bugün

görsel
görsel
Tarihte Bugün SERGEN CHEALSE YE KOYMUŞTU.

1 Ekim 2003 Chelsea-Beşiktaş JK 0-2

'24 '29 Sergen Yalçın.
görsel
sergen le coşulan ilhan la üzünülen bir maçtı. geride kaldı.
stamford bridge'de sergenin 2 adet boru döşediği maç. o maçtaki gibi oynamadık bir daha.
keskin nişancı cordoba sergen yalçın kırmızı gören ilhan 10 kişi kalan beşiktaş...
ve londrada 2 farklı, gol yemeden alınmış bir galibiyet. bu durum bazı spor yorumcularının bugünlerdeki hayalidir (bkz: rok) gerçi onlar bunu kendi evinde düşünürler.
üzerinden 11 sene kadar geçmiş. ancak 15 yılda bir yaşarsınız böyle şeyleri.

amk galatasaray'ın maçının olduğu gün beşiktaşlıların avuntusuna bak sdfdjkghdfkjg. yazık lan.
tüylerimizin diken diken olduğu maçtır.
beşiktaş'ın beşiktaş gibi oynadığı güzel maçtı. sonra ne olduysa saha basan barzolarla anılır oldular..
her özetini izlediğimde duygulandığım maç.
unutulmaz maçtır.
bu maçtan önce o zamanlar sık sık yapptığım bir totemi yine maçtan önce yapmıştım. bizim orada ki * fifa 2003 olan tek internetcafe ye gidip beşiktaş ı almış chelsea yi world class ta deplasmanda 2-0 yenmiştim. ilk başta ben farkında değildim ama sonra dönüp baktığımda 7-8 kişinin arkamda benim yaptığım maçı seyrettiğini ve kaçırdığım gollere ah vah ettiklerini gördüm. o zamanlar türk takımları maç yapmadan önce gidip sanal alemde aynı gün o rakibi yenmek gibi bir çocukluk totemim vardı işte. bu maçta skorunu doğru tutturduğum nadir maçlardan biri olmuştu.
Mircea Lucescu önderliğindeki Beşiktaş, kuruluşunun 100. yılında, 2002-2003 sezonunda elde ettiği lig şampiyonluğuyla 2003-2004 sezonunda Şampiyonlar Ligine doğrudan katılma hakkı elde etmişti. O sene ligi 2. sırada bitiren Galatasaray ise Şampiyonlar Ligine 3. ön eleme turundan katılıyordu. Bulgaristan'ın CSKA Sofia takımını içerde dışarıda 3-0'lık skorlarla eleyen Galatasaray tarihinde 10., Beşiktaş ise 3. kere Şampiyonlar Liginde gruplara kalmayı başarıyordu. Böylelikle 2 Türk takımı aynı anda gruplara kalarak bir ilke imza atıyordu. Hem salı hem çarşamba günlerini anlamlandıracak böyle bir milli heyecanı zaten o yıldan sonra sadece 1 kere (2007-2008 sezonunda Fenerbahçe ve yine Beşiktaş'la) yaşayabildik.

Chelsea, Lazio ve Sparta Prag'la birlikte G grubunda yer alan Beşiktaş, grubun ilk maçında bir önceki sene Uefa Kupası çeyrek finalinde elendiği Lazio'yu konuk etti. iç sahada alınan 2-0'lık mağlubiyetle kötü bir başlangıç yapan Kara Kartal'ın yeni istikameti Londra'ydı. Roman Abromovich'in Chelsea'yi satın almasıyla, bir yıldızlar topluluğuna dönüşen güçlü rakibi karşısında Beşiktaş'ın şansı çok az görünüyordu. Hele ki Stamford Bridge'de. Ancak Beşiktaş'ın herkese bir süprizi vardı. Tıpkı 2000'lerin başında Barcelona'ya yaptığı gibi.
beşiktaş için imkansız diye bir şeyin olmadığını gösteren maçtır. bu yüzden tapıyoruz ya...
bugün aklıma gelmiş maçtır.

çok net hatırlıyorum, abramoviç'in chelsea'si o senin yıldızlar karmasıydı. yayın başında ekranda takım dizilişini görmüş ve ulan takıma bak be demiştim.

nitekim beşiktaş fark yiyecek muhaha diyenlerin aksine daha birinci yarı da biri süper bir organizasyonla diğeri de cordoba'nın asistçi kimliğinin cudicini'nin saçmalama kimliğinin ortaya çıkışıyla iki gol gelmiştir.

bizler ekran başında boğaz parçalarken, yüzlerce kartalda stanford bridge'de kartalın kanat seslerine ortak oluyor, tribünde çıldırıyordu. nitekim stad anonsundan gelen uyarı o günün belki de özetlerindendi:

"beşiktaş taraftarı, lütfen yerlerinize oturun"

ilhan mansız'ın düdükten sonra topa vurmasıyla atılmasıyla, çakallar yine heveslenmişti. ama beşiktaş'ın umudu asla bitmezdi. nitekim sadece bizim yarıda oynanan bir maça dönmüştü. chelsea korner atma rekoru kırıyor, ortalar sağdan soldan geliyor. ataklar bitmiyordu.

biz o gün orada 'çanakkale geçilmez'i gösterdik, dünyaya bunu anlattık. sergen'de en cool oyundan çıkışı gerçekleştirerek bizleri bir kez daha hoşnut etmişti.

o sezon CL den gruptan çıkmamıza saniyeler varken diğer maçta sparta gol atmış ve onlar bir üst tura çıkmıştı.

her beşiktaş taraftarının kalbinde yer etmiş 100. yılın ekim ayıydı.

güzeldi.
sergen'in 2. golün sevincinde eeh yeter siktir git dercesine okan koç'u ittiği maç olmuştur. az önce özeti izlerken bir an golün tekrarını mı izliyorum lan diye şüphe etmememe sebebiyet verdi.

http://www.youtube.com/watch?v=AkWeqXsM0oc
beşiktaş'ın bu maçta aldığı galibiyet, sergen'in golleri falan beni en az galatasaray'ın avrupa'da aldığı galibiyetler kadar sevindirmiştir. chelsea'nin ilk defa abramovich başkanlığında hayvanlar gibi zengin bir kulüp olarak şampiyonlar ligi'nde boy göstermesi, iddialı oluşu, kendi seyircisi önünde dayanılmaz göt oluşu falan, şahaneydi. velhasıl galatasaray'ın önceki gün atatürk olimpiyat stadı denen garabet yuvasında real sociedad'a 2-1 yenilmesini de unutturmuştu.
hatırladığım anda, gözlerimi dolu dolu yapan..
futbol dahisi lucescunun chelseaye ders verdiği maçtır.sergen falan almamıştır maçı direkt lucescu almıştır.
stanford bridge'de türkçe yapılan şu anons da hafızalardan silinmemiştir.
"beşiktaş taraftarları lütfen yerlerinize oturun"
"uzun bir top attı, sergen koşuyor, seker mi, sekti. sergen! cudicini, sergen, bomboş! sergen ve gooool"
(bkz: sabri ugan)

http://www.youtube.com/watch?v=Ef9A9xH5u8k
aynı saatlerde trt 1 ekranlarında tv'de ilk kez olmak üzere the pianist yayınlanmıştır.
sevinç ve heyecandan sigarayı tersten yaktıran maç olmuştur. chelsea teknik direktörünün, 3 oyuncu değişikliğini kullanması ve sonrasında siyahi bir oyuncusunun sakatlanmasıyla -gallas- "sakat sakat oynayacaksın" der gibi tavırları da, bize gerçek barbarın kimler olduğunu göstermiştir.
iç anadolunun ortalarındayım, geçersem okulu bitireceğim, aklım sınavda değil akşamki maçta. kalırsam da okuldan atılıyorum. son sinavım artık. girdim. arkadaşlarımda kalıyorum. apar topar eve geldim akşam, kimse yok. hepsi hasta beşiktaşlı ya, meğersem dışarı kaçmışlar maçı izlemeye. yabancı bir evde yalnızım, okulum bitmiş o gün. bundan sonra sınav yok artık, artık öğrenci değilim.

aldım birkaç bira, başladı maç. gündüz de konuşmuşuz, "nolur maç" diye, ben berabere demişim, bahis de oynamışım, biri 4-0 demiş, chelsea nin her zamanki gibi formda olduğu zamanlar. deli bir arkadaşım da 2-0 alırız, sergen in golü var dedi. güldük falan.

chelsea bastırıyor tabi, "yine tatsız geçecek, yine yenilicez" derken sergen çaktı bir tane. allahım, deli gibi bağırıyorum evin içinde. derken bir tane daha. bitti ilk yarı 2-0. beraberlik için şanstı bu. 3 tane yemeyebilirdik ikinci yarı, puan alabilirdik. devre arasında babam aradı, "bu kez alıcaz maçı, vermiycez burdan" dedi. o devre arası geçmedi sanki. ikinci yarı başladı. ilhan mansiz, ihanet etti beşiktaşa, biliyordu atılacağını, biliyorduk. aklımıza gelen başımıza geldi. 10 kişi kaldık. beraberlik ümitlerim de eriyordu.

sonra bir şey oldu. o sahadaki 10 kişi, birer maximus a dönüştü. canla başla derler ya, daha da ötesi savaştılar. maçın son düdüğü gelmeden, 92. dakikada, 7.kattan şehre bakıyordum ağlayarak, ama sessiz. maç bitmişti, kazanmıştık. tarih yazmıştık. okulum da bitmişti. her şey bitmişti ve ben yapayalnızdım.

sonra arkadaşlarım geldi, onlar da ağlamış, manyaklar. bu, benim hatirladiğim avrupa da bir türk takımının m.utd-fenerbahce, arsenal-galatasaray dan sonra en büyük başarısı oldu.

sınav mı, 55 aldım ve okulu bitirdim.

ufak not: besiktaşlı değilim.
düdükten sonra topa vuran ilham mansız'ın iki kez aynı sebepten sarı kart görerek takımını 10 kişi bıraktıgı karsılasmadır.

8 nisan 2008 chelsea fenerbahce maci'nda aynı pozisyonda essien'e verilmesi gereken sarı kart atlanmıştır. gel de sinir olma...
güncel Önemli Başlıklar