bugün

disk'in açıkladığı, emek ve demokrasi güçlerinin 12 eylül faşist darbesinin yıldönümünde, emek ve demokrasi güçlerinin akp'de somutlanan gericilik ve piyasacılığı protesto edecekleri ve 12 eylül darbesi ile 1 mayıs 77'nin hesabının sorulacağı gün. disk'in bugün yaptığı açıklama şöyle:

"Bugün düzenlediği basın açıklamasında Türkiye'nin yoğun bir gündem yaşadığı ama asıl gündem olan işsizlik, yoksulluk, pahalılık gibi konuların bu yoğun gündemde yer bulamadığını söyledi. Çetelerin ortaya çıkartılmasıyla ilgili olarak 12 Eylül yasaları hala geçerliyken çetelere karşı gerçek bir demokrasi mücadelesi verilemeyeceğini belirtti. "Başta 12 Eylül Anayasası olmak üzere, seçim ve siyasal parti yasaları, sendikalar ve grev ve toplu sözleşme yasaları çağdaş-demokratik-eşitliçi ve özgürlükçü düzenlemelere tabi tutulmadan bir demokrasi mücadelesinden söz edilemez"

12 Eylül'ün emekçiler üzerindeki baskısının AKP eliyle sürdürüldüğünü belirten Çelebi, "Özelleştirmeler işsizliği tetiklerken, AKP'nin istihdam yaratmaktan anladığı ise polis gücünün artırılmasıdır. Amaç işsizliğin yaratacağı sorunların şiddetle bastırmasıdır. iktidar bununla da kalmayıp, devlete, hükümete ve sermayeye bağlı bir sendikal yapı ve kitle örgütü organizasyonuna girişmiştir" dedi. Darbelere çetelere karşı mücadelenin emeğe olan saldırılara karşı mücadeleyle ortak olması gerektiğini söyleyen Çelebi, "Haydi Türkiye emek ve demokrasi düşmanlarına karşı demokrasi ve emek eksenli mücadeleyi yükseltmek için izmir'e" çağrısında bulundu. DiSK öncülüğünde emek örgütleri ve siyasal partiler darbenin yıldönümünde 13 Eylül'de izmir'de kitlesel bir miting düzenleyecekler."

http://haber.sol.org.tr/m...etler/mansetsag/1726.html

türkiye solu bu fırsatı çok iyi kullanabilir. içindeki liberal sapmalara karşı kendi direnç noktalarını örebilir. emekten yana mücadele herkesin kitlesel bir biçimde bu eylemlilik sürecini büyütmelidir.
(bkz: 12 eylül darbesi)
türkiye de artan darbe karşıtı mitinglere farklı nazardan bakan bir kitlenin anlamlı organizasyonu.*
işçi sınıfının ve emekçi sınıfların bağımsız gücünü ortaya koyacak, darbelerden daha çok emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine, darbenin yarattığı öznelere karşı yapılacak miting.
kendine müslüman, seçici geçirgen demokratları pek de ırgalamayan, türkiye cumhuriyeti tarihinin keskin bir dönemine işaret eden 12 eylül 1980 ekseninde tüm zamanların emek ve demokrasi sorgulamasına şahit olabileceğimiz bir miting denemesidir. genç siviller rahatsız. kendine "müslüman/demokrat" hükümet komutasındaki kolluk kuvvetleri yolları tutmuş. bana dokunmayan iktidar erki hay sen çok yaşa e mi!
1 mayıs'ta yeri göğü, işçi sınıfına zindan edenlerin köşeye sıkışacağı gün.
türkiye solu'nun, türkiye işçi sınfının sokağa inmesi gereken gün.
emeğe saygı gösteren, sözde değil özde demokrat olan ve de her turlu cunta girişimine karşı olan tum türkiye halkının katılması gereken şölen.
emeğin kendisinin orada olacağı gün ya da şölen. artık ne diyorsanız siz.
türk solunun demokrasiye yönelik suskunluğunu bozacağı mitingdir.

demosun meydanlara ineceği gün.
1980 sonrası türkiye'nin üzerine çöken karanlığın akp hükümeti ile birlikte gelen antidemokratik ve emek düşmanı uygulamalarla daha da arttığı bugünlerde disk'in "türkiye çaresiz değildir!" sloganıyla türkiye'yi 12 eylül askeri faşist darbesinin 28. yılında bu karanlığa karşı kıvılcım çıkarmaya davet ettiği mitingdir.

--spoiler--
akp hükümeti ekonomide ve siyasette 12 eylül rejimini sürdürmektedir.

· başta eğitim ve sağlık olmak üzere enerjiden ulaşıma, içtiğimiz sudan soluduğumuz havaya kadar tüm yaşamsal alanlarımız kâr amacıyla satılmakta, kelimenin tam anlamıyla tüketilmektedir.

· bu ülkenin geleceğini emanet edeceğimiz gençlerimiz, eğitimsizlik ve "eğitimli işsizlik" arasında hayatlarını bıçak sırtında sürdürmeye mahkûm edilmektedir.

· türkiye cumhuriyeti, tarihinin en yüksek ve en hızlı borçlanmasını yaşamaktadır.

· işsizlik korkusu çaresizliğe dönüşmekte; giderek belirsizleşen bir gelecek algısı toplumsal ve etik değerler sistemini yıkarken, gençlerimizi şiddet, terör, uyuşturucu ve fuhuşa sürüklemektedir.

· akp'nin şimdiki hedefi ise uluslararası sermayenin ve türkiye'deki uzantılarının ihtiyaçları doğrultusunda bir anayasa hazırlamaktır.

· 12 eylül generalleri tarafından hazırlanan sendikal yasaklar anti-demokratik uygulamalar devam etmektedir.

· sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası yasası değiştirilerek işçi sınıfının önemli kazanımları geri alınmakta, sağlık ve emeklilik hakları gasp edilmektedir.

· sigortasız, sendikasız ve kayıt dışı çalışma teşvik edilerek işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri yok edilmektedir. başta tuzla olmak üzere her yerde işçiler iş kazalarında hayatlarını kaybetmektedir.

işte bu nedenlerden dolayı, "akp elini emeğimden-ekmeğimden çek!"

"çetelere, darbeciliğe hayır!", "yaşasın özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik, bağımsız türkiye!" demek için darbelere ve emek düşmanlığına karşı 13 eylül'de izmir mitingi'nde olacağız!

sizleri, 12 eylül askeri darbesinin 28. yılında 13 eylül 2008 cumartesi günü saat 14:30'da ekmek, barış, kardeşlik, özgürlük ve adalet için türkiye'nin aydınlık geleceği için özgür-demokratik-eşitlikçi-bağımsız türkiye için izmir gündoğdu meydanı'nda olmaya davet ediyoruz.

disk genel sekreterliği

--spoiler--
gericilik ve piyasacılık karşıtı hareket odağının artık izmir olduğunu gösteren miting. tkp'nin de baya çalıştığı mitingdir ayrıca, hayırlısı diyoruz. bir diğer soru işareti de 12 eylül darbesine karşı toplanacak kalabalığın ergenekon için ufuk uras yanlısı biçimde darbeciler yargılansın sloganı atıp atmayacağıdır. heyecanlı günler bizi bekler.
12 eylül bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalı ve başta kenan evren olmak üzere bütün 12 eylülcüler yargılanmalıdır!..

12 eylül askeri darbesinin üzerinden 28 yıl geçti... bundan 28 yıl önce, tank sesleriyle ve marşlarla uyandırılmamızla başlayan süreç türkiye'yi siyasal, sosyal, ekonomik, hukuksal, kültürel ve bilimsel alanlarda büyük tahribata uğrattı. hukuk, adalet, bilim, emek ve çalışma hayatı yok edildi.. emekçilerin kazanılmış bütün hakları zorla ellerinden alındı...

12 eylül hala güncelliğini koruyor. 12 eylül hukuku hala geçerlidir. 12 eylül askeri yönetimi tarafından hazırlanan anayasa temel hükümleriyle hala yürürlüktedir. bu anayasa, geçici 15. maddesiyle, 12 eylül sürecinin yargılanmasını engellemektedir. 12 eylül yöneticileri tarafından çıkarılan yasalar ve kurumlar yürürlüktedir. bunun en açık örneği, bizzat darbeciler tarafından hazırlanan çalışma yasalarının 28 yıldır geçerliliğini korumasıdır.
12 eylül'ün siyasi ve sosyal sonuçları hala geçerlidir. 12 eylül, türkiye'nin siyasi demokratik gelişim dinamiğini engellemiştir...

bugün 12 eylül darbesinin ardında abd'nin olduğu tartışmasız bir gerçektir ve 12 eylül rejiminin hemen tüm yaptıkları bu gerçeği doğrulamaktadır...

12 eylül darbesi, emperyalizmin ortadoğu'daki çıkarları doğrultusunda gündeme getirildi

bugün 12 eylül darbesinin ardında abd'nin olduğu hemen herkes tarafından kabul gören tartışmasız bir gerçektir ve 12 eylül rejiminin hemen tüm yaptıkları bu gerçeği doğrulamaktadır.

12 eylül neler yaptı?

hangi koşullar böyle bir askeri darbeye yol açmıştır?..

uluslararası arenada ve özellikle de ortadoğu'daki gelişmeler, abd'nin bütünüyle kendi egemenliği altında, bağımlı ve "istikrarlı" bir türkiye özlemine dört elle sarılmasının koşullarını oluşturuyordu. bölgedeki abd ileri karakolu, şahlık rejimi devrilmiş ve abd stratejileri açısından büyük boşluk doğmuştu. abd en önemli müttefiki olan şah iran'ında, anti amerikan bir islami halk hareketinin kazandığı bu başarıdan büyük rahatsızlık duyuyordu. amerika'nın ortadoğu'daki israil merkezli politikalarının verdiği gedik, sadece iran'ın yitirilmesiyle de kalmadı. israil ve mısır'ın camp david zirvesinde bir araya gelerek barış antlaşması imzalamalarının hemen sonrasında, mısır'ın arap dünyasından soyutlanması ve iran devrim'inin yarattığı "islami uyanış" iklimi içinde islam radikalizminin güç kazanmaya başlaması da abd'yi oldukça kaygılandırıyordu...

abd emperyalizmi bölgede kendi egemenliğinin sonu olabilecek böyle bir gelişmeyi önlemek için yeni stratejilere başvurdu. mısır'ı destekleyecek bir "ılımlı islami ülkeler kuşağı" yaratma doğrultusundaki pentagon stratejileri yeniden önem kazandı. abd'nin çıkarları açısından türkiye de böyle bir kuşağın içinde yer almalıydı...

ortadoğu'daki gelişmeleri yakından ilgilendiren bir diğer olay, afganistan'da sovyet yanlısı bir darbenin gündeme gelmesiydi. bu askeri darbeyi iç karışıklıklar, tasfiyeler ve nihayet sovyetler birliği'nin afganistan'ı işgal etmesi izledi.

afganistan'ın işgaliyle birlikte ortadoğu açısından stratejik bir "atlama tahtası" elde eden sovyetler birliği, buna paralel olarak radikal arap rejimleriyle de sıcak ilişkiler geliştirdi.

bütün bu gelişmeler, dünya çapında olduğu gibi, ortadoğu'da da abd emperyalizminin güç yitirdiğini gösteriyordu.

artık pentagon için yapılacak olan belliydi: "türkiye ayağını sağlam basmak"

sadece ortadoğu'daki kriz açısından değil, abd-türkiye ilişkilerin bütünü açısından da türkiye'de tam anlamıyla amerikan güdümünde bir rejim arayışı kendini dayatıyordu. nato'nun güney doğu kanadı'nda kıbrıs ve ege'deki sorunlar nedeniyle ortaya çıkan yunanistan-türkiye ilişkilerindeki gerginlik ve krizin çözümü, u-2 casus uçaklarının türkiye'de üslendirilmesi için yoğunlaşan talepler, türkiye'nin ortadoğu'daki bir kriz anında bölgedeki abd çıkarlarını korumak için düşünülen çevik kuvvet konusunda yükümlülükler alması vb... sorunları mevcut düzen sınırları içinde istenildiği gibi çözebilmek olanaklı görünmüyordu...

bütün bu sorunları, emperyalizmin istediği biçimde çözüme bağlayacak düzeyde bir amerikancılık, ancak ülkemizdeki halk muhalefetinin bastırıldığı, ilerici - yurtsever insanların ezildiği susturulduğu koşullarda yürütülebilirdi ve bu koşulları yaratabilmenin tek yolu vardı: açık faşist bir rejim kurma...

abd yönetimi böyle bir rejimin kurulması doğrultusunda yoğun çabalara girişti. o günlerde abd dış politikasının mimarlarından brezezinski, tüsıad heyetleriyle ve kenan evren'le yaptığı görüşmelerde "istikrarlı bir türkiye istiyorum; gelişmeler bu yönde gitmiyor" diyerek "istikrarlı bir türkiye" konusundaki düşüncelerini dile getirdi...

bu ne anlama geliyordu?

abd yönetiminin sürekli dile getirdiği "istikrar"dan anladığı neydi? ve nasıl sağlanacaktı.

bunun abd politikaları açısından tek bir anlamı vardır; amerikan güdümündeki bir askeri darbe. birçok emperyalizme bağımlı azgelişmiş ülkede amerika'nın cıa eliyle benzer stratejileri hayata geçirdiği, bir avuç sermayedar dışında bütün bir halkın ezildiği, solun ve halktan yana örgütlerin bastırıldığı güdümlü gerici/otoriter/baskıcı rejimler kurdurduğu bilinen bir gerçektir.

nitekim, bizzat brezezinski, daha sonra yayınlanan anılarında türkiye'yi de örnek göstererek, istikrardan ne anladığını şöyle anlatacaktı:

"en iyi çözümün zamanla sivilleştirilecek bir askeri yönetim olduğunu savundum. ordu, disiplinli, iyi örgütlenmiş ve güçlüydü. pakistan, türkiye, brezilya, mısır ve başka yerlerde ordu hem iktidara geçme, hem de yönetme bakımından başarılı olabilmişti."

"zamanla sivilleştirilecek bir askeri yönetim" derken 12 eylül darbesinin kastedildiği, üzerinde söz edilmeyecek denli açıktır.

brezezinski'nin kenan evren ve tusiad heyeti ile yürüttüğü temasların ve önerilerin türkiye'de bir ordu darbesi için hazırlıkların hızlandığı günlere denk düşmesi, bu açıdan bir rastlantı olmasa gerektir. nitekim, daha sonraları, 12 eylül darbesinin "hazırlık planı" niteliğindeki "bayrak harekatının" o günlerde oluşturulduğuna ve olgunlaştırıldığına ilişkin belgeler, türk basınında yer aldı. bütün bunlar ülkemizde milliyetçiliği kimseye bırakmayan, kendileri dışında herkesi vatan haini olmakla suçlayan, 12 eylül generallerinin ve işadamlarının amerikan yönetimiyle olan ilişkililerini ortaya koyan gerçeklerdir.

bütün bu gelişmeler, 12 eylül askeri darbesinin bizzat abd tarafından örgütlendiğini ve onun çıkarlarına uygun bir siyasal rejim yaratmaya yönelik olarak gündeme getirildiğini göstermektedir.

12 eylül, ekonomik krizin yükünün emekçi halkın üzerine yıkılması için gündeme getirildi; mevcut sömürü düzeninin onarılmasını hedefledi!..

demirel azınlık hükümeti emperyalizmin dayatmalarına boyun eğerek, ımf direktifleri doğrultusunda 24 ocak kararları olarak bilinen "ekonomik önlemler paketini" gündeme getirdi. 24 ocak kararları ımf'nin de işaret ettiği şekilde ekonomik bunalımın bütün yükünü halkın omuzlarına yıkarak, sermaye kesimlerine geniş olanaklar sağlamayı öngörüyordu...

12 eylül askeri darbesinin hemen ardından grev yasaklamaları, sendika ve derneklerin kapatılmaları, toplu sözleşmelerin durdurulması gündeme getirildi. yıllardır türkiye burjuvazisinin her fırsatta bir yakınma konusu olarak gündeme getirdiği işçi hakları ve sendikal haklar bir çırpıda ortadan kaldırıldı.

başta disk, töb-der olmak üzere demokratik kitle örgütleri ve derneklerin mallarına el konularak kapatılırken, yüzlerce sendika önderi de tutuklandı, işkence tezgahlarına yatırıldı. işçi sendikaları ve halktan yana örgütler zor ve şiddetle dağıtılırken, işveren sendikalarına tam bir serbestlik tanındı. tisk, mess ve işveren örgütleri hükümet politikalarını birinci dereceden etkileyen örgütler haline geldiler. iş hayatına ilişkin yasaların düzenlenmesi bütünüyle istedikleri biçimde yapıldı...

12 eylül rejimi döneminde kurulan yhk eliyle toplusözleşmelerin işçiler aleyhine sonuçlanması ve böylece işçi ücretlerinin kısıtlanması için her tür tedbir alındı, grev yasaklamaları, işten çıkartmalar, işçi önderlerinin iş yerlerinden tasfiye edilmesi birbirini izledi. dönemin tisk başkanı, bu konudaki hoşnutluğunu şöyle dile getirdi: "onlarca yıl biz ağladık, onlar güldü; şimdi gülme sırası bizde". tisk başkanının bu sözleri 12 eylül'ün esas anlamının tekelleri güldürmek ve işçileri ağlatmak olduğunun itirafıydı...

12 eylül faşizmi koşullarında, bir askeri yönetimin baskı ve terör uygulamalarıyla desteklenen bu ekonomik önlemler paketinin sonuçları, 12 eylül'ün sınıf rengini bütünüyle ortaya koymaktadır. geriye dönüp bakıldığında, 24 ocak kararları'yla başlayan süreçte halktan tekellere büyük değerler aktarıldığı daha açık görülmektedir ve bu dönemde zenginler daha zenginleşmiş, fakirler daha fakirleşmiştir. yani 12 eylül'de halk kaybetmiş, tekeller kazanmıştır!

12 eylül rejimi özgür düşünceyi yok ederek, otoriteye bağımlı bir toplumsal yapı yerleştirdi...

üç insanın bile sokakta yanyana yürümesinin yasaklandığı bu dönemde binlerce insan işkenceden geçirildi, yüzlercesi sakat kaldı, sürek avlarında kurşuna dizildi, işkencede öldürüldü, 50 kişi idam edildi, binlerce insan yıllarca cezaevlerinde tutuldu, gazeteler dergiler toplatıldı, yasaklandı, binlerce kitap yakıldı. sendikalar, dernekler, partiler kapatıldı, mallarına el kondu.

ülkesinin mutluluğu ve esenliğinden başka birşey istemeyen sendikacılar, yazarlar, aydın ve sanatçılar cezaevlerine dolduruldu, haklarında idam cezaları istendi.

her mahalle karakolu bir işkencehaneye dönüştürüldü, yetmedi, stadyumlar ve okullar kitlesel toplama kampları haline getirildi ve çeşitli yaş gruplarından binlerce insana burada akıl almaz işkenceler yapıldı, 1961 anayasası ortadan kaldırıldı!
* 650 bin kişi gözaltına alındı.
* 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
* açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
* 7 bin kişi için idam cezası istendi.
* 517 kişiye idam cezası verildi.
* haklarında idam cezası verilenlerden 50 devrimci asıldı.
* 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
* 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
* 144 kişi cezaevlerinde öldü.
* 14 kişi açlık grevinde öldü.
* 16 kişi "kaçarken" vuruldu.
* 95 kişi çatışmada öldü.
* 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.
* 43 kişinin intihar ettiği bildirildi. idamları istenen 239 kişinin dosyası meclis'e gönderildi.
* 71 bin kişi tck'nin 141, 141 ve 163. maddelerinden yargılandı.
* 98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.
* 338 bin kişiye pasaport verilmedi.
* 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
* 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
* 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına çıktı.
* 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
* 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
* 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.
* 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis istendi.
* gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
* 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı.
* 3 gazeteci silahla öldürüldü.
* gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
* 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
* 39 ton gazete ve dergi imha edildi.

bu etkiler siyasal, sosyal, toplumsal veya kültürel anlamda yalnızca bu kuşaktan değil, bütün bir toplumdan pek çok şey götürdü. bunların sonuçlarını ve devamını günümüzde de yaşamaktayız...

bütün bu nedenlerle, halkımızın yaşadığı bunca acı, yoksulluk ve sefaletin nedeninin, bugün yaşadığımız ekonomik yıkım ve siyasi bocalamaların, halkımızın sahte kutuplaşmalarla karşı karşıya getirilmelerinin temelinde 12 eylül hukukunun ve anlayışının yattığını söylemek yanlış olmayacaktır. halkımızın mutluluğu ve aydınlık geleceği için ülkemize giydirilen bu deli gömleği yırtılıp atılmalıdır. anayasa'nın darbecileri koruyan 15. maddesi değiştirilerek başta kenan evren olmak üzere bütün 12 eylülcüler yargılanmalı, seçim ve siyasi partiler kanunu demokratik bir içerikle yeniden düzenlenmeli, sendikaların önündeki bütün engeller ve 12 eylül hukuku ortadan kaldırılmalıdır.

12 eylül'cülerle ve kontrgerilla'yla hesaplaşmadan, 1 mayıs 77, çorum, k.maraş ve sivas katliamlarının, siyasi cinayetlerin ve kimliği muçhul bırakılan cinayetlerin gerçek sorumlularını açığa çıkarıp yargılamadan gerçek bir demokrasinin varlığından söz edilemez.

gerçek bir demokrasiye ulaşmak için önümüzdeki tek ve yegane seçenek budur!

sonuç olarak, 12 eylül darbecileri ülkemizin bugün yaşadığı işsizlik, hukuksuzluk, adaletsizlik ve yolsuzluğun, gericiliğin ve ırkçı milliyetçiliğin, terör ve şiddetin baş mimarlarıdır ve bunun için yargılanmalıdırlar!

ne unuturuz ne affederiz!

13 eylül'de izmir mitingi'nde olacağız! *
Emek ve Demokrasi Mitingi(Ankara)
Yeri: Ankara
Tarihi: 13 Eylül 2008
DARBELERE, EMEK DÜŞMANLIĞINA KARŞI DEMOKRASi MiTiNGi

13 Eylül Cumartesi
Toplanma yeri: Saat 11.00, Tren Garı önü
Miting: Saat: 14.00, Sıhhiye Meydanı

--------------------------------------------------------------------------------

Emek ve Demokrasi Mitingi(Antalya)
Yeri: Antalya
Tarihi: 13 Eylül 2008
DARBELERE, EMEK DÜŞMANLIĞINA KARŞI DEMOKRASi MiTiNGi

13 Eylül Cumartesi, saat 15.00
TRT Güllük Kavşağı(Eski köy hizmetleri önü)

--------------------------------------------------------------------------------

Emek ve Demokrasi Mitingi(izmir)
Yeri: izmir
Tarihi: 13 Eylül 2008
DARBELERE VE EMEK DÜŞMANLIĞINA KARŞI DEMOKRASi MiTiNGi

13 Eylül 2008 Cumartesi, saat 14.30

Gündoğan Meydanı, iZMiR

"daha fazla sessiz ve tepkisiz kalma.."