bugün

Adiller kitabında, Bir katil olmaktan daha aşağılık bir şey varsa, o da bir başkasının canını dahi yakamayacak bir insandan bir katil yaratmaktır. Sözünü söylemiş büyük yazar, büyük filozof.
neden bazı insanlar mutlu olurken bazılarının pozitif bir şey hissedemediği şeklindeki saçmalığı sorgulamış fransız filozof.
belki de kahramanı meursault' un ağzından '' bana hepsi bir '' diyerek '' hayallerimi yutan bu saçma süreç ve gezegen de olsa da olur olmasa da '' şeklindeki sıkışmışlık ve rahatsızlığını ifade etmiş olan varoluşçu fransız filozof.
hayatın getirdiği anlamsızlık ve saçmalık bütününü yabancı adlı başyapıtında sorgulamış, jean paul sartre ile bir küskün bir barışık bir iletişimi olmuş, cezayir asıllı olan varoluşçuluk akımı temsilcisi fransız filozof.
Hayatın bir türlü tükenmeyen anlamsızlık ve saçmalık birikimini çok güzel özetlemiştir.
Çoğumuz yaşa(yama)dıklarımızla haklılığını ispatladık.
En isabetli çıkarımları yapmıştır bu can sıkıcı anlamsızlık süreci hakkında.
Bırakın Albert Camus'u ya! Şöyle dedi, böyle söyledi, falan filan... Yabancı hayranlığımız bi' bitmedi gitti. Umutsuzluğumuz ve depresyonlarımız (hatta kelime olarak da) hep alıntı. Yapmayın! Biraz özgün olun!

Bazen konuşmak ne güç.
Tavırlar dayanılmaz, istekler gülünç.
Zorla yaptırılan ders misali.
Kalemin ağırlaşmış, çözümler ödünç.
zalbertin erkek kardeşimi bu.

olm bau bi sevişsen pamuk gibi olursun bırak filozoflar mezarında rahat uyusun.
'' bazen günün sonunda insanın en büyük başarısı intihar etmemiş olmasıdır '' sözünün sahibi olan fransız filozof.
umutsuzluk ve depresyonumun giderek arttığı, çözüm yollarının yakında olmadığı hayatımın bu döneminde ve uykusuz geçirdiğim gecelerde kendisini daha iyi anlıyorum.
'' yengeç denizde yaşar ama yüzemez. ben de nefes alıyorum ama kendimi dünyaya ait hissedemiyorum. bir yengeç gibi hissediyorum '' gibi oldukça çarpıcı bir cümlenin sahibi olan usta fransız filozof.
hayatımın bu döneminde ne anlatmak istediğini çok iyi anladığımı düşünüyor ve kendisini saygı ve sevgiyle anıyorum.
Hayata başkaldıran yazar.
"insanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz . Böylece zamanı satın alır. Bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar . Yani para mutluluğu satın alır." - albert camus
Herkesin hayalini, uğraşsa bike, gerçekleştiremediği, her gün anlamsızlık ve saçmalık boşluklarına düşerek zaman doldurduğun bu dünyayı ustalıkla tahlil etmiş fransız filozof.
Aynı cioran gibi hayatı anlamsızlık ve tuhaflık boşluklarıyla dolduran kısır döngüyü ustaca ve yalansız anlatmıştır.
--spoiler--
“ Kendime bir fincan kahve mi hazırlasam yoksa hayatıma son mu versem ? “
--spoiler--

Seni çok geç anladım Camus.
'' şimdi bir fincan hahve mi içsem yoksa hayatıma son mu versem ? '' şeklindeki çıkarımıyla hayatın anlamsızlık boşluklarını tasvir etmiştir.
Yabancı adlı kitabındaki baş karakter meursault son derece hissiz, dümdüz bir heriftir. Öyle bir hissiz adam ki annesinin ölümüne üzülememiş hatta annesinin cenazesini bile görmek istememiştir. Sonraları raymond adlı komşusunun manitasının abisini öldürmüştür. Bunu da çok rahat yapmıştır. Mahkemeye çıktığında da duygusuzluğunu, soğukkanlılığını göstermiş ve hakim meursault'u kişisel bir cinayetten değil de topluma karşı bir suçtan yargılamış ve idam kararı vermiştir.
pesimizmin kitabını yazmış filozoftur.
lafın gelişi değil, kitabını yazmıştır gerçekten.
fransız yazar ve filozof. en büyük korkusu arabadır. kendisi bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş.

çok garip..
intiharı, felsefi bir soru olarak gündeme getiren filozof ya da düşünürdür. felsefesinin izleri çoğunlukla edebi eserlerinde sürülür, birçok varoluşçu için geçerlidir bu. bununla birlikte "sisifos söyleni" başta olmak üzere kurmaca olmayan felsefi eserleri de onun düşüncelerini anlamakta belirleyici bir rol üstlenir. kalıp bilgilerle yaklaşıldığında onu bir "nihilist" addetmek kolay olacaktır, ne var ki kendisi nihilizmle tam bir karşıtlık içindedir, yalnız sisifos söyleni okunduğunda bile anlaşılabilecektir bu. sisifos söyleni, "gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar" diye başlar. felsefeye kafa yormayıp aforizma savuşturanlar, camus'nün bu başlangıç cümlesini kendilerinin uydurduğu bir yanıtla bütün felsefesine giydirirler. camus, sanki hayatta yalnız intiharı düşünmeyi ve nihayetinde de intihar etmeyi salık veriyor gibi gözükür, onların gözünde. bu yüzden de hayatı olumsuzladığı ve nihilist olduğu sanılır. halbuki camus, sisifos söylenine konu olan sisifos'u bir "kahraman" olarak görür, çünkü sisifos, tanrı(lar) tarafından ona kesilen cezasının bütün o anlamsızlığına rağmen, kayayı zirveye çıkarmaya çalışmaktan vazgeçmez. insan, hayatın anlamsızlığına rağmen sisifos gibi direnmeyi seçmelidir. intihar, anlamsız bir hayatın gündeme getirdiği bir sorudur. evet, hayat kendinde anlamsızdır (bir başka filozofun ağzından: "varoluş, özden önce gelir." bu öz, anlamdır esasen). ancak direniş, anlamı yaratmakla kurulur. anlamsız olan hayatta kendi hakikatini yaratmak.

"ama durmak kötü, bir tek görüş açısıyla yetinmek, tüm tinsel güçlerin belki de en etkilisi olan çelişkiden yoksun kalmaksa zordur. yukarıda söylenenler bir düşünce biçimini tanımlıyor yalnızca. şimdi yaşamak söz konusu."
camus, sisifos söyleni, s. 78
"Yalnızca sanatı, çocukları ve ölümü seviyorum."
Jean paul sartre gibi varoluşçu olsa da kimi fikirlerinde zıtlaşmışlardır. Saçma ve anlam eksikliğinin merkezinde bulunduğu bir felsefik akımı vardır. Karakterleri kavruldukça hissizleşir.
camus fransız sömürgesindeki cezayir'de doğdu küçükken çevresinde gördüğü şiddet, ölümler hastalıklar doğal olarak onu hayatı sorgulamaya itti. cezayirlilerin gördüğü baskılar da onu biraz isyankar ve asi yaptığı düşünülebilir. nihayet hayatın anlamsız olduğu sonucuna vardığında bu isyankarlık onu hayatta tutuverdi. tabi burda camus'nün en mükemmel fikri olan absürdten bahsetmek istiyorum.

temel olarak hayattaki anlam arayışına son vermek ve anlamsızlığı kabul etmektir ,anlamsız olan absürttür o yüzden hayat da absürttür. tabi camus diğer varoluşçular gibi karamsarlığa yöneltmek yerine sisifosla analoji kurarak bize bu anlamsızlığa karşı direnmeye ve başkaldırmaya davet ediyor intihar edip sıvışmayı değil. absürdü örnekleyebiliriz geçenlerde yan baktığını söylediği kişiyi öldüren birini gördük çoğumuz çok sinirlendik işin duygusal boyutu bir yana hayatın bu kadar basit oluşu bizi asıl kızdıran. "bu kadar basit olmamalı" malesef bu kadar basit hayat siz planlar yaparken gerçekleri şak diye yüzünüze vurur donup kalırsınız, ne planlar kalır ne hayaller.. tıpkı daha on saniye önce hayatta olan belki hayalleri olan o adam gibi işte absürdlük burda hayata fazla anlam yükleyip güzelleştirmeye çalısak da nafile er geç hayat bunu bozacak böylece elimizde yine bir şey kalmayacak.

hayata bu kadar anlam yüklemek onun anlamsızlığını gidermeyecektir. pamuk ipliğine bağlı hayatlarımız varken yılları kurgulayıp düşlemenin ne anlamı var. camus'nün farketmez yea dediği bir şeydir hayat, ha şöyle ha böyle hepsi anlamsız hepsi absürd. hayat hikayesini okuyanlar az çok bilir camus çok erken yaşta* ölmüştür. editörüyle birlikte bir ağaca çarptılar kazadan sonra camus'nün cebinde son dakikada gitmekten vazgeçtiği trenin bileti vardır çok ufak bir karar o muhteşem hayatları yerle bir edebiliyor ne kadar kızsak da kadere sövsek de hayat tam olarak bu. ölelim mi peki ? hayır, ama hayata o kadar da anlam yüklemeyelim zaten her şey saçma her şey aptalca. camus'nün de muhtemelen söyleyeceği gibi çok da şey yapmayın hepsi aynı farketmez yani..

oldum olası içimde biri, tüm gücüyle, hiç kimse olmamaya çalışıyor.
üremiştir. gavattır. başka söze gerek yok.
"Gerçek, esrarengizdir, kaypaktır ve her zaman yeniden kuşatılmak ister. Özgürlük tehlikelidir; ne kadar heyecan verici ise, birlikte yaşamak o kadar güçtür." sözünü söyleyen varoluşcu. the doors grubunun solisti jim morrison'a ilham vermistir.
Bazen günün sonunda bir insanın başardığı en büyük şey, intihar etmemiş olmasıdır.
güncel Önemli Başlıklar