bugün

maneviyatını güçlendirmesi gereken şahıs. ruhunu dinlendirebileceği, maneviyata erişebileceği şeylerle meşgul olursa hayatın hiçte anlamsız olmadığını kavrayabilir.
yasadığı kabusun verdiği zevki dünyada hiçbir şeye değişmeyecek insandır.
bari ahirette rahat ediyim diye intihar etmeyen kişilik.*
saçma sapan bir aşağılama cümlesidir. intihar etmek o kadar kolay olsaydı dünya nüfusu şuan altı milyar değil üç milyar olurdu. dünyada boktan bir hayatı olan kaç insan var farkındamısınız acaba?
bu cümleyi sarfeden kişinin boktan bir hayatı olduğu takdirde ne yapacağı merak konusudur ayrıca. hayatınız kötüyse intihar edin demesi kolay. bunu söyleyen kişiden şunu istemek çok mantıklı olur sanırım . sen kendini herhangi bir eziğin yerine koy, bakalım kafana dayadığın silahın tetiğini çekebiliyormusun?
ne o hala düşünüyormusun?...
(bkz: kime gore neye gore)
aslında hiç ezik olmayan, umudu olan, anlaşılamayan, zavallı olarak itham edilen aslında öyle olmayan kişilere gerçekte ezik olup ezik olmadığını kanıtlama çabası içerisinde kallavi bir kibirliliğin dibine vurmuş insanımsı varlığın -ki maalesef çok var bunlardan- sarfettiği anlamsız manasız cümle.
(bkz: resat calislar)
insanoglu denen bu dusunceleri olan mahlukat dunyayi degistirme gucune hatta hayati daha yasanabilir bir hale sokmaya gucu yettigince sorumludur. insanlar illada ne bileyim ampul icat edemezler ama hic olmazsa gucu yettigince bir seyler yapabilirler. ama elinde guc kuvvet varken bunu yapmayanlari ezik olarak niteleyebiliriz ki bari ölsünlerki hicolmazsa bu dunyada bir sey yapmaya calisanlarin önünü kapatmasinlar. tabiki bu dusuncenin en koyu seklini malumu aliniz olmak uzere hitler almayansinida ozellikle 1933 ile 1937 arasindaki donemde goruyoruz. insani suc isledikleri suphesiz dogrudur. ama pratikte ise almanyanin ikinci dunya savasinda dunya bilimine katkilari yadsinamaz. fakat zurnanin zirt dedigi yer budur, daha az insanlar icin refah mi? yoksa bokluk cokluk getirir felsefesi ile yasamak mi? bunlardan birini secmek lazim. ama ben suna inaniyorum eger bir sınav yapilsa yahut ayrim ezik diye insanlari niteleyenlerin cogu firinlari boylayacaklarindan supheniz olmasin . hatta hic tahmin edemeyeceginiz insanlar bile o sinavi gecicektir. velhasil kelam durum bundan ibarettir.

not: bu entry kimseyi savunmak yahut ayar vermek icin yazilmamistir.dusunceler sadece yazarin dusuncesidir.
"yoksa sen kendini begenmiyurmusun" denesi insan
ısrarla anlam katmaya çalışıyodur belki hayatına bu ezik
hiç bir hayat anlamsız değildir.
o anlamsız hayatın içinde aşk olması muhtemeldir...
ömrü hayatında bırakın manitayı sevgiliyi, kendi hemcinslerinden bile doğru dürüst arkadaşı bile olmamış(ki kendisinin feci yakışıklı olmasa bile eline yüzüne bakılabilecek bi tip olduğunu varsayıyoruz) insanlardan geçmişte yaşadıkları yüzünden tiksinen hafif düzeyde misantropik ve biraz da übermensch sendromlu, bu yüzden ona yakınlaşmaya çalışan insanları da kendinden uzak tutmaya çalışan, koca üniversitede herkes çayırların çimenlerin üzerinde pıtırcıklık yaparken, sevişirlerken, yiyişirlerken kütüphaneye gidip paso ders çalışan, kitap okuyan, her daim siyah ve tonlarında giyinen, anathema, antimatter vs favori grupları olan, serviste/otobüste vs yolculuk ederken fazla dikkat çekmemek için orta bölümlere oturan, insanların kendisine söylediklerini duymamak için paso discman/walkman/mp3 player dinleyen, arada bir de aklından "ulan nerden geldim bu dünyaya, bi yanlışlık var kesin, yanlış zamanda yanlış yerdeyim" gibisinden şeyler geçen, zorunda olduğu için yaşayan, fakat ne olursa olsun hala yaşayabilen insandır.
marifet anlamsizlikta anlamsizi degil anlami bulmaktir.
(bkz: Yanlış hayat doğru yaşanmaz)theodor wiesengrund adorno
ezik olmayı ısrarla sürdüren hayat felsefesi haline getiren şahıs....garip işte....
(bkz: looser)
sabahtan akşama kadar internet başında sözlüğe bir şeyler yazan asosyal eziktir.

(bkz: ironim biçim biçim)
eziktir. ne kadar kötü, ne kadar acımasız ve ne kadar adaletsiz görse de yaşamına son veremez, çünkü bu cesaret ister, ama o, adı üstünde ezik. buna cesaret edebilecek olsa ezik olmazdı. belki "ezik doğdum, ezik yaşadım bari ezik ölmeyeyim" diye düşünüp kendini cesaretlendirebilir, ama bu sadece düşüncede kalır, çünkü dediğim gibi; ezik. adı üstünde. hem zaten intihar etse ne değişecek ki, yaşadıklarından ötürü zaten yaşayan bir ölü kıvamına gelmiştir içerisinde. zaten cehennem de her lanet olasıca gün uyandığında neden burda olduğunu bilmemek değil midir?
kişinin yaşadığı hayat başkasına göre anlamsız olabilir. herkesin değer yargıları ve referans noktaları başka başkadır. ancak kendi benliğimizden sıyrılıp değerlendirmemizi başkasının gözünden yapabildiğimiz vakit, eleştirdiğimiz, beğenmediğimiz şeylerin mana kazanabileceğini görürüz. unutmamak gerekirki herkes hayatını kendi normalleri çevresinde yaşar.
yaşamak zorunda olmaktır. hayattan bıkmak ve bu bıkkınlığını hayata yansıttığın için ezik olmaktır, ölmek istemektir ama götü yememektir...
yaşamayı bir mesai gibi, maasi az, patronu çok, bir iş gibi algılayan
mecburen nefes alan bünye.
ayakkabı tabanında yaşamaktan memnun olan eziktir.
ataletin anlamı.
sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez, anlamsızlaşır ısrarla...