entry'ler (20)

sözlük yazarlarından aforizmalar

güzelleş be olum
şimdilik ölümüne kadar hayattasın.

iyi hissettiren şeyler

sorumsuzluk.

seninle şöyle olabilirdik

görsel

albert camus

camus fransız sömürgesindeki cezayir'de doğdu küçükken çevresinde gördüğü şiddet, ölümler hastalıklar doğal olarak onu hayatı sorgulamaya itti. cezayirlilerin gördüğü baskılar da onu biraz isyankar ve asi yaptığı düşünülebilir. nihayet hayatın anlamsız olduğu sonucuna vardığında bu isyankarlık onu hayatta tutuverdi. tabi burda camus'nün en mükemmel fikri olan absürdten bahsetmek istiyorum.

temel olarak hayattaki anlam arayışına son vermek ve anlamsızlığı kabul etmektir ,anlamsız olan absürttür o yüzden hayat da absürttür. tabi camus diğer varoluşçular gibi karamsarlığa yöneltmek yerine sisifosla analoji kurarak bize bu anlamsızlığa karşı direnmeye ve başkaldırmaya davet ediyor intihar edip sıvışmayı değil. absürdü örnekleyebiliriz geçenlerde yan baktığını söylediği kişiyi öldüren birini gördük çoğumuz çok sinirlendik işin duygusal boyutu bir yana hayatın bu kadar basit oluşu bizi asıl kızdıran. "bu kadar basit olmamalı" malesef bu kadar basit hayat siz planlar yaparken gerçekleri şak diye yüzünüze vurur donup kalırsınız, ne planlar kalır ne hayaller.. tıpkı daha on saniye önce hayatta olan belki hayalleri olan o adam gibi işte absürdlük burda hayata fazla anlam yükleyip güzelleştirmeye çalısak da nafile er geç hayat bunu bozacak böylece elimizde yine bir şey kalmayacak.

hayata bu kadar anlam yüklemek onun anlamsızlığını gidermeyecektir. pamuk ipliğine bağlı hayatlarımız varken yılları kurgulayıp düşlemenin ne anlamı var. camus'nün farketmez yea dediği bir şeydir hayat, ha şöyle ha böyle hepsi anlamsız hepsi absürd. hayat hikayesini okuyanlar az çok bilir camus çok erken yaşta* ölmüştür. editörüyle birlikte bir ağaca çarptılar kazadan sonra camus'nün cebinde son dakikada gitmekten vazgeçtiği trenin bileti vardır çok ufak bir karar o muhteşem hayatları yerle bir edebiliyor ne kadar kızsak da kadere sövsek de hayat tam olarak bu. ölelim mi peki ? hayır, ama hayata o kadar da anlam yüklemeyelim zaten her şey saçma her şey aptalca. camus'nün de muhtemelen söyleyeceği gibi çok da şey yapmayın hepsi aynı farketmez yani..

oldum olası içimde biri, tüm gücüyle, hiç kimse olmamaya çalışıyor.

günün sözü

Kurtarıcı rolüne girerek destek verdiğiniz kişinin, güçlendiği zaman bırakacağı ilk kişi siz olursunuz. Çünkü size baktıkça eski zayıflığını hatırlayacaktır. Eskiler buna"Körün gözü açıldığında kırdığı ilk şey bastonudur." dermiş.

hararet basması

nereden bastığına bağlı.

daisy jophiel

sözlükte olay çıkarıp, sigarasını çakıp izleyen bi kardeşimizdi. evet üslubu biraz kabaydı moderasyon da bi noktaya kadar müsamaha gösterdi sanırım. halen arkadaşlığımız devam ediyor yine bi aksiyona gelmek istiyordu en son.

ananas suyu

bu meyveyi en azından 1-2 gün tüketmiş biriyle o işe kalkışılırsa tadını gerçekten iş üstünde alabiliyorsunuz en azından şekerli aromayı gerçekten veriyor şaşırtıcı. sıradışı..

129 suç kaydı olan 17 yaşındaki çocuk

böyle bir insanın normal hayata rehabilite edilerek döneceğini sanmak abesle istigaldir. bu ve benzeri kişiler hayatının ilerleyen safhalarında genç ve eğitimsiz kızlarımızın hayatına sebep olan o kişilerdir. yargıyı topal ördeğe çevirenler ise elbet o bozdukları terazilerde tartılacakları gün gelecektir.

farkınız ne

sanıyorum ki yazar önceliğinde moderatörlere yahut direkt başları tayin etmek için kullanılan koşul-durum. lakin bu pozitif ayrımcılığı içeren platformun sayfalarının herhangi bir yerinde bu durumu detaylı anlatmıyor oluşu da enterasan ve merak konusu.

ekran kartı fiyatlarındaki fahiş fiyat

coin mining işinden sonra şirazesi epey kayan bir pazar artık. hele ki ram mininginden sonra artık bilgisayarın tüm bileşenlerinin pazarında sıkıntı çıkacaktır. sorun şu ki küresel enerji kurumları verilerine göre doğaya da aşırı zarar veren parazit bi sisteme büründü bu coin işi.

vitor pereira

bugün oynanan oyunda kendine yönelik yapılan eleştirilerin diğer takım taraftarları tarafından olan teknik direktör. çünkü gerçekten de adamın herhangi bir hatası yoktu.

fetö

2016 yılında kalkışma düzenleyen lakin 2000 den öncesi dahi yapılanması mevcut olan, klasik bir ponzi sistemi gibi çalışan terör örgütü. birbirlerini üye yapıyor ve kariyerlerini yukarı taşıdıkça başkalarını da katıyorlardı.
halihazırdaki tüm cemaatlerin bu olaylar için potansiyeli var hiçbiri birinden daha zararsız değil.

jahrein

oturduğu yerden “mansur seçim kazanamaz kürtlerden oy alamaz” diye atıp tutan cips kolayla beslenen gençlerin temsilcisi 88li ergen irisi.
anketler çok da önemli değilmiş kendisine göre. hayır oturduğu yerden hiçbir yetkinliği olmamasına ve bu konuda hiçbir araştırma yapmamasına rağmen böyle rahat rahat atıp tutabiliyor ve aptal genclerimiz de bunu birşey sanıyor ve bu adamla chp genel başkanı program falan yapıyor.
işte yeni türkiye böyle garip bir yer.

nevşin mengü

bu kişiye yabancı basından maddi destek görüyor diye kimse laf etmiyor, bu ülkede en çok izlenen muhalif haber kanalı fox tv asıl kendisi saptırıp laf dolandırmakta.
laf eden kitle hem mülteci seviciliği yaptığı hem de bariz bir şekilde ab çıkarlarına göre haber yaptığı için laf ediyor.
milyonlarca mülteci geliyor türkiyeye avrupa ülkeleri 10 afgan alacağız şeklinde ironik açıklamalar yapıyor. sizce bu mülteci sorununun çözümü nedir? sonuçta bu insanlar bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyor. neden hepsi türkiye'ye ab'nin ödediği paralar karşılığı geliyor?
çözüm nedir biliyor musunuz? çözüm afganistan'da askeri bulunan tüm ülkelerin nüfusuna oranla göçmen almasıdır, parayı bastırıp benim memleketimi mülteci barınağına çeviremezsiniz. işte kişinin tam bu konuya sunduğu çözümlere bakarsanız bu hanımefendinin (!) gerçek niyetini anlarsınız.

aşk diye bir duygu var mı

aşk sorusuna tarihsel olarak da birçok yanıt aranmış ve zamanın ünlü düşünürleri farklı çıkarımlarda bulunmuş;
misal dostoyevski için aşk: "aşktır.",
şeyh galip: "mumdan kayıklarla ateş denizini geçmektir.",
platon: "akıl hastalığıdır.",
aristo: "acı çekmektir.",
freud: "libidodur.",
dante: "esarettir.",
oscar wilde: "yanlış anlamadır.",
goethe: "zaman kaybıdır.",
murakami: "makarnadır.",
mevlana: "inançtır" demiş.
bunca çıkarım arasında nacizanem için aslında aşk:
her şeyden birazdır ve bir duygudan da fazlasıdır..

çocuklarla girilen diyaloglar

- vazilin nerede sogutlu abi?
+ vazelin mi, ne yapacaksın vazelini hira?
- hayır, vazilini getirecektin ya sen.
+ yoo ben almadım vazelin, deden mi aldı? dudağına mı süreceksin?
- vazilin diyorum vazilin, senin vazilin. içine kıyafetlerimizi koyduğumuz vazil var ya!
+ haa sen valizimi soruyorsun tamam kuzum.
(bkz: yanlış anlaşılma)

squid game

vasat bir diziden fazlası değil buradaki ergen kardeşlerimiz bu diziyi not alsın yaşı otuzu geçip izlesin ha siktir neyi övmüşüm ben desin başka türlü anlamazlar şu an gençliğin verdiği heyecanla "uuu beybi" geliyor olabilir.
bence o yaşların en önemli özelliği bu en geniş perspektiften kendin bakıyor sanırsın başkaları da hiç anlamıyordur bir şeyden ne ironi lakin,
dizinin hataları epeyce fazla saymakla bitmez telefon olayı çok yüzeyde,
felsefi ve psikolojik olarak da dizinin kattığı pek bir şey yok,

--spoiler--

--spoiler--

yaşlı adamı, polis kardeşinin yönetici olduğunu, bu olayların bahis için yapıldığını çözemeyip sana verildiğinde "vov" çekiyorsan güzel kardeşim sana samimi bir diyeceğim var,
hayatında çözemediğin seni muhatap alan o kadar konu var ki bilsen büyürsü
bugüne kadar bilemediysen üzülme ömrü boyu fark etmeyenler var bunu.

köfteci yusuf

evde annemizin yaptığı köfte de sokakta tükürük köftesi satan seyyar satıcının yaptığı köfte de %100 kıymadan oluşmaz. ekmek içi, soğan, baharat gibi katkılar eklenir ve dışarıda düzgün bir yerde yediğiniz köftenin %20-30 arası bunlardan oluşurken burada da yarı yarıya kıyma ve bu maliyet düşürücüler var.

yani köfteci yusuf'un 1 kilo köfte maliyeti zorlasan 30 lirayken sitesinde güncel satış fiyatı 58 lira ve bu kiloluk çiğ aldığınızda olan fiyat. 200 gramlık standart porsiyonu 24 lira yani kilosu 120 liraya geliyor. porsiyonun yanında verdikleri iki dilim ekmek, iki gram salçalı sos maliyetleri bu kadar etkilemiyor olsa gerek.

yusuf'un diğer büyük maliyet kalemleri mekan kirası ve işçilik. kira konusu pek çok kez anlatılmış ben de tekrarlayayım işleri düşen avmler müşteri sirkülasyonundan faydalanabilmek için kira almadan yer veriyorlar hatta batmak üzere olanlar üstüne para bile teklif ediyor.
işçilik açısındansa eğer değişiklik olmadıysa asgari ücretle çalıştırıyor elemanlarını.

burger konusuna gelirsek büyük ihtimalle aynı köfteyi yuvarlak şekillendirerek kullanıyorlar burgerde. köftesi kaç gram bilmiyorum ama 100 gram bile olsa maliyeti her türlü kurtarıyor.

bu kadar destan yazdıktan sonra özet: köfteci yusuf sizi kandırmıyor ama hayır kurumu da değil. düşük kalitede bir ürünü düşük maliyetle, büyük miktarlarda üretip piyasa ortalamasından belki de daha yüksek kâr ediyor.

yüzüklerin efendisi

yüzüklerin efendisi kitaplarının modern dönem edebiyatı ile karşılaştırmasında müthiş bir taraflı anlatım mevcuttur. burada epik kahramanlar ve olağanüstü özgecilikleri, kardeşlik, erdem ve cesaret davranışları göze sokuluyor. fakat bugün geldiğimiz noktada postmodern edebiyat ve anti-kahramanlar revaçta. insan davranışlarının rasyonalize edilemeyeceği; toplumsal ideolojilerin geçersizliği ve bireysellik gibi hususların üzerinde durulmaktadır.

işte bu nokta game of thrones ile the lord of the rings arasındaki temel farkı göstermektedir.