bugün

Bir gün bu konu yüzünden yüzümun kızarmaması icin, basım dik alnım açık gezebilmek icin sapına kadar hayır. Ülkeyi eyaletlerle paramparça yapacak sisteminiz batsın. Zaten kücücük ülkeyiz ki artık 80 milyon olduk ve sığmıyoruz farkındaysaniz kac yüz tane dünya ülkesinin nüfuslarindan cok işsiz sayımız var. Bu sistem bu ülkeyi darmadağın eder. Gelin bu vatana kıymayın bu ülkeye gönül vermis vatan saymıs insanoğulları. Bu vebalin altina girmeyin. Bu ülkenin dağılması yok olması icin salyalarıni akıtanlar sabırsızlıkla bekleyenler zaten evet diyecek emin olun. Bırakın bu ucuz algılara kanmayı yok su hayir diyecek bu hayir diyecek algısına teslim olmayın. 2010 referandumunda da bu hayır diyecek denilenler icin hayırcı dediler hatırla onlar ezici farkla evet dediler kale sehirlerinde. Sonra neler oldu hatırla bi bak aq arastir sorgula arsivi tara. Beynini kullan beynini. Bırak bu aşırı biat kültürünü. Bu sefer kim tarafından kandırıldık diyecekler bunu hesap ettinmi ve sonuclarını artı en cok kimin zarar göreceğini herzamanki gibi.
devletimiz için, milletimiz için bayram; topraklarımızı ta ecdadımızdan beri bir bir pasta olarak gören abd ve yahudi boyunduruğundaki batılı leş sürüleri için adeta bir hüsran-nakavt-yenilmişlik günü olmasını dilediğim über önemli referandum.

bu günün ve çıkacak kararın önemine binaen bir şeyler söylemek istiyorum. şimdi bu particiliği vs. bir kenara bırakalım. gene isteyen tayyipçi isteyen atatürkçü olarak kalsın. bu başka bir şey arkadaşlar. chp'nin hayır için yaptığı sunumlarda, gösterilerde belki söylediği tek doğru bir şey vardı yanlışlıkla-bilinçsiz bir şekilde de olsa. "bu parti seçimi değildir!". pankartlarda, afişlerde bu yazı dikkatimi çekmişti gerisi yalan maalesef. çokta doğru. bu parti seçimi değildir arkadaşlar. o sebepten vereceğimiz karar çok önemli. bunun bilincinde olalım.

bakın olaya sadece şu şekilde yaklaşarak doğru tercihi yapabiliriz aslında.

pkk dediğimiz bu örgütün yıllardır amacı nedir. türkiye'de bölücülük yapmak, kendi topraklarımızda devlet kurmak, kardeşi birbirine düşürmek, devlet organlarına zarar vermek. tabi bunların hepsi avrupa sayesinde oluyor. kendilerinin ne öyle bir aklı var nede fiziksel-maddi güçleri. bunların hepsi yıllardır uyuyan türkiye'nin o derim uykusuna devam ettirmenin çabalarıydı. kısa kesiyorum bu örgüt bizim için zararlı ve hızlı bir şekilde bertaraf edilmesi gereken bir örgüttür. şimdi bu örgüt yurt içinde-yurt dışında hangi propagandayı yapıyor. "hayır" değil mi. koyduk kenara.

gelelim avrupa ülkelerine. avrupa ülkeleri yıllardır hatta yüz yıldır bizi sindirmeye, ezmeye, iplerin sürekli kendilerinde olmasına, kendi ayaklarımızın üzerinde durmayalım diye ellerinden geleni yapmıyorlar mı. yapıyorlar. peki bu ülkeler açıktan-gizliden kendi ülkelerinde hangi propagandayı yürütüyorlar. "hayır". hatta o kadar dozajı aştılar ki gazeteden türkçe manşet verip, kanallarında türkçe yayın yapacak kadar.

demek ki "evet" demek bizim için daha hayırlı. çünkü bizim düşmanlarımız "hayır" diyor. düşman ile aynı fikirde olamayız. beynin olmasa, düşünme kabiliyetin olmasa, gündemi-yaşananları takip etmesen işte sadece bu sebeplerden "evet" demen lazım. hangi mantıkla hayır denir gerçekten anlayamıyorum. hadi ergenlerden bahsetmiyorum. aile zamanında eğitimi vermediyse okul arkadaş-çevre vs. sebeplerden beyinleri yıkanıyor, yolları belli oluyor. ama özellikle benim gibi otuz ve otuz yaşın üzerinde olanlar durumumuz bilmeliler. olayların farkında olmalılar.

babalarımıza babaları anlatırlarmış ekmek bulamazdık diye, ekmeği yapacak un bulamazdık diye. o zaman onlara ilginç gelirmiş. onlarda bizlere sana yağ, tüp, şeker bulamazdık diye anlattılar. kuyruklardan bahsettiler. yahu insanlar kuruğa o kadar çok alışmışlar ki bir kuyruk görseler nasıl olsa ihtiyacımızdır diye hiç sormadan dalarlarmış o kuyruğa. babam anlatır ankara'da kolonya kuyruğu görmüş. şimdi düşününce ne kadar komik geliyor değil mi. yahu kolonya kuyruğu ne demek. biz ne anlatıyoruz(anlatacağız) peki. elhamdulillah. anlatacak çok bir şey kalmadı. lütfen bunun kıymetini bilelim.

bizi böyle süründürdüler, uyuttular işte. on yıllarca. çevremizde gerçekleşen olaylara dikkat edelim gözümüzü dört açalım ne olur. devletimize, toprağımıza sahip çıkalım. sevindirmeyelim şu pislikleri, hainleri, teröristleri. artık kartlarını açıktan oynuyorlar. bu kadarda zor durumdalar. önceden böyle miydi. yüzümüze güler arkamızdan iş çevirirlerdi. kılıçlarını çektiler. aleni oldular. bunları görelim çok zor değil.

allah'ım sen kötülere fırsat verme. allah'ım; bize karşı, ülkemize karşı içimizde-dışarıda kötü planları ve onları tasarlayanları-gerçek niyetleri-kalpleri ancak sen bilirsin. bize dirayet ver, hidayet ver. kararlarımızda hakkaniyetli olmamızı nasip et. amin.
Hala hdp hayir atacak diyenler var, bir de bunun ustune bir kamyon yazi yazanlar.

Bu teklifin meclisten gectigi ilk gun actim okudum ve boluculer buna evet atar dedim. Mantikli bir sekilde maddeleri okuyan biri bu cikarimi yapar.

Hadi siz sigirlar olarak hdp hayir diyor propagandasina kandiniz, ongorunuz yetersiz kaldi, bunu anlarim.

Ama son 1 ay icinde neler oldu bakalim. Hudapar ve barzani evet propagandasi yapiyor. Hdp ye oy atan asiretler evet oyu kullanacagini acikladi. Leyla zana vs evet atacagini acikladi.

Bir yalana inanilir da bu kadar nasil inanilir valla hi anlamiyorum. Tebrik ederim gercekten bu muthis bir sigirlik.
değiştirilmek istenen 18 madde özetle şunlardır.

https://pbs.twimg.com/med...C7YIbDyVsAA4d76.jpg:large
insanlar hala oy verirken dış mihraklardan bahsediyor. 15 yılda ülke ne hale geldi.
Bugün kısa süreliğine çalıştığım firmanın Anadolu'da bulunan yerlerinde bulundum. Bakın büyükşehirlerle Anadolu çok farklı. Gördüğüm kadarıyla Anadolu'da birçok yerde evet çıkacak izlenimi var. Çünkü akp bir seçim çalışması gibi hareket ediyor. Gözlemlerim sonucunda hâlâ 14 yıl boyunca yapılan çalışmalardan bahsediliyor. Akpli vekiller çarşıda, pazarda, halkın arasında. Chpli vekiller ve partilileri bu konuda daha pasifler.

Şimdi kırsalda adamın köyüne, şehrine yol yapılmış, üniversite gelmiş, inşaatlar yükselmiş, destekleme primleri verilmiş, taşeron da olsa birçok kişiye iş imkanı oluşturulmuş. Her ne kadar büyük olmasa da üniversite gibi birçok yere organize sanayi bölgeleri kurulmuş, buralarda binlerce kişi asgari ücretle çalışmakta. Emekliye, dul ve yetimlere aylık bağlanmış. Zaten birçok kişi de daha ne olsun diyor. Bakın burada bunları eleştirecek birçok kişi vardır ama halkın arasında nabız çok farklı. Zaten birçoğu sağ kesime yıllarca oy vermiş. Menderes, Demirel, Özal, erbakan, Erdoğan hep bu sağ kesime hitap etti. Zaten baktığınızda solun iktidar olduğu dönemler çok az. CHP uzun zaman iktidarda yer almadı.

Peki gelelim bir de olayın başka bir boyutuna. Bu seçimde yüzde elli artı bir gerekiyor. Hayır verecek olanlar hep haziran seçimlerinde bu oldu tekrar olabilir şeklinde. Ancak baktığımızda hayır cephesini sahada çok az görüyorum. Tamam senin kale olarak nitelediğin yerler var. Sen köylere gitmezsen, kırsalda oy alamadığım yerlere de ulaşalım demezsen onlar meydanlarda daha fazla yer alacaktır.
hayır oyu kulanacağım referandum.

akp nin diktatörlük anayasasına hayır diyeceğim.
bu kadar kararsıza ve oy kullanmayacağını belirtenlere rağmen genel seçimler de dahil olmak üzere rekor oy kullanma oranına ulaşacağımızı düşündüğüm referandum.

Konda'nın sandık ve seçmen analizini incelemiştim bir ara, 80 sayfa bir şey sırf işsizlikten. -şimdilik- Uzun uzadıya yazmayacağım yaptığım hesabı fakat tahminim % 53lerin sonunda, 54e yakın hayır çıkacağı. Bir de zaten katılım oranı %85i geçer veya en azından beklenen gibi %88lerde falan kalırsa evet çıkma olasılığı yok.
eski akpli ve profesyonel siyasetçi tuna bekleviç'in değerlendirmesine göre genç seçmenin katılım oranı yükseldikçe olası hayır durumu açık ara kazanacak.

mealen: böbreği dalağı israillilere satıp bilete basın, talebelerimiz hem oy kullanmak hem ailelerini görmek için memleketlerine gelsinler. bir daha ergenekon kumpası olmasın, bir daha fetö gibi bir virüsle uğraşmayalım, çocuklarımız özgür ve adil bir ülkede yaşasın.
11. nesil 20-30 entryli yazarların(?) evet diyeceği referandum.

anlaşılan, akp, 15 yıl içinde akp için gönüllü olarak çalışan insanları bile kaybetmiş, troll hesaplara bel bağlamış.
başkanlık sistemi ile sonsuza kadar sürecek bir ohal dönemi gelecek rkdşlr. pkklılar bangır bangır biji biji miting yapabilirken siz mahallenizde niçin su akmadığını yüksek sesle soramayacaksınız bile; sorduğunuz an yallah mahkemeye diyecekler.

başkanlık sistemi ile birlikte kararnameler rejimine geçilecek. başkan dediğimiz kişi sizden hoşlanmayan yancılarının yalan ihbarı ile sizi bir kararname ile açığa aldıracak. siz üzüntüden felç geçirip öldüğünüzde göreve başlama kararnameniz yayınlanacak. işe dönmüş bir ceset olacaksınız. yancılar terfi etmiş olacak.

başkanlık sistemi ile bakanların hiçbirinin adını bile bilmeyeceğiniz bir dönem başlayacak. adlarını bile bilmeyeceksiniz çünkü gerek kalmayacak, çünkü onları denetleyebilecek hiçbir güç kalmayacak. oy verip seçtiğiniz milletvekili yanlarına gidip benim bölgemin şöyle bir sorunu var diyemeyecek, yani bugünkü anlamda milletvekilliği diye bir şey kalmayacak. hiçbir organik ilişki üretemeyen el kaldır el indir otomatı seçmiş olacaksınız.

başkanlık sistemi ile meclis diye bir şey de kalmayacak. muhalefet ses yükselttiği sırada başkan denilen zat bir işaretle meclisteki uzantılarına sürekli olarak kendini feshetme emri verebilecek. ha yeni meclis, de yeni meclis derken başkancığım işler yürüsün diye istediği khk'yı kimseye hesap vermeden çıkarmış olacak.

yani özetle, referandumdaki değişikliklerin kabulü türkiye'yi kesintisiz bir kaos sürecine sokmuş olacak.

referandumda hayır, kaosa denmiş bir hayırdır !
Önemli olan niyetin halis olmasıdır. 'Niyet hayır, akıbet hayır' meselinde, 'Güzel bakan, güzel görür' sözünde olduğu gibi niyetiniz iyiyse neticesi mutlaka güzel olur. insafı, vicdanı, ahlakı elden bırakmayan her yorum, her görüş, her değerlendirme bizim için kıymetlidir. Buna karşılık yalanı, iftirayı, çamur atmayı marifet sanan kimseye de saygı göstermemiz tabii ki mümkün değildir. Ülkemizde geçmişte kendini bu sıralamanın ilk sırasına çıkartan, zımnen milleti ve milli iradeyi temsil eden kurumları tanımadığını söyleyen medya patronları gördük. Geçmişte bunlar oldu. Milletimizin değerlerine karşı savaş açan, kültürümüzü, tarihimizi, medeniyetimizi yıkmayı kendine misyon edinen basın organları, basın mensupları gördük. Aynı tıynette oldukları siyasetçilerle birlikte Türkiye'nin varlığının ve birliğinin teminatı olan tüm sembollere saldıran medya gruplarının faaliyetlerine ne yazık ki şahit olduk. manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik. Geçmişte kimin iktidara geleceğini, kimin iktidardan düşeceğini manşetleriyle belirlemeye alışmış olanların düzenlerini bozarak yolumuzda yürüdük. Kendi halkına 'cahil', 'koyun sürüsü', 'bidon kafalı', 'göbeğini kaşıyan adam' diyenlere eyvallah etmediğimiz için her türlü saldırıya, hakarete maruz kaldık.

Onun için 'Muhtar bile olamaz' diye, 'amiral gemisi' diye geçinenler biliyorsunuz sürmanşet attılar. Bunlar muhtarları küçümsediler ama biz şu salonda sürekli muhtarlarımızla Türkiye genelinde bir araya geliyoruz. Birileri de kalkıyor, muhtarlarımızı küçümsüyor. Muhtar, seçilmiştir. Muhtar, seçilmiş olduğu için güçlüdür, saygındır. Bir cumhurbaşkanı, bir başbakan, bakanlar, milletvekilleri nasıl seçilerek geliyorsa muhtar da seçilerek geldiği için saygındır, ona saygı duyulması gerekir. Biz gücümüzü manşetlerden değil, sandıktan, milletimizden aldığımız için işte bu çarpık zihniyete meydan okuduk. Kendi ülkesini yurt dışındaki birtakım güçlere şikayet, ihbar edenlerle mücadelemizi sonuna kadar sizlerle birlikte sürdüreceğiz. Medya mensubu görüntüsü altında terör örgütlerine militanlık, yabancı servislere ajanlık yapanlara asla taviz vermeyeceğiz. Adam geliyor, tam bir ajan terörist. Neymiş, basın mensubuymuş ve bir ay Almanya'nın istanbul Başkonsolosluğunda misafir ediliyor, rezidansında. Tam da bizim Tarabya'daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün hemen altında, sahilde. Bir ay kendisini orada misafir ediyorlar. Şansölye, 'Bizim burada çifte vatandaş olan bir gazetecimiz var. Bunu bırakmanızı özellikle istiyoruz.' diyor. Dedim ki 'Ben size 4 bin 500 PKK'lı teröristin dosyasını verdim ve bu teröristlerin iadesini istedim. Verdiniz mi?' 'Yargı bakıyor...' Bizde de bırakın yargı baksın. Gelsin yargıya teslim olsunlar. Onunla ilgili kararı da bizde yargı verir. Çünkü bizde yargı bağımsızdır. Biz karışamayız. Bir müddet orada sakladılar, sonra geldi, mahkemeye çıktı. Mahkeme tutukladı. Şu anda içeride. Sen, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına adeta kapını kapatıyorsun, bakanlarına kapını kapatıyorsun, uçuş izni vermiyorsun, oraya gidenleri konuşturmuyorsun. Hollanda'da atını, itini benim vatandaşlarımın üzerine süren, benim bakanıma arabada mahkumiyet verene sen diyorsun 'Ben de Hollanda'nın yanındayım.' Peki, sen Hollanda'nın yanında mısın? Güzel, ben de halkımın ve Hakk'ın yanındayım. Biz beşer planında asla kimsenin karşısında eğilmedik, eğilmeyiz. Biz sadece Rabbimizin huzurunda rükuda ve secdede eğiliriz. Sizin özgürlüğünüz, özgür bir ülke olan Türkiye'nin cumhurbaşkanına 'diktatör' diyecek kadar siz özgürsünüz. Benim ülkemde ise kendi cumhurbaşkanına her türlü hakareti eden, her türlü karikatürlerle saygısızlığı yapanlara biz en ufak bir müdahalede bulunmayacağız ama yargıya gitme hakkımızı da kullanmayacak mıyız? Müsaade et de yargıya gitme hakkımızı kullanalım. Yargı ne karar verirse ona da saygı duyarız. Eleştiri başım gözüm üstüne ama hakaret asla. Aileme, çocuklarıma varıncaya kadar hakaret edenler... Sen beni eleştir, yanlışlarımı söyle. Bunlardan istifade ederim ama hakaret olduğu zaman ona tahammül edemem. Dolayısıyla hukuki yollarımı aramak durumundayım. Bu gazetecilerin listesini verin dediğimizde gelen isimlere bakıyoruz, kim biliyor musunuz? Çok enterasan. Yurt dışı için söylüyorum, içlerinden katilden soyguncuya, çocuk istismarcısından dolandırıcıya kadar herkes var. Gelen listede sadece gazeteci yok. Biz asıl niyetin farkındayız. işin ucu kendilerine dayanınca demokrasiyi, hakkı, özgürlükleri, adaleti, refahı rafa kaldırmakta beis görmeyenler, mesele Türkiye olunca hemen yüzlerine bir maske takıyorlar. Biz de bu şekilde maskeyle karşımıza çıkanlara artık haydut muamelesi yapma kararı aldık. Öyle ya, saklayacak bir şeyin yoksa niye maske takıyorsun? Çık ortaya, delikanlıca, 'Benim Türkiye ile meselem var, bölünmesini, parçalanmasını istiyorum.' deki herkes kimin ne olduğunu görsün. Türkiye itilecek, kakılacak, onuru ile oynanacak, bakanları kapılardan kovulacak, vatandaşları yerlerde sürüklenecek bir ülke değildir. Dünyanın her yerinde bu yaşananlar çok yakından takip ediliyor. Siz böyle davranmaya devam ederseniz, yarın dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Avrupalı, Batılı, güvenle, huzurla sokağa adım atamaz. Bu tehlikeli yolu açarsanız en büyük zararı siz görürsünüz. Türkiye olarak, Avrupa ülkelerini demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere saygılı olmaya davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki, bu değerlere bizim kadar özellikle Avrupalının ihtiyacı vardır.

Hani şimdi bunlar parlamenter demokrasi falan diyorlar ya. Aslında parlamenter demokrasi diye bir şey olmadı bu ülkede. Ne oldu? Parlamenter demokrasi ile vesayet sistemi oldu. Bunu yaptılar. Esasen uzun yıllardır yeni anayasa çalışmaları kapsamında bu konuyu tartışıyor, değerlendiriyor, üzerinde çalışıyoruz. 15 Temmuz gecesi yaşananlar bu değişimin ne kadar gerekli olduğunu gösterdi. Mecliste gerek AK Parti gerekse MHP'li arkadaşlarımızın ortak gayretleriyle, dayanışmasıyla bir halk oylaması süreci başlatıldı. Referanduma karar verildi. Buradaki arkadaşlarımızın her birinin 18 maddeden oluşan anayasa değişikliği metnini baştan sona okuduğuna inanıyorum. Yapılan değişiklik özetle şudur; cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık birleştiriliyor ama ana muhalefetin başındaki zat hala cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığın birleştirildiğini bilmiyor ya. 'Birisi başka partiden, birisi bir başka partiden olursa bu ülkenin hali ne olacak, bunu niye anlatmadılar millete.' diyor. Ya okumadın, hala bilmiyorsun, birleşiyor işte bu kavga olmasın diye bunu yapıyoruz. Şimdi ise biz diyoruz ki Türkiye bir daha bunları yaşamasın. Bu iş Erdoğan'ın işi değil. Burada bir yönetim sistemi oluşturuluyor. Uzun on yılları hedefleyen bir adım atıyoruz. Kim gelirse gelsin bu sistemle yürüyecek. Muhalefetin bu konuyu anlatışına bakınca anayasa değişikliğinde yer alan 18 maddeyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, maalesef bir kuyruklu yalan dizisi görüyoruz. Mesela, 'Cumhurbaşkanı parlamentoyu feshedecek.' diyor. Yahu cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yok. Bunu defaatle söyledik. Bütün yazılı metinlerde bu var. Cumhurbaşkanının parlamentoyu fesih yetkisi yok. Cumhurbaşkanının ülkeyi seçime götürme yetkisi yok. Bir erken seçim kararı mı alınacak, bunu cumhurbaşkanının tek başına alma yetkisi yok. Kiminle beraber alabilir? Ancak Meclis ile beraber alabilir. ikisi aynı anda, beraber seçime girecekler. Sadece parlamento değil veya sadece cumhurbaşkanı değil. ikisi beraber. Hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem de parlamento seçimi olacak. Peki kim verecek kararı? Millet. Gidecek millete, millet kimi nereye yerleştirecekse evelallah oraya yerleştirecek. Buna da herkes cesaret edemez. Diyor ki muhtarlıkların, belediyelerinin, hele hele geçen gün daha da ileri gitti ya. Çok üzüldüm. Hatta lokantaların kapatılmasına... 500 tane başkan yardımcısı atanmasından, 18 yaşında milletvekili olup iki yılda emekliliğe kadar nice yalanlar karşımıza çıktı bu ara. Bu yalanlara cevap veriyorum, vermeye de devam edeceğim. Yalanın en büyük panzehiri gerçeklerdir. Bizim getirdiğimiz sistem, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi hükümetin tek kişinin şahsında toplandığı, dolayısıyla yürütmedeki çok başlılığın ortadan kaldırıldığı bir sistemdir, bu yönüyle doğru. Bunların dillerinden düşürmedikleri 'tek adam rejimi' ise bambaşka bir şeydir, o 1923'te kapandı.

Artık 'tek adam rejimi' diye bir şey söz konusu değil. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi demokratik bir sistemdir. Çünkü cumhurbaşkanı halkın yüzde 50+1 oyuyla seçiliyor ama Türkiye'de yüzde 15'le başbakan gördük mü? Gördük. Artık biz bunları görmek istemiyoruz. Yani sandıktan da çıksanız öyle 20 yıl, 30 yıl cumhurbaşkanlığı yapmak yok. Tek adam rejimindeyse seçim filan yoktur. Tamamen siyasi ve ekonomik şartlara bağlı olarak ortaya çıkar. Süresi de yoktur. Yönetimi ele geçiren kişi ölene veya birileri gelip devirene kadar orada kalır. Hitler, parlamenter sistem içinden çıkmış diktatörken, Stalin tek parti rejiminden, Pinochet başkanlık yönetiminden nereye yürümüştür, diktatörlüğe yürümüştür. Demek ki meselenin sadece tek kısmı yeterli değil, devamına da bakmak lazım. Zaten bunlar cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki cumhurbaşkanının bir şahsı değil, bir statüyü ifade ettiğini bir türlü anlamıyorlar. Bu sistemdeki cumhurbaşkanının kim olacağı seçimlerde millet tarafından belirlenir. Halbuki tek adam rejiminde ortada ne vardır? Bir şahıs vardır, statü değil. Yetkiler kurumsal yapı adına değil, kişinin kendi şahsı adına kullanılır. Dolayısıyla ortada hukuk yoktur. Cumhurbaşkanlığı sistemindeyse anayasasıyla, yasalarıyla baştan sona hukuka tabi, hukukun da bu makama verdiği yetkilerle sınırlı bir yönetimi ifade eder. Diyor ki 'Meclis yok.' Olur mu böyle bir şey? Cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi yoktur. Anayasaya müdahil olamaz, yapılmış kanunlara müdahil olamaz. Cumhurbaşkanının sadece bütçe kanunuyla ilgili yetkisi vardır. Bunun dışında yok. Kimdeymiş yetki? Parlamentoda. Bakınız aynı şekilde yargı. Yargı üyeleri, mesela Hakimler Savcılar Kurulu 7'sini kim seçiyor? Parlamento. 4 artı 2 onu Cumhurbaşkanı belirliyor. Diğer Yargıtay aynen, Danıştay aynen, Anayasa Mahkemesi 2 askeri üye süresi dolunca ayrılacaklar, bunun dışında aynen.

Dürüst olun, dürüst olun da bu ülkenin huzurunu kaçırmayın. Meclis, yüksek yargı organları, bağımsız kurumlar ve diğer yapılar arasındaki ilişkilerin temeli anayasa ve yasalardır. Tek adam rejimlerindeyse bu ilişkiler keyfidir, takdiridir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ülkenin yönetilmesini yani iş ve işlemlere ilişkin süreçlerin idaresini ifade eder. Tek adam rejimi ise sadece insanların yönetiminden ibarettir. Ama biliyoruz ki bu sözü ağızlarına sakız edenlerin tek amacı bunların kafasını bulandırmak, meselenin gerçekler değil kendi yalanları çerçevesinde tartışılmasını temin etmektir. Biz bunları muhatap almadıkça tabii bunlar cüretlerini artırıyorlar. Meclis'te başladıkları fesih yalanını lokantalara kadar indirmelerinin sebebi de işte budur.
Onun için değerli arkadaşlar sizlerin desteğine bu noktada ihtiyacımız var. Dinleyicilerinize, izleyicilerinize, okuyucularınıza, takipçilerinize sadece ve sadece hakikatleri anlatın yeter. Anayasa değişikliğinin 18 maddesi ne diyorsa onu anlattığımızda inanın milletimiz her şeyi görecek, kavrayacaktır. Bu milletin irfanı gövdenin içindeki kalbin gerçek niyetlerini keşfetmeye, kafanın içindeki hakiki düşünceleri anlamaya muktedirdir.

Kaynak:http://www.hurriyet.com.t...flas-aciklamalar-40403262
tmsf'nin fetö şirketlerinin satışını durdurması ile evet cephesinin sonucuna razı olduğunu ilan ettiği referandumdur.

bakın görün, nisan gelince ihraç edilen memurlara da benzer bir şey yapacaklar.
gezici araştırma şirketinin sahibinin hayır önde , hayır diyenlerin yüzde yetmişi evet çıkacağını düşünüyor , katılım artarsa hayırın oranıda artar dediği referandum.
sandıktan evet çıkarsa büyük ortadoğu projesi'nin türkiye ayağı başlar. 1-2 yıl içinde erdoğan çözüm sürecini buzdolabından indirir ve demokratikleşmeye kaldığı yerden eyalet sistemiyle devam eder. kürdistan, lazistan, izmir, trakya gibi eyaletler kurulur. pkknın 40 küsür yıldır yapamadığını türkiye kendi eliyle yapmış olur.

hayır çıkarsa türkiye'nin gerçek bir demokrasi ülkesi olduğu ve diktatörlük eğilimlerinin türk halkı tarafından asla kabul görmeyeceği ilan edilir.
http://www.youtube.com/watch?v=LgR0N_pyYtg hayırdır inşallah?
bazı mal cinsinin hala şu hayır diyor o halde evet diyelim dediği referandum.

buyur o zaman kardeş: evet deyip apo'yla aynı yönde oy kullanmayı için alacaksa buyur.
görsel
bbp mhp ve akpnin evet oyu atarak milli duruş sergilediği referandum olacaktır. Bu partilerin milliyetçiliğini vatan millet sevgisini sorgulamaya gerek bile yok. Ülkesine katkı sağlayacak adamın oyu evet olacağı belli olmuştur. Öte yandan bide hayır oyu atanlar var. hayır oyu atanların %30 40'ı pkk sempatizanı olduğu gerçeğinide unutmayalım
bütün dünyanın hayır etrafında toplandığı boykot etmek için her türlü çirkinliği yaptığı referandumdur.

bir abimizin büyük oğlu belçika da çalıştığı fabrika da hiç bir gerekçe göstermeksizin hayır nidalarıyla öldüresiye dövülmüş. bu son yaşanan olaylar ve sırf türk olduğu için.

nedir bu barbarlık, türk milletinin adı çıkmış barbar diye. işte bu yüzden evet mührünü avrupa kıtasının ortasına basacağız.
Hala kararini verememis aktrollerin dolustugu baslik olmus ya burasi.
risk almak istemeyenlerle hayatını, servetini, geleceğini tek bir kişinin iki dudağı arasına teslim ederek gereksiz risk alanların karar vereceği referandum. işin özü, almanlar yenilirse biz de yenik sayılacağız durumu. böyle hayat mı olur ya, başka beyinsizlerin hatasının cezasını ben niye çekeyim.
Yukarda arkadaşın dediği gibi evet verecek arkadaşların bi çoğu rte için evet diyo bunu biliyoruz.
Eğer böyle diyecekler varsa; dostlarım bu adam 63 yaşında. Şayet evet çıkarsa -ki çıkmayacak- 2019'da başkan olabilecek. Adam bu zamandan sonra ne kadar yaşayabilecek ve o yaşta ne kadar sağlıklı kararlar verebilecek? Etrafınızda +70 olup müthiş kararlar verebilecek kaç insan tanıyosunuz? Sırf bir adamı kısa süreliğine istediğini verebilmek için değer mi ülkeye böyle bi yönetimi getirmeye? Bunları düşünün ve kararınızı düzgün verin ve Atatürk'ün sözünü iyi anlayın "Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır." bu ülke halktan başka kimseye kalmayacaktır, yönetimdeki her insan elbet bi gün ölecektir. işte bu yüzden bir adam istedi diye ülkemizden olmayalım.
bu seçimde hayır çıkınca rte nin görevi bırakacağını sananlar var... mal bunlar *
öncelikle rengimi belli etmek isterim. hayatımda bir kez, o da memleketim olan bir ilçede , sadece yerel seçimlerde, siyasi sorunlar nedeniyle hayatımda bir kez akp'ye oy vermiş birisiyim. onun haricinde hiç bir zaman erdoğan ve ekibini hiç bir yerde desteklemedim. ki emekli general veli küçük'ün yeğeni olarak, başımıza açılan ergenekon/balyoz süreçlerinden ötürü fetö ve akp'ye 2007'lerden beni karşı çıkıyorum. 2010 referandumunda ise kuzenimle birlikte 20 kişilik bir köyde sandık görevlisiydik. ve sadece 2 hayır 18 evet çıkmıştı. o iki kişi bizdik.

neyse, şuan çok daha önemli bir referandum ile karşı karşıyayız. şahsım olarak ben, bu süreçte beklentilerimi paylaşmak istiyorum.

koyu bir hayir'cıyım.. bu yazıyı yazmamdaki sebep, az önce facebook'a bir yorum gördüm. aynen şu şekilde:

"abi şeytana sormuşlar sen nasıl şeytan oldun diye ? şeytan demişki bütün melekler evet dedi ben hayır dedim .. olay bu kadar basit"

bu sözü yakın bir zamanda bir yerde görmüştüm hatırlıyorum. aşırı iğrenç birşey olduğu içi araştırıp bakmak istemiyorum bile.

aslında konumuz bu iğrenç durum değil, bu yoruma cevap yazan bir başka "evet" diyen vatandaşımız isyan etmiş bu duruma. ve demiş ki;

*butun melekler secde etti ben etmedim demis.evet hayiri dine baglamayin bizde evet dicez ama. bide seriat gelsin diye referandum yapsinlar idam icin yapsinlar .herkes isine geldigi yere referandum yapiyor

sonra bu arkadaşımızı klasik akp beyinleri linç etmeye başlıyorlar. evet vermeyi düşünen bu arkadaşımız da,

bedava konusmayin allahu tealanin dinini kendi abarttiginiz seylere baglamayin.kurandan haberiniz yok ayet bilmez hadis bilmessiniz bes dakka adam taklidi yapin.biz neyin ne oldugunu goruyoruz.facede nette savasmaktan beyniniz art niyetle dolu.biraz beyin jimnastigj yapin

diyerek son kez paylaşımda bulunuyor.

işte olay bu kadar basit. hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız. hepimiz müslümanız. ama bir takım siyasilerin dayatmış olduğu evet / hayır refarandumunda ;

1-) öncelikle dini hiç bir değer işin içine karıştırılmamalı
2-) hayır diyenlere terörist damgası vurulmamalı
3-) 17 nisan sabahı karar ne çıkarsa çıksın herkes kardeş olabilmeli. kazanan kaybedene zulm etmemeli. zafer kazanmış gibi
çığırtkanlık yapmamalı. bu vatan hepimizin. ülkemizde oynanan oyunları biliyoruz, görüyoruz. siyasiler bu olayları şova çevirmemeli. daha uzlaşmalı dil kullanılmalı. eğer ülkemizi zora sokacak bir durum olursa, bu yüce türk milleti zaten gereğini kendiliğinden yapacaktır. biz tek bir lidere bağlı millet değiliz. bizim soyumuz 1000 yıllık gelenekten ötedir. kararsız olan yada tercihini evet'e kaydırmış olan ama mantıklı düşünebilen kardeşlerimizi bu ülkenin refahı için çalışmalıyız..
100 kişi üzerinde anket yaptım,evet bizahiti anket yaptım ödev vesilesiyle,çıkan sonuçlara baktığımda sadece akp'ye oy verenlerin evet diyeceği sonucuna vardım.bu da 100 kişi de 42 kişi yapıyor.anket sonucları ve kişisel gözlemlerin sonucu max %45 evet çıkmasını bekliyorum at fava bekle.