bugün

modern suç ve ceza uyarlaması. kendi dilinde bile artık ne anlama geldiğini bilinmeyen argolarla dolu ve bu yüzden alt yazılı izleyince o sinema kuşağına ait olmayan insanları sıkabilen hiçbir zaman hakkı verilemeyen kubrick şaheseri. sizi treksok ederim.
sandalyeye oturduğu zaman boxer iç çamaşırının her özelliği görülebilen düşük bel jean'in bütün özelliklerini sergileyebilen ve konuştuğu zaman anlaşma aracı olan dilin neden var olduğunu size unutturan bir ev arkadaşınız olsaydı ne yapardınız. fazla düşünmeyin ben bahçevan pantolonla dilsizlerin kullandığı defter aldım. mutlumuyuz: hayır. singing in the rain ile her gün onu dövüyorum.
türkiye'de uzun yıllar gösterimi yasaklanmış bir şaheser.. alex'in cesur ve sapık halleri, dim'in rahatsız kahkahaları, sütün enfes tadı, 9. senfoniye yeni bi bakış açısı kazandıran kubrick ya da komik ve eğlenceli yepyeni bir dil.. Bunların yanında bi de sorgulatıyor yazarın da dediği gibi:

"insan özgür iradesiyle kaderini seçebilir mi?"
bir çok yönetmenin şiddeti ben daha güzel anlatabilirim diye yarışmaya çabaladığı ama asla daha iyisini yapmayı başaramadığı bir kubrick şaheseri. örneğin kimileri The Great Ecstasy of Robert Carmichael filmi için "yanında Otomatik Portakal, bir Britney Spears klibi gibi kalıyor" demiştir ve halt etmiştir.* kubrick şiddeti bir tanrı edasıyla öyle bir yerleştirmiştir ki filmine,ne iğrenirsiniz,ne korkarsınız ne komik bulursunuz,ne eğlenirsiniz yalnızca onun şiddet olduğunu hissedersiniz. *
filmi izlerken bu sizi rahatsız eder, ekranda gördüğünüz şiddeti korkmadan, gülmeden izlersiniz. apaçık bir şiddet duygusunun insan bedenine tecavüz etmiş şeklidir. rahatsız olursunuz, bir yerinde kapatmak isteseniz de yapamazsınız. eğer izlemeyi ve anlamayı başaran insanlardansanız memnun olursunuz gördüklerinizden hafif bir tiksinmeyle. filmde güzel bir beynin karanlık odalarında dolaşırsınız adeta. bu stanley kubrick'in hayal gücüdür. tartışmasız başarısını buradan almıştır. başka hiçbir filme ve yönetmene yakışamayacaktır.
(bkz: dim)
allahtan film 1971 yılında çekildi ve allahtan o zaman ajdar yoktu. yoksa bu filmin soundtracklerini yapmaya falan kalkardı maazallah.

(bkz: çikita muz)
orta okul öğrencilerine izletilesi ; suç, şiddet ,ceza ve bunun sonuçlarını kitap gibi anlatan filmdir. (bkz: ağaç yaş iken eğilir) *
bir DJ Tiesto eseri...
birtakım insanların çok beğendiği bazılarının ise hiçbirşey anlamadığı neden yapılmış ki dediği bir stanley kubrick filmi.
bütün sinema anlayısımı bir anda değiştirmemi sağlayan başyapıt.
(bkz: singing in the rain)
anthony burgess şaheseri * . kitaptaki alex karakterinin sadece 16 yaşında olması da düşündürücüdür (hele stanley kubrick yapımı filminde, karakteri canlandıran malcolm mcdowell in yaşıyla durum daha garip bir hal alıyor). elemanlar garip bir argo kullanır, içki ruhsatı alamadığı için "bıçaklı" süt satan karova süt barında takılır; canları sıkıldı mı da dışarı çıkıp ona buna sataşır, kadınlara tecavüz ederler. kitap ya da film boyunca her ne kadar baş kahramanımızın yaptıklarından tiksinsek ya da ondan nefret etsek de sonunda kendisini karşılayan sonda da tamamen onun yanında oluruz sonra da oturup kendi kendimize düşünürüz "hangisi daha kötü?" diye... ya da hangisi daha doğru... bi gecede okunup bitirilesi bir kitap * . okunmalı okunmalı...
insanı psikolojik açıdan, hayat felsefesine müdahele edecek, onu dürtecek kadar derinden etkileme kapasitesine sahip film.
kitaptaki büyünün filme tam olarak yansımadığını düşündüğüm lakin yine de kubrick in budur diyebileceğim müthiş filmidir.
(#1268214)
"sebepsiz şiddet nasıl sergilenir ve kötü ehlileştirilebilir mi ?" minvalinde geçen stanley kubrick f'ilmi'dir.. hayatımı ve sinemaya bakış açımı değiştirdi tarzı söylemlere bile sebebiyet vermiştir bazı kesimlerde. fikrimce cok da abartılmamalıdır ama iyi de bir filmdir.
filmin her planı tam bir usta işidir,muazzam dekorlarla ve ayrıntılarla süslüdür, oyunculuklar ise yer yer sinema oyunculuğundan çok tiyatro oyunculuğuna kayar, müzik ise filmin gizli baş aktörüdür,ki çok da iyi oynar rolünü..

--spoiler--
alex ve tayfasının süt içerek ve beethoven dinleyerek serserilik yapması ve bunun gibi birçok zıtlıklar, bakanın alex'e yemek yedirirken alex'in gevşek ifadeyle ağzını açması, toplama kampı sahnelerinde alex'in "şu müziği durdurun bu beethoven'a yapılabiecek en büyük kötülüktür" diye haykırması, alex ve iki hatun'un hızlı çekim seks sahnesi ,kızların kıyafetlerini giyip alex'in onları tekrar soyup devam etmesi ,hapishanede peder'le beraber o kötü kötü adamların hep beraber bir kilise korosu gibi ilahi söylemeleri, iyilerin de damarlarına basılırsa nasıl şiddete yönelebilceğinin örneklendirilmesi ve filmin , alex'in gözlerinin parlayıp çırılçıplak hatunla icraat'laşırken bitmesi, filmin güzel detaylarıydı...*
--spoiler--

ez cümle derim ki, kubrick iyi yönetmenmiş kral yönetmenmiş falan filan tamam da, cok da mavrakar bir adammış, isterdim iki muhabbet çevirmek, ironilerine bayıldım...
filmin başlarında alex ve arkadaşlarının patakladığı çetenin elemanlarının nazi üniformaları giydiği enfes film.
manuel portakal diye geyik konusu olan film adı.

edit: eğer buraya "iğrenç" ibaresini ekleseydim eksi oylanmazdı. sözlük ortamı o kadar taraflı ki artık objektifliğinizi belirtmek için bunu "ayrıyetten" belirtmeniz gerekiyor. eksi oylayanın da bunu neden eksi oyladığını çok iyi bilioyrum. bu espriyi ben yapmadım. gördüm ilettim. gözlem yapmanın karşılığı eksi oy. devam edin. devam edin.
kitabında alex'in "kötülük ve ahlaksızlık yayıcılarının okuyucusu" deyip çetesiyle dövdüğü adamı filmde göremeyiz. *
otomatik portakal ingiliz dilinde her gün işine/okuluna giden, saatleri ve ömürleri belli olan, sanki kurulmuş bir çalar saat gibi yaşayan insanlar için kullanılan bir kalıptır.
belki de alex'in olmaktan kaçındığı şey de buydu ve en sonunda düştüğü çukur gene buydu.
ruh hastasi bir film.. kubrick ten baska bisey beklenemez zaten, sınırları surekli zorlayan teknikler deniyor. bize de yillar sonra tekrar tekrar izledikce ayni tempoda alkis tutmak dusuyor.. ayrica sahneyi butunuyle alip ardindan kareyi kahramana yaklastirmak gibi artik kubrick klasigi olmus cekim tekniklerini de bu filminde yeterince goruyoruz, kim bilir belki de ilk kez burada denemistir. basyapit..
filmi izlemeye başlarsınız ve ne ki bu dersiniz? sonra film içine almaya başlar sizi yavaş yavaş... çıkamazsınız.
doğru anlaşılabilmesi için birkaç kez izlenmesi gereken filmlerden.

alex sonunda iyileşmiş gibi olarak algılanamaz mı? son gördüğü hayal ile?
her izlendiğinde rahatsız olunan fakat rahatsız oldukça daha artan bir istekle izlenen, şiddetin mükemmel bir şekilde işlendiği şaheser. Yönetmenin diğer filmlerinde de rastlayabileceğiniz ilginç ve abartılı mekanlar sayesinde filmin içine rahatlıkla girebiliyorsunuz.
şiddet ve sanat gibi iki apayrı ögeyi ironik bir anlatım tarzıyla karşımıza çıkaran bir stanley kubrick filmidir.
Kült film gibi garip bir nitelendirme türünün içerisinde yerini çoktan almış olan filmde ayrıntılar büyük önem taşır..

2 perdelik bir tiyatro oyunu da diyebilirsiniz buna.. ilk perdede kin güdersiniz ikincisinde ise acırsınız...
içeriğinde gizlenen ironi bütüne de müthiş bir şekilde dağıtılmış...

Tavsiyedir, izlenesidir...