tüm bir ilk yarı boyunca duran topları sabri kullanmış, gözyaşları sel olup akmıştır.
pusuda bekleyen fenerlilerin nefis yorumlarına sahne olan maç. endişelenmek oldukça yersiz, çünkü bu rijkaard ile ilk resmi maçımız. yeni bir sistem ve anlayış var. tabi ki henüz taşlar yerine oturmamış.

bir de şunu söylemek istiyorum; sabri sarıoğlu denen topçu kılıklı çirkef adam, bizi resmen kanser ettin lan. bırak artık bu işleri, git bir cafe,restorant falan aç. top oynama gözünü seveyim. hele frikik atmak senin neyine be kardeşim.
hazinle sonuçlanmıştır, rijkaard doğru bir laf demiştir "medya tarafından favori takım olarak görülmemiz beni rahatsız ettiği gibi karşı takımı da ateşleyecektir" diyerek, keza olmuştur da öyle..

(bkz: sikilmiş götün davası olmaz)
galatasaray son 10-15 dakikada 10 kişiyle savunma yapmış ve bu zorlu deplasmandan avantajlı bir skorla dönmeyi başarmıştır.
hani böyle yirmiikinci dereceden bir akrabınız size gelir de, mecburen sohbet etmek zorunda kalırsınız, işte o sohbetin tadını veren maçtır.

bir de galatasaray'lı olmadığı halde böyle bir maça 90 dakika ayıran adamın, yeminlen söylüyorum dünyada yapacağı hiçbir iş yokmuş demektir.
neresinden tutarsanız tutun bir avrupa ligi mücadelesidir. galatasaray ligi tüm takımlardan erken açmasına ragmen çok eskik bir kadro ile gitti kazakistan'a bugün. anlam veremedim buna? cimbom henüz takım olarak hazır değil, maç ve kondüsyon eksikliği var. onun dışında as kadro'nun %60'ından fazlası yoktu bugün. bu sebeple yapılan eleştiriler pek de mantıklı gelmiyor açıkcası. galatasaray genç futbolcularını bir uefa sınavında denemiş oldu o kadar. ali sami yen'de işler değişir cimbom bu takıma gol olur yağar. bunu görmek için kahin olmaya gerek yok zira.

asıl tanıma gelecek olursak; yaraktan kürekten bir maçtı ve en azından rövanşı var. aptal aptal yorumlar ile komik olduğu sana bünyeler kendi önüne baksın! sizi de göreceğiz 2-3 haftaya kadar.
uğur uçar'ın aylar sonra sahaya çıktığı maçtır. en güzel yanı da budur.
ayar verme yarışına dönmüş, seyir zevki sıfırın altında olan karşılaşmadır.
sigma olomouc takımından 7 tane gol yiyen fenerbahçeli taraftarların dalga geçtiği maç. ayrıca o eleştirenler şunları da göz önüne alsın:
6.5 saat süren bir uçak yolculuğu
as takımın çoğunun yorgun çıktığı maç
4-3-3 sisteminin uygulanmaya çalışıldığı maç
forvet hattında as youncumuzun olmadığı maç
ota boka yere yatan bir takım
sonuçta takımı yavaş yavaş adam etmeye çalışıyorlar olacak elbet. bekleyeceğiz.
galatasaray'ın bir penaltısı da verilmemiştir. uefa göreve! galatasaray türkiye'dir!
90 dakikanın sonunu uyuklayarak getirdiğim maç.

evet uyukladım, hakikaten de çok sıkıcıydı ama bunda galatasaray'ın çok bir suçu var mı? pek fazla değil. kazak takımı "bi tane at, üstüne yat" hesabı bir oyun oynamayı planlıyordu, 2. dakikada da deli orkun ikram edince, 2. yarı başlayana kadar her şey istedikleri gibi gitti. tabii ki 2. yarı oyuna giren oyuncuların kalitesinin maça 8-10 beden gelmesi ibreyi kısa bir süreliğine galatasaray'a döndürdü ve gol de geldi.

şimdi burda durup frank abimize birkaç şey söylemek istiyorum, bununla beraber yönetime de sesleneceğim.

birincisi; rijkaard amca neden 2-3 as daha sürmedi kadroya merak ediyorum. oyun kalitesi olarak her şeyin bu kadar farkedeceğini biz biliyoruz zaten ama rijkaard henüz kavrıyor gibi sanki as oyuncuların da nerede nasıl oynayabileceğini. zamanla olur zaten diyelim bunun üstünde çok durmayalım. ama mahalle/hazırlık maçı havasında geçmesi bunun bana bir avrupa maçı olduğunu unutturdu ve tarafsızca bol gollü galibiyet izleme hayallerimi suya düşürdü.

ikincisi; yönetim bu adama hiç mi demedi? ya arkadaş bak bizim 4 sene önce benzer bir takımla bir kazamız oldu, aleme rezil olduk, taşşak malzemesi olduk, yapma etme bu maça düzgün takım çıkar diye? şimdi sezarın hakkı sezara, adamlar güçleri yettiğince mücadele ettiler ama ne gereği var adamları bu kadar heveslendirmenin? rahat rahat oah diye kazanılacak maçı 55 dk diken üstünde seyrettik.

ha tabii ki galatasaray istanbulda aslarıyla bu takıma *5-6 tane sallayacaktır. sallamazsa mutlaka bir sorun var demektir.

bir fenerli olarak seyir zevkimi mahveden kazak takımına ve galatasaray gençlerine de çok teşekkür ediyorum. verilen şansı kullanamamak böyle bir şey olsa gerek...

rövanşta başarılar!
servet'in yarım volesinin kaleciye gittiği bir şut sonrasında rıdvan dilmenin yorumu "zaten servetten gol beklemiyorduk" şeklinde olmuştur.
maç.
alpaslan'ın gayet güzel oynadığı maç.
ulan çocukle en güzelinden ilgilenilse, törkiş eşley kol yetişecek sanli.
yine ne varsa baros'ta var diye düşündürmüş bir diğer maç. servet'i de uzun bir aradan sonra sahada görmek sevindirmiştir.
defansa mezdekeyi koysan sabri - servet - g.zan kadar eğlendirmez maçı.
http://abberline-darkcity.../07/ilk-macn-ardndan.html
almanya yerel liginden bir takımla oynasa 5 tane atacak yedek takımın sistem ve saha nedeniyle beceremediği maçtır. bilmem anlatabildim mi? şu takımda en az kişi değişecek birileri hala düşünemiyor bunları.
(bkz: tobol tobolll) akılda kalan tek şey.
lan öyle bir garipti ki çıkan ses hepsi aynı nasıl diyim yavşak yayvan gibi böyle insanı sinir eden şekilde gidip hepsine ayrı ayrı girişsen soğumazsın filan yeminle ha servet az daha uzasa maç girişecekti ama allah tan uzamadı.
galatasaray'ın 2inci trömsö faciasından korkup arda-baros ikilisini oyuna sürmesiyle son bulamamış eziyettir. lan tamam ben bişi demiyorum ya. madem güveniyorsun gençlere git ikinci maça da aynı kadroyu sür. (bkz: geri vites)

peşin edit: ikinci maç sonrası görüşürüz diyemiyorum. zira adamla hakkari belediye spor gibi.
maç hakkında yorum yapmaya gerek yok. durum ortada zaten. zaten insanın konuşsı gelmiyor hiç. ama güzel $eyler de yok değildi tabi ki. hakemin ilk yarının bitmesine 2 dk kala su molası vermesi, statın ışıklarının bozulması, ntv'nin dakikayı ve skoru gösteren sağ üstteki tablonun sürekli bozulması, seyircilerin garip bir tempoda tezahürat yapması gibi. bunlarla avunduk işte.
ciddi bir sabır maçıydı, şükür ki atlattık maçı, halı saha maçlarının dahi çoğunluğu kalite açısından bakıldığında bu maça yeğdir.

ışıkların gidip gelmesi ve 92. dakikada 32. dakikaya atlayan kronometreyi sallamıyorum.

oyunculara gelince:

sabri, yaser ve mustafa sarp ı ayrı tutmak istiyorum ama özellikle de mustafa sarp ı; ne işin var lan burda?

bu üç kazmadan sonra diğer futbolculara geçebiliriz.

ayhan malesef takımın sıkıntı çektiği ofansta etkili olamadı, zaten bu maç defansif açından pek sıkıntı olamazdı.

orkun yine çizgi kalecisi olduğunu gösterdi bizlere sağolsun, golden bahsetmiyorum elbette, zira o topu çıkarmak için yeteneğin yanında biraz da şans gerekir.

servet ve gökhan zan ikilisinden normal sezonda biri oynayacaksa bana göre bu en azından top kullanmayı daha iyi bilen gökhan olmalı, kimse bana geçen sene filan demesin servet in de geçtiğimiz yılın başındaki halini hatırlıyoruz.

son olarak yaser in denendiği bir takımda senelerdir gittiği takımlarda çok iyi işler çıkaran özgürcan neden olmaz onu sormak lazım!
avrupanın güçlü ekiplerinden, kazak ekolünün * önemli temsilcisi tobolla deplasmanda 1-1 berabere kalan galatasaray spor kulubünü tebrik ederim. yahu makara bir yanada, bu maça fenerde çıksa beşiktaşımız çıksa farklı bir skor olmazdı belki. ulan nedir bu türk takımlarının bu küçük takımlar karşısındaki b.k yemeleri anlamıyorum. tamam dersiniz ki " galatasaray hazır değildi.", "gençler oynadı." ya arkadaş tobol nasıl hazır ? Tobol gibi bir kazak takımı bizim galatasaray gibi büyük olduğu her halde söylenen kulübe nasıl kök söktürür ? sahada gençlerimiz olsa bile kazak futbolu nerde, türk futbolu nerde? galatasaray ın idman yapmadığı halde alması gereken maçtı bu. olmadı. bir de bakarsın "tromso faciası 2" olur. o zaman kazakistan da okullar tatil olur.
kimse dikkat etmiyor ama daha birçok takımın hazırlık kampı bile yapmadığı tarihte galatasaray'ın 4-5 ilk 11 oyuncusunun yanına yedeğin yedeklerini koyarak çıktığı maç.