bugün

entry'ler (81)

hayatta oluşun gerçekte neyi ifade ettiği

soruyu gereksiz ve çoktan cevabı verilmiş gibi algılayan şahıslar için, boğaziçi üniversitesi fizik bölümü öğretim üyesi dr.ibrahim semiz 'den gelsin: marstan gelen meteorlarda farklı organizmalar var mıydı sorusunu yanıtlarken : 'hayatın ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için' denilerek açıklamaya başlanmış.
http://haberturk.tv/progr...uzayin-gizemleri-15/83647
buyur tam 25:24 te. bu da öylesine denk gelen bir örnek, yoksa kendisi bu sorunun hala çözülmediğini düşünen tek bilim insanı değildir. filozoflar arasında hatta edebiyatçılar arasında da konu geçerliliğini sürdüren bir argümandır.
hala burada soru çok basit, bir cevabı yok, veya çoktan yanıtlandı denile dursun. ben konuyu uzmanlarından dinlemek üzere sözlükten uzaklaşırken, demagoji ustası, sorulan her felsefi - bilimsel soruyu üstüne alınıp 'ateistler hadi bunu da açıklayın' şeklinde algılayıp saldırganca cevap vermeye çalışan, argümanı teolojik tartışmaya taşıyıp dinciler şöyle şöyle insanlar ateistler böyle böyle insanlar, o yüzden dinciler bunu algılayamıyorlar noktasına getiren ve asıl konuya kendi sunduğu çözümden çok bilinen bir bilimsel görüşü ifade ederek karşıdakini aşağılama ve ego tatmin etme derdinde olan yazarlara elveda diyorum. sen her şeyi genellemeye devam et. pilotlar da çok karizmatik oluyomuş zaten eki eki tadında etiketlerinle yaşa.
ancak caner taslaman objektifliğinde olabilecek 'big bang ateistlerin steady-state ine şöyle cevap verdi, böyle kapak etti ' yaklaşımlarının karşıt versiyonu olan saçma sapan savlarınız da beni ilgilendirmiyor.
bundan sonra başlık altına yazıp beni hayattan soğutmaya devam etmemesi malum şahıstan rica olunur. git başka yerde ego mastürbasyonu yap allasen, ne bileyim mimar filan ol. 3 oda bir salon çizip ömür boyu 'sanatçıyım ben ayhh çok estetik ohhyş' modunda gez. zaten görülen o ki ama sistem çok bla bla diyen yeni ateist olmuş üniversite 1 gençliği tadında bir ömür yaşasan sana koymayacak. daha derinine inme ve anlam arama ihtiyacı bile hissetmeyen bir anlamı yok diyip geçen insanla ne felsefe konuşulur ne başka bir şey.
biraz da ben ego mastürbasyonu yapayım hazır gelmişken, life the science of biology 'i 2 yıl önce bitirmiş insana vikipedi linkinden abiyogenez okutuyosun. gerçek hayatta yeterince mevzumuz var uğraşacak bir de sanal gerginlikler yaratacak mazoşistlikte değilim. zaten sözlüğü bırakıyorum. hoşçakal kadın pedi reklamı kokan yazar.
elveda sözlük. 3 yıldır çok çektim senden her gelişimde içinde '-izm' cilik oynayan fanatik çömez yeni nesillerle böyle uğraştırdın beni . tutarlılığın ve değişmezliğinle belki lise arkadaşlarımdan daha vefalı buldum seni sol frame in ve sarsılmaz ukala klavye kahramanlarınla adeta sadakat gösterisi yapıyorsun sevenlerine. ama bu kez kesinlikle terk-i diyar eyliyorum eyter bea. bu da flereous 'un sözlüğe vedası olsun. (şimdi adı 'sözlüğü terk etti adam benim sayemde' bak nasıl kaçtı filan olur he aferin aferin sayende , evet, kutlarım)

uludağ sözlük ün en kezban yazarı

bir polis kadının katılırsa sonuncu olacağı yarışmadır.
kezbanın tanımını henüz kendi aralarında tam oturtamamış kamiller için kimler kezban olamaz listesi:
-ne konuştuğunu bilen , tartışma kapasitesine sahip zeki kadınlar
- kültürlü kadınlar
-cesur ve yerinde özgüven sahibi kadınlar
-sosyal problemleri olmayan kadınlar
- bir amı var diye kendisini dünyanın hakimi hissetmeyen bu özelliği 3-5 milyar insanla paylaştığının bilincinde olan kadınlar
-eğitim seviyesi olarak modern çağların ihtiyaçlarına uyum sağlayabilmiş kadınlar
-kadın haklarını bilinçli bir şekilde savunabilecek donanıma sahip kadınlar

bu özelliklerin birden fazlasını bünyesinde barındıran bir kadın kezban değildir.

gelelim kimlerden iyi kezban olur listesine
- dişiliğini kişiliğinden daha ön plana alan kadınlar
- sosyal hayatta sadece dişi oldukları için kendilerine farklı davranılmasını bekleyen kadınlar
- ev geçindirmeyi, yemek ısmarlamayı erkeğin görevi olarak gören kadınlar
- kendisini erkek olmadığı için hayata 1-0 yenik başlamış sayan ve buna göre yaşayan kadınlar
- meslek seçerken dahi 'ben kadınım öyleyse mekanikten fizikten uzak dur, mesai saati uzun mesleklerden uzak dur ' gibi ön yargıları olan kadınlar
- müzik zevki demet akalınla başlayıp serdar ortaçla biten kadınlar
-belli bir yaşı geçtiği halde (22) kendisinden kadın diye bahsedilmesini ayıp bir şey zanneden kadınlar
liste uzar gider.

neden 22: bireyin az çok okul hayatından iş hayatına doğru kaymaya başladığı , hayatı görüp tanıdığı, çocukça davranma lüksünü geride bıraktığı yaştır kanımca.

her neyse seçimi yapacak juri sözlük kamilleriyse bari değerlendirdikleri şeyin tanımını bilsinler.
bu kriterlerde bir polis kadın sözlüğün kezbanı seçilememektedir çok üzgünüm.

farklı cinsel tercihleri anlayamayan insan

farklı cinsel tercihleri anlamlandıramayan ve cinsel tercihsizliğiyse her zaman 'çirkin olma, asosyal olma, kimseyi beğenmeme veya kimse tarafından beğenilmeme' olarak yorumlayan gerizekalı.
ulen yıllarca hastalık dediniz hadi tamam hastalık olsun madem. bu mantıkla devam edersek yine sana ne?sana ne ? anemi hastalarına gidip yavrum niye anemik anemik geziyosun bak hastalık bu normal değil bol bol pekmez iç diye her gün uğraşıyo musun? sen toplum sağlığı gönüllüsü müsün? her gün en az bir kalp hastasını sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendiriyo musun?
e o zaman seni neden ilgilendiriyo amk? sa- na - ne? uff snne be slk . s.s.

dexter

final bölümünü izlemeye çekindiğim dizi.
hani küçükken en sevdiğin gofretten 3 tane alırlar da sonuncusunu şöyle yavaş yavaş açıp, kardeşinin kendi gofretlerini bitirmesini bekleyip sonra 15 dk da ballandıra ballandıra yersin ya öyle bir psikolojideyim.
sondan bir önceki bölümü de cumartesi akşamına kadar beklettim zaten.
yapılan yorumları gördüğümde de son gofret bozuk çıkarsa uğranılan hayal kırıklığını yaşayacağımdan korkuyorum.
harry potterın da son filmini izledikten sonra bir garip olmuştum onca yıllık efsane nasıl biter diye
bir yandan da merak içimi kemiriyor.

edit : izledim. haklı çıktım. o son gofreti yemiycektim.
sonuç(debra morgan anısına): fuck . what the hell was that?

hayatta oluşun gerçekte neyi ifade ettiği

kimsenin kendini alim ilan etmediği ve sadece 'bilmiyorum, bilen varsa tartışsın anlatsın ' diyen insanın bile kibirli olmakla itham edildiği ve birbirine latince göt kası denilen seviyeye düşüldüğü bir ortamdan tiksinmenize sebep olan sorudur .
canlılığın oluşumuna dair çeşitli görüşler vardır ve abiyogenez de bunlardan biridir. vikipediadaki abiyogenez başlığını bile okumadan gelip sözlükte biri açıklasın diyeceğimi sanan insanların varlığında dünyadan tiksiniyorum(malum kkg kişisi sözlükte ingilizce bilen ve vikipedia dan haberdar olan tek insandır. abiyogenez gibi temel bir biyoloji hipotezinin varlığından haberdar olmak sadece ona özgüdür, şanı ulu ve yücedir)
benim sorduğum şey felsefi anlamda canlının tanımı nedir? gelen cevap: abiyogenez görüşünün açıklaması
bu şuna benziyor 'sözlük ahalisi sizce bilginin tanımı nedir?' gelen cevap: empirizm veya rasyonalizm görüşünün açıklamasını içeren link.

en azından biyolojik olarak entropiye karşı gelen şey canlıdır diye tanım yapabilirsin ama yok beyefendimiz/hanımefendimiz bir kez kendini kanıtlama çabasına girmeye görsün, kendisini hiç tanımayan ve günlük hayatta karşılaşmadığı yani sonuç olarak siklemeyecek bir insana bile kendi düşündüklerini aktarmayarak lise biyoloji derslerinde bile öğrenilebilecek basitlikte bir açıklamanın üstelik viki linkini atıyor bunu yapmadan önce de önüne gelen her türlü aşağılamayı hakareti eklemeyi boynunun borcu biliyor.

zaten şu yazıyı yazarken sonuna 'tanrının olmadığı varsayılan bir evrende açıklama nedir?' yazsam mı yazmasam mı diye o kadar tereddütte kaldım ki. çünkü biliyordum böyle sırf buna takılarak cevap verecek etiketleme meraklısı ön yargıyla yoğrulmuş tiplerin türeyeceğini. sanki 'hadi atayizler bunu da açıklayın' demişim gibi, yazıyı baştan sona teolojik bir argüman gibi değerlendirip bunu dini bir tartışma boyutunda algıladığı için sinirlenecek en az bir adet anti-teist çıkacağı belliydi.
hay o cümleyi ekleyen kafama sıçayım. cümleyi ekleme amacım da tamamen şudur birinin çıkıp 'arkadaşım tanrı öyle yarattı , ruh üfledi, bilinç verdi o yüzden canlı olduk' gibi klişe bir açıklama yaparak konuyu çarpıtmasının önüne geçmekti. ama bu kez de tam tersinden yanlış anlaşıldık. hala da saldırılar devam ediyor.

neyse bırakalım bu konuları, malum sözlükte önemli bir şey tartışılsın isteyince 'kendini sözlüğün en saygın kişisiymiş gibi görüp sözlüğü yüceltme derdine girmiş' oluyoruz ya.

gs beşiktaş maçı vardı sahi noldu ona tekrarlanıcak mıymış?

boğaziçi fizik

ek yerleştirme furyasının başladığı şu günde hakkında acil bilgiye ihtiyacım olan bölümdür. 2 yıldır bunu yazıp yazmamak konusunda kararsızım, bölüm bırakıp geldim hala kararsızım lütfen biri yardım etsin. ( moderasyon mazur gör)

kanayan kanatlarla geldim

(#19854201)
http://www.youtube.com/watch?v=aGFRwKQqbk4

yazarların sevdiği yönetmenler

melies
truffaut
griffith
coppola
ford
ghobadi
zvyagintsev
bergman
kazan
bunuel
arakon
erksan
kubrick

bir de bu yılki bağımsız film festivalinde gösterilen sans soleil adlı filmin yönetmenine kendisinden hiç haz etmediğimi hatta nefret ettiğimi buradan bildirmek istiyorum
(bkz. sözlükten selam yollamak)

2 nci el kız alacaklara tavsiyeler

alınıp satılamayan reel kadınlara yönelmeniz daha makbul olacaktır.
şişme kadınlar bir yere kadar idare etse de sizi sosyal olarak zor durumda bırakabilir.

insanları etiketlemenin kolaylığı

gün geçtikçe artan bir şeydir. geometrik artar parabolik artar artarak artar.
şöyle ki
ateistseniz : komünist , hümanist , militarist , anarşist , antiteist, evrimci , laikçi (yağ satarım bal satarım ustam ölmüş ben satarım) gibi etiketlerden birini veya birkaçını barındırdığınız karşıdaki tarafından otomatik olarak kabul edilir.
tanrıya inanıyorsanız : ibrahimi dinlerden birinde olduğunuz fikri karşıdaki tarafından hemen düşünülür.
ibrahimi dinlerden birine inanıyorsanız : tutucu, geri kafalı, muhafazakar, yobaz
müslümansanız: şakirt, cemaatçi, neo-liberal, koyun, cahil , bilimden ve sanattan nefret eden, kitap okumayan, sorgulamayan, idrak kapasitesi düşük , ehl-i sünnet mezheplerden, terörist , şiddet yanlısı, kadın düşmanı...
müslüman ve aleviyseniz: solcu, 'gomünist', terörist,'mumsöndü varmış sizde' ...
feministseniz: dırdırcı, erkek düşmanı ,çirkin , lezbiyenliğe meyilli , solcu, özenti ...
hümanistseniz: duygusal, saf, gerçek hayatı tanımayan 'tatlı su, tatlı su'
evrim doğrudur derseniz: 'deden de mi maymundu? '
evrim yanlıştır derseniz: 'şimdiki maymunlar neden insan olmuyor de mi aferin kafan çok güzelmiş eki eki kkikiki'
eşcinselseniz : 'ibne, kesin götümde gözü var'; 'lez kızım o göğsüme nasıl bakıyodu hayvan' amannın
aseksüelseniz: 'kezban vermemek için bahane arıyor' ; 'adamın kuşu kalkmıyor herhalde'

kuantum fiziğinden bahsediyorsanız : 'saçma kişisel gelişim kitaplarını okuyan gereksiz tiplerden' (ki felsefeden ve mantıktan değil direk fizikten bahsetseniz dahi)
kuantum fiziği hakkında bilginiz olmadığını belirtirseniz: hiç bir boktan anlamayan genel kültür yoksunu, 'cahil-cühela'
çevreciyseniz : çapulcu, greenpeaceci, beyni yıkanmış, vejetaryen
çevreci değilseniz: duyarsız, öküz, sağcı
milliyetçiyseniz : kafatasçı, ülkücü, salak, evrimci
milliyetçi değilseniz : 'tatlı-su hümanisti', 'pkk yandaşı' ...

ki bu yazıyı buraya kadar okuyup onaylayan kitle için de kötü bir haberim var :
'etiketçilik' beyinlerinizde o kadar derin yer etmiş ki aslında etiketçiliği yeren bu entryde bile cümle başında saydığım ateist, hümanist, milliyetçi gibi terimlerin de birer etiket olduğunu ve insanları sınıflayarak yargılamanın bir başka yolu olduğunu fark etmediniz bile.
işte bu kadar etiketçiyiz.

lacrimosa

isviçreli gotik metal grubu. lakin klasik müzikle buluşmuş senfonikleşmiş harika bir tarzları vardır.
kulak ziyafeti için vazgeçilmezler listesindedir.
elodia albümleri ise lezzet olarak bir yoğurtlu dolma, bir kiremitte kaşarlı balık gibidir.
aynı zamanda mozart ın requieminin leziz kısımlarından biridir lacrimosa.

hayatta oluşun gerçekte neyi ifade ettiği

bir organın latince adını söylediğinde kendisini alim zanneden dallamaların yanıtım yok öyleyse susmalıyım diyeceğine hala 'argumentum ad hominem' (bak ben de yapabiliyorum ne kadar zekiyim eki eki eki) üzerinden ayar vermek için yırtındığı sorudur. göt.
bizim burada göte göt derler.
lan canlılığın tanımının tam olarak ne olduğu hala tartışma konusu iken nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyosun demezler mi adama?
ben burada bir soruya cevap arayışımı dile getiriyorken sanki bir tez öne sürmüşüm de çürütmüşsün gibi iddialaşmak henüz okuduğunu anlayamadığına delalet ederken nasıl bir özgüven patlaması yaşıyosun, musculus glutemus maximus u kalkık seni.
ben 2x2 =4 dememişim 2x2= 5 de dememişim 2X2 kaçtır?ve neden öyledir demişim biliyosan anlat demişim hala bir ayar verme kendini kanıtlama çabası neyin peşindesin gerçekten merak ediyorum.

ahlak kriterleri zenginliğe bağlı olan toplum

iki yüzlülükte ve çıkarcılıkta yarışan köylü kurnazı tiplemelerin toplumudur.kendilerince oluşturdukları ahlak sistematiği kimi zaman sadece fakirlere kimi zaman sadece kadınlara işleyen saçma şeylerdir mantıksal tutarsızlığa sahiptir.
en basitinden örnek:
aynı türk erkeği için
-lise veya ortaokul mezunu ve fakir bir bir ev kızı ile evleneceği zaman kız bakire değilse öldürülmeye kadar yolu vardır
-ailesi zengin veya kendisi iyi bir kariyere sahip kadını kendine aşık eder ve olur da evlenmeyi başarırsa yukarıdaki kriteri aramaz.
(burada bekareti duyunca konuya atlayacak arkadaşlar için o konumuz dışında ben aransın veya aranmasın demiyorum o zaten yeterince trollenip tartışıldı.anlatılmak istenen konu sadece kadınlara maddi duruma göre uygulanan çifte standarttır.)

en basitinden örnek:
bir devlet memuru için
-sıradan bir vatandaşın bir işi düşse ve 2 dk fazla mesai yapması gerekse 'yasal olarak mesaim bitti' der
-makam sahibi biri veya rüşvet verebilecek biri için bırakın mesai saatini, yasal olmayan her türlü kayırma yapılır

en basitinden örnek
-işe alınırken referans (torpilin yeni adı) diye bir kriter mevcuttur. referansı sabancılardan alan biri hemen yarın iş başı yapar.
- referansı mezun olduğu okul ve ders notları olan birisi ancak söz konusu torpilliler bittikten sonra düşünülür.

en basitinden örnek:
- zengin bir ailenin çocuğu tüm toplumun gözünde suç olan bir eylemde bulunsa dahi olay medya tarafından anında ört bas edilebilir
- mahalledeki fırıncının oğlu hasan böyle bir suç işlediğinde 3 gün haberlerde anlatılır

en basitinden örnek
bir öğretmen okulun ilk günü çocukları tek tek kaldırarak anne babasının işlerini sorar:
- doktor , öğretmen, memur,astsubay vb. çocuklarına bundan sonra kafadan 'daha terbiyeli , daha uslu çocuk' etiketi yapıştırılır. yaramazlar kısmına adı yazılsa bile 3-4 kere uyarılmadan cezalandırılmaz.
- bakkal mahmut'un oğlunun adı yaramazlar kısmındaysa her allahın günü sopayı yer .

en basitinden örnek
tv izleyen bir vatandaş
- her gün ünlülerin dedikodu yapmasını, yalan söylemesini birbirlerine çamur atıp kapışmalarını normal karşılar.magazin programlarını bayılarak izler.
- mahallesindeki kızlar bu şekilde kavga etse 'çirkef yellozlar sizi' sınıfına girerler.

en basitinden örnek
tv izleyen bir vatandaş
-dizilerde, reklamlarda, magazin programlarında zengin ve ünlü insanların modaya uygun ve dekolteli kıyafetler giymesini mini eteklerini normal bulur ve avrupai bir ülkeyiz işte çağa ayak uyduruyolar diye düşünür
-2 sokak ötedeki fatma hanımın kızı zeynep mini etek+topuklu giydiğinde yollu olur.
(yine buraya atlayacaklara belirtelim burada kimsenin ne giydiğine dair bir ahlak yargım olduğunu söylemedim, sadece vatandaşın kafasındaki algının çifte standartlılığına değindim)

piç meslekler

tekniğe bilgiye ve bedensel emeğe değil sosyal ilişkilere ve ikna kabiliyetine (yani ağzın laf yapmasına) dayanan tüm mesleklerdir.
satış-pazarlama işleri
insan kaynakları
esnaflık
yöneticilik
tezgahtarlık
endüstri mühendisliği
şifacılık(alternatif tıp, iksir bitki vs.)
falcılık
stand mankenliği
reji asistanlığı
oyunculuk
gibi çoğaltılabilir

piç olmayan meslekler

yöneticilik, insan ilişkileri ve ikna kabiliyeti gerektirmeyen teknik uzmanlığa veya bilgiye veya bedensel emeğe dayalı mesleklerdir.
ar-ge, ür-ge mühendislikleri
bakım onarım mühendislikleri
teknikerlik, teknisyenlik
cerrahlık
pilotluk
ressamlık
görüntü yönetmenliği
aşçılık
matematik, fen dallarında öğretmenlik
bilim insanı
inşaat işçiliği
tarım işçiliği
temizlikçilik
örnekler çoğaltılabilir

güzel kız sözlükte yazmaz yazar kız güzel olmaz

önermeyi ortaya süren kişinin
a) sözlükteki bütün yazarların cinsiyetini tespit edebiliyor olması
b) sözlükteki bütün dişi yazarlara dair en az bir görsele (video fotoğraf veya canlı olarak görmek) sahip olması
c) evrensel bir estetik kıstası olarak kabul edilebilecek ölçme tekniklerine sahip olması

gerekmektedir.aksi takdirde önerme geçersizdir.
bunun haricinde sözlükte yazmakta olan güzel bir kıza denk gelmeniz ve onun hem kız hem de güzel olduğunu bilmeniz neden zordur?
a) kız zaten hem güzel, hem de sözlükte okuyup yazan kültürlü zeki seviyeli bir insansa gerçek hayatta karşısına çıkan karşı cins sayısı yeterli miktarın bile üzerindedir.o yüzden sözlükte dişi ve güzel olduğunu belli edecek ifşa çalışmalarında bulunmaz.
b) zaten karşı cinsin sanal arkadaşlığına ihtiyaç duymayacak güzellikteki bir insansa lakin yukarıdaki kültürlü olma zeki olma kıstaslarına uymuyorsa yine de yurdum şartlarında kendisiyle ilgilenecek pek çok erkek bulduğundan sözlükte ifşa olmasına gerek yoktur.
c) buraya sözlükte güzel kız bulamadığına dair entry giren bir yazarın az çok amacı belli olduğundan bundan sonra sözlükten erkek aramakta olan güzel bir dişi bile yazsa bu abazan arkadaşa yazmayacağı ortadadır.

bu sebeple fotoğrafların sergilenmediği ve sadece bilginin, yorumun entrylerin konuştuğu bir sanal ortamda kendisine karşı cins ayarlamaya çalışacak bir kız büyük ihtimalle zaten çoğu insanın gözünde güzel olmayan bir kızdır.
güzelse de zaten sosyal hayatta kendisine bir erkek arkadaş edindiğinden sözlükte kendini belli etmesine gerek kalmayacaktır.
hem güzel olup hem de sözlükte kız ve güzel olduğunu belli eden ve erkek arayan bir dişiyse muhtemelen sosyal hayatta güzelliğine rağmen karşı cinsi tavlayamamamasına neden olan bir kusura sahiptir. bu bir sosyal fobi olabilir, kişilikteki bir bozukluk olabilir , belirgin bir psikomotor kabiliyet bozukluğu olabilir veya entelektüel olarak gereğinden fazla gelişmiş olduğundan topluma ayak uyduramama olabilir. yani sanal ortamda anlaşılmayacak lakin onunla aynı okulu veya iş yerini paylaştığınızda haberdar olacağınız bir sebepten ötürü güzel bir kız sanal ortamda arkadaş aramak zorunda kalmış olabilir. bunlar da ancak istisnalar olduğundan sözlükte denk gelmesi şans işidir.

bu sebeple sözlükte yazdığını ve dişi olduğunu ve güzel olduğunu bilebilceğiniz kızlar istisnaidir. bu arada sizin bilmemeniz de var olmadıkları anlamına gelmez.

serçe parmağın hiçbir sike yaramadığı gerçeği

-klasik gitarda serçe parmak: sol elde kimi akorlarda(4), sağ elde çeşitli vurma tekniklerinde (x) parmağı olarak kullanılır
-basketbolda top el kemikleri tamamen açılarak tek elle yukarıdan kavrandığından serçe parmaksız olmaz
-kulpsuz ve büyük bir bardağı ,kavanozu kavrayan kişi için serçe parmak gereklidir.
-yüzme sırasında elin suya giriş çıkış yönünü ayarlamada serçe parmağın yönü ve değdiği noktalar önemlidir
-org-piyano çalan bir insan için 8 parmaklı olmakla 10 parmaklı olmak arasında dağlar kadar fark vardır. neden 12 değil diye sorarsanız söyle izah edelim notalar akor oluştururken temel akorlar genelde 3 sesten oluşur bunlar da bir dizinin 1. 3. ve 5. notasını kapsar doğal olarak 1. 3. ve 5. parmağı ana seslere yerleştirerek akora ekleme yaparken de aradaki parmakları kullanmak çok kolaydır
-org ve gitar için belirtilen argümanlar hemen hemen tüm enstrümanlarda serçe parmağın gerekliliğine genellenebilir.
-daktilo veya klavye kullanan bir insan için ne kadar çok parmak varsa o kadar hız kazanılır.
-her gün testereyle çalışan bir marangoz veya odun işçisi için serçe parmağın oluşturduğu destek elzemdir
-küçük bir bebeğin yetişkinlerle iletişim kurması sırasında elleriyle kavrayabileceği uzaklık ve küçüklükteki vücut organları : serçe parmaklar, saçlar.
-bir insanın küçük bir aralığa sıkışmış bir nesneyi çıkarmak için sahip olduğu en yakın işe yarar alet: serçe parmak
-yaylı enstrümanlarda yayı doğru tutmanın ince detaylarından biri serçe parmak
-bir ağaca veya dağa tırmanmakta olan kişi için tutunabileceği her girinti çıkıntıyı değerlendirme konusunda serçe parmak önem arz edebilir.
-şimdilik iğrenç görünse de zorunluluk halinde, buruna kulağa veya göze kaçan zararlı küçük nesneleri serçe parmakla çıkarmak gerekebilir. hatta yüzerken kulağına su kaçtığında pek çoğumuz bunu hiç iğrenmeden yapar.
-dizüstü bilgisayarların touchpad ini etkinleştirme ve devre dışı bırakma konusunda basılması gereken küçük noktayı kullanmak için
sıkıldığımdan ötürü burada bırakıyorum.

onuncu nesil yazarları topluca imha etmek

bugünün küçükleri yarının büyükleri, 23 nisaan kutlu olsun.
neyse ne diyoduk meraba ben 10.nesilim yazdıklarınıs çok üzücü ve önyargılı taam mı? bize bööle davranmaya hakkınıs yok.
böyle kaka planları bir kenara bırakıp birlik olmalıyız tnşalım mı?

ciddi ciddi trt izleyen tip

ciddi ciddi tv izleyen tip lerin hala yaşadığına delil olması bakımından ilginç.

sözlüklerin zaman geçirme aracı olması

yapısı itibariyle online sözlüklerin de tv, radyo ve sosyal ağlar gibi insanların sırf beğendikleri 3-5 şey bulmak için bütün boş zamanlarını feda ettiği birer ortam olmasıdır.
kişinin kendi seçimi ve yaratıcılığı ön planda olmadan başkalarının şekillendirdiği şeyleri gözlemlemesi yani tv izlemek, facebookta bütün gün boşuna gezinmek gibi sözlükte de eğer 3-4 saat durup beklerseniz sol framede bir şeylerin gelmesi veya sizin açtığınız/canlandırdığınız bilgi içerikli başlık üzerinden işe yarar ve zihin açıcı bir tartışma seansı oluşması ihtimali oldukça azdır.
burada durum kişinin edilgenliği ile ilgili değildir yani sadece okumakla yetinmeyip bir şeyler araştırıp yazsa dahi kişi paylaştığı şeyle ilgili çok az geri dönüşüm alır veya hiç almaz bu sebeple kendi çalıp oynamış olduğunu hisseder ve bu da zaman kaybıdır. futbol müsabakaları veya kadın erkek ilişkileri üzerine 3 sayfa entry okumak ne derece zaman kaybıysa , 500-1000 kelime arası uzun ve bilgi içerikli ya da felsefi içerikli giri yazıp bununla ilgili bir cevap veya antitez veya herhangi bir geliştirici bilgi duyamamak da eşit ölçüde zaman kaybıdır.
bu sebeple sözlükler bolca boş zamanı olan insanın oyalanması gereken yerlerdir.
her ne kadar elveda diyip gidemesem ve tv bağımlılarının sevdiği dizileri bırakamaması gibi dönüp dolaşıp uluya gelsem de bir yandan da boşa kürek çektiğimi bilmekte ve akşam olup bir gün daha tükenende sözlükte aval aval geçen saatlerime yanmaktayım.