bugün
- 2025 iran israil çatışmaları12
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl14
- müslümanlar nasıl galip gelecek16
- kızların açık giyinmesinin amacı12
- 22 haziran 2025 abd uçakları iran'ı vurdu29
- donald trump14
- rusya altın vizesi11
- fatih altaylının gözaltına alınması14
- ioçk boydan atar mısın11
- küpeleri yüzünden sınava giremeyen sütyenli kız28
- allah29
- en hamarat sözlük kızı16
- ortaçağ da doğsaydınız statünüz ne olurdu17
- fatih altaylı24
- anın görüntüsü12
- en son ne yediniz22
- arkadaşlar buyrun kahve içelim16
- efendi erkek arabası8
- ibb'nin soyulup soğana çevirilmesi17
- akşam mideniz kazınınca ne yiyorsunuz22
- 2025 gulmekicinyaradilmis'in sevgilisi olmak8
- cami9
- çiçek28
- ataistlerin cevab veremediği sorular12
- düşün ki o bunu okuyor17
- tanrı varsa beni şu anda öldürsün19
- hz muhammed9
- hazreti muhammed10
- islam10
- deve8
- ağaç22
- güneş11
- erkeklerin en sevdiği tatlılar16
- barbar kral'ın gay olması8
- havanın gavur amı gibi yanması10
- türkiye19
- kırmızı gül8
- gül9
- iran17
- abd11
- amerika birleşik devletleri10
- özgür özel8
- almanya12
- kuzey kore'nin israil ve iran savaşına girmesi8
- araba8
- turizim bakanının yunanistanda tatil yapması14
- imam'ı azam hazretlerinin ataiste verdiği cevab14
- türkiyenin başına gelmiş en kötü şey islamdır13
- 22 haziran 2025 iran'ın israil'e yoğun saldırısı8
- otuz yaşını geçmiş koca arayan kadın14


entry'ler (29)
benimdir o. bir de gözlüklü olursa tamam. okuyan, zeki ve kültürlü biri olduğu sürece sevmemem için bir engel yok. biraz zeka lütfen birazcık zeka.
hemcinslerimin her ay düzenli olarak çektiği şey. beraberinde sırt ağrılarını da getirebiliyor. ah şu regl, sen nelere kadirsin.
kaçınızın kalbi var?
benim var. hem de en kırığından, en camlısından.
benim var. hem de en kırığından, en camlısından.
efes extra hariç tüm biralar içilebilir. evet.
sevinilmesi gereken durumdur. kız kardeşiniz büyümüştür ve artık cinsel hazı, nefreti, aşkı, hayalkırıklığını ve daha nice duyguyu tadacak yaşa gelmiştir. görmemezlikten geliniz ve bilgisayardaki gizli sekmenizi kapatınız.
niye imalı öyleyse
aşk mutlu bir sürgünlükse.
üvey annemdi benim, ben sarışındım
on altı yaşındaydım, sarışındım
bulanık çıkmış fotoğraflar gibiydim, görünümsüz
yalnızdım, karışıktım
beni tanıyan kimseler yoktu
hiç yoktu
içime kapanıktım
büyük ağaçların altında
havuzun kırık taşları arasında
bilmezdim mutluluk nedir
bilemezdim
alıp başımı gitmek isterdim
isterdim ama, kalırdım
sanki kar yağışlarının ardından
uzun süren kar yağışlarının ardından
sevimsiz bir lunaparkta
kimsesiz bir atlıkarıncaydım.
bir limonluğumuz vardı, öğle saatlerinde
bazen o limonlukta uyurdum
karışık düşler görürdüm
yalnızlık?
o bir başına kalırdı, ben bir başıma kalırdım
sanki hiç tüketilmeyen bir otobüs durağı
gibi kalırdım
bir gün
içeri girdi, uyanıktım
yarı uzanmıştım, uyanıktım
bir üşümüşlüğü tutuyordum yüzümde, uyanıktım
dudakları aralıktı, ben uyanıktım
öyle bir süre durdu, baktı
o baktı ben de baktım
yanıma usulca uzandı
uzandığını görmedim, ama uzandı
dağıldı, uçuştu, bir gülüş gibi uzandı
önce şaşırdım
önce hiç kımıldamadım
- yalnızlık biraz azaldı -
saçlarımı sevdi, hiç kımıldamadım
bir biçim değildim sanki, bir nesne, bir şey değildim
biraz utandım
sokuldu bana iyice, bana sarıldı
dudaklarımı aldı, dudaklarımı taşırdı
köpüren sütler gibi taşırdı
köpükler içinde kaldım
- mevsim her zamanki gibi yazdı -
birden beyaz bacaklarını gördüm
sonra her şeyi gördüm
o her şeyi ben ilk defa gördüm
ses çıkarmadım
ses çıkarmadım, köpüren sütler gibiydik
beni yeniden öptü, üstüne çekti beni
köpüren sütler gibiydik
limonlar beyazlandı
bir limondan başka bir limona geçtik
bir limondan başka bir limona geçtim
gözlerim süt gibiydi, sayısız gözlerim vardı
ilk defa vardı
upuzun sürdü, kısacık sürdü
beni bıraktı
ayağa kalktı, saçlarını düzeltti
süt dindi
ama ben kaldım
çoraklar, çöller, tuzlu denizler gibi kaldım
o gözlerini dikti bana
- ben suyun yanması gibi tuzda -
anlamsız, uzun
gizli, korunaklı
yüzüyle itermiş gibi ilk defa gördüğü bir yaratığı
yıllarca, ama yıllarca
baktı baktı baktı.
kimseye bir şey söylemedim
ama bir daha gelmedi
ne sevgi, ne nefret, ne önceleri bir şey duymadım
sadece gelsin istedim
uyanık bekledim
gelsin istedim
ama bir daha gelmedi.
anladım neden sonra
anladım kötülük olsun diye geldiğini limonluğa
o bembeyaz dişleriyle yoktu, ben vardım
üç gündüz daha geçti, ben vardım
on gün daha geçti, sonra ben günleri unuttum
- unutmak ben büyüdükçe o benim çocukluğum -
o yoktu
beni uyardı, beni yalnız bıraktı, anladım
çocukken vururdu, kanatırdı, ezerdi
bu kez de
anladım severekten
okşayaraktan yapmak istedi aynı şeyi.
üvey annemdi, ben sarışındım
o da sarışındı
beni uyardı, beni yalnız bıraktı
(açık saçık giyinirdi, pek anlamazdım
dudaklarını ıslak tutardı, pek anlamazdım
şehvetle aralardı, bembeyaz dişlerini görürdüm
bembeyaz dişlerini görürdüm
bembeyaz
kalçalarını okşayaraktan tutardı.)
o günden sonradır ki iyi tanıdım ben kanı.
bir gece uykudaydı bütün konak
gizlice bahçeye çıktım
yaralı bir hayvan gibi sürünerekten
sokuldum limonluğa usul usul
döktüm bir şişe gazı ve limonluğu yaktım.
aşk mutlu bir sürgünlükse.
üvey annemdi benim, ben sarışındım
on altı yaşındaydım, sarışındım
bulanık çıkmış fotoğraflar gibiydim, görünümsüz
yalnızdım, karışıktım
beni tanıyan kimseler yoktu
hiç yoktu
içime kapanıktım
büyük ağaçların altında
havuzun kırık taşları arasında
bilmezdim mutluluk nedir
bilemezdim
alıp başımı gitmek isterdim
isterdim ama, kalırdım
sanki kar yağışlarının ardından
uzun süren kar yağışlarının ardından
sevimsiz bir lunaparkta
kimsesiz bir atlıkarıncaydım.
bir limonluğumuz vardı, öğle saatlerinde
bazen o limonlukta uyurdum
karışık düşler görürdüm
yalnızlık?
o bir başına kalırdı, ben bir başıma kalırdım
sanki hiç tüketilmeyen bir otobüs durağı
gibi kalırdım
bir gün
içeri girdi, uyanıktım
yarı uzanmıştım, uyanıktım
bir üşümüşlüğü tutuyordum yüzümde, uyanıktım
dudakları aralıktı, ben uyanıktım
öyle bir süre durdu, baktı
o baktı ben de baktım
yanıma usulca uzandı
uzandığını görmedim, ama uzandı
dağıldı, uçuştu, bir gülüş gibi uzandı
önce şaşırdım
önce hiç kımıldamadım
- yalnızlık biraz azaldı -
saçlarımı sevdi, hiç kımıldamadım
bir biçim değildim sanki, bir nesne, bir şey değildim
biraz utandım
sokuldu bana iyice, bana sarıldı
dudaklarımı aldı, dudaklarımı taşırdı
köpüren sütler gibi taşırdı
köpükler içinde kaldım
- mevsim her zamanki gibi yazdı -
birden beyaz bacaklarını gördüm
sonra her şeyi gördüm
o her şeyi ben ilk defa gördüm
ses çıkarmadım
ses çıkarmadım, köpüren sütler gibiydik
beni yeniden öptü, üstüne çekti beni
köpüren sütler gibiydik
limonlar beyazlandı
bir limondan başka bir limona geçtik
bir limondan başka bir limona geçtim
gözlerim süt gibiydi, sayısız gözlerim vardı
ilk defa vardı
upuzun sürdü, kısacık sürdü
beni bıraktı
ayağa kalktı, saçlarını düzeltti
süt dindi
ama ben kaldım
çoraklar, çöller, tuzlu denizler gibi kaldım
o gözlerini dikti bana
- ben suyun yanması gibi tuzda -
anlamsız, uzun
gizli, korunaklı
yüzüyle itermiş gibi ilk defa gördüğü bir yaratığı
yıllarca, ama yıllarca
baktı baktı baktı.
kimseye bir şey söylemedim
ama bir daha gelmedi
ne sevgi, ne nefret, ne önceleri bir şey duymadım
sadece gelsin istedim
uyanık bekledim
gelsin istedim
ama bir daha gelmedi.
anladım neden sonra
anladım kötülük olsun diye geldiğini limonluğa
o bembeyaz dişleriyle yoktu, ben vardım
üç gündüz daha geçti, ben vardım
on gün daha geçti, sonra ben günleri unuttum
- unutmak ben büyüdükçe o benim çocukluğum -
o yoktu
beni uyardı, beni yalnız bıraktı, anladım
çocukken vururdu, kanatırdı, ezerdi
bu kez de
anladım severekten
okşayaraktan yapmak istedi aynı şeyi.
üvey annemdi, ben sarışındım
o da sarışındı
beni uyardı, beni yalnız bıraktı
(açık saçık giyinirdi, pek anlamazdım
dudaklarını ıslak tutardı, pek anlamazdım
şehvetle aralardı, bembeyaz dişlerini görürdüm
bembeyaz dişlerini görürdüm
bembeyaz
kalçalarını okşayaraktan tutardı.)
o günden sonradır ki iyi tanıdım ben kanı.
bir gece uykudaydı bütün konak
gizlice bahçeye çıktım
yaralı bir hayvan gibi sürünerekten
sokuldum limonluğa usul usul
döktüm bir şişe gazı ve limonluğu yaktım.
izlediğim en güzel şeylerden biri olabilir ya. niye bu kadar hoşuma gitti bilinmez. yaratıcılık akıyor.
leştir leş. zehir gibi bir tadı, mutluluk veren tek bir tarafı yoktur. kör kütük sarhoş eder bir yerlerde yığılır kalırsınız. içmeyin.
geçerken uğrayanlar, geçirirken uğraşanlar ve endoplazmik retukulum.
evet.
evet.
ankara'da yaşayan herkesin başına gelen şey. hatta geceleri değil, sabahları yokda gezerken de bir ceket olsa da giysem diyorsunuz.
(bkz: winter is coming)
(bkz: winter is coming)
tımarhaneler.
korku filmleri diyince aklıma ilk başta tımarhaneler geliyor. bir de yatılı okullar.
korku filmleri diyince aklıma ilk başta tımarhaneler geliyor. bir de yatılı okullar.
kesinlikle polonya.
ucuz, ucuz ve yine ucuz. gezecek vaktiniz olacağına eminim, ve gezmeye yetecek paranızın da.
ucuz, ucuz ve yine ucuz. gezecek vaktiniz olacağına eminim, ve gezmeye yetecek paranızın da.
dünyanın sonu olmayan durumdur. gerçekten içini dökmek isteyen insan duvarları yumruklarken de bunu yapabilir, bir kağıda yazıp o kağıdı yakarken de. saçma sapan yalan dostluklara gerek yok. duvar iyidir duvar.
adamın dibidir. türkiye'de bulunan az sayıdaki vasıflı insanlardan biri olmasını geçtim, samimiyeti, karizması, insani yönü, sosyal ve siyasi görüşü değerli insandır. sevişilesi.
seviseli insandır. yaşamsal bozuklukları bir kenara bırakıp varoluşsal sıkıntılarını kendi açısından değerlendirmeye çalışandır. çoğu zaman bunun farkında olmaz ama durum tam olarak budur.
behzat ç.
ezel.
suskunlar.
kuzey güney.
leyla ile mecnun.
ezel.
suskunlar.
kuzey güney.
leyla ile mecnun.
geçerken uğrayanlar, geçirirken uğraşanlar ve endoplazmik retukulum gibidir.
katliamı meşrulaştırmaya çalışmanın sözlük anlamıdır. midem kaldırmıyor artık, beynim de bu iğrençlikleri kabullenmek istemiyor.
birlikte geçirdiğin vaktin nitelikliliğiyle mümkün olur. ne kadar nitelikli ve eğlenceli vakit geçirirseniz, o kadar mutlu olursunuz, o kadar görüşmek, o kadar birlikte olmak istersiniz. birbirinizle ne paylaştığınız çok önemli. her zaman paylaşacak bir şeyleriniz varsa, ya da bunu yaratabiliyorsanız iyi geçinirsiniz. eğer yoksa zaten kendiliğinden koca bir sorun ortaya çıkar ve anlaşmazlıklar çoğalır.
senelerdir içen biri olarak söylüyorum, sigaraya başlamak aptallıktır. ama sigarayı bırakmaya çalışmak daha da büyük aptallıktır. yapmayın, etmeyin, eylemeyin, başladığınız işi bitirin.