bugün

genele oranla az sayıda kalan ülkücülerdir. ülkücülük, artık lise çağındaki gençlerin polat alemdarcılık oynamasından ibaret olduğu için hoş fakat boş ülkücü sayısı bir hayli fazlacadır. ama bu akıllı, bilgili, kültürlü ülkücülerin var olduğu gerçeğini de değiştirmez. bu aslında her kesimde de böyledir. evet aydınlar genelde solculardan çıkar ama bize göre aydınlardır onlar, mantıklı düşünmek lazım biraz. ülkücülerin büyük gördüğü insanlar bize göre niye aydın değil? çünkü bize çok mantıklı, çok makul gelen birşeyi adam yalanlıyor. aynısı ülkücüler içinde geçerli, onlarda aynı sebeple bizim aydınlarımızı beğenmezler. neyse yani diyeceğim şu akıllı, bilgili, kültürlü olan solcuda, sağcıda az sayıdadır malesef ve olanlarında kıymeti sadece kendi yandaşları tarafından anlaşılmaktadır. yazık edilmektedir kanımca.*
(bkz: ben sana akilli bilgili kulturlu olamazsın demedim)*
kaideyi bozmaz.
- çok varlar.
- e nerdeler pek göremiyoruz.
- sözlüklerde pek yoklar ama çok varlar.
- iyi de burda yoklarsa başka yerde de yok demektir.
- sözlüklerde çoksunuz diye propaganda yapma.
- e yapmıyorduk ki konu oraya gitti.
- bizim işimiz gücümüz var o yüzden geceyarıları internetlere giremiyoruz.
- e gündüz girin.
- sizin gibi baba parası yemiyoruz biz, internetle uğraşmıyoruz.
- uğraşmayan haliniz bu mu.. ben sayıca azsınız demedim ki.. tam tersine sayıca inanılmaz fazlasınız ama çoğunuz o akıllı bilgili kültürlü sıfatlarına haiz değil.. internette değiliz diyorsunuz ama kaynıyor internet ülkücülerle.
- halka in de oyunu arttır elitist burjuva, uşak.
- emredersin.

edit: entry havada kaldı çünkü aslında ilham alınan entry yok oldu. tamam konuşma uydurma ama bi nevi özet niteliğinde aslında.

elitist burjuva ve uşak laflarını uydurmadım ama onu belirteyim.
kısa ve öz: yoktur.

ha şu olabilir bak;
ülkücü olupta akıllı bilgili kültürlü olmaya çalışanlar...

ama bu olmaz bak. tabiata aykırı çünkü;
akıllı bilgili kültürlü olupta ülkücü olanlar...

yani olanlardan sonradan oluyor. o da şöyle;

kültürlü oluyorlar; kültür dedikleri şey sadece türk kültürünü bilmekten geçiyorsa evet acayip kültürlüdür bunlar...

bilgili oluyorlar; bilgili olma kıstası profluk makamından geçiyorsa evet hepsi de eşek (övgü anlamında) gibi bilgilir.

akıllı oluyorlar; sisteme enjekte olup "ya zaten falan filan çöktü onlar ütopya bakalım biz ekmeğimize" demek ne kadar akıllıcaysa evet hepsi en azından henry ford kadar akıllıdır.
A: anne-baba
Y: yavru
D: doktor

A: yavrumuz 2 senedir boyle doktor bey; gitmedigimiz yer, basvurmadıgımız uzman kalmadı...
D: bir de ben bakayım... merhaba yavrum boyle kendi kendine ne konusuyorsun?
Y: kendi kendime degil, gormuyor musun? bak işte yanımda! akıllı, bilgili, kulturlu ülkücü.
A: gordunuz mu doktor bey? gecen hafta da e.t ile konustugunu soyluyordu....
evet evet çokturlar. zira siyaset bilimine önemli katkılarda bulunurlar yaptıkları tahlillerle. en sonuncusuda özel mesajıma gelen şu cümle oldu. " ben emperyalist değilim ama, emperyalizm sosyalizme beş basar." saygıyla yad ediyoruz sizleri. ufuk açıcı cocuklarsınız vesselam. bir de tuhaftır baba parası ile yapılan bir işe kadar indirgendi ya bu iş, yada sabancı suikastine göndermeler yapıp, sizin işiniz gücünüz şiddettir olum, sus döverim ha ya kadar geldi. aklınıza temsa da boyahanede uygunsuz şartlarda çalışıp kanser olan işçiler gelmedi değilmi. dilovasında kanser soluyan insanlar. yok canım ne gerek var. öldürdü ya solcular sen ona bak. ya onun kanlı elleri. ama yok biz hakikathen abartıyoruz. marksizime eleştrel katkılarını nasıl unuturuz. hala inatla kominist yazan ellerinizi.okumadan manifestoyu eleştirmenizi. yok yok tarih sizleri asla unutmayacak. bir tebessüm ile hatırlanacaksınız hep. iyi ki varsınız cocuklar.
Komunizm neymiş?iyi bir şey olsa Türkeş komunist olurdu diyen ülkücüdür..
herşeyin en iyisini bilen, akıllı, modern, kültürlü, jazz dinleyip, operaya giden solcu, komunist yazarların kabul edemediği, etmek istemediği durumdur. ama bir tezatlık çıkıyor burda karşımıza. hakaret içeren, küçük düşürücü entryler yazan akıllı bilgili kulturlu solculara soruyorum, kulturlu bir insan nasıl seviyesiz entryler girip, başlık açıyor? e hani nerde sizin kültürünüz? boş işler bunlar boş. bu memleketin iyiliği için mücadele ettikten sonra kimin hangi fikirler doğrultusunda ilerlediği hangi kulvarda olduğu önemli değildir.

tanım: karşıt görüşteki yazarların seviyesine inmeyip onlara bok atma gereği duymayan ülkücüdür.
gercek bir ülkücüyse, zaten bu özelliklere sahip olması gereken ve bu şekilde yaşaması gereken ülkücüdür.

ülkücülük bir ideolijidir. tek partinin malı asla değildir. kriterleri arasında toplanıp milleti dövmek, oruç tutmayanları cezalandırmak gibi davranışlar yoktur. bu tarz tutum içinde olanlar kendilerini ülkücü sanarlar ama asla ülkücü olamazlar olamayacaklardır. tek yaptıkları ülkücülüğü yerle bir etmeye, kendi düşüncesinde olmayanların gözünde ülkücülüğü küçük düşürmeye yardım etmektir.
ülkü ocakları'nda yetişmiş ülkücüdür. zira, ülkü ocaklarında "kapısından içeri girmediği" yazdıklarından belli olanların iddialarının dışında farklı işler görülür, öğretilir.

1988'den beri sürekli şekilde içinde olduğum insanları sözlükten okuyunca bir tuhaf oluyorum. ben 20 yıldır bu insanları tanıyorum, henüz 20 yaşına gelmemiş bir arkadaşım çıkıp sarkık bıyık, kafa tokuşturma vs. deyip olayı bitiriyor. Dur bakalım, henüz uzun yıllar var önünde.

insanın ne demek olduğunu öğreneceksin.

ben sana biraz tecrübelerimden bahsedeyim mi güzel kardeşim?

ülkücü'yü sonra anlatırız gerekirse, evvela insanı tanıyacağız. insan... durmuyor durduğu yerde.

cemil meriç, doğudan batıya iklimleri uçarcasına dolaştı. fikrinin namusunu satmadan osmanlıcı da oldu, marksist de... baktığı her yerde, deha'ya hayran ve aç bir zihnin kanatlanan iştahı vardı. kendi deyişiyle "mahkemede marksist olduğunu haykırdığı zaman, tek bir işçinin dahi elini sıkmamıştı..." onun hikayesini bırakalım bir tarafa.

necip fazıl, gece yastığına başını koyduğu zaman, dizlerinin arasına kafasını sıkıştırıp düşünen adam. vicdanı aldığı her nefesten pişman, yüzünde çizgi çizgi çile... nerden nereye! onun da hikayesi ilginçtir.

rahmetli türkeş, hüseyin üzmez'den için "onun olduğu yerde milliyetçiliğin bayrağı burçlardadır" mealinde bir şeyler söylemişti. türkeş'in vefatından 11 yıl sonra üzmez'in geldiği noktayı görmek insanlık adına üzücü. onun da serüveni ilginç...

bunun gibi misaller o kadar çok ki! kimi müspet kimi menfi, sağdan sola, ahlaktan ahlaksızlığa, ateizmden siyasal islama, siyasal islamdan ateizme kadar fufukları dolaşan insanlar... insan öğreniyor çünkü her şeyi.

doğrusunu söylemek gerekirse, ülkücülerin hikayesi de insanlığın hikayesinin içindedir, lakin farklıdır biraz. o kısmı ahmet turan alkan'dan aktaralım:

Ve şimdi onlar, ciklet çıtırdatmak için halkedilmiş gibi duran malâyâni ağızların tükrük hokkası ittihaz edilmekte; hâşâ ki hâşâ; yel kayadan ne apara?

Mağara insanlarının ateşi söndürmemek için gösterdiği ihtimama benzer bir dikkatle saklanan eski hınçların külü yeniden üflenmekte; timsah neslinden sayılması gerekirken müteakip performanslarıyla kertenkele bile denmeye değmez seciyelerin "vurun abalıya" korosunda yer almasında bilseniz ne nükteler var: Yıllarca timsah derisinden evrak çantası taşıyıp, timsah derisinden pabuç eskitenlerin "ben tam o esnada tuvaletteydim" bahânesine sığınması muhteşem.

Hıncı kıvılcımlandırmak için tüketilen kertenkele üfürüklerinin bir yerlerde eski muhabbetleri tutuşturmasına ne buyrulur?

Hâşâdır! Dinime dahleden keşke müselman olsadır! Geçmişle hesaplaşmak zaruri ise timsahlar gönül rahatlığı ve vicdan selâmeti ile masadaki yerlerini almaktan çekinmeyeceklerdir.

Her firavuna bir ibrahimdir!

Hüznü ve ıstırabı buruk bir tebessümle yıllarca aydınlık nâsiyelerinde gezdiren o nesil, bir milletin belki birkaç asırda bir kere nâdir ele geçirebildiği bir enerji köpüklenmesi. Onların her şeye rağmen yeterince vasıf kazanamamasının vebâli kimin üstüne yazılmalı; yabani ahlatın gölgesi bahçevanın fennine ve fendine galip gelmiştir; onlar meziyetlerine olduğu kadar zaaflarını da sahiplenecek derecede bir nefis selâmetine vâsıl olmuşlardır. Dehrin cilvesiyle dört bir yana savrulan o timsah nesli, yıllar boyunca başının çaresine bakmayı bilmiş amelelikten müstahdemliğe, esnaflıktan bürokratlığa, öğretmenlikten sanatkârlığa kadar her şûbede alnının akı ve teriyle kimselere yaslanmadan, ikbâl ve iltimas beklemeden evine ekmek götürebilme saadetini yaşamıştır; Onlar sadece Allah'a minnet eden bir nesildir.
.

daha çok şey söylenir ki, aslında hepsi hiç'tir.

not: ahmet turan alkan'dan iktibas edilen kısım "yatağına kırgın ırmaklar" adlı yazıdan kısmen alınmıştır.
--spoiler--
bir tarafı yüceltmeye çalışırken diğer tarafı da itin götüne sokmaya gerek yok ki!
--spoiler--
bana fotoğraf çekmeyen bir japon gösterin, size aklıllı, bilgili ve kültürlü bir ülkücü gostereyim.
isviçreli bilim adamlarının yıllardır üzerinde çalıştığı ama bir türlü bir araya getiremediği kombinizasyon.
yok öle bişi. ama şöle bişi var: (bkz: urban legend).
ülkücülüğü kafa tokuşturmak siyah takım elbise ve palto giymek sanan sözde komünistin anlayamayacağı ülkücüdür. o na karşı bir de şu vardır ki mumla arasan bulamazsın.

(bkz: akıllı bilgili kültürlü komünist)
akıllı, kültürlü ve bilgili insanlar;

- insanların eşitliğine inanır ve onlar; ırka, dine, dile dayalı üstünlüğü red ederler.

insanların eşitliğine inanmak, ırka, dine ve dile dayalı bir üstünlüğü red etmek insani bir savlama olduğu gibi evrenseldir de... bu günden yarına değişecek ya da değer kaybedecek bir kabul değildir bu... yani, yüz yıl sonra dahi insani ve evrenseldir.

oysa,

- ülkücülüğün esası; damarlarda dolaşan türk kanı'nın asil ve muktedir olduğu varsayımına dayanır.

mustafa kemal, gençliğe hitabının sonunda şöyle der;

" ... muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. "

son derece de yerinde bir eylemle; kurulan cumhuriyeti gençlere teslim ederken, milli hisleri depreştirecek, hitap ettiği gençliğe; coşku ve kendine güven aşılayacak samimi ve milliyetçi ifadeler kullanmıştır.

ancak,

o dönemin koşularında hiç de yadırganmayan bu ifadeler, 85 yıl sonra bugün, türk üstkimliği'ni ve türkiye kavramını aşağıdaki sorular eşliğinde yargılamamızı sağlar olmuşlardır;

bu kan, acaba hangi ırkın kanıdır ? asil olan türk kanı ise; türklüğün bir üst kimlik olduğu savı ne derece doğrudur? doğru değilse, bokyemecibaşı konumuna düşen; laz, çerkez, azeri, rum, yahudi ve kürt ırkına mensup anadolu gençleri, kendilerini nasıl olup da türkiyeli hissedeceklerdir?

- o halde, mustafa kemal'in bu söylemi de milliyetçiliğe ve ırkçılığa dayalı tüm söylemler gibi insani ve evrensel değildir.
görme ihtimalimizin olmadığı bir türdür...
mustafa kemal atatürk'ün "dönemin koşullarına" göre hareket eden, laflarını ona göre ayarlayan bir "oryantalist" olmadığını bilen,

ulu önderin cumhuriyet ilan edilmeden önce de türk kimliği üzerine fevkaladelik addeden konuşmalar yaptığını, hatta şiir yazdığını bilen ülkücüdür.

evrensel değerlere göre tek tek insanların eşitliğine inanmanın başka, fakat topyekun bir milletin diğer milletlerden farkını sosyolojik olarak sevmek ve aidiyet duygusuyla bunu yüceltmenin başka olduğunu da bilir bu ülkücü.

mesela;

milliyetinden dolayı kimse, bir diğerine göre daha güzel bir hayatı hak etmez, ayrımcılığa uğrayamaz. (bu konuda mustafa kemal'e laf atanlar, ayağının altına serilen yunan bayrağını kaldırışını dahi anlamamışlar, yazık...)

fakat türkler, tarihte büyük medeniyet oluşturmuş bir kaç milletten biri. çin, hint, mısır, rus, anglosakson, helen, avrupa ve türk medeniyeti... işte saysanız iki elin parmağını geçmez.

insanlık ailesi içinde bu müstesna yerinden dolayı duyduğu özgüven ve memnuniyeti ifade etmenin adı da bugünlerde ırkçılık oldu.

ayrıca;

evrenselliği, tek kutsal değer olarak gören liberal zihniyetlerin, post-modern çağların sömürgecileri olduğunu bizler bilmiyor değiliz.

evrensel mutfak, evrensel kıyafet, evrensel düşünce, evrensel... bu yüceltilecek bir şey değil ki? ben türk'üm. türk mutfağından beslenir, türk gibi giyinir, türk gibi düşünür, türk gibi üretir ve tüketirim. bu duruş farklılığını mc donalds için risk görenlerin neresi tutuşursa tutuşsun, umurumda bile değil. ben kamburumu seviyorum...
aklı sike çalışan.
bilgisi penisten öteye gitmeyen.
siyasi anlayışı faşistlikten öteye gitmeyen ülkücüdür efenim.
yönünü şaşıran insan evladının, böyle insanların olmadığını savunup durduğu zırvadan başka bişey değildir. hala yönlere takılı kalmak gereksizdir, ha bu arada bahsettiğiniz kişi karl max da okumuştur hegel i de.
yoktur(!). en azından burada yoktur. olsaydı size cevap yetiştiriyor olurdu değil mi? sizi gidi şirincikler sizi. akıllı bilgili kültürü komunistler ve ateistler yoktur.(!) olsaydı. onlar da bana cevap yetiştiriyor olurdu.

(bkz: delinin biri kuyuya taş atmış 40 deli de taşın peşine atlamış)

var yada yok olma durumlarında size ne katacaağını merak ediyorum.

varsa ne olacak kendinizi tatmininiz önüne geçecek mi sanıyorsunuz. hayır geçmeyecek beyinsel mastürbasyon hakkınızı sonuna kadar savunur onlar.

yoksa da siz yine beyinsel mastürbasyon yapmaya devam edeceksiniz.

işiniz bitince bende beyin peçetesi tutarım size.
ender de olsa böyle insanlara rastlanmaktadır. lisede ve üniversite yurtlarında baskı kuran, milliyetçi olayım derken teröre hizmet edenlerin dışında akıllı bilgili kültürlü ve milliyetçi ülkücüler vardır. hatta böyle insanlara gazi üniversitesinde türk tarihiyle ilgili konferanslar verirken rastlamak bile mümkündür. onlar milliyetçiliği ve tuttukları ideolojiyi küçük düşüren it sürüsünden en az bizler kadar rahatsızlardır.
bir komedi filmine gayet güzel isim olabilecek başlık.
toplam ülkücü miktarının %0.0000001'i. ben gördüm şahsen.