bugün

bir beşiktaş klasiği maç. Hakemler tarafından haksızlığa uğramak.

aslında bu sezonun daha başı. beşiktaşın güzel futbolu, iyi ve formda kadrosu, her zamanki gibi mükemmel seyircisiyle birleşmiş, şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu gösteren bir görüntüsü var. defansı sağlam, hücum gücü mükemmel bir kadro. takımın başında deneyimli bir hoca. ne kadar çok eleştirilse de deneyimli bir menajer. herşey beşiktaşın en büyük şampiyon adayı olduğunu gösteriyor. ama şampiyonluğa ben inanmadım, inanmıyorum. neden mi? işte nedeni bu maçta yine gözler önünde. sezon başından beri bütün maçları izliyorum ve özellikle bekliyorum, acaba bu sezon beşiktaş hakem hatasıyla hangi maçı kaybedecek, hangi maçta federasyon ve hakemler çirkin, çirkef yüzlerini gösterecek diye. ve yine yanılmıyorum. geçen ve ondan önceki sezonlardan hiç bir şey değişmemiş, değişmiyor, değişmeyecek. hakemler beşiktaşımın puanlarını çalacak. hakemler beşiktaşımı kötü beyinleriyle, art niyetleriyle, art düşünceleriyle ve bu düşüncelere yansıyan kararlarıyla şampiyonluk yolundan edecekler.

beşiktaş bu sezonda hakem kararları yüzünden kaybettiği puanlardan ötürü şampiyon olamaz. daha doğrusu beşiktaşı yine şampiyonluktan ederler. ama olsun ben sonunu bile bile yine maçlara gideceğim, yine formamı alacağım, yine lig tv üyeliğim devam edecek. ben beşiktaşı o formayla yeşil sahada görmeye aşığım.

''bitmesin dertler skime kadar
beşiktaşlıyız ölene kadar
sen de olmazsan bu dünyada
sevilecek ne var''

(bkz: beşiktaşlılık)
beşiktaşkımız için kharkiv sınavı öncesi moral depolamak ve fenerbahçe ile puan farkını 7'ye çekerek liderliğini sürdürmek şanslarının kaçtığı bir 90 dakika olmuştur.

öncelikle ramazan günü, o havada, o el nino'Lu iklimin hüküm sürdüğü stadyuma giden 3-4 bin civarındaki beşiktaşlı'yı can-ı gönülden tebrik ediyorum. ertuğrul sağlam'ı da tebrik etmek istiyorum akabinde. zira 4. dakikada 1-0'ı yakalamışsın, ama sen ikinci golü atıp maçı bitireyim demiyorsun, takımın rölanti futboluna müdahale etmiyorsun, oyuna bir ön libero daha alıyorsun, bobo'yu sokmak için 75. dakikayı bekliyorsun. niye ? çünkü karşında real madrid var. maazallah 4'lük 5'lük yaparlar fazla açılırsan. bu yerinde taktiği nedeniyle kendisini bir kez daha kutluyorum.

beşiktaşımız'ın sayılmayan golleri mevzusunda aslında sayfalar dolusu yazı yazılabilir ama artık yazana da okuyana da yazık. o nedenle boşverelim. süleyman seba'nın zamanında dediği "ben bu takımın hakemi de yendiğine şahit oldum" sözünü hatırlayıp, "inşallah" diyelim.
oynadığı son 11 resmi maçta 10 galibiyet ve 1 beraberlik alan beşiktaşk'ımızın bu süper formunu sürdürmesi beklenen, ve siyah beyazlılarımızı ligde şu ana kadar oynadığı 4 maçta galibiyetle tanışamayan istanbul büyükşehir takımından çok, muhtemelen fırtınalı bir ortamda dağın başında oynanacak olmasının zorlayacağı düşünülen karşılaşma.

hatırlarsınız geçtiğimiz sezon bu deplasmanda hakemin bobo'yu atması ile 2-1 kaybedilen ve şampiyonluğa büyük ölçüde elveda denen bir maç vardı. bu akşam, o 90 dakikanın da rövanşı olacaktır. özellikle bobo'dan gol ve goller bekliyorum. şunu da hatırlatalım, brezilyalı forvet bu akşam fileleri havalandırırsa beşiktaş forması altındaki 50. golüne de ulaşmış olacak.

bunların yanı sıra alınacak bir galibiyet daha 5. hafta sonunda şampiyonluk yolındaki en önemli iki rakibimizden biri olan fenerbahçe ile olan puan farkımızı 7'ye çıkaracak ki, bu hiç de azımsanacak bir avantaj değil.

sakatlığı bulunan serdar özkan'ın forma giyemeyeceği de göz önüne alınırsa şöyle bir 11'in, bizi üç puana uçuracağını düşünmekteyim nacizane;

rüştü

ibrahim t.---sivok---zapotocny---ibrahim ü.

holosko---uğur---serdar k.---tello

delgado

bobo

(bkz: siyah ulan)
hakemlerin acele ettigi mac, ulan bi durun be, bi bekleyin, belki kendimiz takiliriz.. daha bunun 29 maci var, subatta baslasaniz yine durdururdunuz.
engin ingilizce bilgileri ile bizi aydınlatan fenerbahçeli dostların, 1 ekim 2005 konyaspor fenerbahçe maçı'ndaki pozisyonu da analitik bir şekilde analiz etmelerini zorunlu kılan maç.

( bkz: hand of anelka )
atatürk olimpiyat stadında oynanacak karşılaşma. ayrıca bu sezon ki; sevgili kazım baba'nın analiz edip, yorumlayamacağı ilk beşiktaş maçıdır. dikkat!

(bkz: beyaz ulan)
sonrasında ibb li ekrem in nobre'nin pozisyonu için gol dediği maçtır.
bilenin bilmeyenin ahkam kestiği maç. kalecinin parmaklarının ucunun topa anlık dokunuşu topa hakimiyet değildir. bülent yıldırım kuralları bilmiyor da mı maçtan sonra özür diliyor. herkes olanların farkında.

geçen sene başlayan filmi izliyoruz. cuma günü kazanmak için hiçbir şey yapmayan fenerbahçe'nin kazanması için neler yapıldı, dün beşiktaş'ın elindeki maç alındı.

alıştık ak.
bazı fenerbahçeli ve galatasaraylı arkadaşların futbolun ince ayrıntılarına nasıl da vakıf olduklarını gördüğümüz maçtı. hakemlik yapan yorumcuların bile hemfikir olamadığı pozisyonlarla ilgili maşallah derin bilgi sahibiler. bu sevindirici bir şey tabi. sevindirici olmayan şey ise hatta çok üzücü olan şey ise kendi maçlarındaki ince ve kendi lehlerine youmlanmış pozisyonlarda aynı derinliği gösteremiyor olmaları.
bu da bir olgunlaşma sorunu tabi, vermeyince mabud neylesin mahmut?
bazi galatasaray ve fenerbahce taraftarlarinin israrla akil vermesine neden olan mac.
beşiktaşımızda filip holosko kadroda olmayacaktır.

(bkz: kazım kanat için oynayın ulan)
(bkz: siyah ulan)
(bkz: seni hakem yapana da kafam girsin)*
(#2771935)
(#3454475)
ligler tarihinde, istanbul büyükşehir belediye spor'a karşı henüz galibiyeti bulunmayan beşiktaş'ımızın galip gelerek kem talihine nanik yapması beklenen müsabakadır.

(bkz: beyaz ulan)
besiktas in verilmeyen 2 golu nedeniyle hakemin on plana ciktigi mac.

1. bosta kalan topa kaleci ve nobre yoneliyorlar. kaleci topa ucarak elini uzatiyor, nobre ise ayagini. kural diyormus ki eger kaleci tek elini dahi topun üstüne koyarsa yapilan herhangi bir mudahale fouldur. ama simdi sen kaleci topa zipladigi ve topa dokundugu anda durdurursan goruntuyu tabii ki goze kaleci topu kontrolune almis görünür. ancak fizigin en temel uc kuralindan biridir etki-tepki prensibi. zira pozisyon devaminda kalecinin eli topun üstünden büyük bir ihtimalle kalkacak cünkü kaleci bütün vucuduyla ucarak topa dogru atliyor. yani kalecinin topu kontrol etti demesi biraz zor. ikilem de birakacak bir pozisyon. böyle pozisyonlar icin kural ne diyor: kararsizsan devam ettir. oyle olmuyor hakem insiyatifini besiktas aleyhine kullaniyor ve foulu veriyor.

2. yine bosta kalan bir top ve bu sefer topa nobre ile beraber yonelen bir ibb futbolcusu. nobre tekrardan foul yaptigi gerekcesiyle oyun durduruluyor. foulun sebebi ise nobre nin sol ayagini sola (ibbli futbolcunun onune dogru) uzatmasi. nobre topu sola dogru acmak icin sola yatarak sag ayagiyla topa vuruyor ve topu delgado ya kazandiriyor. bir futbolcunun soldaki topa yatarak vurmasi icin sol ayagini sola dogru acmasi gerekir, eger ayagini ileri veya saga dogru uzatirsa sag ayagiyla topa vuramaz. bundan dolayi amac ibbli futbolcuyu engellemek degil pozisyon almaktir, topla oynamaktir. ama tabi bunu bu sekilde degerlendirmek hakemin insiyatifinde ve hakem tekrardan insiyatifini besiktas aleyhine kullanmistir.

boyle pozisyonlarda 3 büyüklerden sadece besiktas in magdur olmasi ilginc tabi. aslinda bazen fb le ve gs li arkadaslar diyor ya aslinda 2 büyük var besiktas büyük degil diye, sanirim ondan böyle oluyor. o zaman anadolu takimlarinin yaptigi gibi biz de bagiralim: magduruz ulan!
bi konuşursam silik olacağım maç. onun için susuyorum.

(bkz: bülent yıldırım)