bugün
- fenerbahçe12
- yazarları anlatan görsel8
- enflasyonun kasımda boynunu aralıkta belini kırdık11
- evde rakı yapımı13
- evde tekken ve duş alırken kapının çalması28
- 22 yaşından büyük ablalar sözlükten gitsin18
- jorge fernando pinheiro de jesus8
- sonra döndüm dedim ki22
- jorge jesus'un kırmızı kart görmesi9
- 2 şubat 2023 adanademirspor fenerbahçe maçı42
- pure purple violet23
- enner valencia19
- ali palabıyık24
- galatasaray10
- galatasarayın bir kere bile şike yapmadığı gerçeği9
- tek parti döneminin faşizm olduğu gerçeği13
- yazarların tehlikeli tutkuları18
- ismet gürbüz'ün türk olmaması10
- gecenin şarkısı9
- ben uyuyorum sözlük bir şey diyor musun9
- bir kadını fiziği dışında çekici yapan detaylar27
- çalışan bir kızın yıllık bakım masrafları toplamı15
- yaşama amacınız nedir11
- sevgiliyle yapılacaklar15
- bazı erkekler neden ilişki yaşadığı kadını anlatır19
- şu an meme emip öpen yazar14
- almanya9
- bir baltaya sap olamadim9
- pforzheim13
- kadınınıza sahip çıkar mısınız9
- borsa istanbul8
- anın görüntüsü23
- karton toplayan bir çocuğu evire çevire dövmek9
- bir oturuşta 36 adet kestane şekeri yemek11
- kuran'ın arapça değil türkçe olması16
- hz meryem ile hz muhammed'in cennette evlenmesi30
- kuran'ı öpme kampanyası17
- morria'nın ayaklarıyla yoğurduğu çiğköfteden yemek20
- arkadaşlar bi bakar mısınız11
- bir yazarı merak etmek11
- kozmetik mağazasından 27saniyede çıkan kız11
- 79 izmir'i ve chevrolet vs 2023 türkiyesi ferrari8
- 1 şubat 2023 galatasaray ümraniyespor maçı52
- başını örtmeyen kadının ahiretteki durumu9
- ben tipe değil cüzdana bakarım diyen kız15
- bulunduğunuz yerin hava durumu25
- sizce türkiye'nin en önemli sorunu nedir25
- klarnet calan sarapci koala 612
- mauro icardi15
- beşiktaş11


entry'ler (2185)
kış güneşi altında uyumak.
filozofun birisi demiş. "mutlaka evlenin. karınız iyi olursa mutlu olursunuz, kötü olursa filozof."
ahirete inanmamak. kul hakkı nedir bilmemek.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).
müslümanların yok farzettiği ayetlerden birisi. daha önce karikatür krizleri olmuştu ve müslüman geçinen insanlar kamu malına zarar vermiş, terör estirmişlerdi. halbuki cahile verilecek en güzel cevap bu ayette gösterilmiş. onu yok saymak ona verilecek en güzel cevaptır. ama tabii ki hukuki yolları sonuna kadar kullanacaksın. davanı açacak takipçisi olacaksın.
Bir zamanlar çukurova dizisinde sıkça söylenen bir söz gibi: "uhuletle ve suhuletle" yani sakin ve yumuşak şekilde hakkını arayacaksın.
bir zamanlar boğaz köprüsünde intihar haberleri çok meşhurdu. sevgilisinden ayrılan oraya gidip "bana falanı getirin yoksa atlarım" diyordu. sonra bütün medya köprüde intihar haberi vermeme kararı aldı. ondan sonra da bu teşebbüsler bıçak gibi kesildi. yani sen görmezden gelirsen ( hukuken hakkını aramak kaydı ile ) bu tür gösteriler zamanla yok olur gider. yapanlara utançları kalır ve de dava dosyaları.
O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).
müslümanların yok farzettiği ayetlerden birisi. daha önce karikatür krizleri olmuştu ve müslüman geçinen insanlar kamu malına zarar vermiş, terör estirmişlerdi. halbuki cahile verilecek en güzel cevap bu ayette gösterilmiş. onu yok saymak ona verilecek en güzel cevaptır. ama tabii ki hukuki yolları sonuna kadar kullanacaksın. davanı açacak takipçisi olacaksın.
Bir zamanlar çukurova dizisinde sıkça söylenen bir söz gibi: "uhuletle ve suhuletle" yani sakin ve yumuşak şekilde hakkını arayacaksın.
bir zamanlar boğaz köprüsünde intihar haberleri çok meşhurdu. sevgilisinden ayrılan oraya gidip "bana falanı getirin yoksa atlarım" diyordu. sonra bütün medya köprüde intihar haberi vermeme kararı aldı. ondan sonra da bu teşebbüsler bıçak gibi kesildi. yani sen görmezden gelirsen ( hukuken hakkını aramak kaydı ile ) bu tür gösteriler zamanla yok olur gider. yapanlara utançları kalır ve de dava dosyaları.
Kanada Parlamentosu, 'Çin'e iade edilme tehlikesi altında olan' 10 bin Doğu Türkistanlı Müslümanın Kanada'ya yerleştirilmesi teklifini onaylamış. batı'nın çirkin ve sömürgeci yüzünün yanında hümanist tarafı da var. Başta ülkemiz olmak üzere Müslüman ülkeler doğu türkistan konusunda üç maymunu oynuyor. özellikle ezilen halkların koruyucusuyuz diye hava atanlar konu çin olunca sesleri çıkmıyor.
(bkz: https://twitter.com/i/status/1621136547276800007)
(bkz: https://twitter.com/i/status/1621136547276800007)
bu anadolu ajansı da türkiye hariç tüm halklar için endişeleniyor. ne kadar da hümanistler.
bulunduğumuz ay için sıcak sayılabilir.
siyasi ve ekonomik ahlaksızlıktır ve cehaletin kutsanmasıdır.
insanı rahatlatan parlak turuncu rengiyle, mutluluk hissi veren kokusuyla ve şifa kaynağı olma özelliğiyle mucizevi bir meyvedir portakal.
Özellikle Kasım, Aralık ve Ocak aylarının vazgeçilmez meyvesi olan portakal, başta C vitamini olmak üzere, A, B, D ve E vitaminlerini de içerir. Tüm bu vitaminlerin yanında demir, bakır gibi makro ve mikro elementleri de yüksek oranda barındırır. Ortalama 70-90 kalori içermesinin yanında yüksek oranda şeker içeriğine de sahiptir.
insanların bağışıklık sistemini güçlendirmelerine yardımcı olacak vitaminlerce zengin olan portakal meyvesinin kış aylarında insanların istifadesine sunulması da Yüce Allah’ın insanlara olan rahmetinin bir göstergesidir.
Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre günde 1 bardak portakal suyu içmenin felç ve kalp krizi riskini %25 azalttığını ortaya koymuştur. Bu araştırmada, narenciye ürünlerindeki bu mucizenin kaynağının potasyum, folik asit ve lif gibi maddeler olduğu tespit edilmiştir.
Portakal, insan sağlığı için çok önemli olan folik asit (folat) ve karotenler açısından da zengindir. Folik asit yetersizliği, özellikle hamile bayanlar, prematüre bebekler ve yaşlılarda yaygın görülen bir problemdir. Bir bardak portakal suyu, günlük folat ihtiyacının tamamını karşılayabilmektedir.
Portakalda bulunan karotenler, hücre membranlarına ve DNA’ya zarar vererek kanserin oluşmasına neden olan serbest radikallere karşı da etkili bir antioksidandır.
(bkz: https://www.zaferdergisi....-portakal-sifada-kal.html)
Özellikle Kasım, Aralık ve Ocak aylarının vazgeçilmez meyvesi olan portakal, başta C vitamini olmak üzere, A, B, D ve E vitaminlerini de içerir. Tüm bu vitaminlerin yanında demir, bakır gibi makro ve mikro elementleri de yüksek oranda barındırır. Ortalama 70-90 kalori içermesinin yanında yüksek oranda şeker içeriğine de sahiptir.
insanların bağışıklık sistemini güçlendirmelerine yardımcı olacak vitaminlerce zengin olan portakal meyvesinin kış aylarında insanların istifadesine sunulması da Yüce Allah’ın insanlara olan rahmetinin bir göstergesidir.
Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre günde 1 bardak portakal suyu içmenin felç ve kalp krizi riskini %25 azalttığını ortaya koymuştur. Bu araştırmada, narenciye ürünlerindeki bu mucizenin kaynağının potasyum, folik asit ve lif gibi maddeler olduğu tespit edilmiştir.
Portakal, insan sağlığı için çok önemli olan folik asit (folat) ve karotenler açısından da zengindir. Folik asit yetersizliği, özellikle hamile bayanlar, prematüre bebekler ve yaşlılarda yaygın görülen bir problemdir. Bir bardak portakal suyu, günlük folat ihtiyacının tamamını karşılayabilmektedir.
Portakalda bulunan karotenler, hücre membranlarına ve DNA’ya zarar vererek kanserin oluşmasına neden olan serbest radikallere karşı da etkili bir antioksidandır.
(bkz: https://www.zaferdergisi....-portakal-sifada-kal.html)
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
Bir gün Cebrail (as) Rasulullahın (sav) yanına geldi ve oturdu. Bir müddet sonra başını gökyüzüne çevirdi, bir melek iniyordu. Cebrail (as):
-şu gelen melek, yaratıldığı günden şu ana kadar yeryüzüne hiç inmemişti, dedi.
Melek geldi ve Resulullah’ın (sav) yanına oturup:
-Ya Muhammed! Beni sana Rabbin gönderdi. Seni hükümdar bir peygamber mi, yoksa kul olan bir peygamber mi kılmasını istersin? diye soruyor dedi. Cebrail (as):
-Ya Muhammed! Rabbine karşı mütevazı ol! buyurdu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:
-Ben sade kul olan bir peygamber olmayı istiyorum, dedi.
(bkz: https://www.hurriyet.com....in-yuce-ahlaki-i-12417066)
manevi liderlik yeter zannımca. bunu siyasi liderlik olarak görmemek lazım.
Bir gün Cebrail (as) Rasulullahın (sav) yanına geldi ve oturdu. Bir müddet sonra başını gökyüzüne çevirdi, bir melek iniyordu. Cebrail (as):
-şu gelen melek, yaratıldığı günden şu ana kadar yeryüzüne hiç inmemişti, dedi.
Melek geldi ve Resulullah’ın (sav) yanına oturup:
-Ya Muhammed! Beni sana Rabbin gönderdi. Seni hükümdar bir peygamber mi, yoksa kul olan bir peygamber mi kılmasını istersin? diye soruyor dedi. Cebrail (as):
-Ya Muhammed! Rabbine karşı mütevazı ol! buyurdu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:
-Ben sade kul olan bir peygamber olmayı istiyorum, dedi.
(bkz: https://www.hurriyet.com....in-yuce-ahlaki-i-12417066)
manevi liderlik yeter zannımca. bunu siyasi liderlik olarak görmemek lazım.
sözde suriyelileri geri gönderme anlaşması ile vize serbesti gelecekti. olmadı. verilen sözler havada kaldı.
(bkz: absürt distopya). sallamanın da bir haddi hududu olması lazım.
insandaki diğer sıvılar gibi gözyaşlarının da arasıra vücuttan atılması lazım. sağlıklı bir ruh hali için.
kimse o kadar eski kökenini bilemez. biraz zorlama olmuş.
dolarla işimiz olmaz. ruble ye döneriz.
8 ay sonra kara deliğe mi dönüşecek?
bunun mazereti yok. "karısı yüzünden, onun bunun yüzünden, işsizlikten" vs. imansızlık konusunda hak veriyorum. iman zaten en çok bu durumlar için lazım.
muhalefetin projesi parlamenter sisteme dönüş. iktidarın projesi başörtüsüne anayasal güvence.
bazı peygamberler hata yoluyla, unutmak veya daha iyiyi terk etmek suretiyle, bizim bildiğimiz şeklin dışında "zelle" denen bazı hatalar işlemişlerdir.
Hz. Âdem'in cennette iken yasak ağacın meyvelerinden yemesi zelleye misal olarak verilebilir. Hz. Âdem, yasak meyvelerden yemekle bizim bildiğimiz manada bir günah işlememiş, daha iyi olanı terk etmiştir. Çünkü, ağaçtan yemeleri kendilerine haram kılınmamıştı ki, bir günah şeklinde düşünülsün. Neticede de, bu hatalarından dolayı cennet nimetlerinden mahrum kaldılar. Cennette günah ve sevap mefhumunun olmaması bu günahın, bilinenden başka bir şeklinin olduğu da anlaşılır.
Hz. Âdem'in yasak ağacın meyvesinden yiyerek cennetten çıkarılmasında kaderin hissesini unutmamak gerekir. Çünkü, Cenab-ı Hakk'ın insanı yaratmasındaki hikmet ve maksadın gerçekleşmesi, ancak Hz. Âdem ve Havva'nın cennetten yeryüzüne inmesiyle mümkün olmuştur.
Hz. Yunus (a.s.) peygamberlikle vazifelendirildikten sonra, kavmini îmâna davet etmeye başladı. Otuz üç yıl gibi uzun bir müddet tebliğde bulunduğu halde, yine de halk üzerinde bir tesir vücuda gelmemişti. Bu durum Hz. Yunus (as)'ın canını sıktı. Bu sıkıntıdan kurtulma ümidiyle, Cenab-ı Hakk'ın izni olmadan kavmini bırakıp ayrıldı. Bir peygamber, Rabb'inden izin almadan bulunduğu yerden ayrılamazdı. Hz. Yunus (a.s.) bu hareketiyle efendisinden kaçmış bir köle durumuna düşmüştü. (Hülâsatü'l-Beyan , II/4748)
Ancak Hz. Yunus (as)'un bu hareketi vazifeden kaçış veya vazifeyi verene karşı bir isyan manasında anlaşılmamalıdır. Hz. Yunus (a.s.) sadece ilâhî davete uymayan halktan uzaklaşmıştır. Bu hareket peygamberlerin dışındaki insanlar için hata sayılmaz. Peygamber için de azabı gerektirecek bir günah değildir.
Evet, peygamberlerin "zelle"lerine bir günah gözüyle bakmamak gerekir. Çünkü, günah azabı gerektiren bir şeydir. Peygamberler ise zellelerinden dolayı herhangi bir cezaya uğramayacaklardır.
Hz. Âdem'in cennette iken yasak ağacın meyvelerinden yemesi zelleye misal olarak verilebilir. Hz. Âdem, yasak meyvelerden yemekle bizim bildiğimiz manada bir günah işlememiş, daha iyi olanı terk etmiştir. Çünkü, ağaçtan yemeleri kendilerine haram kılınmamıştı ki, bir günah şeklinde düşünülsün. Neticede de, bu hatalarından dolayı cennet nimetlerinden mahrum kaldılar. Cennette günah ve sevap mefhumunun olmaması bu günahın, bilinenden başka bir şeklinin olduğu da anlaşılır.
Hz. Âdem'in yasak ağacın meyvesinden yiyerek cennetten çıkarılmasında kaderin hissesini unutmamak gerekir. Çünkü, Cenab-ı Hakk'ın insanı yaratmasındaki hikmet ve maksadın gerçekleşmesi, ancak Hz. Âdem ve Havva'nın cennetten yeryüzüne inmesiyle mümkün olmuştur.
Hz. Yunus (a.s.) peygamberlikle vazifelendirildikten sonra, kavmini îmâna davet etmeye başladı. Otuz üç yıl gibi uzun bir müddet tebliğde bulunduğu halde, yine de halk üzerinde bir tesir vücuda gelmemişti. Bu durum Hz. Yunus (as)'ın canını sıktı. Bu sıkıntıdan kurtulma ümidiyle, Cenab-ı Hakk'ın izni olmadan kavmini bırakıp ayrıldı. Bir peygamber, Rabb'inden izin almadan bulunduğu yerden ayrılamazdı. Hz. Yunus (a.s.) bu hareketiyle efendisinden kaçmış bir köle durumuna düşmüştü. (Hülâsatü'l-Beyan , II/4748)
Ancak Hz. Yunus (as)'un bu hareketi vazifeden kaçış veya vazifeyi verene karşı bir isyan manasında anlaşılmamalıdır. Hz. Yunus (a.s.) sadece ilâhî davete uymayan halktan uzaklaşmıştır. Bu hareket peygamberlerin dışındaki insanlar için hata sayılmaz. Peygamber için de azabı gerektirecek bir günah değildir.
Evet, peygamberlerin "zelle"lerine bir günah gözüyle bakmamak gerekir. Çünkü, günah azabı gerektiren bir şeydir. Peygamberler ise zellelerinden dolayı herhangi bir cezaya uğramayacaklardır.