bugün

entry'ler (421)

survivor 2016

size bir iyi bir kötü haberim var arkadaşlar... önce kötü haber: semih feci dayak yemiş, bir de iyi mi kötü mü bilmiyorum aslında ama: hala yaşıyormuş...

neden sapım

kendime şu an sorduğum soru. yaş oldu 20, herkes uzun ilişki kasıyor ve ben hala sapım. üzücü olmakla beraber insan kendini sorgulamıyor değil. sanırım saplığın bu evresinde en önemli olan gaza gelip hoşlanmadığın biriyle ilişkiye başlamamak ve saplığa doğru birini bulana kadar devam etmek. her ne kadar işin ucunda sap olarak ölmek olsa da. kedilerinizle beraber... cesediniz de ölümünüzden 20 gün sonra kokunuz yüzünden kurtlar tarafından bulunsa da... saplığa devam?

not: sanırım ben muhammed lee'ye bi' mesaj atacağım. *

günün tek cümlelik özeti

çaresizlik ülke genelinde sağanak yağışlı!
kocaeli'deki rehabilitasyon/istismar, sorgulayan/ dayak yiyen olayı:
http://haber.sol.org.tr/t...l-gazetelere-yayin-yasagi
13 yaşında babasından hamile kalan kız:
http://www.haberaktuel.co...cavuzu-haberi-995957.html
daha geçen gün gördüğümüz ensar vakfı 45 çocuğa tecavüz:
http://haber.sol.org.tr/t...neklerden-aciklama-149005
beratcan'ın ölümü:
http://www.milliyet.com.t...s-gelisme-gundem-2218580/
amına koyiyim düşünüyorum daha birçok olay var böyle. çaresiz hissediyorum arkadaşlar. içim boğuluyor içim. ne bok yesem bilemiyorum. korkuyorum beni de bulacak bu yılan diye. insanlığımı hissetmek uğruna ellerim titreye titreye paylaşıyorum tüm gördüklerimi duyduklarımı artık. çok çaresiz hissediyorum arkadaşlar.

günün tek cümlelik özeti

güneşli, açık ve sıcak bir havada, kuşların cıvıltılarıyla dolu olan bir günde herkes eğlenirken bok çukuruna düşmek gibi bir gündü.

içi adam çekmek

arşimet mezarında ters döndü be. zamanla insanların keşfettiği şeyler nasıl da değişmiş!
tanım: yalakaların, cinsiyetçilerin, yolsuzların, tecavüzcülerin, katillerin ellerini kollarını sallayarak gezdiği bir yerde adam gibi adama duyulan özlemi belirtir daha doğrusu insan gibi insana. çünkü toplum artık birbirine vurdurulan horoz dövüş meydanına dönmüştür. erkeklerde, kadınları sik meraklısı diye yorumlayan bir kesim vardır, kadınlarda erkekleri boyna sapık diye yargılayan bir kesim vardır. hükümete yaranacağım diye nasıl duracağını bilemeyen yamuk kesim vardır, çalan vardır çırpan vardır, vuran vardır, vurmaya kesmeye izin veren vardır ama bunların arasında asla insan yoktur. işte bu hengamenin arasında bu kümelerin dışında kalan insanlar birbirini görmek ister, insan görmek isterler. çevremiz canavarlarla dolmuştur çünkü. budur içi adam çekmek daha doğrusu insan çekmek... inanır mısınız çok çekiyorum içim insan...
edit: noldu adam olmayanlar zorunuza mı gitti? ne eksiliyorsunuz?

sigara yaktıran şarkılar

melancholy man- can gox.

sınava çalışmadan uyumak

her sınavdan önce yaptığımdır. gece kalkıp çalışacağım diye uyurum ancak asla o gece uyanamam. zaten sınava çalışmayı son güne bıraktığım için verimli çalışamayacağımı bilirim. gece alarma kalksam bile 5 dakika daha diyerek geri yatarım ancak o uyuma sınava yarım saat kalaya kadar sürer. buraya kadar normal olsa da diyelim işin garip yanı sınavdan önceki gün normale göre uykumun çok erken gelmesi ve çok uzun sürmesidir. biz buna psikolojide self-handicapping diyoruz. zaten son güne bıraktığım için yapamayacağımı bilerek kendimi uyumaya şartlıyorum ve böylece başarısızlığı uykuya bağlıyorum. buna örnek olarak sınavdan önceki gün halı saha maçına gitmek, partiye gidip deli gibi içmek veya şehir dışındaki bir akrabayı ziyarete gitmek de verilebilir. self-handicappinglerimiz zamanla self fulfilling prophecy ye dönüşür/dönüşebilir. buna kendini tamamlayan senaryo da diyebiliriz. biz geçen sınavdan kötü aldığımızı bilerek yine yapamayacağımızı düşünür yine son güne bırakır ve yine uyursak, notumuz yine kötü olur yani senaryonumuz kendini tamamlayarak bir paradoks/döngü oluşturur.
not: anlayamazsınız arkadaşlar bir haftadır kombo kombo sınavlara girmekten bunlardan başka bir şey düşünemiyorum.

antipatik aşağılık kompleksi

kaç gündür düşünüyorum, yahu diyorum bu insanlar neden bir konu hakkında fikir sahibi olmadan bu kadar konuşuyorlar diye. daha doğrusu kaç gündür düşünüyordum, sabah bunu iyice tetikleyen bir program izledim. gelişim psikolojisi çalışırken çay almaya mutfağa gittim ve dikkatimi ailemin izlediği program çekti. bizimkiler 7/24 tv8 izler. yine aramızda kalmasını izliyorlardı ama bu sefer bu programa bir psikoloğu davet etmiş tv8. hoşuma gitti, merak ettim ve çayımı aldım, programı izlemeye başladım. çağırdıkları gayet değerli bir psikolog olan mehmet şakiroğlu 'ydu. ben oraya o adamı dinlemek için oturmuştum ama maalesef jess molho, funda özkalyoncu ve deniz akkaya (direk ctrl c/v) yüzünden ben adamı dinleyemedim. konu hakkında bilgi sahibi olmamalarına rağmen, durmadan adamı böldüler, konuşturmadılar. deniz akkaya'ya baktım mesela adam konuşurken telefonla oynuyor, hadi telefonu bıraktı diyelim yüzünden anlıyoruz kendi diyeceklerini düşünmekten asla adama konsantre olamıyor. gözlerini kısıyor, gözleri kayıyor ama asla dinlemiyor. mehmet şakiroğlu artık bir iki şey söyleyeyim bari derken ''bir şey anlatabilir miyim?'' diyerek anlatmaya başlıyor ki o zaman da adamın lafını bölüyorlar. düşünüyorum düşünüyorum, neden insan, orada bilgi sahibi biri varken dinlemez, anlamıyorum. şaka yaptım şaka aslında anlıyorum ki o yüzden buradayız. şimdi psikolojide self assesment diye bir şey var efendim. bunun meali şu, sen kötü bir özelliğin olduğunu biliyorsan, onu dengelemek amaçlı bir de iyi özellik sunuyorsun ki piyasaya iyi bir imaj oluştur. atıyorum mesela şunun gibi ''ben sigara içiyorum ama matematiğim çok iyidir.'' burada da bu işliyor. bu tip insanlar içlerini hep kemiren bir aşağılık duygusuyla yaşarlar. her zaman var olan ''kötü özellik''in hissi onları hep ''iyi özellik'' ortaya koyma zorunluluğu hissettirir. burada da bunu ''bakın benim bir fikrim var, ben zekice konuşuyorum'' tarzı hareketlerle, ki bu hareketler samimiyetsiz ve aşırı olur ki aşağılık duygusunu yatıştırabilsin. bu insanlarda aynı zamanda çevrelerindekileri küçük görme yatkınlığı da bulunabilir. sonuçta aşağılık kompleksli insanlar kibirli olmaya en yatkın insanlardır. bu tarz kişiler her yerde karşınıza çıkabilir. mesela sizin mesleğiniz olan mühendisliği size öğretmeye çalışabilirler, psikoloji okuyorsanız sizinle beraber insanlara tanı koymaya çalışabilirler. bunları siz değiştiremezsiniz arkadaşlar. bu tip kişileri geçiştirmek en fonksiyonel çözüm olacaktır.
not1: böyle bir kompleks psikoloji literatüründe yoktur. ancak bu tarz tavırların dengesiz, samimiyetsiz ve yersiz olmasından dolayı ben bunu bu şekilde adlandırdım.
not2: az önce kontrol etmeden kaydetmişim entrimi, bir baktım yanlış yazmışım başlığı. hemen modlara haber uçuracağım. kusura bakmayın arkadaşlar.

gençlik sitelerinde büyüyen cahil kesim

gençlik sitelerinde vakit geçirip, site panellerinde yanlış türkçe kullanımı, moderatör baskıları ve konu kısıtlamalarıyla konuşan ve bu konuşmalarla büyüyen doğal olarak da cahil kalan kesimdir. psikoloji okumam gereğince nabzı yoklamak adına şu aralar ergen kesim hangi sitelere yoğun ilgi gösteriyor diye bir araştırmaya giriştim bugün. size siteleri ve karşılaştığım tek tip ergenleri anlatmak istiyorum o yüzden. gençler üç ana kola ayrılmışlar. japon kesim(anime ve mangacılar diğer adıyla otakular), wattpad(fantezi romancı genç kızlarımız), koreanturk(wattpad'in izlenen versiyonu). ben bu üç siteye de üye olup raslantısal olarak tartışma ortamı oluşturmaya çalıştım. elime geçen sonuçlar epey vahim.
turkanime: burada üç tip genç var;
1. durmadan küfür eden, ecchici(sapık anime gibi bir şey) tipler: mantıklı tartışmaya giremezler. sitenin %70'ini oluştururlar.
2. zeki troller: tartışmaya ciddiyetle girmeseler de çok güzel cevap verirler. Türkçeyi güzel kullanırlar. afilli afilli virgül kullanımları göze çarpar. diğer sitelere göre çoğunlukları burada barınır.
3. ciddi konuşan tipler: düşünerek sana mantıklı cevap vermek isterler. çok azdırlar.
wattpad:
1. kibar tipler: düzgün düzgün yorum yazan, her daim saygılı ve sabırlı kesim.
2. popülerist tipler: yeni tip ergenler. bunlar kabul edilmek adına tek bir ağızdan konuşur gibi konuşurlar. birini ötekinden ayırt edemezsin.
3. salaklar: en ufak şakayı bile aşırı ciddiye alıp, boş önermeler savururlar. bugün birisine şakayla kedi kesiyorum ben dedim de, solculuğumdan girdi, dinsizliğimden çıktı. ne dinsizliğim var ben de bilemedim yahu... en tehlikeli kesim bu salak kesimdir. her şeyi sorgulamadan kabullenir, kabullendiklerini fanatikçe bilmeden savunurlar. savunuşları argümanlarının güçlülüğüne değil, bilgisizliklerine dayanır.
sonuç: uyuşturulmuş bir kesim. wattpad tamamen aşk, şehvet, entrika üstüne dayalı acemi yazarları teşvik ediyor. türkçe gördüğüm üzere kötü kullanılıyor. twilight nesli diyebiliriz wattpad'e. gerçi çok da laf etmek istemiyorum. belki bir yerden okumaya başlamak hiç okumamaktan iyidir.
koreanturk:
1. boyun eğen bir kesim: dışlanmamak adına yalakalık yapan veya sineye çeken kesim.
2. boyun eğdiren bir kesim: grup kurmuş, yaptırım uygulayabilen kesim. moderatörler de buna dahil. bugün aramızda şöyle bir konuşma geçti. moderatöre yine araştırma amaçlı yaşını sordum, 23 yaşında liseyi hala bitirememiş en sonunda açıktan liseye geçmiş biri. emir vererek konuşuyor üyelerle. uyardığında emir vermedim diyor, emir kipi kullandığını söylüyorsun, türkçe dersi mi veriyorsun diyor. bir başka konuşmada bir üye mantıktan, doğrulardan bahsediyor yine bunlar diyor ki ''her doğru her yerde söylenmez.''
3. banlanan kesim: ben bu sitede dayanamadım, gözlemlediğim şeyleri yazdım. saygısız ve aşağılayıcı konuşmalarının, kötü kullanılan türkçenin, kısıtlanmış konular üzerinden din ve siyaset hakkında konuşamamalarının, büyük harflerle bile olsa ses yükseltememelerinin, mantık ve merakı sürekli kötü bir şey olarak nitelendirmelerinin ergenler üzerinde narkotik ve aptallaştırıcı bir etki bırakacağından bahsettim ve banlandım. banlıyken biraz daha konuşmaları okudum, biri daha moderatörlerin saygısız tavrından yakındı o da banlandı. moderatörse ''panelin huzurunu kaçıranı barındırmayız'' tarzı bir yazı yazdı bunun ardından. zaten panelde din, siyaset, tartışma yasak. tartışma ortamı kadar güzel bir şey mi vardır ya? çok üzücü çok.
4. arada dizi tavsiyesi isteyen hayaletler: en mantıklıları bu kesim. dizi sorup çıkıyorlar.
sonuç: ay kusura bakmayın ama tam bir master&slave morality kuşağı oluşuyor. insanlar anlamasalar veya fark etmeseler de tüm bunlar operant koşullanmanın temelidir.
sonra anlıyorsun, akp neden bedava internet vaadi yaptı seçimde diye. rte zihniyetinde olsam herkese bilgisayar, telefon, tablet, portatif sarj, her yerde geçerli sınırsız internet verirdim çok mantıklı valla.
not1: turkanime'ye laf etmiyorum, anime dediğimiz şey gerçekten sanat ve bir zanaat ama orada da birtakım kalite sıkıntıları çıkabiliyor. ben de bir yarı-otaku olarak çok kaliteli olan işlerin ne kadar zengin bir altyapıya sahip olduğunu biliyorum o yüzden bu kalitesiz işleri ve o işlerin peşinde olanları görmezden geliyorum.
not2: elbette az da olsa kültürel ve sanatsal aktivitelere ağırlık veren kesim var. onları tahmin edersiniz zaten.
edit: ay pardon gereksiz sözlük trolllerini eklemeyi unutmuşum.

hayatın özeti

çıkaran bana da söylesin, sonuna kadar okumak istemiyorum.

tam iffetli olucam bi gülme geliyor

sizi tam adam yerine koyup, açıklama yapıcam ama bi gülme geliyor sdfghj.

kendimden nefret ediyorum

kendimden nefret ediyorum. mesela biri beni sevmediğini belli ettiğinde, hiç şaşırmıyorum. ben kendimden nefret ederken, başka birinin beni sevmesi garip zaten. bu yüzdendir beni çok seven insanlardan bazen dayanamayıp iğreniyorum. normal olsalar, iyi olsalar beni sevmezlerdi diyorum. insanlara gidici gözüyle bakıyorum. bazen kendime katlanamayıp deliriyorum. aynalar sinirimi bozuyor. hayatta peşinden gidilmeye değer bir şey bulamıyorum. bunları teselli istediğim için de yazmıyorum. araştırdım benim gibi, böyle derin derin kendinden nefret eden bir insan var mı diye. bu insanlara verilen tavsiyeler işe yarar mı diye. yok, hepsi boş laf. benim gibi hissedenlere bir itirafım var; bu duygu asla geçmiyor maalesef. her gün eksiklerinizi kapatmak için başka şeylere başvuracaksınız ama üzgünüm o eksikler dolmuyor. biz hep garip, tuhaf, arıza ve sorunlu olanız. napiyim amına koyim napiyim? ne doğru olabiliyorum ne iyi! iyi olan nedir diye düşünürken elim ayağım dolaşıyor, heyecanlanıyorum, yine garip olanı yapıyorum. ölmek istesek onu bile beceremeyiz şu siktiğimin hayatında. ulan feminist diye geçiniyorum ya, şurada bile beni en çok rahatlatan laflar amına koyim, sik mik. böyle sikik bir durum işte. asla olduğum kabı dolduramıyorum. hadi eyvallah ben temizlik yapmaya gidiyorum.

sözlükte ihtilal yaparak yönetime el koymak

(bkz: yeniçeri isyanı)
Ben padişahı seviyorum, uçurma bizi padişahım.

sabah yapılan ilk iş

Alarmı erteleyip geri uyuyorum, ardından otobüsün gelmesinden 10 dakika önce uyanıp yüzümü yıkamadan, sadece üstümü değiştirip durağa koşuyorum. rutinim, fix.

seks için en uygun müzik

Steve aoki- freak.
Edit:
Lana del rey- radio
Usher- trading places

bakire olmayan bir kızla evlenir misiniz

s.kmişim bakirini lan, evlenmeyin siz beyni delikler...

iyi geceler sözlük

sözlüğe ve bana veda etme ifadesidir. üzer.

yaaa uyuma ama... * :):)

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

kafamı kuma gömüp, tek iletişimimi soluncanlarla kurduğum bir hayat istiyorum. he bir de kafam kumdayken kimse götüme bakmasın istiyorum, ya da kimse tekme atmasın, vurmasın, ellemesin de ayrıca. beni sikmeye çalışmayan bir dünya istiyorum kısacası ama orospunun yemini de siki görene kadarmış ya hani ben de sanırım biraz dünyanın beni sikmesi için biraz cilve yapıyorum.

sırt kütletmek

dünyanın en zevkli şeyi. kütlettikten sonra çevremde biri varsa dayanamayıp soruyorum duydun mu ne kadar güzeldi diye! sesinden gurur duyuyorum, insanlar garip garip baksa da ben yaparken mutluluktan çıldırıyorum.

bronx pi sahne

eğer burada konsere gidecekseniz, bir uyarı entarisi olarak
(bkz: #31533545)