aşk yaşanır anlatılmaz .
Ne anlatayım aşktan yana
her gönülde bir yangın
ama benimki
orman yangını..
gözlerimin içinde senin yansıman olsun istiyorum.
(bkz: Aşk bu kızıl ötesi yaralı müzesi hareket edemem)
" Sen ol da ister yar ol ister yara
lütfun da başım üstüne kahrın da".
Sen bana bakma,
Ben senin baktığın yönde olurum.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin...