bugün

tv'yi açtığımda matmazel ve beşiri birbirlerine sarılırken gördüğüm ve yok artık dediğim dizi. meğer beşir veda ediyormuş. neyse ki matmazel hala bizim matmazel. ayrıca salak beşir'in gider ayak ortalığı karıştırmak varken bir moron gibi çekip gittiği dizi. iyi bok yedin beşir, cemile'den başka ağlayanın olmadı lan. cemile üzülme kızım sende karşına nice ofisboylar, kapıcılar çıkar açılır kısmetin.
-spoiler-

ziyagil ailesinin ailecek tatile çıkması ne pis bişeymiş lan. arabada hep bir ağızdan şarkı söylemeler, "baltalar elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz ormana hey ormana" tadında bir atmosfer.. hele o eblek aile tablosu içerisinde feci sırıtmakta olan oynak bihter'i gördükçe, iyice tiksindim şu ziyagillerden.
ayrıca şarkı söyleyen bülent'i gördüm göreli, bu çocuğun zeka gelişimi konusunda ciddi şüphelerim var artık.

-spoiler-
bu haftaki bölümünde bihter'in yeğen sevdasından vazgeçmeyerek, gıllicik yeğenine de yakışıklı aşkım diyerek sabinin kafasını karıştırdığı dizi.
arabada ailenin tüm bireylerinin ingilizce şarkı söyleyebildiklerine şahit olduğumuz dizi...
artık beşir'in gerçek bir loser olduğuna can-ı gönülden inanıyorum.

tam da, behlül andavalının amca-bankın katkılarıyla aldığı son model arabalarını ileri geri park edip, yıkamak ve platonik aşk buhranlarına girmek dışında bir işe yarayacağını zannetmiştik ki ümitlerimiz fos çıktı. adam oluyor bizim angut beşir, sex tape'i ednan'a falan gönderiyor demiştik, adam gemilere binip kaçtı sonunda.

nihal leylası da iyice açılıp saçılmaya başlamış gördüğümüz kadarıyla. bu akşam giydiği göğüs dekolteli askılı bluz belli ki profesyonel kaşar firdevs'in önerisi. kızının (bihter) memeleri olmadığını bilen firdevs, küçük nihal'in artılarını ön plana çıkarıp, behlül'ün hormonlarını etkilemeye çalışıyor olsa gerek. bu arada bihter de hala o diz üstü çizmelerini çıkarmamış. sırtın göte kadar açılabilmesine olanak sağlayan sıcaklığın mevcut olduğu bir evde o çizmeleri giymek insanı böyle agresif yapıyor işte.

son olarak, bizim "doruk" hala ortalıkta yok. peyker bir de utanmadan "doruk u neden getirmedin?" sorusuna, "ayol bir hafta da rahat ediyim" yanıtını veriyor. bak yaaa... ulan çocuk mocuk yok ki ortada. yaptığın tek şey bihter'le dedikodu, galeride sosyetiklerle toplantı, kaynananı teselli etmek, bir de haftasonları çiftlik ziyareti. doruk mu kaldı allasen. eskiden bir doruk vardı, senin çocuğundu, bildin mi?
dün akşamki bölümde matmazel ve beşir'in vedalaşma sahnesi o kadar abartılı olmuştur ki, bir an birbirlerine ilan-ı aşk ettiler sanıp korktum. ayrıca ahsen hala'nın, matmazel ile telefonda konuşurken, konuşmanın tam ortasında "siz nasılsınız" diye bağırmasıyla yarmış dizidir. * *
behlül'ün firdevs hanımı da düdüklemesine az kalmış dizi.
bir dükkanın camında " Bihter yüzüğü gelmiştir" cümlesini okumama sebep olan dizidir. insanların sırf dizideki bir karakterde gördüğü için bu yüzüğü alacağını düşününce tv'nin insan üzerinde ki yönlendirme etkisinden iyice korkmama neden olmuştur.
gittikçe cılkı çıkan tv dizisi. biri şu ednan a söylese de ekşın başlasa artık.
bihter karakterinin ilerleyen zaman içinde intihar edeceği tv dizisi.
beşir gittikten sonra ev halkının bülent hariç olayı fazla sallamamaya çalışma çabaları, burakın şu beşiri durumları sinir bozucuydu. ulan adam erkekliğin kralını yaparak gitti evden ruhsuzlar insan 2 satır ağlar.
evdeki hizmetkarlara fena halde acıma gereği duyduğum dizi.

bunlar doğduklarından beri, yalı ahalisinden başka insan görüp, onlarla temasa geçmemişler. yalı dışında başka bir hayatları yok. bihter, ednan, nihal, behlül'ün hayatını da onlar yaşıyor sanki.

beşir, hayatında başka bir kız görmemiş, sonunda bir nihal takıntısı oluşmuş.
cemile, hayatında başka bir erkek görmemiş, beşir'e takmış kafayı.
matmazel de o eve geldi geleli, başka erkek görmemiş, ednan manyağı olmuş.
nihal de, evdeki beşir'i değil, behlül'ü görmüş, yıllardan beri ona vermek istiyor.
bence adnan da bihter'den başka kadın yok zannediyor. hadi hayırlısı.
Senaryo uyarlamasıyla türk televizyon tarihinin ilk dizisi olma özelliğini kazanan Halit Ziya Uşaklıgil romanı.
halit ziyanın bu klasiğini bu şekilde lanse eden iğrenç dizi. bu romanı okumayan bu kitap hakkında ne düşünecek bu diziyi izledikten sonra. zaten artık kitap okumayan gençlerin sayısı tavan yapmışken aşk-ı memnu yaprak dökümü gibi dizilerle daha da soğutmayın lütfen. ilgililere sesleniyoruz.
artık iyiden iyiye brezilya dizisi kıvamı almış olan, izlenicekse sırf eli yüzü düzgün 3-5 hatun kişi uğruna izlenmesi gereken dizidir. yıllar sonra aynı dizi hatırlamayan bünyelere isimler değiştirilip brezilya dizisi olarak lanse edilebilir. bihter = soledat, adnan = juan pablo vb. dizinin türk yapımı olduğunu ele veren tek şey arabaların plakaları ve istanbul boğazı olacaktır.
bülent'in her bölümde 10 defa odasından fırlayıp "behlüüüüüh hadi yeni aldığım oyunu oynayalım!" diye ısrar etmesi insanın cinlerini tepesine çıkarıyor. bu çocuğun play station, internet ve behlül dışında bir hayatı yok mu lan? kendi yaşında bir arkadaşı yok mu mesela? 45 yaşındaki matmazel'le telefonda falan dertleşiyor bacak kadar velet. ne asosyal bir aile modeli bu be. biraz ilgilenin şu çocukla lan.
kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan dizi.
deniz adnana, adnan bihtere, behlül bihtere, nihal behlüle, beşir nihale, sonra hepsi bihtere*
dıdı dın dın dıdı dın dın dırı dırı dııı dırı dırırı rıııı rıı rıı. (bkz: aşk-ı memnu action müziği)

53. bölüm fragmanı itibariyle behlül'ün şu sözlerine tanık olmaktayız :

" bir tarafta masum aşkıyla beni ezen nihal var, bi tarafta güveniyle ezen amcam var, bi tarafta sen, günahımız" . uu vicdan azabı, günah falan? kesin burda bir günah gibi girer arka fonda. vee tam bu esnada behlül yine ağlamaktadır.

sonra,

bihterin serada heryeri birbirine kattığı sahne. bir anda dışarıya dogru kafasını uzatacak birinin onu farkettigini görecek. hoop alttan aşk-ı memnu action müziği devreye girecek ve 53. bölüm sonu.

her hafta aynı be sözlük..

izliyorum, kaçırmam.
Halit ziyanın kemiklerini sızlatan suyu iyiden iyiye çkmış dizi.
bu diziyi 15 dakika izlemişliğim var.
bi arkadaş bağımlısı gibi bi durumdaydı bu dizi için. yine yayınladığı bir akşam beraber olduğumuz akşama denk geldi ve "ayy aşk-ı memnu var izleyelim mi noğğluurr" deyince kıramadım ve izlemeye başladık. 15 dakika izledik ve o muhteşem ve vazgeçilmez reklam arası giriverdi. ohh dedim, kurtulduk. o arada arkadaşım dizi karakterlerini anlatmaya başladı, dinlemedim tabi. gördüğüm bana yetmişti. kimin eli kimin cebinde belli değil, toplumsal bi bozulma, ilişkilerin temelini aşk-iyilik değil çıkar oluşturuyor... dedim ki, "ya sen gerizekalı mısın bu gibi şeyleri izliyorsun? bu diziler insanları aptal ediyor?"
suratı asıldı tabi. sevdiğini falan söyledi, daha bir şey demedim. dizinin devamını izledi ama ben orda değildim. başka bi şeylerle uğraştım dizi bitene kadar. o arada düşündüm ona söylediklerimi.

dedim ki kendi kendime,
"ulan asıl gerizekalı sensin! başkalarının düşüncelerini kendin gibi olması gerektiğini zannettiğin, beğenilerini yönlendirmeye çalıştığın için gerizekalısın! bireysel farklılıkları görmezden gelip, düşüncelerini-beğenilerini yargılayacak kadar aptalsın."
ben de cevaben dedim ki yine kendime, evet ben tüm bu sebeplerden aptallık ettim.
o gün bu gündür, insanların beğenileri için onları yargılamıyorum. herkes kendine güzel olanı benimser, başkasının beğenisini kabul etmek birey olmaktan uzaklaştırır kişiyi.
anne ben dersimi aldım!
bazı soruların sorulması gereken dizi.mesela;

1- neden behlül ile bihter sevişirken özellikle cam kenarını tercih ediyorlar.dışardan biri geçerse aman bizi görsün eksik olmasın falan diye mi düşünüyorlar?
bihter'in geceliği inanılmaz seksiydi fakat boyu 1.50 olduğu için dizaltı müsamere elbisesi gibi durmuş beren saatte. aynı geceliği peyker'de görmek isteriz.
dizinin en başından beri savunduğum ''en sonunda süleyman efendi herkese kayacak'' düşüncesinin derinden derine bize hissettirilmeden gerçekleştiğinin az önceki replikten anlaşıldığı dizi. ednan bey süleyman efendi'ye az önce ''bugün elleme beni'' demiştir.

edit: zannedersem eksileyen arkdaş da süleyman efendiden nasibini almış, trenin vagonlarından olmuştur. yazıktır günahtır.
topunun kafasına keleşi* dayamak istediğimi dizidir. özellikle nihali canlandıran kızcağıza. ne giyinebiliyor, ne de saçına başına bir şekil verebiliyor. * kafasını göğüslerinin arasına sıkıştırıp intihar etmeli ya da .
güncel Önemli Başlıklar