bugün
- samsun atatürk heykeli10
- fahrettin altun'un görevden alınması9
- kemalistler8
- 5 kızın etrafında dönen sözlük8
- arkadaşlar on üzeri iki karesi üç küpü dört ne9
- ses klonlamayla sahte röportaj sesi yaratmak13
- yazarların pipi boyu9
- türk milleti21
- ahmet hamdi çamlı17
- anın görüntüsü17
- atatürk'ü sevmeyen insancık14
- bir akpli bir chpli bir mhpli bara gitmiş10
- true nickli yazar17
- türklerin medeniyete katkıları12
- başkanlığı bırakayım yeterki beni yargılamayın9
- arkadaşlar şişe der misiniz9
- sözlükten bi şey olmaz15
- arkadaşlar moderatör oluyorum31
- abdullah öcalan videolu mesaj yayınladı18
- v a m p i r o v8
- ülkenin dingonun ahırına dönmesi14
- heykeller ne işe yarıyor sorunsalı17
- 8 temmuz 2025 sözcü tv'nin karartılması24
- burada ak partili istemiyorum12
- ahmet hamdi çamlı'nın cumhuriyet tweeti12
- ilk buluşmada ne yenir9
- dolar 40 lira16
- grok'un küfür etmeye başlaması24
- ben chp'li olarak seçmenden destek almadım8
- judas'ın yaşı12
- gocu'ya sarma sarmak18
- yapay zekaya erişim engeli kararı alınması11
- bu hangi oyundan11
- temmuz emekli memur çalışan maaş indirimi8
- arkadaşlar burçlara inanan biri bakabilir mi8
- özgür özel24
- toksik yazarlar9
- siktir orospu afedersin15
- haysenin1215
- mehmet boynukalın'ın belediyelere operasyon tweeti12
- akpnin elinden dini alın geriye ne kalır20
- toprağın üzerinde yalın ayak yürümek8
- su paralarıyla togg alan yönetici8
- yazarların imza yemekleri10
- yazarların favori yazarları8
- yazarların favori sabunu9
- ak parti'nin genel müdürüne çuvalla 95 milyon tl12
- yandaş medya ahlaksızlığı8
- müsiad başkanının dolar yükselmeli demesi8
- sözlük kapalıyken merak ettiğiniz yazarlar18
Zaman gelir sessizlik ihanet olur.
-Martin luther king
-Martin luther king
"ilk adımınızı inançla atın. Tüm merdiveni görmek zorunda değilsiniz, yeter ki siz ilk adımı atın."
- Martin Luther King
- Martin Luther King
Adam king beyler dağılın.
"Nefret nefreti uzaklaştıramaz; bunu ancak sevgi yapabilir."
bir hayalim var!
ülkemiz tarihinde özgürlüklerle ilgili düzenlenmiş olan bu en büyük gösteride, şu anda aranızda bulunmaktan kıvanç duyuyorum.
bundan bir asır kadar önce, şu an manevi himayesinde bulunduğumuz büyük amerika’lı, özgürlük beyannamesi’ni imzalanmıştı. bu tarihi belge, esaret zinciri altında yaşamış ve adaletsizlik ateşiyle yanıp kavrulmuş milyonlarca zenci için, uzun ve zifiri karanlık esaret gecelerini sona erdirecek bir umut ışığı haline gelmişti. ancak ne yazık ki, bundan 100 yıl sonra bile, siyahlar hala özgür değil ve hayatlarını ırkçılığın ve ayrımcılığın prangalarına mahkûm olarak, sürünerek geçiriyorlar.
uçsuz bucaksız zenginlikler okyanusun içinde, fakirlikle kuşatılmış yalnız bir adada yaşıyorlar. hala kendilerini amerika toplumundan dışlanmış, kendi torakları üzerinde sürgün hissediyorlar ve acılar içinde kıvranıyorlar. işte bu maksatla; bugün, bu utanç verici durumu gözler önüne sermek için burada toplanmış bulunuyoruz.
bir anlamda bugün, ülke başkentine artık vadesi dolmuş çeklerimizi bozdurmak için geldik.büyük cumhuriyetimizin yüksek mimarı, insan hakları beyannamesi’nin ve anayasamızın muhteşem sözlerini imzaladıklarında, aynı zamanda her bir amerikalı’nın bu mirastan kendine düşen payı alabileceğini de vaad etmekteydiler.
bu öyle bir vaatti ki, herkesin; evet, siyah olsun beyaz olsun herkesin vazgeçilmez ve devredilemez, özgürce yaşama ve mutlu olma haklarını teminat altına almaktaydı.
bu gün artık şurası gerçektir ki, amerika vaat edilen bu haktan, vatandaşlarının renkleri söz konusu olduğunda, vazgeçmiş gibi görünüyor. bu kutsal yükümlülüğü ifa etmek yerine, zenci vatandaşlara, üzerinde ”karşılıksız” yazan sahte çekler veriliyor.
ancak biz, adalet bankası’nın iflas etmiş olduğuna inanmıyoruz. bu ülkenin engin fırsatlar hazinesinin iflas etmiş olduğuna inanmak istemiyoruz. onun için buraya; bu çekin, dilediğimiz anda özgürlüğümüzü ve sosyal güvencemizi geri verecek olan bu çekin, karşılığını almaya geldik.
ayrıca, bu kutsal mekândan, amerika’ya, bu işin çok acil olduğunu hatırlatmaya geldik. işleri ağırdan alma veya uyuşturucu çekmiş kişiler gibi yavaştan hareket etme zamanı değildir. vakit, demokrasiyle ilgili vaatlerin gerçekleştirme zamanıdır. vakit, ulusumuzu adaletsizlik ve ırkçılık bataklığından, kardeşliğin sağlam zeminine oturtma zamanıdır. vakit, tanrının tüm evlatları arasında gerçekleştirme zamanıdır.
içinde bulunduğumuz şu anın aciliyetini görmezden gelmek ve bizi siyah vatandaşların kararlılığını yanlış değerlendirmemek, ülkemiz için gerçek bir felaket olabilir. siyahların memnuniyetsizliğinin yol açtığı bu bunaltıcı sıcak yaz ateşi, ta ki kardeşliğin ve özgürlüğün geleceği serin sonbahar günlerine kadar sürecektir. 1963 yılı bir son değil, yalnızca bir başlangıçtır. “zencilerin biraz hava atıp boşalmaya ihtiyaçları var, bunlar hemen sakinleşirler” diye düşünenler şunu iyi bilsinler ki, eğer bu usul önceki tutumlarına yeniden dönecek olursa, sarsıcı bir uyanışla karşılaşacaklardır. zencilerin vatandaşlık hakları verilmediği sürece, amerika’da ne bir rahat ne de bir huzur kalacaktır. ta ki, adaletin aydınlığına kavuşuncaya kadar, isyan fırtınaları ulusumuzun temellerini sarsmaya devam edecektir.
adalet sarayına giden sıcak eşiğin üzerinde durmakta olan halkıma da söylenecek ir çift sözüm var. haklı davamızı gerçekleştirme yolunda yanlış tutum ve davranışların esiri olmamalıyız.
hürriyet ateşimizi acı ve nefret kâsesinden içerek söndürmeye çalışmalıyız. mücadelemizi daima vekar ve disiplinin yüce kanatları altında sürdürmeliyiz. yaratıcı protestolarımızın fiziksel bir şiddete dönüşmesine asla müsaade etmemeliyiz. her zaman, fiziksel gücü, manevi gücümüzün sosuz yücelikleriyle karşılık vermeliyiz.
zenci toplumunu çepeçevre kuşatmış bulunan bu yeni ve kutsal militan ruh, bizi tüm beyaz insanlara karşı bir güvencesizliğe yöneltmemelidir. beyaz kardeşlerimizin pek çoğu, kendi kaderlerinin bizimki ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu idrak etmektedir. bunun en güzel delili, şu an bizim aramızda bulunmuş olmalarıdır. biz, bu yolu tek başımıza yürüyemeyiz.
yolumuzda ilerlerken; daima ileriye bakacağımıza söz vermeliyiz. artık geri dönmemiz mümkün değil… kendilerini vatandaşlık hakları uğruna adamış kimselere, “daha ne zaman tatmin olacaksınız?”diyenlere, zenci halkın hiçbir zaman dile getiremediği polis zulüm ve dehşetin bittiği ana kadar, “asla tatmin olmayacağız!” diyeceğiz.
bizler, bu yolda yürümekten bitkin düşmüş vücutlarımız, otobandaki motellerde ve şehirdeki otellerde istirahat edemedikçe, asla tatmin olmayacağız.
bizler, çocuklarımızı kimliklerinden sıyıran ve insanlık değerlerinden koparan “beyazlara mahsustur” yazan tabelalar var olduğu müddetçe asla tatmin olmayacağız.
bizler, mississippi’deki bir zenci oy veremediği ve new york’taki bir zenci oy vermeye değer bir şey olmadığına inandığı müddetçe, asla tatmin olmayacağız.
bizler, adalet sular gibi çağlamadıkça ve haklar gür bir nehir gibi coşmadıkça, katiyen tatmin olamayız ve olamayacağız.
bir çoğunuzun buraya büyük bir çalkantı ve zorlukların içinden sıyrılarak geldiğinizi anlamıyor değilim. kiminiz daracık zindanlardan henüz kurtulmuş olarak burada bulunuyorsunuz. kimileriniz de, hürriyet aşkınız zulüm rüzgârlarıyla gölgelendiği ve polis işkencesiyle tepelendiği yerlerden geliyorsunuz.
sizler, ıstırabın her çeşidini tatmış kahramanlarsınız! acı çekmeden kazanılan başarıların gelip geçici olduğu inancıyla, yolunuza devam edin…
bu durumun bir şekilde değiştirilebileceğini ve mutlaka değişeceğini bilerek mississippi’ye dönün, alabama’ya dönün, güney carolin’e, georgia’ya, louisiana’ya dönün, modern şehirlerimizin kıyısındaki fakirhanelerinize ve gettolarınıza geri dönün.
bugün size şunu hatırlatıyorum ki, dostlarım, ümitsizlik batağında boğulmayalım. şu an yaşamış olduğumuz ve önümüzde bulunan zorluklara rağmen, hala bir hayalim var benim. bu hayal, amerikan rüyasının derinliklerine kök salmışbir hayaldir.
evet… bir hayalim var benim…
gün gelecek, bu ulus ayağa kalkacak ve kendi inanç değerlerini tam anlamıyla yaşayacak. şu husus apaçık ortadadır ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.
bir hayalim var benim!…
gün gelecek, bir zamanlar köle olanların evlatlarıyla yine bir zamanlar köle sahiplerinin evlatları, georgia’nın kızıl tepelerinde, birlikte kardeşlik sofrasına oturabilecekler…
bir hayalim var benim…
gün gelecek, mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların ateşiyle bunalmış olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek…
bir hayalim var benim…
gün gelecek, dört büyük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin yapısına göre değerlendirilecekleri bir ülkede yaşayacaklar…
bugün bir hayalim var benim…
gün gelecek, alabama eyaleti, şirret ırkçıları ile, ağzından hep müdahale ve yasaklar yönünde sözler dökülen valisi ile, o eyalet bile, minicik siyah erkek ve kız çocuklarının, minicik beyaz erkek ve kız çocukları ile, kardeşçe el ele tutuşabilecekleri bir yer olacaktır…
bugün bir hayalim var benim…
evet, bir hayalim var…! gün gelecek, özgürlüğümüzün önünde birer engel olan bütün vadiler yükselecek, bütün dağlar eğilecek, engebeli yerler hizaya gelecek ve tanrı’nın yüce şanı yeryüzüne inecek ve bütün canlılar bunu hep birlikte göreceğiz.
bizim umudumuzdur bu… bu umutla güneye gideceğiz. bu inançla umutsuzluk dağlarını yontarak bir umut anıtı yapacağız. bu inançla ülkeyi saran ahenksiz sesleri kardeşliğin senfonisine dönüştüreceğiz. bu inanç sayesinde, bir gün özgür olacağınızı bilerek, hep beraber mücadele edecek, hep beraber hapse düşecek ve hürriyetiçin hep beraber ayağa kalkacağız.
işte o gün yüce tanrı’nın bütün kulları yepyeni bir ruhla söylenecekler bu şarkıyı:
benim ülkem, senin ülken.
özgürlüğün güzel yurdu,
sana söylüyorum bu şarkıyı.
atalarımın öldüğü toprak burası.
şehitlerin gururu olan toprak…
her bir dağın yamacından,
özgürlük yankılanacak!
ve eğer amerika büyük bir ülke olacaksa, bunun gerçekleşmesi şarttır. öyle ise,
new hampshire’ın yüce tepelerinden özgürlük…
yankılansın, new york’un ulu dağlarından…
ve… pennsylvania dağ kasabalarının zirvelerinden…
colorado’nun karlarla kaplı kayalıklarından yankılansın!..
yankılansın, california’nın kıvrımlı yamaçlarından…
yalnızca georgia’nın yalçın dağlarından değil,
mississippi’deki her bir ağacın yamacından yankılansın özgürlük…
ve bunu başardığımızda, her kasabadan ve köyden, her eyaletten ve kentten özgürlük şarkısının yankısını duyduğumuzda, o gün daha da yakın olacak ve tanrı’nın bütün kulları siyahlar ve beyazlar, yahudiler, hıristiyanlar, müslümanlar ve budistler el ele tutuşarak siyahların eski bir ilahisini söyleyecekler.
sonunda özgürüz!
şükürler olsun tanrım!
sonunda hepimiz özgürüz.
martin luther king
ülkemiz tarihinde özgürlüklerle ilgili düzenlenmiş olan bu en büyük gösteride, şu anda aranızda bulunmaktan kıvanç duyuyorum.
bundan bir asır kadar önce, şu an manevi himayesinde bulunduğumuz büyük amerika’lı, özgürlük beyannamesi’ni imzalanmıştı. bu tarihi belge, esaret zinciri altında yaşamış ve adaletsizlik ateşiyle yanıp kavrulmuş milyonlarca zenci için, uzun ve zifiri karanlık esaret gecelerini sona erdirecek bir umut ışığı haline gelmişti. ancak ne yazık ki, bundan 100 yıl sonra bile, siyahlar hala özgür değil ve hayatlarını ırkçılığın ve ayrımcılığın prangalarına mahkûm olarak, sürünerek geçiriyorlar.
uçsuz bucaksız zenginlikler okyanusun içinde, fakirlikle kuşatılmış yalnız bir adada yaşıyorlar. hala kendilerini amerika toplumundan dışlanmış, kendi torakları üzerinde sürgün hissediyorlar ve acılar içinde kıvranıyorlar. işte bu maksatla; bugün, bu utanç verici durumu gözler önüne sermek için burada toplanmış bulunuyoruz.
bir anlamda bugün, ülke başkentine artık vadesi dolmuş çeklerimizi bozdurmak için geldik.büyük cumhuriyetimizin yüksek mimarı, insan hakları beyannamesi’nin ve anayasamızın muhteşem sözlerini imzaladıklarında, aynı zamanda her bir amerikalı’nın bu mirastan kendine düşen payı alabileceğini de vaad etmekteydiler.
bu öyle bir vaatti ki, herkesin; evet, siyah olsun beyaz olsun herkesin vazgeçilmez ve devredilemez, özgürce yaşama ve mutlu olma haklarını teminat altına almaktaydı.
bu gün artık şurası gerçektir ki, amerika vaat edilen bu haktan, vatandaşlarının renkleri söz konusu olduğunda, vazgeçmiş gibi görünüyor. bu kutsal yükümlülüğü ifa etmek yerine, zenci vatandaşlara, üzerinde ”karşılıksız” yazan sahte çekler veriliyor.
ancak biz, adalet bankası’nın iflas etmiş olduğuna inanmıyoruz. bu ülkenin engin fırsatlar hazinesinin iflas etmiş olduğuna inanmak istemiyoruz. onun için buraya; bu çekin, dilediğimiz anda özgürlüğümüzü ve sosyal güvencemizi geri verecek olan bu çekin, karşılığını almaya geldik.
ayrıca, bu kutsal mekândan, amerika’ya, bu işin çok acil olduğunu hatırlatmaya geldik. işleri ağırdan alma veya uyuşturucu çekmiş kişiler gibi yavaştan hareket etme zamanı değildir. vakit, demokrasiyle ilgili vaatlerin gerçekleştirme zamanıdır. vakit, ulusumuzu adaletsizlik ve ırkçılık bataklığından, kardeşliğin sağlam zeminine oturtma zamanıdır. vakit, tanrının tüm evlatları arasında gerçekleştirme zamanıdır.
içinde bulunduğumuz şu anın aciliyetini görmezden gelmek ve bizi siyah vatandaşların kararlılığını yanlış değerlendirmemek, ülkemiz için gerçek bir felaket olabilir. siyahların memnuniyetsizliğinin yol açtığı bu bunaltıcı sıcak yaz ateşi, ta ki kardeşliğin ve özgürlüğün geleceği serin sonbahar günlerine kadar sürecektir. 1963 yılı bir son değil, yalnızca bir başlangıçtır. “zencilerin biraz hava atıp boşalmaya ihtiyaçları var, bunlar hemen sakinleşirler” diye düşünenler şunu iyi bilsinler ki, eğer bu usul önceki tutumlarına yeniden dönecek olursa, sarsıcı bir uyanışla karşılaşacaklardır. zencilerin vatandaşlık hakları verilmediği sürece, amerika’da ne bir rahat ne de bir huzur kalacaktır. ta ki, adaletin aydınlığına kavuşuncaya kadar, isyan fırtınaları ulusumuzun temellerini sarsmaya devam edecektir.
adalet sarayına giden sıcak eşiğin üzerinde durmakta olan halkıma da söylenecek ir çift sözüm var. haklı davamızı gerçekleştirme yolunda yanlış tutum ve davranışların esiri olmamalıyız.
hürriyet ateşimizi acı ve nefret kâsesinden içerek söndürmeye çalışmalıyız. mücadelemizi daima vekar ve disiplinin yüce kanatları altında sürdürmeliyiz. yaratıcı protestolarımızın fiziksel bir şiddete dönüşmesine asla müsaade etmemeliyiz. her zaman, fiziksel gücü, manevi gücümüzün sosuz yücelikleriyle karşılık vermeliyiz.
zenci toplumunu çepeçevre kuşatmış bulunan bu yeni ve kutsal militan ruh, bizi tüm beyaz insanlara karşı bir güvencesizliğe yöneltmemelidir. beyaz kardeşlerimizin pek çoğu, kendi kaderlerinin bizimki ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu idrak etmektedir. bunun en güzel delili, şu an bizim aramızda bulunmuş olmalarıdır. biz, bu yolu tek başımıza yürüyemeyiz.
yolumuzda ilerlerken; daima ileriye bakacağımıza söz vermeliyiz. artık geri dönmemiz mümkün değil… kendilerini vatandaşlık hakları uğruna adamış kimselere, “daha ne zaman tatmin olacaksınız?”diyenlere, zenci halkın hiçbir zaman dile getiremediği polis zulüm ve dehşetin bittiği ana kadar, “asla tatmin olmayacağız!” diyeceğiz.
bizler, bu yolda yürümekten bitkin düşmüş vücutlarımız, otobandaki motellerde ve şehirdeki otellerde istirahat edemedikçe, asla tatmin olmayacağız.
bizler, çocuklarımızı kimliklerinden sıyıran ve insanlık değerlerinden koparan “beyazlara mahsustur” yazan tabelalar var olduğu müddetçe asla tatmin olmayacağız.
bizler, mississippi’deki bir zenci oy veremediği ve new york’taki bir zenci oy vermeye değer bir şey olmadığına inandığı müddetçe, asla tatmin olmayacağız.
bizler, adalet sular gibi çağlamadıkça ve haklar gür bir nehir gibi coşmadıkça, katiyen tatmin olamayız ve olamayacağız.
bir çoğunuzun buraya büyük bir çalkantı ve zorlukların içinden sıyrılarak geldiğinizi anlamıyor değilim. kiminiz daracık zindanlardan henüz kurtulmuş olarak burada bulunuyorsunuz. kimileriniz de, hürriyet aşkınız zulüm rüzgârlarıyla gölgelendiği ve polis işkencesiyle tepelendiği yerlerden geliyorsunuz.
sizler, ıstırabın her çeşidini tatmış kahramanlarsınız! acı çekmeden kazanılan başarıların gelip geçici olduğu inancıyla, yolunuza devam edin…
bu durumun bir şekilde değiştirilebileceğini ve mutlaka değişeceğini bilerek mississippi’ye dönün, alabama’ya dönün, güney carolin’e, georgia’ya, louisiana’ya dönün, modern şehirlerimizin kıyısındaki fakirhanelerinize ve gettolarınıza geri dönün.
bugün size şunu hatırlatıyorum ki, dostlarım, ümitsizlik batağında boğulmayalım. şu an yaşamış olduğumuz ve önümüzde bulunan zorluklara rağmen, hala bir hayalim var benim. bu hayal, amerikan rüyasının derinliklerine kök salmışbir hayaldir.
evet… bir hayalim var benim…
gün gelecek, bu ulus ayağa kalkacak ve kendi inanç değerlerini tam anlamıyla yaşayacak. şu husus apaçık ortadadır ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.
bir hayalim var benim!…
gün gelecek, bir zamanlar köle olanların evlatlarıyla yine bir zamanlar köle sahiplerinin evlatları, georgia’nın kızıl tepelerinde, birlikte kardeşlik sofrasına oturabilecekler…
bir hayalim var benim…
gün gelecek, mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların ateşiyle bunalmış olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek…
bir hayalim var benim…
gün gelecek, dört büyük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin yapısına göre değerlendirilecekleri bir ülkede yaşayacaklar…
bugün bir hayalim var benim…
gün gelecek, alabama eyaleti, şirret ırkçıları ile, ağzından hep müdahale ve yasaklar yönünde sözler dökülen valisi ile, o eyalet bile, minicik siyah erkek ve kız çocuklarının, minicik beyaz erkek ve kız çocukları ile, kardeşçe el ele tutuşabilecekleri bir yer olacaktır…
bugün bir hayalim var benim…
evet, bir hayalim var…! gün gelecek, özgürlüğümüzün önünde birer engel olan bütün vadiler yükselecek, bütün dağlar eğilecek, engebeli yerler hizaya gelecek ve tanrı’nın yüce şanı yeryüzüne inecek ve bütün canlılar bunu hep birlikte göreceğiz.
bizim umudumuzdur bu… bu umutla güneye gideceğiz. bu inançla umutsuzluk dağlarını yontarak bir umut anıtı yapacağız. bu inançla ülkeyi saran ahenksiz sesleri kardeşliğin senfonisine dönüştüreceğiz. bu inanç sayesinde, bir gün özgür olacağınızı bilerek, hep beraber mücadele edecek, hep beraber hapse düşecek ve hürriyetiçin hep beraber ayağa kalkacağız.
işte o gün yüce tanrı’nın bütün kulları yepyeni bir ruhla söylenecekler bu şarkıyı:
benim ülkem, senin ülken.
özgürlüğün güzel yurdu,
sana söylüyorum bu şarkıyı.
atalarımın öldüğü toprak burası.
şehitlerin gururu olan toprak…
her bir dağın yamacından,
özgürlük yankılanacak!
ve eğer amerika büyük bir ülke olacaksa, bunun gerçekleşmesi şarttır. öyle ise,
new hampshire’ın yüce tepelerinden özgürlük…
yankılansın, new york’un ulu dağlarından…
ve… pennsylvania dağ kasabalarının zirvelerinden…
colorado’nun karlarla kaplı kayalıklarından yankılansın!..
yankılansın, california’nın kıvrımlı yamaçlarından…
yalnızca georgia’nın yalçın dağlarından değil,
mississippi’deki her bir ağacın yamacından yankılansın özgürlük…
ve bunu başardığımızda, her kasabadan ve köyden, her eyaletten ve kentten özgürlük şarkısının yankısını duyduğumuzda, o gün daha da yakın olacak ve tanrı’nın bütün kulları siyahlar ve beyazlar, yahudiler, hıristiyanlar, müslümanlar ve budistler el ele tutuşarak siyahların eski bir ilahisini söyleyecekler.
sonunda özgürüz!
şükürler olsun tanrım!
sonunda hepimiz özgürüz.
martin luther king
yazdigi bazi makalelerde baskalarindan calinti yapmis ve kaynak vermemistir. aldigi doktorayi da hakedip haketmedigi tartisilmaktadir. bir de (bkz: martin luther) vardir. onla karistirilmamalidir.
*Martin Luther King Nobel Barış Ödülü kazanan en genç insandır. Aynı zamanda Grammy Ödülü sahibidir.
*Martin Luther King’in yaşadığı ev bir kez bombalanmıştır.
*Martin Luther King’in yaşadığı ev bir kez bombalanmıştır.
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik ancak kardeş gibi yaşamayı unuttuk
Bu efsane cümlenin karşılığını her geçen gün biraz daha yaşamımızda hissediyoruz. Kardeş gibi yaşamamak uğruna bir çok kusur bulup o kusurlarla kişileri yargılıyoruz. Halbuki kardeşlik kusurları örtmektir.
Bu efsane cümlenin karşılığını her geçen gün biraz daha yaşamımızda hissediyoruz. Kardeş gibi yaşamamak uğruna bir çok kusur bulup o kusurlarla kişileri yargılıyoruz. Halbuki kardeşlik kusurları örtmektir.
kitapları internette yok. e-kitap olarak idefix'de var ancak bir kitap 50 liradan fazla. alabilmem için ilk önce işe girmem lazım. bu entry burada hatırlatma notu olarak kalsın. işe girdiğimde martin luther king'in kitaplarını alayım.
1963 yılında "iş ve Özgürlük için Washington'a Yürüyüş" sırasında Lincoln Anıtı önünde yaptığı "Bir Hayalim Var" konuşmasıyla ünlüdür.
" I have a dream that my four little children will one day live in a nation where they will not be judged by the colour of their skin, but by the content of their character."
" Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var. "
" I have a dream that my four little children will one day live in a nation where they will not be judged by the colour of their skin, but by the content of their character."
" Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var. "
Keşke islam dünyasında da sağlam biri çıksada mezhep savaşlarını durdursa.
Adam katolik kilisesini bir eleştirdi. Hristiyanlar aralarındaki çatışmalari daha da azaltıp birleşmeye başladilar.
Şimdi ne mi yapiyorlar ?.
En büyük rakipleri müslümanlari kendilerine benzetip özünden uzaklaştırarak zafere adım adım yaklaşıyorlar...
Adam katolik kilisesini bir eleştirdi. Hristiyanlar aralarındaki çatışmalari daha da azaltıp birleşmeye başladilar.
Şimdi ne mi yapiyorlar ?.
En büyük rakipleri müslümanlari kendilerine benzetip özünden uzaklaştırarak zafere adım adım yaklaşıyorlar...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar