bugün
- anın görüntüsü18
- yigitzsche17
- icardi190511
- psikoloğa gitmek mi içki almak mı14
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak22
- junkman13
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı14
- erdoğan'dan sonraki başkan19
- başıboş köpek sorunu25
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız14
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği15
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
Aman yarabbi. fazlasıyla korkunç, insanı çok çaresiz hissettiren bir durumdur. Ama bana şunu öğretti ki, biz insanlar olarak kendimizi bir şey zannediyoruz oysa ki hiçbir şey değiliz. Bir gün ölüp gideceğiz ve yine dünya dönmeye, yaşam sürmeye devam edecek. Tüm bu egolarımız boşuna.
Yıl 2019, işimden istifa edip aldım sırtıma çantamı, tek başıma Likya Yolu'nu yürümeye koyuldum. Yürüyüşümün 2. gününde Faralya'dan çıktım yola, planım o geceyi Kabak Koyu'nda geçirip ertesi gün oradan yola devam etmekti ama Kabak Koyu'nun kalabalığını görünce yürümeye devam edip bir sonraki rota olan Alınca'da günü sonlandırmaya karar verdim. Tabi bu rotanın yanlış hatırlamıyorsam ortalama 8-9 km sadece yokuş yukarı yürüneceği detayının üzerinde de bildiğim halde fazla durmuyorum. Yürürüm yea ne olacak sanki kafasındayım, yeter ki insan kalabalığından uzaklaşayım. havanın kararmasına da çok vakit kalmamış.
Başladım yürümeye, henüz yolun yarısında hava karardı, işaretler görünmez oldu ve ben kayboldum. Tabi o saatte yolda benden başka bir Allah'ın kulu yok.
Taktım kafa lambasını yürümeye devam ediyorum ama yaşadığım korkuyu ve paniği kelimelere asla dökemem.
Tabi havanın kararmış olması, doğanın bağrında o ıssızlıkta tek başına olmam ve son birkaç saattir telefonun çekmemesi, rotanın sadece tırmanış olması sebebiyle artık bacaklarımda derman kalmaması, çantanın ağırlığından sırtımın inanılmaz ağrıması, stresten karnımın deliler gibi acıkması, her geçen saniye katlanarak artan korku derken bir an durdum ve kendime dedim ki: "sakin ol ve kendine gel, korkunun ecele faydası yok demişler. en azından geceyi geçirebilecek bir yer bulana kadar devam etmek zorundasın." Sesli sesli şarkı söylemeye başladım ve hiç durmadan yürümeye devam ettim. 2 saat kadar hiç aralıksız bu şekilde yürümeye devam etmişimdir.
Neyse ki Alınca'ya ortalama 500 metre kala bir yer buldum, bilen bilir Ramazan'ın yeri. ( Bu arada buraya 2 km kala başlayan efsane güzellikte notlar vardı yol üzerinde 500 metre aralıklarla. Kendi iç motivasyonumun yanında yola devam edebilmeme çok yardımcı olmuştu.) bu sırada bu kadar yaklaştığımın bilincinde de değilim henüz o korkuyla.
Sırt çantamı usulca çıkarıp oraya bıraktım, olduğum yere oturdum ve başladım hüngür hüngür ağlamaya. Hayatım boyunca o kadar savunmasız hissettiğim, küçük bir çocuk gibi ağladığım bir zaman dilimi olmamıştır.
Sonra bir anda insan sesleri duymaya başladım ve yanıma sadece küçük bel çantamı, telefonumu cüzdanımı alarak seslere doğru koşarak ilerledim.
Sonunda hedefe ulaşmıştım.
Vardığımda artık bacaklarım tamamen tükenmiş, adım atacak halim asla yok. Telefonum rota boyunca çekmemiş, arkadaşlarım bana ulaşamadığı için panik içindeler. Hemen onları görüntülü aradım, tanıdık bir yüze ihtiyacım vardı çünkü. En yakın arkadaşımdan da azarı bir güzel yedim, çok korkmuş canım benim. tabi yine ben ağlamaya başlayınca kıyamadı, beni bir güzel sakinleştirdi ve telefonu kapattık. Sonrasında güzelce duş alıp uyudum. Sabah olunca gidip bıraktığım yerden çantamı alıp odama geri döndüm ve iki gün boyunca yemek yemek dışında asla yataktan çıkmadım.
Şimdi geriye dönüp bakınca her şeye rağmen iyi ki de tek başıma çıkmışım yola, bu korku bile çok güzel bir tecrübeydi benim için.
Yıl 2019, işimden istifa edip aldım sırtıma çantamı, tek başıma Likya Yolu'nu yürümeye koyuldum. Yürüyüşümün 2. gününde Faralya'dan çıktım yola, planım o geceyi Kabak Koyu'nda geçirip ertesi gün oradan yola devam etmekti ama Kabak Koyu'nun kalabalığını görünce yürümeye devam edip bir sonraki rota olan Alınca'da günü sonlandırmaya karar verdim. Tabi bu rotanın yanlış hatırlamıyorsam ortalama 8-9 km sadece yokuş yukarı yürüneceği detayının üzerinde de bildiğim halde fazla durmuyorum. Yürürüm yea ne olacak sanki kafasındayım, yeter ki insan kalabalığından uzaklaşayım. havanın kararmasına da çok vakit kalmamış.
Başladım yürümeye, henüz yolun yarısında hava karardı, işaretler görünmez oldu ve ben kayboldum. Tabi o saatte yolda benden başka bir Allah'ın kulu yok.
Taktım kafa lambasını yürümeye devam ediyorum ama yaşadığım korkuyu ve paniği kelimelere asla dökemem.
Tabi havanın kararmış olması, doğanın bağrında o ıssızlıkta tek başına olmam ve son birkaç saattir telefonun çekmemesi, rotanın sadece tırmanış olması sebebiyle artık bacaklarımda derman kalmaması, çantanın ağırlığından sırtımın inanılmaz ağrıması, stresten karnımın deliler gibi acıkması, her geçen saniye katlanarak artan korku derken bir an durdum ve kendime dedim ki: "sakin ol ve kendine gel, korkunun ecele faydası yok demişler. en azından geceyi geçirebilecek bir yer bulana kadar devam etmek zorundasın." Sesli sesli şarkı söylemeye başladım ve hiç durmadan yürümeye devam ettim. 2 saat kadar hiç aralıksız bu şekilde yürümeye devam etmişimdir.
Neyse ki Alınca'ya ortalama 500 metre kala bir yer buldum, bilen bilir Ramazan'ın yeri. ( Bu arada buraya 2 km kala başlayan efsane güzellikte notlar vardı yol üzerinde 500 metre aralıklarla. Kendi iç motivasyonumun yanında yola devam edebilmeme çok yardımcı olmuştu.) bu sırada bu kadar yaklaştığımın bilincinde de değilim henüz o korkuyla.
Sırt çantamı usulca çıkarıp oraya bıraktım, olduğum yere oturdum ve başladım hüngür hüngür ağlamaya. Hayatım boyunca o kadar savunmasız hissettiğim, küçük bir çocuk gibi ağladığım bir zaman dilimi olmamıştır.
Sonra bir anda insan sesleri duymaya başladım ve yanıma sadece küçük bel çantamı, telefonumu cüzdanımı alarak seslere doğru koşarak ilerledim.
Sonunda hedefe ulaşmıştım.
Vardığımda artık bacaklarım tamamen tükenmiş, adım atacak halim asla yok. Telefonum rota boyunca çekmemiş, arkadaşlarım bana ulaşamadığı için panik içindeler. Hemen onları görüntülü aradım, tanıdık bir yüze ihtiyacım vardı çünkü. En yakın arkadaşımdan da azarı bir güzel yedim, çok korkmuş canım benim. tabi yine ben ağlamaya başlayınca kıyamadı, beni bir güzel sakinleştirdi ve telefonu kapattık. Sonrasında güzelce duş alıp uyudum. Sabah olunca gidip bıraktığım yerden çantamı alıp odama geri döndüm ve iki gün boyunca yemek yemek dışında asla yataktan çıkmadım.
Şimdi geriye dönüp bakınca her şeye rağmen iyi ki de tek başıma çıkmışım yola, bu korku bile çok güzel bir tecrübeydi benim için.
güncel Önemli Başlıklar