sadece fiziksel yani devrimcilerin sürüündürülmesi değil darbeciler yeni bir halk yeni bir yaşam biçimi yaratmak istediler bu işe okullardan ve öğrencilerden başladılar ve maalesef çok başarılı oldular,aydınlar susturuldu parçalandı çevresindeki olup bitenlere ses çıkarmayanlara demokrat denildi bu etki halk üzerinde de etkili oldu halk da emperyalizmin yoz değerlerini sahiplendi bunda medyanın etkisi çok büyüktür.Kısacası 12 eylül 1980den sonra Türkiye başka bir türkiye oldu.
arzu okay, aydemir akbaş, kazım kartal, zerrin egeliler. o tarihten sonra çok değişti hepside. kimi iş kadını oldu, kimi oyunculuğa devam etti, kimi umreye gidip kendi kovuguna cekildi. ama hiçbiri ondan sonra erotik film çekmedi. *
1980'de kahrolsun amerika diyen gençlerin kimileri amerikalı ortaklarıyla sağlam cirolu şirketler kurup para havuzunda yüzmeye başladı.
devrimcilik ilkesinin inkılapçıkıl olması.
(bkz: hükumet)
faşizmin adının özgürlük olması

-tarikatlar
-cemaatler
-türban
-liberalizm

vs...
darbelerin şeklidir. post modern süreç başlamıştır, iyi de olmuştur sokağa çıkma yasağı, sıkı yönetim vs. olmadan demokrasiye gerekli müdahale iyidir.
ben doğmuşum 12 eylül sonrasında... sonrası malum olaylar gelişmiş. **
kitaplıklar.
12 eylul 1980 den once ne bildigin onemliyken sonra neye sahip oldugun onem kazandı.
isimler ve terimlerdeğişmiştir, özde hersey aynı kalmıştır. kaypakları hiç saymıyoruz.
ders kitaplarındaki devrim sözcüğü. *
gençlik değişmiştir. geri kalan bütün değişimlerin nedeni de budur.
ithal ikame politikasından vazgeçilmiştir.
cnn türk'ü açtım biraz önce, şu iş bulma programına denk geldim. oturup izledim bir müddet. lassa'ya satış müdürü mü ne alınacakmış, 3 aday var bunun için. elemanlar kendilerini videolarda çok güzel anlatmışlar, doğruya doğru. ama başından sonuna ezber. nasıl mı anlaşılıyor?

işe alacak kişi sordu teker teker adaylara;

-iş ve okul deneyiminiz dışında ne gibi aktivitelerde bulunursunuz? *- eee.. ööö.. işle okul birlikte gitti zaten benim, pek başka bişeyle ilgilenmedim. kendimi geliştirmeye çalıştım sürekli işimde. bla bla..

-yani bunlardan başka herangi bir sosyal aktiviteniz olmadı mı?

sunucu müdahale ediyor, 'hobileriniz var mı demek istiyor x bey*' şeklinde, ''anlayın yani, bakmayın öyle adamın suratına aval aval'' demeye getiriyor. *- eee ööö.. yani olmadı, işle ilgilendim hep, derslerimle bir de. başka bişeyle meşgul olmadım. arkadaşlarla dışarı çıkıp gezer gelirdik, hobi olarak bunu mu diyorsunuz yani?

vazgeçiyor amcamız, 2. adaya aynı soruyu yöneltiyor. *-şeyy, sporla uğraşırdım ben. üniversitedeyken tenis oynardım, okulun tenis kulübündeydim.

-(patron) peki başka? *-yok yani başka birşey, askerden yeni geldim biliyor musunuz hehe, ama spora devam etmek istiyorum tabi.

sunucu gene araya giriyor yine; 'peki bir müzik aleti filan çalmak, ya da başka bir aktiviteyle ilgilenmeyi düşünmedin mi hiç, ya da bundan düşünmez misiniz?'

ikinci adayın da ezber bozuluyor tabi. tıkanıyor o da. *-yani bilmem ki, gerek yok ya. işimde yükselmek, iyi bir mevki edinmek istiyorum ben.

amca gene vazgeçiyor, dönüyor 3. adaya. üçüncü adayımız biraz daha deneyimli bu iş-güç olaylarında, bi' kaç organizasyona katılmış filan. *- seminerlere katılmayı severim genellikle. bazı organizasyonlarda tercümanlık yaptım(ingilizce söylüyor abimiz bu arada, tiransleytırlık yaptım diyor, türkçe olunca havalı olmadığını düşünüyor sanırım).

amcamız sıkılıyor artık, emme basma gelmeye başlıyor cümleler. adamın gözünün içine bakarak, nerdeyse yalvaracak biçimde;

-(patron) peki başka? yani ne bileyim kitap okumaktan hoşlanmaz mısınız, dergi gazete vs. ya da bir müzikten, herhangi bir spor dalından filan. sonuçta sizin tercümanlığınız zevk için değil para kazanmak için

gene ezber bozuluyor, 3. aday da tıkanıyor. 'yok yani, öyle bir hobim olmadı hiç' gibi birşeyler geveliyor. 'organizasyon işi de zevk verir ya aslında, ben onu da seviyorum evet, ehe ehe' gibi bir cümle ediyor. patron ise şaşkın, bana mı söylüyorsun sen bunu, benim işim bu lan zaten der gibi bakıyor.

şimdilerde asker amcalar çok dertli, gençliğin siyasi olaylara ilgisizliğinden yakınıyorlar, 'cumhuriyet elden gidiyor, uyanın' çabaları içindeler. sormak istiyorum kendilerine, ne bekliyordunuz güzel abicim? 12 eylül'de eğitim sistemi değişti. hem de en kökten biçimde. türk-islam sentezi ışığında din afyonu kullanılarak gençler etkisizleştirildi. bu sadece imam hatipliler için geçerli değil, düz, anadolu, fen lisesi hepsinde böyle. zorunlu din dersi desem size?

öğrencilere at yarışındaki kısrak muamelesi yapıldı, derslerden başını kaldıramasın, başını kaldıracak vakit bulamasın ki, ülkeyi kendi işimize geldiği gibi yönetelim, gomünüst düşünceli anarşikler yetişmesin fikri benimsendi. öss devreye sokuldu, yökler açıldı. üniversitelerin özerk yapısı tamamen yokedildi, devlet tarafından atanan
rektörlerle yönetilmeye başlandı. iyi çıkarsa bahtına, ama ya iyi çıkmassa? ses çıkartabileceğin her merci yüzüne kapandı. gençlerin en ufak hareketlenmelerinde başı ezildi. hani şu satanist denen gençler var ya? işte onlardan bahsediyorum. devletin resmi ideolojisine ters olan çıkıntılar 80'de komünüst adı altında, 90'da da metalci/satanist adı altında hayatlarından bezdirildi. hatta bu kıyıma eskilerin solcuları da destek verdiler. en bilineni engin ardıç'tır örneğin.

emre kongar bunu tarihimizle yüzleşmek ve 12 eylül kitaplarında iyi incelemiştir. şöyle der;

''asker 60'lardan sonra komünizm tehlikesine karşı dinci ve milliyetçi kesimlerle dirsek temasına girer. 80'lerde ise bu temas artık omuz omuzadır. 97'ye kadar da bu devam eder. fakat asker dinci kesimin artık kendisine ve ülkeye tehtid olduğunu düşünür ve tıpkı amerika'nın milliyetçileri sümüklü mendil misali kullanıp atması gibi asker de dincilere aynı şeyi yapmayı dener(28 şubat). fakat taktik hata yapılmıştır, dinciler tahmin ettiklerinden çok daha güçlenmiş ve sindirilmesi güç bir hal almıştır.''

cümleler bana ait bu arada, ana fikri budur ama demek istenilenin. sonra ne mi olur? artık tabanda kemikleşmiş, öyle klorak dökülerek banyo fayansındaki kir gibi temizlenemeyecek bir dinci kesim vardır türkiye'de. nitekim olaydan 5 sene sonra da bu dinci kesimin ılımlı kanadı sam amca'nın da desteğiyle iktidarı ele geçirir. sonrasını zaten az çok hepimiz biliyoruz. dinci basın yayın kuruluşları, islami bankalar, müslüman sermayeli holdingler falan filan.

günümüzde bir savaş var tepede. ben buna iç savaş diyorum tabiri caizse. fakat sol-sağ savaşı değil bu. sağ ile gene sağın savaşı. sam amca'nın ve büyük şirketlerin desteklediği ılımlı islamcılarla askeriyenin desteklediği ulusalcıların savaşı, bir kanat daha var gerçi, etnik sağcılar kanadı, ama onlar nispeten susturuldu, ya da susmayı tercih etmekte. yaralı filin düşmesini bekleyen çakal misali pusuda bekliyor. gençlik ise uyku sersemliğinde, pek de ne yapacağını bilemez bir halde. neye elini atsa elinde kalıyor. ülkücüler bir muamma, türkçüler ayrı bir muamma, dinciler başka bir muamma, ulusalcılar bambaşka bir muamma, hele sola hiç gir(e)miyorum, çoğu birilerinin maşası, sol sol diyerek etnik ırkçılık yapan kendini bilmezler.. muamma oğlu muamma özetle. bu bahsettiğim apolitize olmamış gençlik tabi. olanlar ise kendilerine yeni bir son model araba, yeni bir 3+1 ev, güzel bir eş, antalya'da bir yazlık hayalleriyle çoktan yanıp tutuşmakta, olan biten pek umurunda değil, hala tatlı yataklarında rüyalar görmeye devam ediyorlar. ama patonlar da bu gençlikten şikayetçi, aktif, atılgan çalışanlar değil bir çoğu, emir ver yapsın tarzı bireyler.

apolitikleşme, sorgulamadan mot-a-mot emirleri uygulama amerika'nın öncülüğünde uygulanan bir politikaydı, gerçi tüm suçu onlara da yüklemeyelim. sermaye sahipleri demek daha doğru bir tanım. şu an dünya'nın büyük çoğunluğunu oluşturan kesimdir apolitik gençlik.. ancak dünya'da birkaç ülkede bu işlem balyozla gerçekleştirildi bir bakıma. baya baya ezilerek külbastı et haline getirildi beyinler. yakın örnekleri yunanistan, ırak ve iran'dır bizim dışımızda. şimdi birileri de 'ama bu da fazla yumuşak olmuş be ahmetçiğim' diye yakınıyor iginçtir bu külbastılardan.

12 eylül sonrası değişenler biziz, 1980 sonrası doğan her insanevladı. ister türk gençliği deyin, ister türkiye gençliği. ikisi de aynı kapıya çıkar..

ek/düz: başlık üzerime kalmış sanırım. benden önce yazılan 10 küsür girdi vardı girdime başlarken ancak silinmiş. belirteyim dedim.

ek/düz2: başlık taşınmış meğer*
ülke nüfusu.
ülkelerinin geleceğinden ötürü kavga eden gençler yerine kızlar için kavga eden * gençler geldi.
Nesil.Kemalist görünümlü kukla bir asker yüzünden apolitik,bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın zihniyetinde bir nesil oluştu.insanlar devlete karşı gelmeye korkar oldu.
sosyal devlet anlayışı öldü polisler asker gibi bıyıksız olmak zorunda kaldı.
chp nin kapatılmasıyla bülent ecevit'in dsp ye kapak atması.
Gördüğüm kadarıyla sözlükte bir kenan evren'in darbesini destekleyenler var. Can güvenliği kalmadı gibi vs vs.

Bak güzel kardeşim 1980 öncesinde yaşananlar kardeşin kardeşe kirdirilmasidir. 1980 yılı sonrasında insanları ceza evlerine tiktilar. Diyarbakır cezaevi gibi lanet hapishanelere tikildilar insanlara b*klari yedirildi. Pkk ise orda doğmuştur. Yüzlerce aydın yazar, sanatçı o cezaevlerinde koreltildi.

1980den sonra ülke adalete ve demokrasiye hasret kalmıştır. O yüzden kenan evren bir amerikan uşağı idi ve ülkenin içine sicti.