samimi olmak gerekirse akp hükümeti'nin eleştirilecek alanları olmasına rağmen ekonomiyi iyi yönettiğine dair düşüncedir.

yüzde 14 civarında olan işzilik rakamları eleştirilebilir. ancak çaba gösteriyor gibi görünmekteler.

gelir dağılımındaki bozukluklar eleştirilebilir. bunun içinde önlem açıklıyorlar ama henüz ciddi bir düzelme yok. kaldı ki gelir dağılımın bozukluğunun suçlusu sadece onlar değil.

borçlanma konusunda iyi bir durumdalar. hem faizi düşürdüler hem de diğer ülkelere oranla iyi durumdayız.

enflasyon oranı tek haneli düzeyde.

ekonomik büyüme de 2002-2010 yılları arasında sadece 2009'da yüzde 4,7 küçülme gösretildi.

bütçe açığı ilk 4 ayda 20 milyar tl nin altında. diğer ülkelere oranla iyi durumda.

cari açık sadece 2008 yılında korkuttu ancak şimdi iyi durumda. kaldı ki cari açık da yapısal bir problem. sadece onların oluşturduğu bir sıkıntı değil.

ihracatta 120 milyar dolara ulaşarak başarılı bir performans göstermişlerdir.

ithalatta ; 160-170 milyar dolar civarındaki ithalat rakamı eleştirilebilir.
ekonomiden anlamayanların ifirasıdır.

türkiye dünyanın en pahalı 1- enerji 2-araç- 3- vergi 4-sosyal güvenlik 5-gıda olayına malesef mecbur edilmiştir.

millet yüksek vergi ödemekten elinde gelir kalmamakta mal ve hizmet taleb edememektedir. buda güya enflasyanonu baskılamaktaddır.

yalan sahte istatiklerle enflasyon azmış gibi gösterilip memurun işçinin çalışanın maaşına çok az zam verilmektedir.

tüketim artışı olmadığı için piyasa canlananmamakta işşizlik aşşağıya çekilememekteddir.

ayrıca vatanın bütün ciddi fabrika tesisi ve şirketleri yabancıların eline geçmiştir. buda her sene milyar milyar dolar temmettünün yurt dışına akmasına neden olacaktır.

yakın gelecekte daha kötü bir şekilde hissedilecektir.
(bkz: yalandan kim ölmüş)
şeklinde bir deyim ile cevap verilebilecek olgudur.
(bkz: teğet)
Siyaseti bilmeyen , ekonomiye bilmeyen ne yazık ki bizi yöneten bir yönetim. Keşke daha düzgün yönetilseydi ülkemiz.
o halde ben neden işten çıkarıldım ve hala işsizim ?
patronum beni ve arkadaşlarımı neden işten çıkarmak zorunda kaldı ?
neden babamın 25 yıldır tıkır tıkır işleyen işyeri borçlarını ödeyemediği için hacizle karşı karşıya ?
neden köyümüzdeki çiftçiler bir yılda emekle yaptıkları üretimi ancak ölü fiyatına satabiliyorlar ?
gibi soruları beraberinde getiren sözlük tarihine geçecek gariplikteki başlıktır.
en önemli artısı olarak kabul edilen durum enflasyon sayısında ki düşüştür. peki enflasyon sayısında ki düşüş ne zaman işe yarar. eğer işçilerin emeklilerin memurların maaşları enflason oranlarının çok üzerinde bir artış gösterirse alım gücü yükselir ve refah seviyesinde artış olur. ancak enflasyon oranının düşmesi demek alacağımız malın veya hizmetin fiyatının düşmesi demek değildir, sadece artışın düşmesi demektir. yani halen artmaktadır! bu durumda dediğim gibi eğer maaşlar daha fazla oranda yükselirse alım gücü yükselir ancak. diğer bir nokta ise önemli tüketim mallarında ki yükseliştir. bir buzdolabında %1'lik bir artış mı önemlidir yoksa doğalgazda ki %50'lik artış mı önemlidir. bir insan yaşamı boyunca kaç tane buzdolabı alabilir? ancak bir insan doğalgazı her zaman kullanmak zorundadır. ve ne yazık ki enflasyon rakamları hesaplanırken bir malı kullanım katsayısı hesaplanmamaktadır. bu da yanılgıya sebep olmaktadır. ihracat sayısında ki büyük artışa karşın ithalat sayısında ki daha büyük artış ihracatta ki artışın önemini yok etmektedir. ve bütün bunların yanında işsizlikte ekonominin en büyük yarası. bundan da kurtuluş olmayacak gibi. e bu vaziyette ekonominin iyi yönetildiğini düşünmek ancak ve ancak kendi şahsına münhasır olmaktan ileri gidemez.
(bkz: teğet)
(bkz: dik)
Hükümette bulunulan sürenin yüzde doksanı krizde geçti. Kriz sırasında bütün kamu malları elden çıkartıldı, yok fiyatına yahudiye, amerikalıya satıldı, sıcak para piyasada döndü "buna rağmen açlık sınırının altında yaşayan aile sayısı arttı"! Peki bu paralar nerede diye sormazlar mı adama? Soranlar şimdi içeride!.. Harika ekonomi yönetimi! Böyle bir ülkeye en yakışacak ekonomi yönetimi budur işte!

(bkz: Öyle şeye böyle şey)
makroekonomik açıdan doğrudur. gerçekçi olmak gerekirse mikroekonomideki durumumuz zaten 8-10 yılda düzelebilecek bir durum değildir. nüfusun yoğun olması ve henüz istenilen ekonomik büyüklüğe ulaşamamış olmamızdan kaynaklanır. yeterli ekonomik büyüklüğe ulaşmadan mikroekonomiyi düzeltmek deveye hendek atlatmaktır ya da geçicidir yunanistan gibi batılır. bu nedenle tansu çiller'in zamanında söylediği "herkese iki anahtar" sözü gibi cümlelere inanmamak gerekir.

(bkz: gelişmiş ülke)
(bkz: gelişmekte olan ülke)
(bkz: az gelişmiş ülke)
(bkz: rosava nın tayyip erdoğan olma ihtimali)
mhp ve sol iktidar 2001 de en son bankaların içini boşaltmıştı.
haydutluk yapıldı lan bu ülkede.
bu soyguncu çakal sürüsünden sonra dünyanın kriz yaşadığı dönemde ilk 17 ekonomiye girip zır zır ağlayanlar ne istiyor? sorusu akıllara takılmaktadır.
fakir kesime yaramayan bir önermedir.Zenginler açısından ekonominin faydası olmuştur.
akp'den haz etmeyen biri olarak en azindan derin bir kriz yasamadigimizi kabul etmemiz gerekir.cunku girmek icin gotunde dolandigimiz ab batmak yada dagilmak uzere ama diger yandan yarisa bizimle ayni zamanda baslayan brezilya aldi basini gitti.
bu ülke mesut yılmaz'ın petrol ofisi ve mavi akım üç kağıtlarını , çiller ailesinin örtülü ödeneğini , demirellerin egebank rezaletlerini çabuk unutuyor herhalde. demirel'in öz yiğeni banka boşaltmaktan hapis yattı yahu. tabi şimdilerde böyle vakalar yaşanmadığı için insanlara rahat batmaktadır.

ayan beyan ortada bu ülkede neler döndü hepsini unuttunuz mu?

şimdi ekonomi üzerine bilgilendirici ayrıntılar yazsan bile adam senle taşşak geçtiğini zannediyor. bir tane bkz verip ayar verdiğini zannederek alt+tab yapıp 31 çekmeye devam ediyor. bu öküzlere ne anlatsan boş. takmışlar bir teğete , kol saatine ve gömleğe yuvarlanıp gidiyorlar. az bilgilenim cidden bu ekonomi üzerine bu ülkede ne dönüyor diye araştırma zahmetine girmeden oturdukları yerden ayar verdiklerini zannediyorlar.
(bkz: rosava harikalar diyarında)
çalışan ücretlerinin hala eskisi gibi hatta daha düşük seyretmesi nedeniyle, eskiden 250 kontör yükleyebiliyorken rahat rahat artık kontör alamıyor olmam nedeniyle, yurtdışı'na çıkarken fahiş pasaport harçları ödüyor olmam nedeniyle, binlerce sigortasız işçi çalıştırılmasına göz yumulması nedeniyle yani sağlam ve korkutucu bir işveren denetimsizliği nedeniyle ve en başta en ağır işsizliğin bu dönem yaşanıyor olması nedeniyle akp şakşakçısı arkadaşların dedikleri hiç birşeye katılmıyorum. kendilerini kınıyorum. istatistik te sizin olsun. o fikirlerde sizin olsun.
araba plazalarının alışveriş merkezleri gibi dolu olmasına bakılırsa yalan da değil hani...
(ara: nerden buldun)
(bkz: yabancı sermaye)

böyle ebem de yönetir o ekonomiyi. günü kurtardılar da 5 yıl sonra kotu nasıl kurtaracaklar bilemeyeceğim.
yönetti ve bittimi sorusunu akla getiren tespittir.
aq hiç mi kimse takip etmez haber ekonomi başlık bile komik olmuş çarpılası başlık.
27 şubatta rusya yla ne anlaşması yaptık. 500 ton et ohhh mis ucuz ucuz..
sonra niya artar et fiyatları nie türkiye dışarıdan et alır arkadaş.
ekonomi yi geç ilk okul öğrencisine sor lan elindekilerin hepsini satarsan sana yiecek et kalır mı diye.
hani uzun vadeli planları bütçeleri geçtim.
lan bir ay sonra elinde patladı adamların.
mal itoluitler bak yine elim ayağım çekildi sinirlendim şu final haftası.
en iyisi olmadı belki fakat gayet iyi yönetiyorlar.. ilerleyen zamanlarda daha büyük gelişmeler bekliyoruz..

en gözden kaçan olay ise, yıllar boyu araplarla hiç ticaret yapılmamış olması..

dikkatinizi çekerim ki dört tarafımız araplarla çevrili. arapları sevmek zorunda değiliz fakat bu onlarla ticaret yapmamamız gibi bir şeyi doğurmamalı. doğurmamalıydı daha doğrusu. ak parti hükümeti ile beraber araplar ile ticaret yapılmaya başlandı ve ekonominin en büyük gelişmelerinden biri bu oldu..

araplar ile ticaret yapılmaya başlandığı zaman yıllarca araplarla ticaret yapmayı bile reddeden kesim hemen atladı, eksen kaymaları yaşanıyor diye. ulan bunun nesi eksen kayması. ticaret yapıyoruz, para kazanıyoruz bunun kötü yanı nedir yani?
(bkz: teğetin anlamını bilmeyenlerin ülke yönetmesi)
yunanistan ekonomisinin çökmesi, ispanya'nın kan ağlaması hatta almanya ve ingiltere'nin kemer sıkma politikası uygulaması halinde yani tüm avrupa ve amerika'yı küresel bir kriz sarmışken ve bunlara rağmen ülkede krizin ufak tefek etkileri bir dönem görülüp şimdi hiç görünmüyorken, krizin teğet geçtiğini inkar edip bununla taşşak geçmek tamamen kasıtlı bir harekettir. inandırıcılığı yoktur.

krizin teğet geçtiği büyük bir gerçektir. o kadar taşşak geçip bir iki ay sonra göt olmak kötü bir şey heralde..
genel anlamda olumlu bir değerlendirme yapmak yanlış olur fakat son ekonomik krizi gerçekten iyi yönettiler haklarını yememek lazım boşuna teğet meğet diye taşak geçmeyelim tabiki hiç etkilenmedik diyemeyiz fakat ortada bir realite var korkulan olmadı.siyasi düşüncelerin uyuşmaması herşeye gözümüzü kapatmayı gerektirmez.