bugün

eğer geçmişi, 28 şubat olaylarını, 28 şubatın kimlere rant sağladığını anlayabiliyecek beyne sahipseniz. rahatlıkla kavrayabileceğiniz bir gerçektir. evet. eğer akp mağdur olsaydı, iktidar olamazdı.

Akp'nin yıllardır karşı durduğunu söylediği bir mesele var; darbe.
Peki akp darbeye ne kadar karşı? lafta mı karşı yoksa icraatte mi?

Akp'nin bu günlere nasıl geldiğini, nasıl bu kadar güçlendiğini bir analiz edelim isterseniz.

Akp'nin sürekli nemalandığı sahte politikası şudur. "biz, başkaları gibi darbe ile iktidar olmadık, sandıkla olduk." hepimiz de bunu bir güzel yutarız.

benim burada buna karşılık önermem şudur ki; "yarrak darbeyle gelmediniz."

şaşırdınız di mi lan?

bakın şimdi.
1995 yılında iki parti vardı. birisi amerikan karşıtı, diğeri amerikancı.
hangi partiler bunlar.
1. Şeriatçı parti olarak bilinen, laikçi kesimin ve amerika'nın şiddetle karşı çıktığı Refah Partisi
2. Amerikan yanlısı, atatürkçü, ulusalcı Doğru yol partisi

peki ne oldu da bu iki parti birleşti.

1995 Türkiye genel seçimleri sonrası birinci çıkan refah partisi türkiye'de şimdiye kadar kimsenin alışık olmadığı, aykırı bir siyaset yapıyordu.
bu olay meclisteki amerikan yanlısı partileri, siyonist kuruluşları, ve doğal olarak amerika'yı korkutuyordu.
bu yüzden meclisteki refah partisi dışındaki partiler rp'nin hükumet kurması için güvenoyu vermedi.

zamanın cumhurbaşkanı süleyman demirel, 1996 yılında hükumet kurma görevini anavatan partisi genel başkanı mesut yılmaz'a verdi.
mesut yılmaz meclisteki ikinci ve üçüncü parti olan anap ve dyp'yi birleştirdi ve şaibeli bir şekilde anayol hükumeti'ni kurdu.
işler çok güzel ilerliyordu. abd mutluydu federal rezervler mutluydu, fbi, cia, kapitalist ve siyonist kuruluşlar mutluydu. çünkü 2000 yılına kadar hükumet onlarındı.

bu süreçte erbakan bir süre sessiz kaldı. muhtemelen baskılar vardı üzerinde. konuşamıyordu yani.

derken o da ne??
erbakan o güne kadar nasıl olduysa(!) fark edilmeyen bir açık buldu hükumette. hükumet güvenoyu almamıştı aslında bu işte bir şaibe vardı.
anayol hükumetinin aldığı 257 oy, güvenoyuna yetmiyordu. güvenoyu için 273 oy gerekiyordu.
hay allah. nasıl da gözden kaçardı bu(!)
erbakan ve refah partisi, bu kararı almak için bu hileye 3 ay boyunca tahammül etmişti. çünkü birileri erbakan'ı korkutuyordu. bu çok açık net ortadaydı.
erbakan, düşündü, taşındı ve adeta abd'ye rest çekerek 1996 yılında anayasa mahkemesi'ne başvurdu bu şaibenin araştırılması için.

anayasa mahkemesi, erbakan'ın bu serzenişine hak verdi ve hükumeti düşürmek zorunda kaldı. bu arada meclise mesut yılmaz hakkında gensoru verildi ve mesut yılmaz istifa etti.

bu kez süleyman demirel, zorunlu olarak erbakan'a verdi hükumet kurma görevini.
fakat refah partisi tek başına iktidar değildi. güvenoyu için yeterli milletvekili sayısı yoktu. ancak koalisyonla hükumet kurabilirdi,
işte tam bu aşamada doğru yol partisi girdi devreye.
erbakan'a sözde el uzattı.
böylece 54. hükumet yani refahyol hükumeti kuruldu.
bu erbakan'ın işine gelmedi tabii ki. erbakan hala korkuyordu. ve korkusunda da haksız çıkmadı.
erbakan ve partisi kendi politikalarını uygulayamadı. kendi yolunu çizemedi.

'çizemezdi' çünkü.
beraber hükumet kurdukları dyp karşıydı onlara,
abd nin başpiyonu süleyman demirel karşıydı,
ordu karşıydı.

ha tabi siz "yüce ordumuz, kutsal ordumuz, yüce türk ordusu, dünyanın en iyi üçüncü ordusuyuz, savaş çıksa abd'yi yıkarız yeaaağğ" diye zırlayabilirsiniz.
ama istediğiniz kadar zırlayın, bu ordu bizim ordumuz değil gençler. bu ordu amerika'nın ordusu. ittihat ve terakki'nin devamı bu ordu.
canı sıkıldığı zaman yönetime el koyabilen ordu. içlerinde istisnalar olabilir. ama onları da sustururlar istedikleri zaman.
bir de jitem var tabii, jitem'in kimler tarafından kurulduğunu jitem'in bizzat içinde yer alan itirafçılar açıklamıştır. fazla uzakta aramanıza gerek yok. (bkz: jitem)

neden yüce türk ordusunun komutanları durmadan intihar ediyor lan söylesenize. onları korkutan mı var? rahat bırakmayanlar mı var?
söyleyin!
eşref bitlis'i kim öldürdü??
kenan evren neden abd politikalarını bizim anayasamıza taşıdı??
80 darbesinde cezaevlerinde işkence yapan 'değişik şiveli şahıslar' kimlerdi anlatın.
okullara gelip, komünizm ve islam düşmanlığını küçük çocukların beynine aşılayanlar kimlerdi?
bakın bunları ben söylemiyorum. darbenin mağdurları söylüyor.

her neyse.
esas konumuz 28 şubat'tı.
erbakan bir süre sonra elinin kolunun bağlı olduğunu anladı. her şey üstüne geliyordu. mecburen istifa etti.
ardından refah partisi, sözde irticacı faaliyetleri nedeniyle kapatıldı.
partisindeki amerikan karşıtları, şükrü karatepe gibi davasına bağlı insanlar siyasi yasaklarla cezalandırıldı. tabii ki erbakan da.
bunun üzerine fazilet partisi kuruldu ve başına erbakan'ın sevdiği bir isim olan recai kutan getirildi.

bu sırada tayyip erdoğan okuduğu bir şiir gerekçesiyle hapse girdi. okuduğu şiiri aynen yazıyorum;

--spoiler--
Minareler süngü, kubbeler miğfer
Camiler kışlamız, mü'minler asker
Bu ilâhi ordu dinimi bekler
Allahu Ekber, Allahu Ekber.
--spoiler--

tabi burada akp'lilerin dikkat etmediği husus nedir? şiiri yazan kişinin ziya gökalp olması.
ziya gökalp'i bir araştırın derim. siyonizme yakınlığını çözmeye çalışın derim. islamcılar bunu zamanında çok tartışmıştır. konuşmuştur.

tayyip neden ziya gökalp gibi islamcılar arasında tartışılan birisinin şiirini okusun ki?
herneyse bunu daha sonra anlatırım, aklınızı yeterince karıştırmışımdır.

hikayenin bu kısmına kadar bir sorun yok. tayyip saf, temiz, dindar birisi gibi gözüküyor. değil mi.
işte ne olduysa bu şiirden dolayı hapse girdikten sonra oldu.

amerika tayyip'i iyi araştırmıştı. tayyip zaten amerika'ya sıcak bakan birisiydi. hapse girince amerika'nın ve siyonizmin eline düşmüş oldu bir yandan.
o da tıpkı hasan mezarcı gibi hapiste belli süreçlerden geçmiş ve nasıl olduysa değişmişti. bambaşka birisi olarak çıkmıştı hapisten.
(bkz: hasan mezarcı)

yanına amerika'ya sıcak bakan birilerini daha alıp parti kurması için görev verilmişti ona.
kimdi bu kişiler?
abdullah gül, bülent arınç, hüseyin çelik vs vs vs

yani fethullah gülen ve nur cemaati ışığında aydınlanan kişiler.
işte akp nin ampulü de buradan gelir.
"biz hem sizi nurumuz ile aydınlatacağız, hem de teknolojide amerika'nın, siyonist kuruluşların katkılarıyla gelişeceğiz, kalkınacağız 'allahın izniyle' ya alaaaah bismillaaah."

yani tam böyle olmasa bile bunun gibi bir şey anladınız siz.

bu açılım abd'nin ılımlı islam tanımının ta kendisidir aslında.
fethullah gülen, ılımlı islam planının öncüsüdür. islam'ın maddi hususlarını değil de manevi hususlarını ele almıştır hep fethullah gülen.
abd'nin islamcıları susturmak adına tam anlamıyla böyle bir piyona ihtiyacı vardı. fethullah bu tanıma birebir uyuyordu. onlar da bu adamı himayeleri altına aldılar. tabii.

zulme karşı durabilen bir adam değildir fethullah gülen.
zulümden kaçan adamdır.
kısasa kısas yapmaz.
bir yanağına vurursun. o geri çekilir. ya sabır çeker.
dönüp ne vuruyorsun bile diyemez.
onun islam anlayışı budur.
abd'nin istediği islam anlayışı da budur.
sessiz müslüman altındır onlara göre.

yani abd baktı ki islamı darbelerle tümden silemiyor. b planı olarak fethullah gülen piyonunu ileri sürdü ve yeni bir islam akımı yarattı.

yani ben burada yarattı dedim ya. hıh işte tam orada araya girip "yaratmak allaha mahsustur mübarek deme öyle şeyler" diyecek insanların islamı...

ılımlı islam
ne güzel değil mi? ılımlı islam...

hıristiyanlığın değişmiş haline de çok benziyordu aynı zamanda bu ılımlı islam.

az önce de dediğim gibi. bir yanağına vurunca geri çekilip sabır çekenlerin islamı. dönüp "ne vuruyorsun lan" diyemeyenlerin islamı.

hıristiyanlıkta bir yanağına vurdummu diğerini uzatırsın. *
anlatmaya çalıştığım buydu işte.

her neyse yine arayollara takıldık. anayola bir türlü giremedik.

fazilet partisi içindeki amerikancılar sivrilmeye başlamıştı.
tayyip hapisten çıkınca ilk iş olarak bu kişilerle görüştü. ve "yenilikçiyiz yenilikçi hülooooğğğ" şeklinde bir politikayla yeni bir parti kurulması gerektiğini anlattı.
kuruldu da..
tayyip tam halkın istediği gibi birisiydi. huzur vaat ediyordu. ona darbe yapılamayacağını çok iyi biliyordu çünkü.
kurnazdı, iyi de bir hatipti. insanları kandırmak kolaydı onun için.

biz gömlek değiştirdik dedi ve milyonlarca insanı tavladı.

ama kimse "ne oldu lan bir anda böyle değiştin? eskiden böyle değildin sen." diye sormadı buna.

peki nasıl medyayı, sendikaları yargıyı ele geçirdi? onu da kılıçdaroğlu'nun son meclis konuşmasına bakarsanız anlayacaksınız. çok iyi özetlemiş kemal beyefendi. ahan da şurada (bkz: kemal kılıçdaroğlu/#20331179)

işte...
olaylar bundan ibaret gençlik. kavramak çok zor değil. olayların başını yakaladımmı sonu çorap söküğü gibi geliyor elinize.

akp darbe ile başa gelmiştir.
üstelik darbeden yararlanarak.
darbeyi eleştirerek. en başta darbe karşıtlarından oy alarak.
aynı zamanda darbeyi yapanlarla işbirliği yaparak.

kısacası "mağduru" oynayarak.

peki ben soruyorum sayın ak gençlik. neden 28 şubat'ın asıl mağdurlarına oy vermediniz? neden bir anda erbakan'a düşman kesildiniz. ne oldu da tayyip bu konuma geldi. bunu bir sorgulayın.

not: partili değilim.

edit: (bkz: #20483394) düzelttim. herkesin kafası karışabilir canım kardeşim.
80 darbesinin dinci pezevenklere rahatlik sagladigini dusunursek teorik olarak dogru bir tespittir.
80 darbesi sonrası hükümeti kuranın Turgut Özal olduğunu düşünürsek doğru tespittir.
doğru yol partisi genel başkanı mesut yılmaz mı?? Dakka bir gol bir.. Okumadan kopi-pest yapmayın çocuklar!
ak parti kurucuları arasındaki kenan evren bürokratlarının varlığı, bunların darbe yapıp umreye giden dinci kenan evren'in açtığı imam hatiplerden beslenmeleri ve 15 temmuz'dan önceki saray darbeleri göz önüne alınınca ortaya çıkan hakikat.
görsel
Kabul edelim ya da etmeyelim halk dediğin kitlenin önemli kısmı ilkesel olarak adalet ve kalkınma partili.

Vizyon olarak yani. Bu demokrat parti zamanından beri böyle. Biz buyuz.

Mesele hukuk devletinde olup olmadığınız. Kenan evren kendini başkan seçtirdi kimsenin gıkı çıkmadı.