entry'ler (58)

zenciler kültürsüzdür ve bilgisizdir

(bkz: Muhammed Ali)
(bkz: Martin Luther King)

Eminim öyledir.

ramazan davulcusunun gereksizligi

çalanlar zevksiz çaldığından ve sadece bu işi para koparabilmek için aracı olarak kullandığından evet gereksiz.

fazla şişmiş mideyi indirmek

gaz çıkışı sağlamak gerekir ve bu çıkışlar soda, yeşil çay gibi içeceklerden geçmekte.

kapalı kasiyeri görünce poşetleri bırakmak

bir sitemim var.

kapalı bir kasiyer para üstünü uzatınca avucumu açıyorum, ve istisnasız kasaya "şrrlank" diye koyuyorlar. ne bir yüze bakma, iyi günler deme, ne de ilk geldiğinde hoş geldiniz diye karşılama... elim havada kalıyor. ulan sikmeyecem ki. sadece güler yüz yahu insanlar niye düşman birbirine ya.

kadınların efendi erkek yerine piç erkek tercihi

3 harfli ortasında i alışkanlığının getirisidir.

söylenmesi zevk veren hayvanlar

(bkz: semer sırtı tırtıl)*

kız yazarların telefonlarının kilit ekran ss leri

dolaylı yoldan (bkz: sözlük kızlarının fotoğrafları) desekte kabul görür. sonuçta hep kendi resimlerini koyuyorlar.*

bayan değil kadın

alışkanlık sonucu söylenebilen kelime.

bunda bir sorun yok. sorun sizin kafanızda. böyle kalıplaşmış, günümüze kadar gelmiş. ulan pipi kafalı hâla neyin derdindesin.

bak pipi yazınca olmadı ama aynılar değil mi? alışmışız, kalıplaşmış.

sike ha sik demişsin, ha pipi demişsin, ha yarrak demişsin, ha çük demişsin. ha hapşu.*

büyük göğüslü kadınların 40 yaşından sonrası

sarkık göğüslü kadınlara evrilmeleriyle son bulur.

en iyi bilim kurgu filmi

(bkz: predestination) en iyi mi bilemem hepsini izlemedim ama iyi bir film.

sagopa kajmerin hadis inkar etmesi

kimseyi ilgilendirmeyen olaydır.

sizene milletten ulan isterse 2pac dinleyip zikir çeker sizene ya. bırakın inançlarla, düşüncelerler, kararlarla insanları yargılamayı.

buda

asıl adı siddhartha guatama olan, bilgin filozof.

buda lakabı şuradan gelmektedir ki; esasında soylu bir genç olan siddhartha, aşağı yukarı otuzbeş yaşlarında hayatın anlamı, ölüm ve mutluluk üzerinde düşünmeye başlar. kendisi o döneme kadar zengin ve rahatı yerinde gelmiştir. ama pek mutlu olduğu söylenemezdi.

derin derin düşüncelere dalarak hindistan'ı baştan aşağıya dolaşmaya başlamış. önceki hayatına istinaden perhiz ve riyazet uygulayıp, tüm zenginliklerini bırakmıştır. ama böyle de bir mutluluğa erişemedediğini bulmuştur. bir bilge ağacın dibinde otururken* bir anda anlamı bulmuş ve kendisine de uyanmış, andınlaşmış anlamına gelen buda lakabı verilmiştir.

can yücel in hamlet çevirisi

oldukça güzeldir.

can yücel'in burada amacı sanatı halkla iç içe tutabilmektir. tam çeviri de denilemez. türkçe söyleme yetisi denilebilir. gayette başarılı olmuştur.

daft punk

bir başka insan bunlar.

elektronik müziği uzun yıllardır dinlemezdim, bana hitap etmez gibi geliyordu. böyle kopmalar, eğlenmeler, duygu dışı geliyordu hep. biraz melankolikögeler barındırmasını istiyorum sanırım sanatta. yani eğlendirirken de aynı zaman da hüzünlendirebilmeli.

küçükken mtvekranlarında all around the world klibi dönerken tanıştım bu güzide insanlarla. robotlar, bilim kurgu, sesler bana oldukça garip gelmişti. ve koltuklarda onları taklit ediyordum bende.*
çok daha sonraları 2013 yılındarandom access memories albümünü gördüm. bu zamana kadar sadece bildiğim şarkıları all around the world dinlemekle geçirmiştim. grup hakkında en ufak bir bilgim bile yoktu. ve bu yeni albümü sırasıyla dinlerken, gerçekten beni derinden etkileyen şeyler oldu.

hani sözlük bazen olur da en ufak bir nota bile sizi geçmişinize götürür, hüzünlenirsiniz. hani o notalar artar azalır, değişik bir vokal ile sözler söylenir ve bir uçurumun kenarında gibi hissedersiniz ya kendinizi. o durumda buldum kendimi.

gözlerimi kapayıp albümü üst üste 10 kez dinledim. hatta daha fazla. hareketli olmasının yanında bir melankoda barındırıyordu. ve sanırım aradığımı bulmuştum.

sonrasında ilerleyen günlerde grubu araştırmaya başladım. yabancı/yerli bir çok kaynak taradım ve gerçekten etkilendim. meğer izlediğim all around the world klibi neler barındırıyormuş neler!

mumyalar; ritm, iskeletler; elektrik gitar, dansçı kızlar; keyboards, kafaları gizlenmiş eşofmanlı adamlar; bas ve robotlar; vocodor görevindeymiş. bunları öğrendikten sonra bilinçli dinleyince, büyük bir çok geçirdim.

sonrasında grubun unmasked hallerini merak ettim ve gördüğüm fotolarda geçmişten kalan bir hüzün gördüm. bir de üzerinde albümü dinleyince gerçekten etkiliyor beni.

özet olarak bu adamlar gerçekten müziklerinin tanrıları. albümleri ile eski fotoları birlikte dinler bakarsanız, gerçekten sorguluyorsunuz hayatı, insanları, her şeyi...

sözlük kızlarının hiçbir şeyleri

yani her şeyleridir.

2 isimliye 2 ismiyle hitap etme yavşaklığı

olmayan bir olgudur. 2 tane koyulmuş ki o da haklı olarak 2 ismini söyleyerek hitap ediyor. biri yedekte mi kalsın ne olsun?

1 ocak 2016 entry tekrarı rezaleti

oluşan bir hata, rezalet yok.

evet sorun sensin bu arada.*

lütfen herkes bu başlığa baksın

umarım trolldür. trollse güldürdü, değil ise daha da bir güldürdü.

bunu yazan kişinin azrailin görevi olan sadece can almak olduğunu* bilmediği ortada. can aktarma nedir yahu? şimdi atıyorum allah gecinden versin* rte 80 yaşında ölecekse, şimdi 100'ü geçiyor mu artık? yani kaç yıllık verdi onu da açıklasaydılar bari? azrail ile bayağı konuştuklarına göre, meleklerle de irtibattalar oh. peygamber sanırım bunlar böylelerin gözünde.

tamam sevin ama abartmayın. sevmeyin diyen yok ki zaten.

yazık vallahi.

kaka yapmayı kendine yakıştıramayan insan

freud'a göre anal dönemi iyi geçirememiştir.

komünizm

sosyalizm ile hala karıştırılmaktadır.

komünizm bir devlet yönetim biçimi değildir. sosyalizm bir yönetim biçimi ve tüm dünya devletlerinin mutlak, tek bir sosyalist düzen içerisinde bulunduğu duruma (yani tüm devletlerin sosyalist olduğu, aslında ortada devletin falan kalmadığı) komünizm adı verilir.

ek olarak...

"insan doğası" argümanı üzerinden eleştirilirken, temel metinlerine referans verilmeyi hak edebilecek önemde bir ideolojik formasyon.

yalpalayan cümlelerle "insan doğası" şöyledir böyledir demek, orta okul yıllarını hatırlatan bir hafiflik. orta okul kalibresine göre sempatiktir ama üniversite düzeyinde eğitim almış olması muhtemel insanlarda kıyasıya sırıtıyor.

antropoloji diye bir disiplin var değil mi, var. eh, yüz elli yılda muazzam bir tecrübesi ve birikimi olan marxist ekol sizin kadar düşünmüştür herhalde değil mi bu konuda, bir zahmet.

"eheheueeu, lan bu marxistler hiç akıl etmemişler, insan paylaşmayı istemez. hep daha çok ister. insan doğası bu. çürüttüm lan. hiç düşünmemişler salaklar" 'parlaklığında' yorumlarla marxizm'in yapısal ve konjonktirel sıkıntıları dillendirilmiş olmaz. bana kalırsa bunun sıfatı 'eleştiri' de olmaz. peki hedef ne? birilerine laf sokmaya uğraşıyorlar sanırım sözlükte, ondan. artık her kimse.

bu kalibrede yorumlara kalsak, zaten "insan doğası"na aykırılığın sonu yok: eşcinsellik insan doğasına aykırı, dev metropollerde yaşamak insan doğasına aykırı, tek eşlilik insan doğasına aykırı, her sikmek istediğini sikmiyor olmak insan doğasına aykırı...

doğa, doğa, doğa...

bu konu hakkında daha geniş bir bilgi için:

ekonomik ve felsefi el yazmaları
feuerbach üzerine tezler
kapital cilt 1