bugün

erkek için dönüm noktası olan bir bitiştir. artık gönül rahatlığıyla iş kurabilir, evlenebilir. asıl askerlik şimdi başlıyor esprilerine maruz kalır bu surecteki er kişi. bazıları için işsiz kalmak anlamına da gelebilir *. veya yeni bir hayatın, dönemin başlangıcıda olabilir. bi sik değişmeyedebilir. sonuc olarak güzel bir şeydir.
anaya, babaya, yara ulaşacak olmanın yarattığı belli belirsiz bir tebessümle, elinde valiz kışlanın kapısından çıkılan andır. "bitti lan, harbi bitti" dersiniz sırıtarak, ilk cümleniz bu ya da buna benzer birşey olur. çünkü askerdeyken, hiç bitmeyecekmiş gibi gelir size. minibüse binersiniz en uzun "çarşı izninizi" kullanmak üzere...
Bir erkeğin başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir. Askerlik biter yük kalkar kalkmasına ama asıl mesele bundan sonra başlar. Artık önünüzde engel yok kalmamıştır ve ana, baba, akraba çevresi etrafınızı sarmıştır. Sizin için biçilen hayatı yaşamanız için kolları sıvamış beklerler. Önce bi iş bulnur arkasından hemen bi düğün... ve bütün bunlar yaşanırken sen renkli renkli rüyalar gördüğünü düşünürsün. Uyandığında herşey için çok geçtir. Sonra dönüp arkana baktığında "askere giden adam olur gelir" yaftasıyla önce beynini uyuşturduklarını anlarsın. Ve işte bundandır ki askerden dönünce seninde aynı duruma düşmen için can atan insanlar kendilerince meşru bir hava kazandırırlar bu ruhsal çöküntü dönemine.
(bkz: Asıl askerlik şimdi başlıyor)*
insan'ın aileden birine komutanım diye hitap etmekten kurtulduğu ana denk gelir.
özellikle güneydoğu'da ateş hattında yapanlar için hayatın yeniden başlaması demektir.
erkek adama 1 günlük yapay mutluluk yaşatan hadisedir. ikinci gün yeni hayata merhaba dersiniz ve herşey düşündüğünüzden daha zor olur...
eve ilk geldiğiniz gün çalan telefonu 'askeri gazino' diye açabilirsiniz.
askerliği nasıl ve hangi şartlarda yaptığınıza göre değişen bir durumdur. bazıları deli gibi sevinir bazılarıysa bu bitişe inanamayarak bir boluk duygusuna kapılır ilk anda. terhis olduğum kışla dağlık bir bölgedeydi ve dize kadar karlı bir şubat sabahıydı kışladan çantamı alıp çıktığımda. otobüsün kalkmasına daha uzun saatler olduğundan kışlanın olduğu kasabadaki tek içkili yere gittim ve pencereden aşağıdki nehir yatağında kalan kışlaya bakarak içkimi yudumladım, artık bitmişti...
eve dönüp mal mal etrafa bakmaktır.*
kendinizi "şimdi ne olacak?" sorusuyla boğuşurken bulduğunuz andır.

her sabah "koğuş kalk! hadi beyler! uyanın artık! hadi hadi hadi!" gibi cümlelerin,
yattığınız yerin (hayır yatak değil onlar sadece yatılan yer) düzeltilmesinin; yorganı, nevresimi katlamanın, çekiştirmenin,
kürtçe "hebele hübele bnewotgbo" tarzı sözler(!) duymanın,
botları boyamanın,
traş olmanın,
içtimaların,
lavabo için dahi sıra beklemelerin

ve daha hatırlamak istemediğim birçok şeyin son bulmasıdır.
Bitmez. Bitse de askerlikle ilgili bazı şeyleri görünce hala "Ulan askerde miyim" dersin. Tıpkı şu an bu entryi görünce benim dediğim gibi.