bugün

the platform

Bu Filmi ister dini konudan ister siyasi düşünce ya da devlet yönetimi ile ele alın, inanılmazlar çıkarımlar ve metaforlar muhteva ediyor..

Filmi izlemeyen kişilerin şayet izlemeyi düşünüyorlarsa okumamalarını tavsiye ederim. Bundan sonra yazacağım şeyler aleni spoiler..

--spoiler--
Tanrı Bu yaşam düzenini kurdu. Platform dünyanın ta kendisi. Bu kusursuz düzende öyle sayısız nimetler vardı ki yemeğin içinden çıkan tek bir kıla dahi tahammül edilemiyordu..

Goreng isa'nın (insanoğlu'nun) ta kendisidir ve elinde kitabı (eski ahit) vardır..

trimagasi ise şeytan'ın ta kendisidir. elindeki bıçak da insanları günaha soktukça güçlenen (kestikçe bilenen) şeytanın silahıdır..

platform üzerinde gelen yemeklere ilk başta pek önem vermemesi ve sadece bir elma alması ama şeytan'ın yemeklere yumulması ise isa/şeytan farkını gösteriyor..

ve elma. şeytan'ın insanoğlu'nu ilk günaha soktuğu ve cennetten atılmasına sebebiyet verdiği unsur. ama isa yani insanoğlu şeytan ile ilk görüşmesinde elmayı alması ama günahsızlığı nedeniyle yemeyip atması bir başka metafor..

tekerlekli sandalyedeki bilge siyahi ise hz. musa’dır..

333 katta 2'şer kişi ise 666 eder ki bu da şeytanın sayısı olup yaşamın günah dolu yolunu ifade ediyor..

0 (sıfır) nolu kat ise tanrı katıdır (cennet). herkes o kata ulaşmaya çalışır..

2. ramses adındaki köpek: kendini asarak intihar eden kadın isa'ya ihanet eden havari yahuda iskaryot. bir yahudi o da sonuçta. 2. ramses adındaki köpeği de yahudilerin mısır sürgünü tarihini ve beslenen kadim yahudi inanışlarını temsil ediyor..

goreng'in hücre arkadaşı imoguiri bir kural oluşturup, alt kattakileri bu kurala uymaya ikna etmeye 15 gün çalıştı. fakat alttakiler bir türlü uymadılar. goreng ise itaat edilmeyen bu kurala uyulmasını sağlamak üzere bir cümle söyledi: o da yemeklere sıçmak. goreng’in de belirttiği üzere sadece alttakileri kurala uymaya zorlayabilirdi. çünkü yukarı doğru sıçamazdı. muazzam bir hukuk düzeni eleştirisi olmuş, hukukun gücü ancak aşağıdakilere yeter..

en dip ve numarası olmayan karanlık kat ise araftır.
imanı elde eden (isa'nın elinden pudingi yiyen) çocuk (saf insan) kıyam ederek hızla göğe (sıfırıncı kat/cennet) yükselir ve sonsuz yaşama kavuşur..

delikte dünyada da olduğu gibi kapitalizm hakim çünkü insanın doğasında benmerkezcil olmak var. üst kattakiler geçen ay alt katta açlıktan ölmek üzere olduğunu hemen unutuyor ve tıka basa yemeye başlıyor çünkü güçle birlikte gelen umursamazlık alt kattakiler için bir sempati veya acıma uyandırmıyor.
goreng asla gerçeği keşfedemedi. mesaj çocuk veya pasta değildi..

mesaj, herkesin hapishaneye gelmeden önceki soruda gizliydi.
''en sevdiğin yemek nedir?''
goreng bu sorudan kaçınmaya çalıştı, ancak kadın cevapta ısrar etti. goreng cevap olarak "salyangoz" dedi.
goreng masada ne gördü? salyangozları. kimse dokunmamıştı.
çünkü bu ziyafet, orada kilitli olan herkesin en sevdiği yemeklerden oluşuyordu.
eğer her mahkum sadece en sevdiği yemeği yiyecek olsaydı herkes hayatta kalırdı ama insanların açgözlülüğü bunun önüne geçti..

goreng deliğe bir diploma almak için ödemesi gereken bedeli ödemek amaciyla gonullu olarak geliyor. yani günahkar değil. kendisine filmin ilerleyen noktalarında sürekli mesih atıfı yapılıyor ama zaten bu adam isa. düzenin icine girerken yanına almayı seçtiği eşya kitap. yani incil. hem de ben incilim diye bağıran bir incil, don kişot..

eski çalışan gönüllü kadin da 25 yildir hizmet ettiği kurum hakkinda bilgi sahibi değil. her dindar gibi yalnızca bildirilenleri bilmiş, anlatılanları dinlemiş ve mutlak bir inanci var bu yere karşı. entrylerde hakkında melek falan denmiş, bence biraz da araf'ı temsil ediyor o katta. olan biteni sorguluyor ama mekana dair sorulan sorulara da çok kesin cevaplar veriyor: "200 kat var, 16 yaşından küçük kimse yok, yonetim bu konuda cok titiz."
bu yüzden iyi bir mürid olup vicdanını temiz tutuyor. sisteme inancı tam olduğu için 400 kişiye yetecek yemeği eşit dağıtmaya çalışıyor ve iyi kalmaya uğraşıyor. ancak 202.kata düşünce araftan çıkıyor ve anlıyor ki 25 yıldır insanlari nasıl bir yanılgıya yolladığından biraz da kendisi sorumlu. yalnız çarkı döndürecek kadar, bilmesi gerektiği kadar bildirilmiş ona her şey. inancını kaybediyor, bir özür olarak bedenini yiyecek olarak sunuyor ve kendini asıyor..

alt kattakileri ancak "yemekleri eşit paylaştırmazsanız her bir pirinç tanesine bulaştırana kadar yemeğinizin içine sıçarım" şeklinde ikna edebilmek de yine cehennem olgusuna selam çakıyor. ucunda ceza olduğu için iyilik yapmayı kabul ediyorlar, tıpkı toplumumuzda var olan cehenneme gitme korkusu yüzünden düzgün davranan insanlar gibi. iyi insanlar değiller ama kötülük de yapamıyorlar çünkü yanmak istemiyorlar..

baharat, halatla yukari çıkıp hapisten kurtulma peşinde ama bu da işlemiyor çünkü dünya düzeninde üst kattaki yemek ve seks ziyafetiyle o kadar mutlu ve mesut yaşıyor alt tabakadaki insanları kesinlikle yukarıya, yanlarına almak istemiyor. Gerçek hayattaki sınıf kavramını birebir modelliyor..

baharat ve goreng bu sistemin çarkını kırmak için şeytanlarla savasiyorlar ve bu isa'nin müridini kaybetmesine ve kendini feda etmek için yeterince yaralanmasına sebep oluyor.
bilge adam mesajı neden iyi sunulmuş bir yemek olarak tanımlıyor? herkesin sevdiği yemeklerden oluşan bir sofrada bir yemek mutfağa geri dönerse o kişinin bunu yemediği, bir problem olduğu anlaşılacak. belli ki mutfakta herkesin sadece kendi yemeğini yediği varsayılıyor. üzerinde bir toz tanesi bile bulunmayan, cımbızlarla mükemmel hazırlanan panna cotta neden ilk defa kimse tarafından yenmedi? onu yiyen kişinin başına bir iş mi geldi? hazırlık aşamasında içinden çıkan kıl çıkan yemek panna cotta idi. böyle kusursuz hazırlanan bir ürünün geri dönmesi şefe hakaret olur..

burada mesaj panna cotta değil, küçük kız. neden küçük kız? 16 yaşından küçükler giremez, sistem bu konuda çok katı. çünkü küçük çocuklar günahsız ve melektir. dünyanın/deliğin adaletsizliğini, acımasızlığını, vahşetini hak etmezler. dünyada yaşanan da tam olarak bu, her yıl milyonlarca çocuğun açlıktan kırılarak ölmesine bir atıf olduğunu düşünüyorum..

çocuğunu arayan kadının meselesine gelince, kadın oyuncu olduğu için köpekli kadını tek olduğuna ikna etti ama aslında gizlice kızı da içeri soktu. delik hakkında kimsenin fikri olmadığı için içeri girince korktu ve çocuğu en alt kata sakladı. kız kayıtlarda orada olmadığı için platform o katta kimsenin olmadığını varsayıyor bu yüzden de yiyecek içecek orada kalabiliyor olabilir. büyük ihtimal annesi uyutulup random başka bir kata atanmadan önce ayda 1 kez aşağı inip istiflediği yiyeceklerle ayın sonuna kadar kızını azar azar orada besliyordu. zaten kadını da hep ayda bir gördük..

goreng şeytanın etini yedikten sonra daha kibirli ve acımasız, kadının etini yedikten sonra daha sakin ve dengeli davranıyor. hakikaten yedikleri onun bir parçası oluyor..

- tanrı'ya inanıyor musun?
- bu ay inanıyorum..
insanoğlunun halini özetleyen bir cevap daha. Yemeğin bol olduğu katta nasıl da işine geldiği gibi davranıyor insan..

miharu ismi japonca'da gözünü aç gibi bir anlama geliyor. her seferinde kızının saklandıgı 333. kata inerek ona yemek vermesi her katta hayatta kalmak için savaşması. goreng gözünü açıyor. değişim başlatmak istiyorsan en alt kademeye ineceksin.. en çok ezilenlerin yerine..

yukarıdan düşen ya da atlayan insanlar da imanını kaybedenler..

en vurucu mesajlardan biri de herkesi doyurma hedefi ile 6.kattan çıkılan yolda mesajı iletme uğruna doyurmak istediği insanlari öldürmeye başlamalarıydı. Dinlerde de benzer olaylar çok yaşanmıştır değil mi?

goreng'e ne oldu? don kişot'a ne olduysa o oldu..

1. katta bulunan insanların 333. kattaki insanlardan hala yemek istediğini düşünsenize.. dünyanın ve ülkemizin hali de aynen bu..

edit: şeytanın şu repliği dikkat çeker buna bile diploma veriyorlar bana vermiyorlar, kendini insandan üstün gördüğü bir cümle..
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar