bugün

entry'ler (39)

25 aralık 2019 media markt rezaleti

sevgili media marktın, kendisi ile geçirdiğimiz iki aylık servis maceramızın sonucunda bir adet kullanılmış veya teşir ürünü logitech g603 cihazı bana sıfır cihaz diye kakalamaya çalışmasını anlatan rezalet hikayemizdir. hoş geldiniz arkadaşlar.

lütfen naçizane rezaletimizi detaylıca inceleyip puanlayınız, desteklerinize müteşekkir olur şimdiden teşekkür ederim. zira bu tarz durumlarda siz sevgili sözlükçülerin demir yumruğu bu tarz aymaz markalar karşısında biz tüketicilerin az sayıda dayanaklarından biri.

olayı anlatayım,

şubat ayında media markt maltepe piazza şubesinden 400 liraya logitech g603 model bir oyuncu mouse'u aldım. iki ay önce de bu arkadaşın orta tuşu kafayı yiyip abuk sabuk komutlar algılamaya başladı. ben de her sıradan çinkokarbon vatandaşın yapacağı gibi mouse'u alıp satın aldığım piazza şubesine götürüp servise verdim.

bi yirmi gün sonra telefonuma; mouse'un hazır, tamirini bakımını yaptık, dipçik gibi oldu, gel al hacıabi diye mesaj attı bunlar.
ben de mal gibi sevinip, ehehe tamir olmuş benim cihaz hihoho diye, iş çıkışı gidip mouse'u aldım ve yine aynı şekilde mal gibi geri döndüm eve.

buraya kadar her şey normal.

şimdi bu arkadaşlar gerçekten de cihazın orta tuşunu tamir etmişler. fakat bu sorunu çözerken, nasıl başardıkları hakkında hiçbir fikrim olmamakla birlikte, hayretler içinde farkettim ki bir şekilde mouse'un fiziksel yapısını deforme etmişler. mouse bildiğin ayakları yamuk masa gibi sağa basınca sağa, sola basınca da sola yatıyor!
şaka gibi gerçekten.
anasını satayım ya mouse'un götü üsküdarda başı hadımköyde oyuyor! bir insan-ı adem belli bir amaç için tasarlanmış, sert maddeden yapılma bir cihazı bu hale getirmek için ne yapmış olabilir ki ya? gerçekten merak içerisindeyim... neyse.

ertesi gün tekrar cihazı alıp götüm götüm media markt piazza şubesinin yolunu tuttum tabii.
bu mouse size ne etti de bu hale getirdiniz cibabam yav diyip geri verdim ve haliyle ürün artık ayıplı mal statüsüne düştüğü için değişim talebinde bulundum.

zavallı mouse tekrar servise gitti.
bir ay sonra mesaj attılar ürününüz hazır gelin alın diye. evet, mouse'u düz bir zemine koyup sağa sola oynatmaları tam bir ay sürdü gerçekten.

şimdiye kadar 26 defa hakem heyetine başvurmuş olması gereken bendeniz gerizekalı da, meme emcüklemeye anasının peşine giden it eniği gibi gittim yine mediamarkt piazza şubesine.

hazretler ayıplı ürün durumu oluştuğu için değişim hakkımı kullanmak istediğimi belirttiğim halde iade buyurmuşlar.
fakat sorun şu ki bu günün dolar kuru ben ürünü aldığımda olduğu yerinden kalkıp ebesinin erekesine kadar gitmiş durumda.
şubat ayında aldığım fiyat 400, şu anki fiyat internet sitelerinden gördüğüm kadarıyla ortalama 750.

haliyle anlaşamadık yine. ürünün değiştirilmesini talep ettim, ellerinde olmadığını yalnızca teşir ürünü bulunduğunu söylediler.
bir derdin varsa onları ara diye elime bir numara tutuşturup topu da servise attılar sevgili media markt piazza çalışanları.
durumu kabul etmediğimi, hakem heyetine başvuracağımı söyleyerek götüm götüm eve döndüm yine.

ertesi gün servisi arayıp bu mouse size ne etti de bu zulmü ettiniz diye tekrar derdimi onlara da anlattım, servistekiler de media markt'tan ürünü bize gönderdikleri kargo takip numarasını alıp bize ver, biz de ona göre kaydı bulup sana derdini anlatman için bir mail adresi verelim diye siktirettiler başlarından.
yani muhattap bile bulamadım burada da.

yılmadan azimle sonuca ulaşmak için çabalamaya devam ettim. media markt müşteri hizmetlerinden bahsi geçen kargo numarasını talep ettim, ileteceğiz gün içinde piazza şubesinden sizi arayıp bilgi verirler dendi.
neden sonra media markt piazza şubesinden arandım da gerçekten ama kargo takip numarası yerine bana ürününüz, kutulu sıfır ürünle değişim yapılacak geldiğinde haber vereceğiz bilgisi geldi. ben de mal gibi sevindim yine ehi ehi tamam sorun çözüldü diye.

diyorum ya gerizekalılık bende, düpedüz sike sürülecek aklım yok hatta.
sevgili media markt piazza çalışanlarının bir gün önce temin edemedikleri, ellerinde yalnızca teşhir ürünü bulunan cihazı hakem heyetini duyduktan hemen sonra ertesi güne yepisyeni açılmamış kutulu olarak temin etmeleri sence de garip değil mi sevgili gerizekalı diye hiç sormadım kendime.

bu konuşmanın geçtiği günün ertesine de hemen arayıp cihazınız geldi, gelip alabilirsiniz diye haber verdiler.
ve tabii ki artık olayın gidişatından da tahmin edebileceğiniz üzere bendeniz ı. mal değneği elinde tuzlukla koşarak hiçbir boktan tereddüt etmeden gidip kutulu cihazı aldım. kutunun etrafındaki eziklerden, açma kapama yerlerindeki köşelerin yıpranıp yırtılmaya başlamasından falan da hiç şüphelenmedim.
bu yaşıma kadar iyi hayatta kalmışım yine.

neyse az önce eve gelip kutuyu bir açtım ki mouse bildiğin kullanılmış. altı çizik içinde, tabanın kauçuk kısımları aşınmış, üstünde lekeler var, bilgisayar alıcısı bile pislik içinde. yani bunun bir adım ötesi kutunun içinden hıyar çıkması olurdu anca...

çok geveledim ciddiyete dönüp toplayayım,
velhasılıkelam media markt çalışanları tarafından tüketicinin aleni olarak aptal yerine konulması, dolandırılması söz konusu.
insanların garanti kapsamında teslim ettikleri ürünleri mahvedip, iki ay bekletip üstüne bir de yalan söyleyip dolandırmaya çalışamazsınız. bu yaptığınız aleni suçtur, terbiyesizliktir. marka itibarının yerle bir olması kısmına girmiyorum bile.

neyse sevgili media markt, ben insanlar hakkınızda alışveriş yapacakları zaman hatırlayacakları bilgiler edinsinler diye başımdan geçeni buralara bıraktım.
bir de hakem heyeti dilekçesi yazacağım ürünün misliyle değiştirilmesi talebiyle, onu da bilahare gönderirler zaten size.

morhipo

elinde olmayan ürünü satıp 16 gündür de paramı iade etmemiş olan e-ticaret sitesi.
morhipo'dan elektronik alet almayı düşünen insanlara uyarı mahiyetinde olsun, başınıza gelebilecekleri bilin.

https://twitter.com/Gokse...tatus/1099719625808535553

08.02.2019 tarihinde morhipo'dan 2.400 liralık bir elektronik alışveriş yaptım.
sonrasında aradan on gün geçmesine rağmen sipariş durumu hala hazırlanıyor olarak gözüktüğü için de müşteri hizmetlerini aradım.
ürünün henüz depolarına gelmediğini ürün geldikten sonra göndereceklerini söyleyip beni 2 gün daha beklettiler.
bu arada ürünü teslim etmeyi taahüt ettikleri süre falan geçti tabii.
tekrar aradım ürününüz depomuza gelmedi en kısa sürede işlemleri gerçekleştireceğiz vs diyip tekrar sıyrıldılar işin içinden.

ben de nasılsa morhipo lan ne olacak boyner'in sitesi, ne idüğü belirsiz kardeşler elektronikten alışveriş yapmadım ki bir aksilik olmuştur gönderirler falan diyorum kendi kendime.
ama kazın ayağı öyle değilmiş meğer, ben tam olarak kardeşler elektronikten alışveriş yapıyormuşum. bunlar bildiğin ürünleri alıp depolarına koymadan rastgele satıyorlarmış.
sen parayı ödeyip siparişi verdikten sonra da bu ne idüğü belirsiz 3. firmalar biz ürünü o paraya satmıyoruz diyince; senin beklediğin zamana, bu zaman zarfında alıkoyup işlettikleri parana, ve bu zaman içinde yaşayacağın maduriyete de bakmadan
siparişinizi iptal ediyoruz diyorlarmış morhipo efendiler.
bunu yaptıkları gibi 16 gündür de hala paramı da iade etmiş değiller.

böyle olumsuz durumlarla karşılaşmamanız için morhipo'dan alışveriş yapmamanızı öneririm.

bilgilendirme olarak, olur da benzer sorunlarla karşılaşırsanız ne yapabilirsiniz peki:

bir ürünü satın aldığınızda ilgili firma taahüt ettiği sürede teslim edemezse ürün ayıplı mal durumuna düşer.
bunun için de 6502 sayılı kanunun 11. maddesinde belirtilmiş tüketicinin karar vereceği seçenekler vardır. ve buna siz karar verirsiniz. firmalar değil.

hangi hakkınızı kullanmak isterseniz hemen tüketici hakem heyetlerine e-devletten başvuru yapın. ihtar çekilince mum gibi hizaya gelirler. hangi hakkınızı kullanmak isterseniz kullanırsınız.

ayrıca mutlaka başınızdan geçen bu tarz şeyleri sosyal medyaya aktarın.
günümüzde en değerli reklam birinci ağızdan tecrübeler yani kullanıcı yorumlarıdır.
normalde bu tarz sorunlarla sizi mağdur edecek firmalar, yaptıkları ayıp internete düşer düşmez tutuşur yasa gereği zaten yapmakla yükümlü oldukları şeyleri ticari kaygılarla derhal yaparlar.

erinmeyin, tüketici olarak haklarınızı savunun. böyle böyle hizaya girecekler.

sevgiliye gitarda çalınabilecek şarkılar

Led Zeppelin - Babe I'm Gonna Leave You

https://www.youtube.com/watch?v=koX_N8u27qw

ben bu yazıyı ona yazdım

kadın ben ne alevler söndürdüm içimde.
parmağının ucu dokunsa kor olur, kavrulurdu ellerin.

gintama

--spoiler--

onca anime seyrettim, manga okudum ama bambaşka bir hikaye bu gintama. hayatımda çok az şeye bu kadar güldüm, çok az şeyi böyle heyecan ve keyifle okuyup izledim.

ve bu gün gelen anime bölümüyle de bir kere daha anladım bu seriyi neden böyle çok sevdiğimi. bölümün ismine baksana...

elveda shinsengumi birinci bölüm: şeytanın ağladığı gün!

ne olacağını bilmeme rağmen her sahnede içim gitti yine. eline sağlık goril.

--spoiler--

sözlük yazarlarının itirafları

daha önce hiç öküzün teki olduğumu söylemiş miydim? söylemişimdir muhtemelen. hem sadece öküz de değil aynı zamanda hıyarın tekiyim de.

gene bu gün bir halt yedim ve kendimi duble hıyar gibi hissediyorum. çok öyle at, deve bir şey değildi gerçi yaptığım ama yine de akşamüstünden beri ağzıma bir torba bok tıkmışlar gibiyim.

tın tın maltepe sahilde yürüyordum minibüse binmek için, bilenler bilir sahil tarafına taşıdılar durakları, maltepe stadı'ndan o tarafa giden yol da biraz tenha.
işte ordan minibüse binmeye gidiyordum ki karşıdan aşağı yukarı on yedi yaşlarında patenli bir kız geldi. özür dilerim, bir şey sorabilir miyim, yol paramı düşürmüşüm de bana bir lira verebilir misiniz gibisinden bir şeyler söyledi.
kız lafını bitirir bitirmez kafamda lise zamanlarım canlandı, okulda milletten birer birer toplanan liralarla aldığımız jack'ler, absolut'lar, biralar...

'hıa çakal, yok.' dedim ve kızı geçip devam ettim yoluma, başka bir şey diyemedi bile.

ya amına koyayım niye böyle götlük yapmak zorundaydım ki? niye bok gibi davrandım kıza? hayır diyip siktir olamaz mıydım insan gibi?
daha yanından geçeli on adım bile olmadan içim içimi yemeye başlamıştı zaten, ne nane yedim ben diye. arkamı dönüp hey geri gel, ben hödüğün tekiyim, özür dilerim de diyemedim tabi. erkekliğe bok sürdürür müyüm.

belki de gerçekten yol parası yoktu amına koyayım, beni adamdan sayıp bir şey istedi. herkes benim gibi dalyarak mı? ki olay bu da değildi zaten, be at ağızlı sen lisedeyken okul grubu gitaristi olmanın verdiği avantajı da kullanarak bütün milleti soymuyor muydun 'genşler stüdyoya gitçez para lazım!' diye? sikik! şimdi ne halt ediyorsun?

anasını satayım akşamdan bu tarafa öküz oturuyor sırtımda. çok içerledim, pisliğin tekiyim ben.

evde karafatma besleyen insan

bir adet 2011 modeline sahip olduğum insan(sı) arkadaş.

şaka falan yapmıyorum. herif bildiğin allahın haşeratını benimseyip evcil hayvan diye aldı odasına. şöyle farkına vardım olayın:
dün akşam kara elf serisinin ilk kitabını okuyordum. epey de hoşuma gitmişti. omuriliğim yamulana kadar okumuşum. baktım ikiye bölünmek üzereyim dedim bir bakayım bilgisayara ne var ne yok kendime geleyim biraz. öyle boş boş bakınıyordum ki birden msn iletisi geldi ve bu angudun avatarı ilişti gözüme. böyle kımıl kımıl bir haşerat iğrenç iğrenç sırıtıyor adamın yüzüne ki kara elf serisinin ortamı da kranlık altında geçer her yer bu ucubenin devasa olanlarıyla doludur. onun verdiği etkiyle ağzım gözüm ekşidi yamuldu böyle. hay yere gireydim de bakmayaydım dedim ama iş işten geçmişti.

işin burdan sonraki kısmı ise adamı yarım yarım yaracak cinsten.
j:jim i:insan(sı)

i: lan mamana sen fear serisini oynamış mıydın?
j: avatarına sıçayım senin. (tavrım net.)
i: şükrüye laf etme lan. (şükrü? aslfjşalsfjkşla şükrü koymuş bir de ismini lan.)
j: yere giresin yeree. şükrüymüş ulan taşşak kebabı niye avatarına haşerat resmi koydun.
i: şükrünün size ne zararı var anlamıyorum. kendi halinde bir hayvan.
j: olm sapık mısın lan? nerden buldun onu?
i: merdivende oturuyordu ben de gittim yanına oturdum orda tanıştık. aldım eve yuva yaptım malikane oldu tam. takılıyor orda.
j: salak salak konuşma lan. yarın size geliyorum gebertecem o haşeratı.
i: siktir git lan. dokundurtmam kimseyi şükrüye.

şimdi bu bahsettiğim olay dün oldu. ama biraz önce bu şükrünün sahibi manyakla bir diyalog yaşadık ki... anlatabilecek miyim bilmiyorum. çoğu kısmı olduğu gibi aktaracağım.
baktım bu kerronun avatarı siyah. aha dedim şükrüyü ilaçladılar. hemen sordum niye öyle diye ve acı gerçekle yüzleştim. (insansı arkadaşım açısından acı olan gerçek tabi.)

j: avatarın niye siyah lan? şükrü mü öldü?
i: öldü amına koyayım. babam anasını sikmiş ben evde yokken.
j: ahahaha ben dedim olm sana o şükrü ölecek diye.
i: sus lan amlık. ne zararı vardı lan?
j: nasıl öldürmüş peki? askldkasd.
i: odaya girdim. baktım masayı siliyor. ''ne yapıyorsun?'' dedim. ''böcek vardı.'' dedi.
j: asklşfjasklf.
i: elim ayağım titredi. ''öldürdün mü lan yoksa?'' dedim. ''sıçtım ağzına.'' dedi. cevap veremedim. şükrü diye bağırdım.
j: askljflkasdja.
i: kalk lan klavyenin üstünden. amına koyayım sadist ibneye bak ya.
j: allah seni daş yapsın dahahaaş.
i: intikam almam lazım olm. çok kinlendim. ibnenin donunu, saatini saklayayım da bulamasın.
j: ahahahahah sus lan yeter gebericem burda.
i: olm bıçağı takar bağırsaklarını ortalığa dökerim senin. gülme lan göt.
j: ulan zurrik merdivende bulduğun böceği eve getirip ismini şükrü koymuşsun. bu yeterince saçma sapan değilmiş gibi bir de trajik ölüm olayından dolayı siyah avatar kullanıyorsun. şimdi de babanın donunu saklama planları yapıyorsun. seni ne yapayım lan ben? şükrü lan şükrü ne amına koyayım ya aklsdjflkasfjals.
i: şükrü çok güzel isim lan ne diyosun.
j: yere giresin yereee.

40 dakkadır gülüyorum yarıldım galiba.

sözlük yazarlarının itirafları

hani olur ya insan bazen kalkıp işemeye gitmek için üşenir. film izliyordur. gazete okuyordur. boş boş oturuyordur. ne bileyim koltukta hayatın anlamını falan düşünüyordur. çok fena çişi de gelmiştir ama bir türlü kıçını kaldırıp gitmiyordur işemeye. savaş veriyordur kendi içinde böyle ha gittim gidiyorum diye. işte o zorlu savaşı kazandıktan sonra allahın belası tuvaletin dolu olduğunu görür ya bazen heh işte ben o durumu itiraf edeceğim.
vay arkadaş deliriyorum be bu kadar da cünupluk olmaz ki. böyle kendimi kesesim, duvarlara çırpasım geliyor lan. şeytan diyor ki git o tuvalettekinin kafasını klozete sokup sifonu çek. akıp gidene kadar da tuvalet fırçasıyla ittir arkasından. bu psikolojik buhran içersinde gerisin geri dönüyorum her seferinde. tekrar kıçımı kaldırmak için doğru zamanı bekliyorum. kendimle savaşıyorum. evet manyağım.

starcraft ii wings of liberty

an itibariyle yeni patch gelmiş oyundur. bu seferki diğer patch'lere göre hafif hallice ama. şöyle ortalama 6-7 kat daha büyük bir dosya.

sweet home alabama

starcraft 2'de tychus'la jim birbirlerine girdikleri sırada çalıyor bu şarkı.* tabi tychus öküzü jukebox'ı söküp yere vurana kadar. blizzard'ı sevme sebeplerinden bir tanesi.

dünyanın en yaratıcı cümleleri

dinler ve ideolojiler büyük kafaların küçük kafaları gütmek için uydurdukları zırvalardır.

bu ve bunun gibi olanlardır.

soulngelica

hoş, güzel muhabbeti olan yazardır. üşenmez uzun uzun yazar size. candır.

tom araya

kızına travma yaşatan ayı.
baksana zavallıya ben niye bu hayvandan oldum ne günahım vardı der gibi bakıyor.
hastasıyız o ayrı tabi.

http://www.andymalt.com/tag/slayer/

gece beşte yıkanırken elektriklerin kesilmesi

çok iğrenç bi şey lan... valla bak.
gebermişsin sıcaktan. vıcık vıcık her tarafın ter böyle. yapış yapışsın su itine dönmüşsün. ama o kadar da üşenek bir herifsin ki akşamdan beridir kıçını kaldırıp kömçürdüğümün duşuna girmemişsin. sonunda gerekli iman gücünü toplamışsın allahta yürü ya kulum demiş karpuzu yattığı yerden kaldırıp salmışsın küvete. güzel güzel yıkanıyorsun su, sabun falan hoş şeyler bunlar. ama tam durulanıp siktir olacağın yerde bu elektrik idaresindeki yavşaklar artık test mi yapıyorlar başka bir bok mu yiyorlar bilinmez cazırt diye kesiveriyorlar elektriği.
bu ne moruk şimdi nasıl bir cünupluk açıkla bana. çok değil iki üç dakka sürdü gerçi ama o sırada evin amına koydum tabi ben. kalkın su ısıtın ışık bulun diye. bütün ahali ayaklandı bana mum, fener falan getirdiler. küt diye elektrik geldi. tabi küfredip yattılar onlar da.
şimdi sözlük de bana ölür müsün öldürür müsün. bilemedim valla. yaydım kıçımı takılıyorum. starcraft 2'ye girerim birazdan.

morsiyah

travis and tyler durden ve bu ekşiye geri dönmüşler. gece gece sevindirik oldum lan.*

karnesinde bir tane 4 ü olduğu için ağlayan çocuk

orospu çocuğudur.

böcek

orospu çocuğu. çok net orospu çocuğu. ben bir varlıktan daha fazla nefret ettiğimi hatırlamıyorum lan. saat gecenin üçü allahın belası tuvalete gidiyorum sıçmak için ama bu orospu çocuğu her yerden fırlıyor. evimde sıçamıyorum arkadaş ya. bir değil iki değil. yazlığa gidip yüzmeye çalışıyorum gene bu itoğlu it var suda. adam gibi yüzemiyorum. yeşile verecez kendimizi rahatlayalım yok. orda da bu şerefsiz. nalet gelsin lan buna. topunun sopunu eşşekler kalaylasın. çok kinliyim çok öyle böyle değil. boşu boşuna işkence yapmıyor millet bu orospu çocuğuna. hoş ne yapsan az gerçi buna ya neyse...

ilk öpüşme

içimde yaradır ulan bu ilk öpüşme. hani masum, utangaç, romantik anlar olur ya nerdeee... öyle bir girmiştik ki birbirimize iki dakkaya son derece ateşli bi şekilde yatakta bulmuştuk kendimizi. kızın saçını falan çekmeye başlamıştım.* hoş bir numara da yoktu daha 8. sınıftaydık ama ne bileyim sözlük. sanki ilk öpüşmemin üzerinden on yıl geçmiş gibiydi. ulan insan ilkinde hayvan gibi sevişir mi be ben yedim işte bu boku. yok öyle ilk öpücük anım falan nalet gelsin. direkman seviştim ben öküz gibi.

sözlük yazarlarının itirafları

Benden adam olmaz lan. Valla bak. Zibil gelmişim zibil de giderim.
Bu gün ttnet faturam gelmiş. içine sıçtığımın kotasına dikkat ediyorum ama fatura gene kabarık. Dedim tüküreyim böyle aşkın ızdırabına. Acaba daha avantajlı ne vardır ne yoktur diye araştırmaya başladım. Ama öyle bi yerde oturuyorum ki ne kablo net ne uydu net hak getire. Hiçbir bok yok allahın siktir ettiği yerinde. Neyse sordum az çok alakalı bir arkadaşa. Sağolsun tam bir zibil olduğumu sufatıma vurdu. Şöyle ki:

J:hacı her ay her ay 50 kaat bayılasım yok bu ttnete yok mu bi çıkar yolu sınırsızdan ayrı.
X:olm kandır sizinkileri medeniyetin daha gelişmiş olduğu bir yere taşının.
J:lan 50 liranın tatavasını yapıyoruz neyle taşınacaz hıyar.
X:ee gir çalış o zaman bir yere çıkar paranı. Malak malak yatmakla olmuyor.
J:olmaz hacı alışmışım bir kere armut piş ağzıma düş sefil gibi.
X:senden hiçbir sikim olmaz jim. Bokun içindeki çekirdeği bile dolduramazsın sen.
J:haklısın...

Az çok biliyordum hıyarın teki olduğumu. Ama böyle adamın ağzına ağzına vurunca da ağır oluyor sözlük biliyor musun. Bu olayın üstüne önce kendimi vurmaya karar versem de akabinde bunun için henüz erken olduğuna kanaat getirdim. Bir müddet depresyona girip yatakta çikolata yemeği planlıyorum şimdilik. Sonra kendime çeki düzen vermem lazım. Öyle sefil bi herifim ki şu anasını siktiğimin entry'sini bile word'den yazıyorum. Net kopmuş gene.
Girmişim 20 yaşıma gitar çalmaktan başka hiçbir numaram yok ulan. Bakıyorum benim arkadaşlara hepsi üniversitede. Kimi ikinci dile kasıyor. Kimi stajda. Yakında çoluğu çocuğu olacak hepsinin jim hala üniversiteye hazırlanıyor. Askere giden gelen var lan. Ne pis bi herifmişim ben. Anama, babama yazık. Bir bok zannediyorlar beni. Allah kimseye benim gibi puşt vermesin.

sonisphere festival 2010 istanbul

metallica sırasında james doğal harmonikte sıçmış geyiği dönen festival.
ne demek lan james doğal harmonikte sıçmış bana bi anlatsana. nerenizle izlediniz siz konseri? arkadan elemanlar yanlış gitar verdiler james'e akordu rediyez değil reydi o ilk gelen gitarın. sonra hemen gitar değiştiler zaten. azıcık kulağın, gitar denen alete aşinalığın olsa anlarsın da neyse. ama yok amcam deli, asi metalci ya bok atacak james'e. bilip bilmeden konuşuyor millet deli oluyorum arkadaş. ne engin müzik bilgileriniz var nasıl ediniyorsunuz bunları şaşıyorum doğrusu. bize de öğretin lan.*