Hız sınırı 50 olan yerde 90lar ceza yedirebilir.
Adam akıllı telefonların, Instagram ve Twitter'ın, kameralı telefonların olmamasını yazmış. Bunların olmaması zaten 90ları daha güzel, daha samimi yapan şeylerdi. Şimdiki çocuklar nereden bilsin tüf tüf borusunu, tasoları, atari oynamayı, mahalle maçlarını vs.
Her gün şehit haberlerinin gelmesi bile yeter 90'ların kötü yanını kanıtlamak içim.
Bitmesi.
Çabuk geçmesi.simdi 1992 olsa başka hiçbir şey istemem.
90'ların kötü yanı olarak sunulan donelerden hiçbiri kötü değil ki?

inceleyelim;

1) suların kesik olması:
ben sularımızın kesildiğini hiç hatırlamıyorum. köyde de yaşadım, bursa şehir merkezinde de. bugün nasıl sular birkaç saatliğine kesiliyorsa o gün de öyleydi.

2) elektriklerin gidip günlerce gelmemesi;
yukarıdaki madde ile aynı şekilde. ben bu yaşıma kadar elektriklerin değil günlerce, 24 saat bile kesik olduğunu hiç hatırlamıyorum.

3) yolların çöp ve çamur içinde olması;
gecekondu semtlerinde yollar çamurluydu evet, çöp de toplanmazdı. bu yüzden de bunun bir caydırıcılığı vardı, ipini koparan büyükşehirlere gelemezdi.
bunun dışında kent merkezlerinde çöp ve çamur yoktu.

4) internetin bu kadar yaygın olmaması ve yavaş olması;
internet hiç yoktu evet, 2000'lerden sonra yaygınlaştı. bunda 90'ların suçu nedir?

5) akıllı telefonların olmaması:
akıllı telefon yoktu, tuşlu telefon vardı, insanlar eğlence için değil, iletişim için telefon kullanırdı.

6) instagram, twitter olmaması:
internetin olmamasıyla alakalı. son derece olumlu bir şey.

7) kameralı cep telefonlarının olmaması:
teknoloji ile alakalı, olmaması daha iyiydi, fotoğraf makinesi ile fotoğraf çeker bastırır, albümde saklardık. şimdi telefon gitti mi anılarınız da gidiyor.

8) tüplü tv'lerden başka tv olmaması:
tüplü tv'ler daha iyiydi, daha sağlam ve dayanıklıydı, ayrıca tamiri de ucuzdu. şimdi led tv arıza yaparsa çöp. yaptırmaya kalksan astarı yüzünü geçiyor.

yani kusura bakmayın ama sunulan bu maddelerin hiçbiri olumsuz değil.
Ulan AKP yoktu yok nasıl kötü yanı olabilir ki.
Faili meçhul cinayetler
enflasyonun kralı vardı
94 krizi
deprem yardımlarıyla maaşların ödenmesi
çöplerin toplanmaması
doların habire katlanması
26 milyar imf borcu
feto ile yakınlaşan iktidarlar
her gün şehin cenazeleri kalkıyordu (apo şerefsizi vur emri veriyordu o zamanlar)
ulaşım bitikti (bayramlarda trafik kazasında en az 1500 kişi hayatını kaybediyordu)
bol sıfırlı para vardı
sular akmıyordu

say say bitmez efendim 90'ların rezilliklerini saymaya.
epıl yoğudu epııılll

reyiz geldi de epılımız oldu

hamdolsun.
türkiye hic bir zaman iyi durumda degildi ki son 100 yil da. 1940 da caya katacak seker yoktu, 50 lerde siyah türkler beyaz türk burjuvasina karsi amerikan burjuvasi ile burjuva paylasim savasina basladi, 60 larda köyde ac kalan kitleler sehirlerde gecekondulari kurdu, 70 ler de tekrar burjuva paylasim savasi, 80 lerde yine burjuva darbesi, 90 larda yine burjuva pop neoliberal karsi devrim baslangici, 2000 lerden itibaren huntington un dedigi gibi medeniyet savaslari, , yani fikirlerin degil de irklarin savasi...90 lar da ki " hadi corc versen borc" gibi neoliberal saldirilari mi özleyeyim yoksa bitmez tükenmez tuzaklari mi??? 90 lar savaslarin tekrar basladigi dönem idi, daha evvelinde hic degilse ümit var idi.
Kesinlikle en kötü yanı bitmesiydi.
amk z kuşağının yine kendince çıkarımda bulunduğu inceleme.

sen ilk önce aldığın soluduğun havanın bile içinde ki oksijen miktarını yok edip, beynine gitmeyen oksijenden mütevellit ne halde olduğuna dön bir bak...

sikik gibi sosyal medyada takılın, oyun oynayın ekran başında anca, başta ülkenin doğal kaynakları, ve senin geleceğin yok edildi, ediliyor zerre haberin yok.
Yahu ben çocuk halimle harçlıklarımla ayırdığım para ile anneme altın kolye almıştım. O zaman ortaöğrenimdeydim. imkanlar azdı tamam lakin dolara bakın ne güzeldi. Kötü yanı gerçekten suların kesilmesi lakin bulunduğum yerde yine kesiliyor. Aaa birde hastaneler teknoloji olmadığı için telefondan veya internetten tabi ki randevu alınmazdı ve sabah 6da SSK kuyrukta olurduk.
Bu şey gibi olmuş akepelilerin 20 yıl önce akıllı telefon mu vardı demeleri gibi.
Geceleri radyo programlarında herkesin şair kesilmesi...şiir yazıp okuması.

(Hoş, aynı boku ben de yedim ya neyse)
öğretmenler çocukları sürekli döverdi. kafayı tahtaya vurarak falan. bizim sınıfta müdür yardımcısının oğlu vardı hocalar bizi sürekli döverken ona kızmadı bile. ilk ayrımcılığı daha ilkokulda yaşadım.
askerlik o zaman çok zordu normal er olarak gidip acemiyken acemi birliğinde eğitim yok silah yok şehit düşerdi gencecik askerler. hem şehit düşerler hem habire dayak yerlerdi.
satanistler böbrekçiler çiviciler gibi psikopatlar yaygındı çocuk aklımızla çok korkardır.
hastaneler rezil ötesiydi..sağlam girsem yatalak çıkardın.
1 milyon liraya anca sakız ederdi.
Her dönemin iyi ve kötü yanları vardır. Şimdinin de iyi ve kötü yanları var. Tıpkı doksanların olduğu gibi. Terör ve faili meçhuller 90'ların en büyük sorunlarıydı. 90'ların en iyi yanı ise; tüm insanların umudunun olmasıydı. En büyük kanıtı da akşamları kapılarda, merdivenlerde çoluk çocuk, kadın erkek oturulurdu. Bu bile tek başına umudu, hayalleri, küçük mutlulukları kanıtlamaya yeter. 2000 sonrasının en büyük eksiği umudun çalınmış olmasıdır. Bet bereket yok. Zengini de fakiri de mutsuz. Bakın tosuncuğa: Herif tokatladı, mutsuz oldu, geri geldi. 90'larda öyle değildi. Tokatlayan giderse dönmezdi. Uğur Dündar kapılarına gider, hesap sorardı. Şimdinin osuruklu habercileri tokatçıyı tokatlamaya uğraşıyor. 2000'lerin en kötü tarafı Recep bey'dir. Tartışmaya kesinlikle kapalı ve görünen bir gerçektir. Net...
hastanelere güç bela girmeyi başarırsan içeride soru bile soramaman gerçeği. türlü tersleme ve hakaretlerle uğurlanırdın hemşire ve doktorlar tarafından.
Sadece 10 sene sürmesi.
minibüste kapkac kültürü, sanatta neoliberal pop kültürü, dünya siyasetinde fikirleri öldürüp irkcilgi hortlatip irkcilik kültürü....adolf hitlerin tekrar dirilmesi.... uyusturucunun ivmelenmesi...
su kesintileri , istanbulun her tarafının çöplük olması . hatta çöplüklerin
patlaması . hava kirliliği . 1990 - 1996 yılları arasında marmara bölgesinde
hava kirliliği korkunçtu . shpli belediyeler ve suriyeden petro- kok kömürü
ithalinin sonuçları ....

devlet görevlilerinin gayet kaba olması . polis katilinin ailesine
taziyeye giden bakanlar .....

tabii karakol baskınları rezaletleri .....

en sinirlendiğim şey de askere , polise zırhlı araç verilmemesi yüzünden
çok sayıda güvenlik görevlisinin şehit olmasıdır .....

Sibel Yalçın, 9 Haziran 1995 tarihinde DYP Şişli ilçe Binası önünde nöbet tutan 23 yaşındaki[1] Rüştü Erdem isimli polis memurunu öldürdükten[2] sonra girdiği çatışmada öldürülen 18 yaşındaki DHKP-C militanı. Alibeyköy Mezarlığı'na defnedildi.[3]

Yazar Nihat Behram, Sibel Yalçın için bir şiir yazmış[4] ve bu şiiri Grup Yorum çeşitli eklemelerle birlikte besteleyerek "Sibel Yalçın Destanı" adıyla Geliyoruz albümünde yer vermiştir. Ailesine dönemin insan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı CHP'li Algan Hacaloğlu tarafından başsağlığı dilenmesi tepkilere neden olmuştur.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Sibel_Yal%C3%A7%C4%B1n

görsel

görsel